
Daha düne kadar Beşar Esad’la “Canım kardeşim, dostum benim! Aramızdaki dostluğu kimseye bozdurmayız!” diye sarmaş dolaş olanlar bugün aynı Esad’ı devirmek için var güçleriyle çalışıyor.
Bu süreçte neler oldu:
1. Türkiye, BM’in resmen tanıdığı, dünyanın her yerinde diplomatik temsilcilikleri olan Suriye’ye ve liderine karşı savaşan isyancı çeteleri destekledi. Onlara kapılarını sonuna kadar açtı. Para verdi, silah verdi, moral verdi, taktik verdi. Türkiye, tarihe “isyancı gruplara destek veren ülke olarak geçti.”
2. Türkiye, iki önemli komşusu olan İran ve Rusya ile de arasını bozdu. Çünkü bu iki ülke de Suriye konusunda Türkiye ile taban tabana zıt düşünüyor. Her iki ülke de Türkiye’nin tavrını düşmanca buluyor. Her iki ülkede Suriye’nin bölünmeme savaşında batıya karşılar.
3. Türkiye, bütün politikasını “Esad gitsin” tezi üzerine odaklamış durumda. Sadece iki kelime. “Esad gitsin!” İki kelimeye odaklanan, alternatifsiz dış politika, Esad giderse sonrası ne olacak diye düşünmeyen çapsız dış politika sadece şuan sınır ötemizde otonom ilan etmiş PKK yönetimleri olarak karşımıza çıkardı.
4. Türkiye yakın zaman kadar dost olduğu Filistin’le de arasını bozdu. Filistin Kurtuluş Ordusu yönetimi açıkça Türkiye’ yi tehdit ediyor. Suriye’nin yanında Türkiye’ye karşı savaşacaklarını ilan ediyor.
5. Hizbullah yönetiminden de Türkiye’ye karlı sert açıklamalar geliyor. Zira Hizbullah, İsrail’e karşı verdikleri savaşta en büyük desteği Esad’dan aldıklarını söylüyor.
6. Suriye’den birkaç devlet çıkması için çalışan CIA elemanları güney bölgelerimizde üs kurmuş durumdalar. CIA, Suriye’yi kendi topraklarımızdan bölme operasyonu yapıyor.
7. Türkiye, Suriye konusunda İsrail’le tamamen aynı çizgide, aynı paralelde politika uyguluyor. Yıkılması halinde en büyük zaferi İsrail’in ilan edeceği Esad yönetiminin yok olması için Tel Aviv’in yollarına taş taşıyor. Tel Aviv dost, Şam düşman!
8. Amerika’nın kayıtsız şartsız emirlerini yerine getirme politikası Türkiye’yi bütün komşularıyla (Rusya, İran, Irak, Suriye) düşman hale getirdi.
9. Mülteci adı altında topraklarımıza sığınan Suriyeli çeteler kendi topraklarımızda kendi askerimize ve polisimize saldırdı, Türk bayrağını indirdi, devletimizin onur ve şerefini ayaklar altına aldı, hükümet seyretti.
10. Bu mültecilere devlet kasasından trilyonlar aktarıldı. Ceplerine maaş konuldu, her ihtiyaçları karşılandı. Ekonomiye büyük bir “gizli darbe” geldi.
Sonucu söyleyelim mi?
“Esad gitsin” politikası Esad’ın gitmesini sağlayacak mı bilemeyiz ama “Türkiye çoktan gitti!”
Yakında “bu ateş hükümeti de götürürse hiç şaşırmayın.”
Muharrem BAYRAKTAR, 29 Temmuz 2012