Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Prş Nis 02, 2015 16:19

Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu

Resim
Dikkatlerinizden kaçmasın!.. Son günlerde Uludere yeniden kaşınmaya başlandı. Yaşlı başlı kadınları çocukları sahneye sürüyorlar, “katırlarımızı kesmeyin” diye ağlatıp TSK’nın bölgede yaşayan vatandaşın ekmeğini elinden aldığı, geçim kaynaklarını kuruttuğu, zulmettiği propagandasını yapıyorlar.

Fakat gerçekler bambaşka...

Yoğun olarak özellikle Şırnak sınır bölgelerinde katırlar üzerinden bir gerginlik politikası yürütülüyor. Bölücü terör örgütünün tüm faaliyetleri başta Şırnak Valisi olmak üzere Ankara’daki tüm ilgili ve yetkililere yazılı raporlar halinde iletiliyor. Fakat malumunuz “çözüm süreci” ve 7 Haziran seçim hesapları her şeyin önünde!..

Terör örgütünün amacı, bölgede görev yapan TSK mensupları ve korucuları psikolojik baskı altına almak. Uludere’de yaşanan olaylarla ilişkili görüştüğüm kaynak, “şu net olarak görülmüştür ki; özellikle Şırnak-Uludere bölgesinde yaşayan insanların birçoğu, kendilerini 2011’de yaşanan elim olay sonrası, kaçakçılık yapmaya hak kazanmış bireyler olarak görmekte ve sınırda görev yapan askere karşı sürekli saldırgan tavırlar sergileyerek ve yaşananları bambaşka bir şekilde bölge milletvekillerini de kullanarak basına aktarmaktadırlar” dedi.

Son Uludere provokasyonlarının ardından bölgedeki askeri ve güvenlik kaynaklarımdan ulaştığım ve Ankara’ya da gönderilen vahim derecede önemli raporlar ise şöyle;

“- Uludere’nin Gülyazı ve Ortasu köylerinde yaşayan insanlar özellikle katırları kullanarak kaçakçılık yapmaktadırlar. Hemen her hanede ortalama 8-10 katır bulunmaktadır.

- Bu katırlar bir seferde 3 bin adet sigara paketi taşıyabilmektedir. Her sigaradan asgari 1 TL. kazanıldığı düşünülürse, bir katırın sınır dışından her gelişi sahibine en az 3 bin TL. bırakmaktadır. 10 katırıyla bir gecede kaçakçı 30 bin TL. para kazanabilmektedir. Bunun yanında zaman zaman katırların altına silah bağlanarak teröristlere de silah nakli yapılmaktadır.

- Bu kadar para kazanan kaçakçıların köydeki yaşam şartları mükemmel durumdadır. Bahsi geçen köylerde 300-400 hane bulunmakta ve evlerin çoğunun önünde en az bir adet lüks olmak üzere ilave 2 ve bazen de 3 adet araba bulunmaktadır.

- Mart 2015 ayı başından beri kaçakçılık faaliyetlerinde gözle görülür bir artış görülmektedir. Mart başında yaşanan bir olay şöyle cereyan etmiştir; yasa dışı yollarla geçiş yapmak isteyen kaçakçılara unsurlarımız müdahale etmiş ve yaşanan arbedede 5-6 katır vurulmuş ve kaçakçılık önlenmiştir. Bunun üzerine Gülyazı ve Ortasu köylüleri kaçakçılık girişiminde bulunan diğer köye giderek buradaki insanlara “askere direnmeleri gerektiğini ve bunun bir hak olduğunu, kimsenin bunu engellemeye hakkı olmadığını, kendilerinin bu yasağı tanımadıklarını” ifade ederek ve köylüleri azarlayarak, bir yerde de onları devlete baş kaldırmaya çağırarak köyden ayrılmışlardır.

Resim
- Hemen akabinde bir iki hafta sonra Gülyazı ve Ortasu köylerindeki kaçakçılar 60-70 kişiyle ve yanlarında 200 katırla Irak’a Göreneş dere yatağından yasa dışı geçiş yapmak üzereyken sınırda görevli askerlerce durdurulmaya çalışılmış; yapılan ikazlara uymayan kaçakçılara öncelikle “dur” ikazında bulunulmuş bilahare havaya ateş açılarak kaçakçılık önlenmeye çalışılmıştır. Buradan geçemeyen grup bu sefer başka bir dere yatağı bölgesine intikal etmiş ve buradan geçmeye yeltenmiştir. Tekrar ikaz edilen grup askerlere kafa tutarcasına “Gücünüz yetiyorsa gelin durdurun, buradan geçeceğiz ve malımızı alıp tekrar geleceğiz. Bizi durdurmaya ne sizin gücünüz ne de Hükümetin gücü yeter!” diyerek geçişe devam etmiştir. Yapılan müdahale havanın çok sisli olması nedeniyle kısmen başarılı olmuş; bazıları sisten yararlanarak geçiş yapmışlardır. Geçiş yaptıkları da dönüşlerinde anlaşılabilmiştir. Tekrar yapılan müdahale esnasında katırların yakınlarına yapılan atışlarda 5-6 katırın öldüğü, 6-7 katırın da yaralandığı anlaşılmıştır.

