Kimse Umutsuzluğa Kapılmasın! - toplumsalhaber

Tartışma Alanı

Kimse Umutsuzluğa Kapılmasın! - toplumsalhaber

İletigönderen kush » Sal Ağu 11, 2009 16:47

Kimse Umutsuzluğa Kapılmasın!

...Yaşadıklarımız için ‘demokratikleşiyoruz’ diyorlar! Nasıl demokratikleşmeyse; bu yolda atılan her adımla devlet biraz daha güçsüzleşiyor! Hiçbir devlet, demokratik bir yapı kuracağım diye kendini...


Öylesine bir kavram kargaşası yaratıldı ki, “Vatan, Millet, Devlet, Ülkenin Birliği” dediğinizde birileri hemen size ‘Irkçı’ damgasını yapıştırıyor! İşimiz gerçekten son derece zor. Emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin ‘bu kadar rahatlıkla’ uyguladığı Psikolojik Harple kafaları bu kadar karıştırılmış insanlarımızı, ‘doğru diye bellediklerinin emperyalizmin doğruları olduğuna inandırmak’ o kadar da kolay değil. Bunun için çok sabırlı olmak gerekiyor.
Yaşadıklarımızı anlayabilmek için tarih şuuru gerekiyor. Dünya tarihini ve kendi ülkemizin tarihini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Emperyalizmin yüz yıllar boyunca bu ülkede kurduğu kanlı tezgâhları çok iyi bilmeliyiz. Bunları kavrayabilmek için her şeyden önce emperyalizmin zihin kontrolünden kurtulmalıyız. İşte o zaman Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği mücadelenin ve yaptığı inkılâpların önemini kavrar ve antiemperyalist, bağımsızlıkçı bir ruha sahip olabildiğimiz takdirde bugün, O’nun bıraktığı yerden yola devam edebilmemizin mümkün olduğunu idrak edebiliriz.

ABD’nin ünlü ‘Turuncu Devrim’ düzenbazı Soros’un şu sözlerini iyi okumak gerekir: “Milliyetçilik sadece düşmanlığa ve tahribe ve ırkçılığa ve savaşa sebep olur. Milliyetçiliğin yapıcı bir yöne sahip olması bile olanaksızdır. Öyleyse millî devlet yıkılmalıdır ve yerini tüm dünyada egemen olacak bir güce bırakmalıdır.”

Bu gücün Amerika olduğunu belirtmeye bilmem gerek var mı?
Bugün yüz yüze bulunduğumuz tehlikeleri ancak, millî birliğimizi ve vatan sevgisini pekiştirerek oluşturacağımız dirençle savuşturabiliriz. Millî olan her şeye yapılan saldırıların, vatansever insanlarımız üzerinde uygulanan baskıların sebebi bu direncin oluşmasını önlemektir. Evet, işte bütün mesele budur! Yani, Millî devletimizin dağıtılarak ABD’nin bölgemizdeki hâkimiyetinin perçinlenmesi ve bu alçakça sömürünün dünya durdukça sürmesi!

Bu ülkede yaşanan her şey bu mel’un plân çerçevesinde değerlendirilmelidir. Geçmişteki Sağ-Sol kavgası; özellikle kışkırtılan Türban ve İmam Hatip Okulları üzerindeki tartışmalar; Kürtçülük tezgâhı hep bu menfur plânın parçalarıdır. Üniversite mezunları arasında işsizlik oranı yüzde 35’e çıkmış; ülke yoksullaşırken dolar milyarderi sayımız ikiye katlanmış ne gam! Milyon dolarlık villalarda yaşayanların bunlar ne umurunda?

M. Ali Şahin AKP’nin Meclis Başkan adayı olunca ‘laik’ basında şu yorumlar yapılmaya başlandı: “3. Makam da artık türbanlı!” Yani Cumhurbaşkanının, Başbakanın eşinden sonra artık Meclis Başkanı’nın da eşi türbanlı! Buradan hareketle, “İslâmcı-Faşist bir yönetime doğru gidiyoruz” söylemleri ile milletin uyandırılacağını sanmak nasıl bir yanılgıdır? Faşisti anladık da ‘İslâmcı’ ne oluyor? Ne yazık ki, yetersiz dînî bilgiye sahip olan insanlar işte böyle vahim hatalar yapabiliyorlar!

Bugün bu ülkede İslâm diye kabul ettirilmek istenen Ilımlı İslâm’dır ve ABD’nin daha 1947’de Truman Doktrini ile başlayan ‘Yeşil Kuşak’ projesinin bir versiyonudur. Ilımlı İslâm; İslâm’ın antiemperyalist özünden uzaklaştırılarak emperyalizmin hizmetine sokulmuş hâlidir ve gerçek İslâm’la hiçbir ilgisi yoktur. İşte bu gerçeğin yeterince kavranamayışı sebebiyle, AKP’ye yöneltilen suçlamalarda ‘İslâmcı’ kavramının kullanılması çok vahim bir hatadır çünkü dînine bağlı vatandaşlarımızda ‘AKP’nin İslâmî duyarlılığının güçlü olduğu gibi’ bir kanaatin oluşmasına yardımcı olmakta; bu da AKP’ye güç kazandırmaktadır!
Bu ülkenin temel meselesi ne irticadır, ne türbandır ne de İmam Hatip Okulları’dır. Her zaman belirttiğimiz gibi bu ülkenin en temel meselesi, Atatürk’ten sonra işbaşına gelen iktidarların izledikleri gayri millî politikalar yüzünden Amerika’nın vesayetinin günden güne artmakta olmasıdır.
İşte bugün ‘millete rağmen’ tartışılmakta olan Kürt Açılımı da bu vesayetin bir sonucudur.

