Karizmatik Kasımpaşalı nerede?
Büyük siyasi liderler kriz anlarındaki davranışlarıyla belli olurlar. Bazen olaylar liderin o zamana kadar eriştiği olgunluk düzeyini aşar.
Eğer, sahici bir liderse bulunduğu pozisyona "layık olmaya" çalışır!..
***

1991 yılında Zonguldak Maden İşçileri, otobüslerle Ankara'ya gidip Çankaya'ya çıkacaklar "Çankaya'nın şişmanı işçi düşmanı" sloganlarıyla Köşk'ün önünden geçeceklerdi. Eylemin başlayacağı 4 Ocak günü Özal, Zonguldak'a otobüs sokmadı.
Sendika Başkanı Şemsi Denizer sendikanın penceresinden konuşurken, birden aklına geleni söyleyiverdi:
-Biz de Ankara'ya yürüyerek gideriz!..
İşte büyük işçi yürüyüşü bu cümle ile başladı.
Mengen'de devlet, "devletliğini" göstermişti. İşçilerin yolunu dozerler ve jandarmalarla bakikat kurarak kesmişti.
Mengen'de sıkışıp kalan madenciler bekliyorlardı. Sendikanın yönetim kurulu üyesi Sabri Cebecik, Milliyet Ankara Büro'dan Mete Belovacıklı'nın çok yakın arkadaşıydı. Cebecik'i bir kenara çektikten sonra Mete sordu:
-Oğlum şimdi ne yapacaksınız?
Sabri Cebecik iki yana baktı, üçümüzden başka kimsenin olmadığını gördükten sonra olanca içtenliğiyle şöyle dedi:
-Valla biz de bilmiyoruz!
***
Başbakan Tayyip Erdoğan da tıpkı maden işçilerinin o dönemki önderleri gibi...
Karşılaştığı "sorun" karşısında ne yapacağını bilmemenin çaresizliği içinde 27 Nisan gecesinden itibaren ortadan kayboldu!
Olaydan tam 16 saat sonra ortaya Cemil Çiçek çıktı.
Evet, Çiçek "Hükümet Sözcüsü" sıfatına da taşıyor ama, ortada rutin açıklaması yapılacak bir şey yok ki! Askerler uyarıyor:
-Geliyoruz!
Erdoğan karizmatik bir Başbakan olmakla ünlendi. Lafını esergemeyen bir Kasımpaşalı markasıyla zorluklara kafa tutan lider çizgisiyle yükseldi. Şimdi ortada çok ciddi bir kriz var. Ama "karizmatik Kasımpaşalı" ortada yok! Başbakan ise "kayıp hazine sandığına" saklanmış bekliyor...
Nazım Alpman