Kılınç, NATO'ya rest çekti

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

Kılınç, NATO'ya rest çekti

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Oca 21, 2009 22:15

Emekli Org. Tuncer Kılınç katıldığı bir TV programında NATO, ABD ve AB'ye rest çekti.

Ergenekon operasyonunun son dalgasında gözaltına alınan MGK eski Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, Uğur Dündar'a özel ropörtaj verdi. Star Anahaber'de Tuncer Kılınç gözaltına alınmasıyla ilgili gelişmeleri, Ergenekon hakkındaki düşüncelerini, Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu durumu ve NATO, AB ve ABD ilişkilerine yönelik çarpıcı açıklamalar yaptı.

Kılınç şunları söyledi:

Görev yaptığım son iki yılda Türkiye'de üretilen tüm istihbaratın başında idim. Her istihbarat her bilgi benim bilgimde toplanır önlem alınması gerekenler benim uhdemde Milli Güvenlik Kurulu'na sunulurdu.

KILINÇ'A GÖRE ERGENEKON'UN ANLAMI

Ben görev süremde hiçbir zaman Ergenekon olayından haberdar olmadım. Ben tarihteki Ergenekon anlamının dışında bilgim olmamıştı. Ancak bugün yasal olarak tedbir alınması gereken bir örgütün varlığı belirtiliyor. Demek böyle bir örgüt varmış ama bizim haberim yokmuş. Ben 2001-2003 yılı arasında Genel Sekreter olarak görev yaptım. Herhalde Emniyet ve MİT bu bilgileri Milli Güvenlik Kurulu'na iletmemiş demekki. Ancak bir gerçek var birimler zamanla bilgi kaçırabilirler bunlar geçmişte yaşanmıştır.

KILINÇ'IN SORGULAMA AYRINTISI

Bugün süren dava içerisinde benim birşey söyleme durumunda değilim. Ben doğrudan doğruya şu işi yapmışsın şeklinde bir suçlama ile karşılaşmadım. Ben bazı konularda suçlanan insanların yakınında bulunma veya telefon temasında bulunmakla suçlandım. Bazı isimleri tanıyıp tanımadığım şeklinde isnatlar oldu. Ben doğrudan doğruya bir suçlama ile karşılaşmadım. Bu seviyeye gelmiş insanların ne yargıdan kaçma ne de sorgudan azade olma lüksü vardır. Yargı herkese lazımdır. Yargıda hakkınızda bir isnat varsa ondan kurtulmanın yolu yargının karşısına çıkmaktır. Bugün Türkiye'de Türk silahlı kuvvetlerinin onuru ile oynanıyor onun güvenilirliği ile uğraşılıyor.

TÜRKİYE'DE YENİ BİR SÜREÇ YAŞANIYOR

1960'ta ihtilal yaşamışız, 12 Eylül süreci, 28 Şubat süreci yaşandı. Bu süreçlerde kendilerini mağdur hissedenler bugün rovanş alıyor sanki.

Bugün bulunan silahlarla Türkiye'de gerginlik çıkarıp askere ihtilal için ortam hazırlanıyor iddiaları doğru değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerin müdahil olduğu dönemlerde ortamların hazırlanması gibi bir şey olmamıştır. Bu kulağı normal elle değil diğer elle tutmak gibidir. Türk Silahlı kuvvetleri ancak var olan ortamlar yüzünden müdahale etmiştir o ortam hazırlanması diye birşey olmamıştır. Bugün yasa dışına çıkmış kimseler varsa bunların ayıklanması kadar doğal birşey olamaz.

Kutlu Savaş, ve Susurluk Komisyonu'nun konuyu araştırma aşamasında kurumların kendilerine yeterince yardım olamadığı iddia ediyorlar. Ben Ergenekon ile Susurluk'u bağdaştıramıyorum. İkisi arasında nasıl bir bağ olabilir. Olayın içeriğine baktığımızda olaya müdahil olan kişilerin titrine baktığmızda olayın doğrudan doğruya Emniyet teşkilatı ve MİT'in kendi içinde bu sorunlar yaşanmıştır. Ama jandarma dahil oldu ise bu bu yine İçişişleri Bakanlığını ilgilendirir.

TÜRKİYE'Yİ AB'YE ALMAYACAKLAR ÇÜNKÜ

Gördüğümüz kadarı ile AB Türkiye'den tek taraflı birşeyler koparmaya çalışıyor. Bugünkü süreç içerisinde Türkiye'nin AB'ye alınmayacağı malumdur. Türkiye bu coğrafyada tam bağımsız olmak durumundadır. Eğer tam bağımsız olamıyorsa Rusya eski gücünde olmasa bile potansiyelini muhafaza eden bir ülke. Tamamen herşeyi ABD'den AB'den NATO'dan beklemek yanlıştır. Türkiye, İran da dahil her ülkeye eşit olmak durumundadır. Ulusal çıkarlarımız açısından Türkiye'nin böyle bir yol izlemesi lazımdır.

İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda gelişmeleri son derece önemsiyorum. Biz bunları beklerken satır aralarında gördüğümüz bazı ifadeler var. Kürt vatandaşlar sizin azınlığınızdır diyor ben bunu kabul edemem. Neden azınlık olsun. AB bize bunu zorluyor.

Güneydoğu'da insanlara bazı temel haklar verilmesi ayrışmaya yol açar mı sorusuna ise bu hakları isteyenlerin niyetlerine bakmak lazım. Türkiye hak verdikçe daha başka taleplerde bulunacaklardır. Bu nereye kadar gidecektir. Bu ülke bir dil üzerinde yıllardır meramını anlatıyordu.

AB, Aleviler Müslümanların protestanıdır. Onlar kendilerine göre Türkiye'yi şekillendirmeye çalışıyorlar.

Kıbrıs konusunda karşı tarafa bütün imkanları verin. Havaalanlarını limanlarını verin diyorlar. Gelip kullansınlar diyorlar. Ancak ortada tek taraflı bir uygulama var AB dahil bütün dünya rumlardan yana çıkmıştır. AB'nin hiçbir ülkesinde irtica diye bir tehlike yok. Ama benim içimde irtica diye bir tehlike var. Sapla samanı karıştırdığınız zaman herşey değişiyor.

Bir ülkenin bekasını temin edecek ülkenin geleceğini teminat altına alacak güç silahlı kuvvetlerdir. Bizim sürekli silahlarımızı en son teknoloji ile donatmamız gerekirken bizi sürekli kendilerinin kullanıp sistem dışı bıraktığı silahları bize vererek hibeye alıştırdılar.

Bu ülkede her vatandaşın hukuka geleceğe eğitime ihtiyacı varsa o derece de Türk silahlı kuvvetlere ihtiyacı vardır. Türkiye'nin NATO'nun bağlayıcılığından kurtulması lazım. Bugün NATO ABD'nin menfaatlerini yerine getirme noktasında yanlış bir yerdedir. Türkiye bütün dünya ülkelerine birlik tahsis edeceği kuruluş haline gelmelidir.

ERGENEKON'DA 1 NUMARA

Benim hakkımda Atatürkçü Düşünce Derneklerine para aktarımı yaptığım ve bu yüzden bir numara olduğum ileri sürüldü. Benim görev yaptığım sürecte yurt dışında ülkemin menfaatleri için çalışan dernekleri desteklemek gibi bir yetkim vardı. Ben de o kurumlara elçiler kanalı ile destekte bulundum.

28 ŞUBAT SÜRECİ ASKERİ MÜDAHALE

Türk Silahlı Kuvvetler Cumhuriyet'in kurulduğu günden buyana, zaman zaman isteyerek veya istemeyerek, mecbur olarak belki siyasete etkili olmuştur. 1960'ta bir ihtilal yaşamışız ondan sonra 12 Mart şeysi vardır, süreci vardır. Daha sonra 12 Eylül sürecini yaşadık, daha sonra 28 Şubat süreçleri.

TSK'DAN İNTİKAM ALINIYOR

Bu süreçlerde kendini mağdur hisseden kesimler medyada da temsilcileri olduğu için Türk Silahlı Kuvvetler'den bir öc alma, rövanş alma peşine düşmüşlerdir.

U.D: Şöyle algılayabilir miyiz? Bu siyasi bir dava noktasına gelmiştir!

T.K: Tabii yani siyaseten Silahlı Kuvvetler'den rövanş alınıyor sanki.

U.D: Şöyle bir sav öne sürülüyor efendim. Türk Silahlı Kuvvetler içerisinde bazı kişiler, durumdan vazife çıkararak. Dışarıdaki bazı kişilerle birlikte hareket ederek, kazılarla bulunan el bombalarını kullanarak toplumsal infal yaratacak olaylara sebebiyet vererek kaotik bir ortamı oluşturmak istiyordu. Bu iddiayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

TSK BAHANE ARAMAZ

T.K: Şimdi geçmişe baktığınızda hiç böyle bir ortam yaratılmak için sunni girişimler söz konusu değil. Dolayısıyla bu bir vehimden ileriye gidebilecek bir durum değildir. Eğer ortam zaten Silahlı Kuvvetler'in müdahale etmesini gerektirecek bir şey almışsa bu kendiliğinden, dışarıdan bir yapılanmayla halkı galeyana getirecek veya ne bileyim kamusal düzeni bozacak bir takım eylemler ortaya koyup, bir şeyler yapmak gibi... Bilmiyorum bu çok fazla kulağınızı yakın elinizle değil öbür elinizle göstermeye benziyor.

Türkiye'de son zamanlarda özellikle dış dünyanın yegane istediği Atatürkçü düşünce sistemini ortadan kaldırmak, onu hırpalamak. Ona en fazla sahıp çıkan Türk Silahlı Kuvvetler olduğuna göre önce onu yıpratmak.



Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x