
Bazı sahneler sunayım, ayniyle vaki sahneler:
I-TURFANDA ÖLÜNÜN TEZEĞİ
Yırtmış kara yerin kar kefenini
köy mezarlığında bir kara dörtgen.
Yokluğun süsü
içinde ak kefenli turfanda ölü
kokuya koşuşan aç kurt sürüsü.
Önlemini almıştı ölü sahibi
bir tezek yakmıştı mezar üstünde
ürktüler alevinden
onlar o ölüyü yiyemediler.
Toprakla birlikte dirilen
toprak içindeki kurtlara kaldı ölü
için için yediler.
II-KAR MEHTABI
Ayaz gecelerin beyaz gecelerinde/Abartarak yansıtır kar aklığı ay ışığını/Kar ıssızlığı tekdüze hüzün/Yalnızlık bakar camından otobüsün/Görüp göreceği/Uğur Sayılan gececi bir tilki/İçine döner bu yineleklikten bıkkın/Bağrına basar can yoldaşı bir şiiri
III-SARIKAMIŞ HAREKATI VE BİTLER
1915 yılının Ocak Ayı... Soğuk, yokluk ve başındaki komutanların çılgın ihtirasları yüzünden bozguna uğramıştır Ordumuz Sarıkamış’ta. Çekilme emri vermiştir kalan birliklere Enver Paşa ve Hafız Hakkı Paşa. Çekilme evet... Ama nasıl?.. Haşat olmuş bir ordu nasıl çekilir ki?.. Öle öle mi, öle kala mı?.. Ya yaralılar?.. Onlar ne olacak?.. İşte şu zeminlikte dört yaralı var. Biri ağır, üçü orta... Orduyla gitmeleri mümkün değil... Hem ordu nerede, onu da bilen yok... Bugün bu zeminlikten çıkmalı, yola düşmeliler, sılaya varmalılar varabilirlerse. Yaraları sılalarında sağalır ancak. Sağalırsa yaraları, sağ olursa canları, yeniden birliklerine dönebilirler ancak. Süvari Serçavuş Bayburtlu Şükrü oğlu Şevki, en yüksek rütbelisidir bu dört askerin. Nice zorluklara birlikte göğüs gerdi bu arkadaşlarıyla. Bu kez de başaracaklarından emin. Moral vermeli bu kader arkadaşlarına, yaralarına aldırmadan yola çıkmalılar bir an önce...
Ağır yaralı arkadaşlarına ilkel bir sedye yaptılar çam dallarından, sürüte sürüte yola düştüler. Bir terk edilmiş değirmen buldular, orada gecelediler. Sabah kalktıklarında ağır yaralı arkadaşlarını ölü buldular. Onu o değirmene gömdüler... Yola düştüler yine, vara vara vardılar Erzurum’un İspir İlçesine. İspir’in bir köyünde teyzesi vardı Şevki’nin, onlara konuk oldular. Soba yanan bir odayı hayal bile edemezlerdi, kavuştular sevinçle. Fakat beş dakika sonra dayanılmaz bir kaşıntı tuttu hepsini. Bitlenmişlerdi. Fakat bitler soğuktan dolayı bir şey yapmıyorlardı, sıcak vurunca harekete geçmişlerdi, özellikle yaralarının içine dolan bitlerin verdiği acı dayanılmazdı. Duramadılar soba yanan odada, ahıra gittiler, orada yıkandılar arap sabunu ile, bitlerini temizlediler, çamaşırlarını değiştirdiler de acılarından kurtuldular...
Şevki, dedemdir benim, arkadaşları Trabzonlu Temel Aga, Erzincanlı Hayri ve değirmene gömdükleri şehit Erzurumlu Fuat...
IV-YOLCUNUN DÜŞÜ
Ak düşüyor karanlıklara bir kış gecesi
Yolcudur şimdi nicesi
Yuvasını düşlüyor at üstünde birisi
Yalan gerisi...
Varıp kapıyı çalaydım
Karanlığa bırakıp soğuğu
İçeri dalaydım
Çatır çatır sobamız yanında minder
Üstüne bağdaş kuraydım
Dizlerimde balalar
Çayımdan bir fırt alaydım mutlulukla
Oh çekip bir türkü mırıldanaydım:
“Kar yağar beyaz olur
Geceler ayaz olur
Sen bana gelince yar
Hem bahar hem yaz olur.”
Cazim GÜRBÜZ, 22 Aralık 2015
cazimgurbuz@yahoo.com