- Yaşanan bu olaydan hemen sonra, hudutta görev yapan güvenlik güçlerinin cesaretini kırmak ve görev yapmalarını engellemek üzere, civar köylerden de, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 2 bine yakın insan toplanmış ve Düğün Dağı civarındaki askerlere taşla saldırı başlatmışlardır. Zorlukla engellenen bu saldırılardan istifadeyle Irak tarafından gelen katırlar da köylerine götürülmüşlerdir.

- Hemen ertesi gün, 24 Mart 2015, bölgede görev yapan askeri araçlara yine çok kalabalık bir grup tarafından ORTASU köyünde (başlarında HDP milletvekilleri Faysal SARIYILDIZ ve Selma IRMAK olmak üzere) basın açıklamasını müteakip taşlı saldırıda bulunulmuştur. Saldırılarda 15 asker yaralanmış, 7-8 asker hastaneye sevk edilerek yatılı tedavi altına alınmıştır. Hemen sonrasında yol trafiğe kapatılmış ve bir kısım halk tarafından bölgedeki karakolların ELEKTRİK ve SULARI kesilmiştir.

- 3 gün sonra (27 Mart 2015) Gülyazı ve Ortasu köylerine ilave olarak civar köylerden gelen kişiler (yaklaşık bin kişi), sınıra bin metre mesafede bulunan bir bölgeye kadar ilerlemiş -ki burasının İKİNCİ DERECE ASKERİ YASAK BÖLGE OLDUĞU İFADE EDİLMİŞTİR- burada sloganlar atmış, çadırlar kurmuş ve bölücü terör örgütünün sözde bayraklarını açmıştır. 29 Mart akşamı eylemlerine son vererek bölgeden ayrılmışlardır.

- Tüm bu yaşananlara baktığımızda burada organize bir kaçakçılık faaliyeti olduğu, basit bir kaçakçılık olmadığı rahatlıkla görülmektedir. Zira kişisel bazda kaçakçılık bir veya iki katırla yapılmaktadır ve tespiti de o derece zayıftır. Ancak Gülyazı ve Ortasu köylülerince yapılan kaçakçılık tamamen bölücü terör örgütünün gözetiminde ve talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmekte; terör örgütü hem bundan para kazanmakta ve hem de zaman zaman bu katırların altına bağlanmak suretiyle KCK üyelerine silah temin etmektedir. Irak kuzeyinden getirilen küçük baş hayvanların altına dahi hafif silahlar (tabanca, makineli tabanca vb..) bağlanmaktadır. Sınırdaki meydana gelen bu olaydan sonra KCK bir bildiriyle sınır birliklerimize uyarılar ve tehditler savurmuştur.

- Söz konusu köydekiler aç olduklarını dile getirmekte, ancak köyde son derece güzel bir şekilde inşa ettikleri 3 katlı, beş katlı evlerinin önündeki Mercedes, BMW araçların hesabı sorulduğunda verememektedirler. En verimsiz dönemde dahi aylık bir katırın kazancı 25.000 TL’yi bulmaktadır. Her hanede 8-10 katırın olduğunu düşünün... Her iki köyde de 4-5 dozer ve bir o kadar kepçe bulunmaktadır. Bunlar köylülere aittir. Türkiye’nin hangi köyünde bu denli bir yapılanma vardır ve neden, ne maksatla? Bu makineler kışın kaçakçılık yollarını açmak için bizzat kaçakçılar tarafından şahıs bazında satın alınmışlardır.

-Şu anda Gülyazı ve Ortasu köyleri (Sınır hattına yaklaşık 10 km. mesafede) yaylaya çıkıyoruz bahanesiyle sınıra 1.5 km. mesafedeki ŞİRİT yaylasına taşınmaktadırlar. ŞİRİT yaylasının hemen sınır karşısında PKK cirit atmaktadır. Gözle açıkça görülebilmektedir. PKK emretmiş köylüler de buraya sözde yaylaya çıkmışlardır. Zira buradan kaçakçılık çok daha kolay olacaktır onlar için. Zaten bulundukları köyler de yayla köyüdür ama bu bahaneyle sınırdaki askeri daha da zorlayacağa benzemektedirler.”

Evet! Bu raporun daha fazlası ülkeyi yöneten siyasilerin elinde.

Kaçakçı köylüler “Adalet istiyoruz, Hukuk istiyoruz” diye slogan atıyorlar. Hukuk kaçakçılığa müsaade etmek midir?.. Buradan amaçlanan şey sanki gelecekte yapılması planlanan sinsi bir eylemin öncüsü, provası gibi gözüküyor. Uludere, bazıları için bir sembol olduğundan kıvılcım buradan da fitillenebilir gibi geliyor insanın aklına..

