Dün uyandığımda dışarıda güneşli bir pazar sabahı vardı. Tarih 12 Eylül 2010 'du. Belkide bizlere uyanın artık, uyanın ki 30 sene önce olanları hatırlayın ve bugün 'doğru' kararı verin diyordu. Peki doğru karar neydi?
Hayır olabilir miydi? Hayır'da hayır var mıydı? Yoksa şerden mi hayır doğardı?
Dün halkın yüzde 23'ü oy kullanmadı. Bunun ne demek olduğunu biliyormusunuz? Bunun nedeni güvensizlik mi? Yoksa halkın yüzde 23'ünün Anayasa'nın umrunda olmaması mı?
Akdeniz ve Ege bölgeleri 'hayır' diyor Güneydoğu ve Doğu bölgeleri 'evet' diyor. Peki şimdi halkın 42% si 'HAYIR' dediği Anayasa tarafından mı yönetilecek? Bir önceki Anayasa bile 93% kabul görmüştü!
Demokrasi coğunlugun azınlığa tahakkümü değildir. Demokrasi çoğunluğa karşın azınlığın hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır!
Bu ülkenin çoğunluğuna sesleniyorum, yarından ihtibaren başınıza geleceklerden ağlamaya hakkınız yok!
Bundan sonra gelen şehitlerinde, yolsuzluklarında, işsizliğinde ve hatta hristiyanlaşmasının da tek sorumlusu AKP hükümeti ve Cemaat yapılanması olmıyacaktır. Bugünden sonra, Anayasa değişiklik Paketine evet diyen herkes bütün bunlardan sorumludur!
Hükümet artık istediği savcıları yargıya doldurduktan sonra, hiç vakit kaybetmeden dokunulmazlıkları da kaldırır! Sonra da Başbakan çıkar meydanlara 'bakın, söz verdik dokunulmazlıkları kaldırdık, her zamanki gibi sözümüzde durduk' der, ve benim halkım da bunlara alkış tutar!
Hem Anayasa paketi gecti ya, bundan sonra, eşe dosta cekilen peşkeşleri mahkemeler bozamayacak. Yargıyı da cemaate bağlıyalım, herşey güllük gülistanlık olur. Bunu mu istiyorsunuz?
Eğer azıcık kafamızı calıştırıp kullanabilseydik yargıya siyasetin karışmaması gerektiğini anlayabilirdik. Değil mi? İster A partisi isterse B partisi hükümetde olsun, bunun hiç bir önemi yok!
Bu arada Güneydoğununda sonu (geleceği?) belli olmuştur. En fazla 5-10 yıla kalmaz nur topu gibi yeni bir komşumuz olur. Istersek makarna ve bulguru da oradan ihrac edebiliriz. Ne dersiniz?
Ama yok okadar da olmaz mı diyorsunuz?
Oysa Osman Öcalanın BBC World Tv'ye konuştuklarından haberdar değilmisiniz?
Eee tüm basın yayın araçların birer EVET propaganda makinası gibi calışırsa tabiki haberdar olamassınız. Ne demişti kendisi: "Anayasa değişiklik Paketini, Kürdistana giden yolun açılması için destekliyoruz!"
Soruyorum sizlere, bugünden itibaren PKK isteklerini sıralamaya başlayınca, neler yapacaksınız?
Birde Kenan Evren'in yargılanacak diye oy veren aklı evveller var. Dün 12 Eylül darbesinin 30. yılı. Yani dün gece zaman aşımı doldu. Üstelik kendisi 94 yaşında ve kanuna göre yargılanamıyor. Şimdi ne yapacaksınız?
Bir yandan da başbakan ayağının tozuyla 'Okyanus ötesi'ne teşekkür ediyor. Sadece Cemaate değil, ABD ye de teşekkür ediyor. Bunun farkındamısınız? Yakında tebrikler tebliği de gelir, hemde kocaman bir Eyalet sistemiyle!
