
Rum tarafının bilinen görüşlerinde değişiklik var da bizim haberimiz mi yoktur. Bu aşamada Rum’un nasıl bir anlaşma istediğini bir kez daha hatırlamakta fayda vardır. Rum tarafı sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’ devamından yanadır. ‘Bakir doğum’ yoluyla yeni bir devletin kurulmasına karşıdır. Sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Üniter’ yapısı korunmalıdır. Kıbrıs’ta tek halk vardır. Bu halk Rumlardan, Türklerden, Maronit, Ermeni ve Latin’lerden oluşmaktadır. Kıbrıs halkı tüm Kıbrıs’ın tek sahibidir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ tek halka dayanan, ‘tek vatan’ üzerinde ‘eşit’ vatandaşlardan oluşmaktadır. Kıbrıs Türküne 1960’taki hakları, yani toplum olarak eşit-ortaklık haklarının verilmesi mümkün değildir. Egemenlik tektir ve bölünemez. Kıbrıs sorunu bir işgal sorunudur. Sorunun çözümü Türk askerinin adadan gitmesiyle mümkündür. Adanın askersizleştirilmesi temel hedeftir. Adanın askersizleştirilmesi için muhatap Türkiye’dir. Çözüm Türkiye’nin iyi niyetine ve atacağı adımlara bağlıdır. Kıbrıs sorunu BM kararları ve AB normlarına göre çözülecektir. Kıbrıs Türkünün ‘self determinasyon’ -kendi geleceğini belirleme- hakkı yoktur. Buna bağlı olarak Kıbrıs Türkünün ‘anlaşmama ve ayrılma hakkı’da yoktur. İki devlete dayalı çözüm kesinlikle söz konusu olamaz. KKTC ayrılıkçıdır ve ortadan kaldırılmalıdır. Garanti anlaşması lağvedilecektir. İki bölgeli federasyon etnik olarak tamamen temiz olmayacaktır. Rum ve Türklerin serbest dolaşım, mülk edinme ve yerleşme hakkı korunacaktır. Çözüm için bozulan demografik yapı düzeltilmelidir. Türkiye’den gelen ‘yerleşikler’ geri dönecektir. Rum göçmenler eski mallarına geri dönecektir. Türkiye gecikmeden ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ tanıyacak ve ilişkilerini normalleştirecektir.
Bu zihniyetteki Rum tarafının önemli bir bölümü aynı ırkçı ELAM örgütü gibi Türklere düşmanca duygular beslemektedir. Rum’a göre en iyi Türk ölü Türk’tür. Rum, her fırsatta Türklere saldırmaktan çekinmemektedir. Güney Kıbrıs’a seyahat eden birçok kardeşimizin fanatik Rumların saldırılarına hedef oldukları ve yaralandıkları bilinmektedir. Anavatan Türkiye’den Güney Kıbrıs’a sportif karşılaşmalar yapmak üzere giden sporcularımızın ırkçı saldırılar karşısında canlarını zor kurtardıkları unutulmamalıdır. 2. Cumhurbaşkanı Talat’a yapılan talihsiz saldırıdan gerekli dersler alınmalıdır. Gerçek şudur ki mevcut şartlarda Rumlarla birlikte ortak devlet kurmamız ve kalıcı, yaşayabilir bir çözüme ulaşmamız mümkün değildir. Bütün bunları unutmadan siyaset yapılmasında fayda olacaktır.
Hüseyin Macit YUSUF, 2 Nisan 2014
hmyusuf1@gmail.com