Bir de, “Şırnak’ta 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı sorumluluk sahasında meydana gelen bu olaylardan Tümen Komutanı sorumludur” haberleri hatırlatalım. Konuyla ilgili sorumuza cevap veren askeri çevreler, uygulamaların kişi bazlı değil sistem ve kanun bazlı olduğunu ve kişilere göre farklı uygulamanın olamayacağını ifade etti. Ayrıca adı geçen Tümgeneral Abdullah Baysar’ın Uludere olayı meydana geldiğinde bölgeyle alakalı bir yerde ve görevde olmadığını, kaydettiler.

Ahmet TAKAN, 1 Nisan 2015
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Sal Nis 21, 2015 17:18

KATIRLARIN ALTINA SAKLANAN GERÇEKLER -3-

Resim
YENİÇAĞ’da okuduğunuz “katırların altına saklanan gerçekler” ile birlikte “şok Uludere raporu” kamuoyunda çok ses getirdi. Epey tartışıldı. Aldığımız onca tehdit hakaret yanında en hafifinden hayvan sever olmamakla da suçlandık. Bunun konuyla ne alakası varsa!..

Terör örgütü PKK’yı finanse eden kaçakçılık faaliyetlerine 12 Nisan’da bir darbe daha vuruldu. Türkiye-Irak sınırında, Kara Kuvvetleri 3’üncü Piyade Tümen Komutanlığı (Hakkâri) sorumluluk sahasında, “Bembo Gediği” bölgesinde, katırlar ile sigara kaçakçılığı yapıldığı tespit edildi. TSK unsurları tarafından yapılan operasyonla beş kaçakçı şahıs ve 11 katır yakalandı... Bölgede yapılan arazi aramasında üç farklı noktada koliler halinde depolanmış 157 bin 500 paket sigara daha ele geçirildi.

Peş peşe yapılan bu operasyonlar PKK severlerin işine gelmediği için kaçakçılığı masum gösterme tezgâhları ile birlikte “katırlar öldürülüyor” diye feryat figan ediliyor. Duygu sömürüsü yapılıp, sözde hayvan severliğe soyunulup, terör örgütüne yardım ve yataklık yapılıyor. Sürekli bel altından vuruyorlar. İşin kirli yüzünü bu sefer yazıyla değil son operasyonda ulaştığım fotoğraflarla anlatacağım. Yakalanan mallara bakın karar verin. Katırlara da iyice bakın!..

ResimResimResim

Peki katırlar öldürülüyor mu? Askeri yetkililere sordum. Aldığım cevap; “Yediemine teslim ediliyor. Fakat nasıl oluyorsa teslim edilen katırlar kaçıp tekrar PKK’ya gidiyor...”

Çökertilemeyen her kaçakçılık faaliyeti Mehmetçiğe DOÇKA, UÇAKSAVAR olarak geri dönüyor. Çevrilen köpek dolapları ve katır üzerinden siyaset yapmak isteyenler büyük bir yanılgı içindeler. Biline!.. Bu fotoğraflarla da gerçeği anlayamadıysanız bir yol daha buluruz.

Yalan yere yaygara kopartılan bir gerçeğe daha açıklık getirelim. Şemdinli Yeşilova köyüne bağlı 100 haneli Duve mezrası sakinlerinin 1995 yılında boşaltılan köylerine dönmek istedikleri, Valilik izin vermesine rağmen TSK’nın engel olduğuna dair iddialara... Şemdinli Kaymakamlığı Tapu Kadastro Müdürlüğü’nün raporunu aynen veriyorum;

“İnşaat faaliyeti yapılması için hak iddia edilen bölgeye ait herhangi bir belge bulunmamakta olup, ibraz edilen tapu yerinin daha farklı yerde olduğu, vatandaşların ellerindeki tapunun ’tapulu arazimiz’diyerek ev kurmak istedikleri yerlere ait olmadığı, yine söz konusu bölgenin Birinci Derece Askeri Yasak Bölge içerisinde bulunduğu ....”

Bölgedeki askeri yetkililerin Ankara’ya ilettiği rapor;

“Hududun sıfır noktasında bulunan söz konusu bölgeye yasal olmadığı halde köylüler tarafından ısrarla yerleşim yeri açılmak istenmesinin nedeninin; Hudut emniyeti ve kaçakçılıkla mücadele kapsamında son dönemde alınan önlemlere karşı bir hareket, kaçakçılıkla ilgili alternatif çözüm üretme çabalarının bir sonucu ve yaklaşan seçimler nedeniyle rant elde etme yönünde bir girişim olduğu değerlendirilmiştir.”