Merak ediyorum, ne zaman silkelenip kendimize geleceğiz. Vatan elden gittiğinde mi?
Maalesef, uyuşturulmuş bir toplum olmuşuz'da, haberimiz yok! Sonuc rezalet! Sevgili Aziz Nesin bir kez daha haklı cıktı. Geçmişten ders alamayan geleceği göremeyen bir toplum olmuşuz. Çünkü ikinci ve dayatma anayasaya evet demek akıl işi değil. Yargıya ve demokrasiye tecavüze ve ülkemizin her alanda cematleşmesine evet denilmiş oldu. Atalarımızın ülkemizi ne kadar zor inşaa ettilerse bizlerde o kadar kolay ucuruma attık. Serv antlaşmasına atalarımız canlarını vererek hayır demişti ama şuan hayatda olan nesil ne kadar utanç vericidir ki, kendi eliyle evet diyerek imzaladı!
Biz bu kadar vurdum duymaz değildik! Bu ülkeye ne oluyor? KPSS, ALES, TUS sınav soruları çalındı göz yumdun, PKK davullarla karşılandı göz yumdun, hergün şehit verdin göz yumdun, İşsizlik yüzde 20 oldu göz yuumdun! Ne zaman kendine geleceksin ey Türk halkı?
Bu ülke hepimizin değil mi? 'Ne mutlu Türküm diyene!' demek yetmez miydi?
Bazıları bedel ödemekten bahsediyorlar. Neden bedel ödeyelim. Ne için ödeyelim? Atamızın emaneti değil mi bu cennet vatan? Yazık ettiniz, bir evet'inizle bizlere yazık ettiniz!
Ismet paşamın bir sözü aklıma geliyor:
"Hiç bir ülke yoktur ki, kendi içerisinde bizim kadar hain yetiştirebilsin."
Insanlar çoğu zaman gafletin içinde mışıl mışıl uyurken ne yaptıklarını bilmiyorlar. Örneğin dün neye evet dediğini bilmeyen bir toplum vardı karşımızda. Bu topluma denilecek söz bulamıyorum.
Burada da Mustafa Kemal ATATÜRK ımdadıma yetişiyor ve "Halkını cehalet ve sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya, cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkûmdur" diyor!
Yazık çok yazık! Sorsan oyladıkları anayasadan 3 tane madde acıklayamaz, ama evet diyor!
Aklıma gelmişken birşeyi daha hatırlatmak istiyorum. Başbakan sık sık o eski dönemler geride kaldı benzeri açıklamalar yapıyor ya. Şöyle bir bakınca, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Yıldırım Akbulut, Turgut Özal, Süleyman Demirel gibi isimlerinin arasında soldan tek bir Ecevit ismi aklıma geliyor! Soruyorum size, memleket şuan çok kötüyse kim suçlu? Deniz Baykal mı yoksa Kılıcdaroğlu mu?
Sevgili yoldaşlarım. Sandıktan evet çıktı ama bizler onurlu mücadelemize devam edeceğiz. Pes etmiyeceğiz, yolumuzdan dönmiyeceğiz ve ilkelerimizden ödün vermiyeceğiz. Dün olduğu gibi bugün ve bugünden sonra da Mustafa Kemali'n sevgisi içimizde olduğu müddetçe mücadelemiz hiç bitmeyecek. Bu bizim görevimizdir. Mustafa Kemal ATATÜRK gençliğe nutkunu bugünler için görerek yazmıştır.
Bizler savaşırken ölmeyi göze aldık, tıpkı mustafalar gibi!
Erdal Sarızeybekin sözleriyle yazımı noktalayıp, tüm yoldaşlarıma seslenmek istiyorum: "Sizler için öz bir çağrı.. Referandum biter ama bizim mücadelemiz bitmez!"
Saygı ve Sevgilerimle
Ümit Doğancı
13 Eylül 2010