
Geçtiğimiz günlerde gazetemiz Yeniçağ’a da yansıdığı üzere Rum tarafındaki başpapaz yine kudurmuş ve düşmanca tavırlarına devam etmiştir.
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos; başta Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı olmak üzere Türk devlet adamlarını hedef alarak küstahça ve hiçbir din adamına yakışmayacak bir şekilde hakaretler yağdırmıştır. Başpiskopos II. Hrisostomos yaptığı aşağılık konuşmasında, “Hepimiz Türk Başbakanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın utanmadan iki devletten söz ettiğine şahit oluyoruz. Türkler akıllarını başlarına almazlarsa müzakereler çöker” tehdidinde bulunmuştur.
Küstah II. Hrisostomos Kıbrıs konusunda misyonlarının farkında olduklarını her zaman olduğu gibi bu ülkenin iyiliği için görevlerini yaptıklarını savunarak, Kıbrıslı Türklere Rumlarla bir arada yaşayabildiklerinin görülmesi için müzakerelere daha önceden başlanması gerektiğini ifade ederek, müzakerelerin çok yakında bataklığa saplanacağını iddia etmiştir. Rum lider buna gerekçe olarak da “Türkler ve Ankara net bir federasyondan söz etmedi, etmiyor, etmeyecek” diyerek “İki devlet federasyon değildir. Akıllarını başlarına almalarını diliyorum. Akıllarını başlarına almazlarsa, çözüme gideceğimizi zannetmesinler, müzakereler çöker. Kilisenin tutumu budur” diye tehdit yağdırmıştır.
Rum tarafında kiliseye rağmen siyasi karar alabilecek bir siyasi güç,bir lider yoktur. Anastasiadis tarafından kurulmuş bulunan hükümet, koalisyon ortağı faşist DİKO’ya mensup bakanların istifası nedeniyle dağılmıştır. Güney’de iç siyasi kışkırtmalar ve buna bağlı Bizans oyunları sahnelenmektedir. Papaz II. Hrisostomos tüm siyasi partilerin ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Anlaşma olmaması için Haçlı güçler hem içte hem de dışta çalışmalarına hız vermiş durumdadır. Kıbrıs sorununun Hristiyan Rumların lehine sonlandırılması için Papa bile devrededir.
KKTC’de ise maalesef güçsüz bir hükümet yapısı, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun elini güçlü tutacak nitelikte değildir. Koalisyon ortakları ayrı tellerden çalmaktadır. Buna bir de Anavatan Türkiye’deki 17 Aralık operasyonu sonrası ortaya çıkan çirkin tablo ve buna dünya kamuoyu tarafından konan tepkiler de eklenince müzakere masasına eskisi gibi güçlü oturmamız oldukça zordur.
Bizim adımıza oluşan bu olumsuz konjonktürden faydalanmak isteyen şer ittifakına karşı -özellikle kilise destekli Rum-Yunan-İsrail-ABD-İngiltere-Rusya ve AB- özel stratejiler geliştirilmez ve bu yönde çalışmalar başlatılmazsa sıkıntılar kapının önünde bizi beklemektedir.
Hüseyin Macit YUSUF, 5 Mart 2014
hmyusuf1@gmail.com