Şimdi konuşmak Ecevite borcum...
Son günlerde bazı gazetelerde Bülent Ecevitin hastane günlerine ilişkin bazı haberler okuyorsunuz...
2004 yılında Bülent Eceviti CNNTÜRKteki programıma davet etmek için evinde ziyaret ettim. Hastaydı ama her zamanki gibiydi, zor yürümesine rağmen, sağlıklı bir insanın gösteremeyeceği nezaketiyle bizi karşıladı... Ve en önemlisi o gün ve sonrasında canlı yayında çok önemli açıklamalar yaptı!
Ecevit dönemi hakkında bu kadar çok konuşulduğu bir dönemde bunları hatırlatmak ve özellikle küresel güçlerin o dönemde Türkiyede nasıl bir oyun oynadıklarının altını çizmek benim görevim...
Sevgili dostlar, Bülent Ecevit, o dönemde Rahşan Hanım da evde bizle beraberken ve sonra programda, hayatının en büyük üzüntüsünden bahsetti, nelere karşı durduğunun altını çizdi... Rahşan Hanım canlı şahit, programın da kaseti CNNTÜRKün arşivinde...
Neydi Eceviti üzen hatta kahreden!
Detaya geçmeden o dönemi bir de benim gözümden sizlere tarif etmek ve sonrasında bildiklerimi aktarmak istiyorum...
Sevgili dostlarım, piyasalar açısından 1999-2001 arası döneme dönmek ve bu köşede herkes bilmeli diyerek her zaman sorguladığımız bir grafiği sizlere yeniden aktarmak istiyorum...
Bu grafik neden önemli? derseniz, cevap çok zor değil; bu resim, Türk piyasalarının tarihinin en büyük dramını göstermekle birlikte, Bülent Ecevitin hayatının pişmanlığı da, bu grafiğin detaylarında gizli...
Sevgili dostlarım, yukarıdaki grafik 1999un 6ncı ayından itibaren borsada AB ve IMF beklentisi ile başlayan hareketi (görülen üçgen) ve altında 2001 Şubat başına kadar Merkez Bankası tarafından kontrol edilen dolar kurunu gösteriyor. 1999un ikinci yarısından itibaren sertleşen borsa hareketi, 2000 yılı Ocak ayında tepe noktasını (3.77 cent) test ediyor ve 2000 yılının başından itibaren 13 ay boyunca düşerek 2001 Şubatında dibi test ediyor.
Borsada ve bonoda satış bittikten yabancı takası boşaldıktan sonra, dolar kuru patlıyor ve ikinci spekülatif dalga başlıyor. Bu süreç sonunda üç partiden oluşan koalisyon hükümeti küresel isteklere karşı teslim oluyor ve ekonominin yönetimi daha doğrusu Türkiyenin kaderi Kemal Dervişe teslim ediliyor...
Ecevitin bize çok açık bir şekilde aktardıklarına gelince... Bülent Bey, kendisini ziyaret ettiğimizde Türk piyasalarında 1999-2001 yılları arasında yaşanan hareketi küresel sermayenin Türkiyede gerçekleştirdiği en büyük operasyon olarak niteledi ve arkasından ekledi; Kıbrıs Harekatının intikamını küresel güçler benden tam 26 yıl sonra aldılar...
Yorum: İlginç ve ders alınması gereken bir durum... Kıbrısa çıkıyorsun, 1978 Dünya Bankası raporuna kafa tutuyorsun ve 26 yıl sonra Türkiye tarihinin en büyük spekülatif saldırısı sonucu yönetimi küresel güçlerin istediği kişiye hem de karşı koyduğun 1978 Dünya Bankası raporunun yazarına teslim ediyorsun... Türkiye bu olaydan çok büyük dersler çıkarmalı. Ecevit de bunu isterdi ve bunları anlatırken bu noktaları defalarca vurguladı... Rahat uyu Başbakanım, sen yapılabileceğin en iyisini yaptın...
Ecevit hastanede şöyleydi, böyleydi diye anlatanlara duyurulur!
Yukarıda yazdıklarım satırı, virgülüne tam ve eksiksiz! Ben buradayım, aksini iddia eden varsa, beri gelsin!
KAYNAK