Allah nasip ederse, yarın sizlere bölgede PKK’nın haraç ve ihale faaliyetleri hakkında başkente gelen son şok raporu ileteceğim.

YENİÇAĞ’ı izlemeye devam edin.

Ahmet TAKAN, 18 Nisan 2015
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Prş Nis 30, 2015 17:54

Mehmetçik mektubu

Resim
Katırların altına saklanan gerçeklere devam edelim. Sınırlarımızda terör örgütü PKK himayesinde sürdürülen kaçakçılık faaliyetlerini ve kirli tezgahları daha iyi anlatabilmek için sınır bölgesinden şahsıma gönderilen Mehmetçik mektubunu(adı ve rütbesi bende saklı-aht-) aynen yayınlıyorum.

“Ben Şırnak bölgesinde görev yapan bir askeri personelim. Size bu mektubu göndermekteki amacım hem size bölgede olanları birinci ağızdan aktarmak, hem de bir nebze olsun sesimizi kamuoyu nezdinde duyuracağınızı ümit ederek kendimi rahatlatmak.

Şu sıralar ulusal gündeme oturan kaçakçılık ve katır konusu hakkında pek çok şey yazıldı, ama isterseniz bir kez de benden dinleyin yaşananları. Her ne kadar medyada kaçakçılık olayı “sınır ticareti” ya da masum ve mağdur köylülerin “rızklarını temin yöntemi” olarak lanse edilse de olayın iç yüzü bambaşka.

Bölgeye ilk geldiğimde, bazı köyleri görünce, ben de arazinin elverişsiz olması nedeniyle tarımdan geçim sağlanmasının güç olduğunu düşünmüştüm. Ancak bir süre sonra bölgenin imkânlarının oldukça geniş olduğunu gördüm. Örneğin; arıcılık gibi yüksek kazançlı işlerin yapılması gayet kolay, zaten bölge balıyla meşhur. Hayvancılık da öyle... Terör ile ismi özdeşleşmiş Bestler-Dereler’de bile bahar aylarında 350-400 bin küçükbaş hayvanın yayıldığını, yaza doğru kamyonlara yüklenerek Batı illerine götürülmek üzere satıldığını şahsen gördüm... Bilinenin aksine, bölgenin yüksek su potansiyeli var. Arazide dereleri, çayları ve çağlayanları görünce insan hayran kalıyor gerçekten... Memur bir ailenin çocuğu olmam hasebiyle Anadolu’nun köylerinde çocukluğunu geçirmiş bir vatan evladı olarak şunu çok net söyleyebilirim ki; buradaki imkânlar ve devletçe sağlanan destek benim yaşadığım yerlerde mevcut değildi...

* Peki, bunca imkâna rağmen kaçakçılıkta ısrar niye?

Cevap çok basit; kaçakçılık kısa yoldan zengin olmanın en kolay yolu. Kaçakçılığı fiilen yapmayan kişiler bile katırlarını kaçakçılara kiralamakta. Bir kaçakçılık faaliyetinde katır başına kira bedeli olarak 300 TL. alınmakta, köylerde 3-4 katırı olan kişiler “fakir” kabul edilmekte... Kaçakçılığın yaygın olduğu Ortasu ve Gülyazı köylerinde kaçakçılıktan elde edilen kazanç hane başına aylık asgari 15.000 TL. civarında olmaktadır. Bölgede görev yapan kamu çalışanları bile kolay paranın cazibesine kapılarak katır satın alıp kaçakçılara kiralamaktadır. Mesela geçtiğimiz günlerde kaçakçılara arazide müdahale eden askeri birliklerimizden kaçırılırken uçurumdan düşerek ölen bir katırın bir okul müdürüne ait olduğunu köylülerden öğrendik. Tabii, okul müdürünün resmi görevini bir kenara bırakarak kaçakçılığa dahil olduğu bir yerde çocukların durumunun ne olduğunu tahayyül etmek çok da zor olmasa gerek... Çocuklar okuyup doktor, öğretmen vb. olmak yerine zengin ve tanınmış bir kaçakçı (bölgedeki tabiriyle BARON) olma hayalleriyle yaşıyor...

* Kaçakçılık nasıl yapılıyor?