Şu tuhaflığa bakar mısınız? Polis Akademisi’nde bu konuda bir ‘Çalıştay’ düzenleniyor! ‘Polis Akademisi ve Kürt Açılımı’! Ne alâka? PKK terör örgütünün şehit ettiği Emniyet mensuplarımız geliyor aklımıza! Yazık!
Hani Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ, Taraf gazetesinin TSK’ya saldırılarına karşı “Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum” diyordu ya, demek ki, mesaj yerine ulaşmış ve herkes yerini seçmeye başlamış!
Polis Akademimiz, “Kürt Meselesinin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru” başlığı altında, “Demokratikleşme paketinde olması gerekenler ile süreç kapsamında neler yapılabileceği” konulu bir toplantı düzenliyor. İçişleri Bakanı’nın ‘himayesinde’ yapılan toplantıyı Polis Akademisi Başkanı Prof. Zühtü Arslan yönetiyor. Basınımızda yer alan haberlerden, Zühtü Arslan’ın Soros’un malî destek verdiği ve AB’nin fonladığı, şu ‘meşhur’ ‘düşünce kuruluşu’ TESEV’in, TSK’yı hedef alan ‘Almanak 2005’ çalışmasına katıldığını ve hakkında TSK ile polisi karşı karşıya getirdiği iddiasıyla dava açıldığını öğreniyoruz! AKP iktidarı kendisini ödüllendirerek Polis Akademisi’nin başına getirmiş!
Toplantıya katılanlar, birkaç isim müstesna tam da Bremen Mızıkacıları’nı hatırlatıyor! Türklüğe, Millî Devlet’imize, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine saldırmayı ‘demokratlık’ olarak pazarlayan ve AKP iktidarının himayesine mazhar olmuş Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Mustafa Karaalioğlu, Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, Mümtazer Türköne, İhsan Dağı gibi ‘önemli’ ‘Türkiyeli’ yazarlar Çalıştay’da bir araya gelmişler. Mehmet Altan ve Eser Karakaş nasıl unutulmuş şaşırmadan edemiyoruz. Halbuki bu iki ‘as solist’ ile koro çok daha güçlü olurdu!

‘Kürt Açılımı Çalıştayı’nda “TSK ne der? Millet ne der?” gibi sorular hiç dile getirilmemiş! Anlaşılan o ki, bu konuda bir endişeleri yok!
15 gazeteci söz almış; konuyu kendi aralarında tartışmışlar! Yani tam kendin pişir kendin ye! Açılım’ın Türkiye’nin her bakımdan önünü açacağında fikir birliği oluşmuş! Kendilerinden o kadar eminler ki, katılımcılardan Prof. Mithat Sancar bir TV kanalında şunları söyleyebiliyor: “O kadar emin konuşuyorum ki, birkaç yıla kadar sistemde önemli değişiklik olacaktır!”
Demek ki, AKP iktidarının karşısında direnecek bir gücün kalmadığına iyice inanmışlar!

Yaşadıklarımız için ‘demokratikleşiyoruz’ diyorlar! Nasıl demokratikleşmeyse; bu yolda atılan her adımla devlet biraz daha güçsüzleşiyor!
Hiçbir devlet, demokratik bir yapı kuracağım diye kendini yok edecek oluşumlara müsamaha etmez; hele bunları kendi eliyle güçlendirmez! Bize, AB’ye girmek için etnik kimlikleri kabul ederek demokratikleşin diyen Avrupa Birliği ülkeleri, kendi ülkeleri söz konusu olunca Millî Birlikleri üzerinde âdeta titriyorlar! Bakınız Almanya İçişleri Bakanı, Anadilde eğitim konusunda neler söylüyor: “Bütün dilleri teşvik edemeyiz. Böyle bir şey kaosa sebep olur. Almanya’da bir yeni azınlık oluşturulmasına kesinlikle karşıyım. Birinci dili Türkçe olan homojen bir azınlığın oluşmasını istemiyorum. Türkler bizim kültür alanımıza girmelidirler. Yani ASİMİLE olmalıdırlar.”

Sormak gerekir: Türkler Almanya’da bir devlet kurabilirler mi? Böyle bir şey mümkün mü? Tabiî ki hayır fakat adamlar devletlerinin geleceği konusunda işte bu kadar duyarlılar. Almanya bu tedbirlerle de yetinmiyor, okullarda ders saatleri dışında bile Almancadan başka bir dilde konuşulmasını yasaklıyor! Sebep? Entegrasyon! Peki, bize niçin Anadilde eğitim diye baskı yapıyorlar? Türkiye’de yaşayan farklı etnik kökenden Türk vatandaşları entegre olmasın mı?
Ne yazık ki devlet devlet gibi yönetilmeyince bu tür baskılara muhatap olmak da kaçınılmaz oluyor; DTP yandaşları ‘Yola Gelin’ diye buyurabiliyor!
Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Unutmayın ki, her gecenin bir de sabahı vardır.

İsmail Şefik AYDIN


Toplumsal Haber
11 Ağustos 2009 10:09

KAYNAK
kalbinizdeki vatan ve bayrak sevgisine selamım olsun!

ya istiklal ya ölüm!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK 20 Ekim 1927
Kullanıcı küçük betizi
kush
Üye
Üye
 
İletiler: 905
Kayıt: Çrş Ara 12, 2007 1:49

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x