Kaçakçılık döngüsü diye tabir ettiğimiz bir organizasyon var. Basitçe anlatmak gerekirse, sistem şöyle işliyor; Baron, Irak’taki elemanına parayı aktarır, eleman kaçakçılığa mevzu malzemeyi temin eder, malı araçlarla Türkiye sınırına yakın bir bölgeye (Irak’ın Ore, Nazdur ve diğer bazı köyleri) taşır, yasa dışı yollardan katırlarıyla Irak’a geçen kaçakçı/taşıyıcılar malı yükler, yurt içine sokar, mal sahibi malını yurt içindeki dağıtım şebekesine aktarır, mal alıcıya, para barona ulaştırılır. Bütün faaliyetler PKK’nın yakın gözetimi ve kontrolünde yapılır, örgüt her safhada payını (milyon dolarlar) alır, kaçakçıları kurye olarak kullanır, kaçakçıların arasına kattığı elemanlarını kolayca yurt içine sokar veya yurt dışına çıkartır, hudut hattının ve askeri birliklerin durumuna ilişkin düzenli aralıklarla istihbarat temin eder, ikmalini rahatça yapar. Yani yurt dışından getirilen kaçak malzemenin (örneğin, kaçak sigara) İstanbul Taksim Meydanı’nda satışını yapan YDG-H elemanına kadar ulaştırılması kapsamlı ve örgütlü bir süreçtir. PKK bu nedenlerle kaçakçılığın en önemli teşvikçisidir ve kaçakçılık sayesinde halkla arasında oluşturduğu menfaat ilişkisini kullanarak kendi lehine kazanım sağlama gayreti içindedir.

Son dönemde kaçakçılıkla mücadelede başarılı olunması ve çok sayıda malzeme ele geçirilmesi neticesinde; yaşamını huduttan yasa dışı yollarla geçirilen malzemelerle kazanan bölge halkının, BTÖ’nün ve ona müzahir siyasi partinin de kışkırtmasıyla, kaçakçılık teşebbüsü toplumsal olaya dönüşmektedir. Askeri birlikler kaçakçılara müdahale ettiğinde en yakın meskûn mahalden çok sayıda köylü, organize bir şekilde (minarelerden halka çağrı yapılarak, telefonla vb.) toplanmakta ve birliklerimize (taş, sopa ve Molotof ile) saldırılmakta, kışla ve üs bölgelerinin yolları, elektriği, suyu kesilmekte ve askeri personelin canına kast etmekten çekinilmemektedir (Yakın zamanda söz konusu saldırılar neticesinde onlarca personel yaralanmış, kafatasında, kaval kemiğinde, elinde ve kolunda oluşan kırıklar nedeniyle pek çok arkadaşımız tedavi görmüş/görmektedir). Organize bir biçimde;

1. Devlet otoritesine alenen baş kaldırılmakta,

2. Askerî tedbirleri bertaraf etmek maksadıyla, köyün ileri gelenleri/milletvekillerinin askeri ve mülki makamlarla konu hakkında görüşmesi teşvik edilmekte,

3. Sosyal medya ile destekli yerel ve ulusal bazdaki tüm medya imkânları kullanılarak yayımlanan yalan ve yanlış haberlerle, yasal mevzuat çerçevesinde yapılan müdahaleler adeta kanun dışı gösterilerek askerin mücadele azmi zayıflatılmaya çalışılmakta,

4. Kaçakçı gruplar ile birliklerimiz arasına girilerek, suçlulara müdahale engellenmekte ve suç delillerinin ele geçirilmesi önlenmektedir.

Örgütün güdümünde aleyhimizde bunca faaliyet gerçekleştirilirken, örgüte müzahir siyasilerin yanında, diğer bazı milletvekilleri ve sivil toplum örgüt yöneticilerinin (hayvan hakları dernekleri vb.) de yanlış yönlendirilerek, örgüte bilmeden de olsa yardımcı olması ve askeri suçluymuş gibi göstermesi bizi ayrıca yaralamaktadır. Medyada; sadece kanunların emrettiği hususları mevzuat çerçevesinde yerine getirmeye çalışan, askeri personelin yaşadığı sıkıntılar ve olaylar sırasında uğradığı zararlar değil asılsız ve yalan haberlere yer verilmektedir.

Yurdumuzda bazı kişi ve kurumlar tarafından hayvan haklarının savunuluyor olması hepimizi mutlu etmekte. Ancak, bölgede kaçakçılar tarafından katırlara yapılan eziyetten bahseden yok. Kaçakçılıkta kullanılan katırlar, insanın güçlükle yürüyebileceği sarp arazilerde fazlasıyla yüklü bir şekilde ilerlemeye, kimi zaman koşmaya zorlanıyor. Türkiye’de su verilen katırlar K.Irak’ta varacakları noktaya kadar aç bırakılıyor, orada kısmen doyurulduğunda da Türkiye’ye kadar susuz bırakılıyor. Kışın soğukta, yazın ise sıcakta limitlerinin sonuna kadar zorlanan hayvanların yol boyunca yedikleri sopa da cabası. Kısaca dağları aşıncaya kadar hayvanların çektiği eziyetin haddi ve hesabı yok... Dere yataklarında çatlamış hayvanların ölülerini, ayağı kırıldığı için arazide terk edilmiş katırları dikkatli gözler kolayca seçebilir. Bizim hayvan hakları savunucuları ise her nedense bu ayrıntıyı görmüyor veya görmek istemiyorlar... Çünkü olay masum bir “katır” meselesi değil, kaçakçılık-terör ilişkisinin ve bu ilişki neticesinde sahnelenmeye çalışılan kirli oyunları perdeleme çabası!!! Sadece 3 ay içinde intikal esnasında aşırı yükten telef olan, çatlayan katır sayısı 55. Bu bizim elde edebildiğimiz rakam. Daha da fazla değildir umarım...

* Kirli oyunlar

Üzerinde hassasiyetle durulması gereken şey şu ana kadar olanlar değil bunda sonra olması planlananlar. Neler mi olabilir? Mesela, bazı şer odaklarınca, kaçakçılıkla mücadele eden birliklerimize silahlı saldırı yapıldığını, ya da birliklerimizin müdahalesini önlemeye çalışan köylülere ateş açıldığını bir düşünün. Veya medyada hedef gösterilen kamu personeline (kaymakam, vali, birlik komutanı vb.), onları hedef gösteren müzahir partiye yakın kesimlere ya da sosyal medyada provokatiftwitler atan şahıslara yönelik bir suikastın gerçekleştiğini farz edin. Veyahut en kötü senaryoyu, yalan haberlerle provoke edilen kitlelerin askeri kışlalara saldırdığını ve kendini savunmaktan başka çaresi kalmayan askerlerin ateş açmak zorunda kaldığını düşünün.. Ertesi gün ne mi olur?

Saygılarımla...”

Görmemekte inat eden gözlere, duymamakta ısrar eden kulaklara itina ile sunulur!..

Ahmet TAKAN, 28 Nisan 2015
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Prş May 14, 2015 11:06

“Kazan kaynama noktasında”

Resim
Terör bölgesinden gelen asker mektubu:

“Kazan kaynama noktasında”

“Katırların altına saklanan gerçekler” dizisine devam ediyorum. Sınırlarımızda “masum kaçakçılık faaliyetleri” olarak tezgâhlanan kirli oyunlara uyanın, Uludere üzerinden kaşınacak tezgâhlara hazırlıklı olun diye!.. Sonra 8 Haziran sabahı kalkıp “yahu bu AKP, HDP/PKK ile seçim dönemi kanlı bıçaklı kavga ediyordu. Şimdi ne oldu da yine kanka oluverdiler” demeyin diye!..

YENİÇAĞ’a gelen çok çarpıcı Mehmetçik mektubunu sizlere ulaştırmıştık. Yeni bir mektup geldi elime; yine hudut bölgesinde vefakârca görev yapan ismi ve rütbesi bende saklı kalacak kahraman bir askerimizden. Ulaştığımız son çarpıcı fotoğraflarla birlikte mektuba yer veriyorum;

“Sayın TAKAN,

Bizim istediğimiz sadece doğruları yazmanız. Buradaki doğrulara maalesef çoğu basın kayıtsız kalıyor. Biz askeriz, ağlamayız, figan etmeyiz, basını çağırıp şov yapmayız. Biz, kanunlar çerçevesinde bize verilen görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışırız. İnşallah sizin gibi vatan ve millet duyarlı basın mensuplarımızın sayısı artar da halk gerçekleri bütün çıplaklığıyla görür ve anlar. Halkı geçtik, yetkili yerdekiler burada oynanan büyük oyunu nasıl görmezler?

Kazandaki su yavaş yavaş ısıtılıyor, kaynama noktasına gelince iş işten geçecek. Bizler TSK mensupları olarak bu ısıtılan kazana sürekli soğuk su taşımaya ve kaynamasına engel olmaya çalışıyoruz. Ama ne zamana kadar?..

Nerden başlasam bilemiyorum. Buralarda artık devletin, kanunların ve en önemlisi de askerin itibarsızlaştırılmasından mı yoksa bu duruma Ankara’dan İstanbul’dan duyarsız kalınmasından mı? Bizler vatan aşkıyla, vatan sevdasıyla yetiştirildik. Babalarımızın, dedelerimizin askerlik anılarını dinlemek küçüklüğümün vazgeçilmeziydi. Vatanın bir karış toprağına can feda etmek bize de nasip olur mu düşüncesiyle heyecanla görev yapıyorum. Saflığıma verin ki herkesin de benim gibi olduğunu düşünüyordum. Ta ki basında çıkan ve bizi kanunlarda yazan ve görevimiz olan konulardan dolayı suçlu ilan eden haberlere kadar.

“Hudut Namustur” anlayışı içerisinde 2 yıldır hudut hattında, kanunların bana vermiş olduğu görev ve sorumlulukları yerine getirmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Arkadaşlarımla birlikte gece gündüz, yaz kış demeden hudut hattında kuş uçurtmamaya çalışıyoruz. Hem vatan toprağını düşmana/teröriste karşı koruyor, gözümüzü huduttan/sorumluluk bölgemizden ayırmıyoruz, hem de kaçakçılara engel oluyoruz. Milletimizden aldığımız güçle dimdik ayakta duruyoruz. Nöbetimizi tutarken tüm halkımızın bu sayede rahat uyuduğunu, bize güvendiğini düşünerek gözümüzü kırpmıyoruz. Bu görevi yaparken, vatan borcu öderken tüm milletimizin desteğinin, duasının bizimle olduğunu biliyoruz.

Her nöbete giderken Behçet Kemal Çağlar’ın şiirini hatırlıyoruz.

Yüreğin pırıl pırıl gün gibi meydandadır,

Kulağın kumandanda, gözlerin düşmandadır,

Ordular kımıldar, an olur bir sözünden,

Bir millet bakmaktadır, senin bir çift gözünden.


Bizler, teröristlerle iş birliği yapan ve hududu yasa dışı yollarla geçen kaçakçı/teröristleri yakalamak için sırtımızda çelik yelek, başımızda çelik başlık, elimizde mayın dedektörü, var gücümüzle dağlık arazide koşuyoruz. Her adım atışımızda acaba kalleş teröristin döşediği bir mayına/el yapımı patlayıcıya denk gelir miyiz, diye istemeden düşünüyoruz. Geçen yıl bir arkadaşımız kaçakçının peşinden koşarken bu patlayıcılardan birine bastı ve bir ayağı bilek hizasından ampute oldu.

Kaçakçılar ise yasa dışı yollardan zengin olup lüks arabalarda sefa sürüyorlar. Ne yazık ki burada yaşananlar, Mehmetçiğin yaptığı fedakârlıklar Ankara’dan, İstanbul’dan bakınca görünmüyor. Sesi çok çıkanın haklı olduğu algılanıyor. Bu bölgede kaçakçılık yapanlar mağdur rolü oynuyorlar.

Halka sorulduğunda “Kaçakçılığımızın kimseye zararı yok. 1 kilo çayla, 1 kilo şeker getiriyoruz” diyor. Ancak bugüne kadar sınır bölgesinde yakalanmış ne bir kilo çay, ne bir kilo şeker ne de bir kilo pirinç var. Benim bulunduğum süre içerisinde sadece sigara ve mazot özel bazı dönemlerde de silah ve mühimmat yakalandı. Madem geçim sıkıntısı nerede yakalanan çay, şeker, pirinç...

Eldeki verilere göre sadece 2015 yılının ilk üç aylık döneminde Şırnak sınırında yakalanan sigara paketi sayısı iki buçuk milyon paket, şehir içerisinde polislerin yakaladığı üç buçuk milyon. Yani toplam altı milyon paket (Sadece sigaraların maliyeti yaklaşık 7 milyon TL, elde edilen kâr ise 20 milyon TL. civarındadır.) Bu sigaralar normal sigaralara oranla kalitesiz olduğu için hem insanları zehirliyor, hem de vergiye tabi olmadığı için devlet gelirlerine zarar veriyor. Ayrıca buradaki kaçakçılıktan bölücü terör örgütü besleniyor, Her geçen katır başına pay alıyor...”

Şimdi “fukaralık” edebiyatı yapılan “sınır ticareti” bölgesinden iki fotoğraf verelim;

Resim
(Ortasu / Uludere)


Resim
(Gülyazı / Uludere)

Yarın, mektuba, Mehmetçiğin görev yaparken linç edilmekten nasıl kurtulduğu bölümü ile devam edeceğim. Yine kaçakçıların lüks yaşam fotoğraflarıyla...


Ahmet TAKAN, 12 Mayıs 2015
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Katırların altına saklanan gerçekler...Şok Uludere raporu / Ahmet TAKAN

İletigönderen Balasagun » Prş May 14, 2015 20:15

Camiden yapılan linç çağrısı

Resim
İşte “Çözüm Süreci”nin geldiği nokta;

Camiden yapılan linç çağrısı

Boşuna küfür ediyorsunuz!.. Boş yere tehdit mesajları gönderiyorsunuz.

Ey; hainler ve iş birlikçileri, istediğiniz yerinizi yırtmakta tabii ki serbestsiniz. Ben doğru bildiğim yoldan asla ve de asla dönmem. Yalnızca hesap vereceğim Yüce Allah’tan korkar ve çekinirim. Sefil küfürlerinizi, tehditlerinizi ve hakaretlerinizi günahlarımın kefareti olur diye Rabbime dua ediyorum.

Siz kimsiniz ki çürükler!.. Bana Hazreti Muhammed’in askerlerinin, Mete Han’ın şerefli ordusunun tertemiz duaları yeter.

YENİÇAĞ’da ilk göreve başladığım günkü yazımda belirttim; ben yüce Türk milletinin hizmetçisiyim. Benim rızkımı da Allah verir. O keserse kimse bir şey yapamaz, o nasiplendirmeye devam edecekse de kimse bir ..k yiyemez. İnanmıyorsanız, iktidar iş birliği yaptığınız yezitlere sorun. Cesaretleri varsa, vakti zamanında yüzlerine nasıl tükürdüğümü size anlatsınlar. Bir de YENİÇAĞ’ın bu köşesine verdiğimiz isme iyi bakın; “ADSIZ.”

Devam edelim kaldığımız yerden dünkü asker mektubuna ve katırların ardına saklanan gerçeklere;

“Ortasu (Roboski) Köyünde 22 Nisan 2015’te gerçekleşen bir olayı aktarmak istiyorum. Yüzlerce katırın sınırı geçtiği görüntüsü alındı ve birliklerimiz derhal olaya müdahale etmek için araziye çıktılar. Bu sırada bölgedeki camiden anonslar yapıldı halkın toplanması için çağrıda bulundular. Halk askerle göğüs göğüse arbedeye girdi. 100 kadar asker 1000 kişilik bir halk grubu tarafından linç edilircesine taşlandı. Başından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan askerlerimiz oldu. Meşru müdafaa kapsamında karşılık verilmesi gerekirken ve silah kullanmanın şartlarının oluştuğu şüpheye mahal vermeyecek şekilde ortadayken unsurlarımız, insanları sakinleştirmek için çaba sarf etti ve soğukkanlılıklarını korudu. Kaçakçıların kullandıkları taktikler ise her defasında aynı; önce askerle aralarında arbede çıkarıp askeri zor durumda bırakmak, bu esnada fırsattan yararlanarak sınırdan yüklü katırları geçirip köyde izi kaybettirmek. Türk askerinin merhametini de kötüye kullanan halkın aralarında yaptıkları konuşmalarda birbirilerine Kürtçe olarak “Askerler bir şey yapamaz, bazen çok sıkıştıklarında ateş ederler. Korkmayın onlar sadece havaya ateş eder, halka zarar vermezler. Onun için atışları başımızın üstünden geçip gider. Katırların etrafını çevirin ateş edemezler” dedikleri de tutanaklara girmiştir.

Böyle zor koşullarda kaçakçılıkla mücadele eden askerlerimize karşı bölgede yapılan eylemlerin ve saldırıların ardı arkası kesilmemektedir. 26 Nisan tarihinde Ortasu ve Gülyazı’daki birliklerin elektrik trafoları tahrip edilmiş, su borularına zarar verilmiştir. Komutanımızın aracı taşlanmıştır.

Ayrıca yakın bir zamanda görev dönüşü başına aldığı bir taş neticesinde yaralanan bir astsubayımız ambulans uçakla Ankara’ya gönderildi, tedavisi halen devam etmekte, ailesi ve çocukları sabır ve sükûnet halinde iyileşmesini beklemektedir. Askerimizin tek suçu, görevini yerine getirmektir. Bölgede bu ve bunun gibi birçok olay yaşanmakta, civar köylerdeki birliklerimiz de fiili taarruza ve sabotaja maruz kalmaktadır.

Ne yazık ki bölge halkı bu durumlardan bırak ders çıkarmayı, gözlerini bürüyen para ve mal hırsı ile durmadan yasa dışı faaliyetlerine devam etmektedirler. Bu da yetmezmiş gibi basın yayın organları tarafından da sanki asker yasa dışı bir iş yapıyormuşçasına birliklerimizin bölgede ne iş yaptıkları sorgulanmaktadır.

Bölgedeki kaçakçılıktan beslenen terör örgütünün namluları yine bölge halkına döndüğünde, kimsenin şüphesi olmasın ki yine biz onları koruyacağız.

Ha sanmayın ki köylüler bu işlerden mustarip. Daha önce söylemiştik, burada her evin 5 ile 10 arasında katırı var. Eskiden katırın gecelik kira fiyatı 300 TL. iken şimdi 1200 TL. olmuş. Köylüler daha çok kazanıyor. Kaybettikleri bir şey yok! Evlerinin önünde lüks arabalar, evlerin çoğu malikane gibi ve özel olarak güçlendirilmiş yapı içeriyor.

Resim
Gülyazı/Uludere

Resim
Ortasu/Uludere

Türk Ceza Kanunu’na göre;

Kaçakçılık suç,

Sınırı yasa dışı yollardan geçmek/ihlal etmek suç,

Mehmetçiğe, hudut karakoluna taş atmak, küfretmek suç,

Hudut karakoluna giden elektrik ve su hatlarını kesmek suç.

İşin aslı tüm bunları yapmak Ankara’daki, İstanbul’daki vatandaşların aklından bile geçmez iken buradaki vatandaşlarımız hem bunları yapıyor hem de TSK’yı suçluyor. Hem suçlu, hem güçlü.

İyi ki varsınız. Huduttan dualarımız size geliyor...

Saygılarla.”

İyi ki varsın Mehmetçik. Dünya var oldukça yüce Rabbim sizleri var etsin.

Ahmet TAKAN, 13 Mayıs 2015
ahttakan@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x