Kitap Özetleri / Tanıtımları

Kültür ve Sanat Etkinlikleri hakkında herşey bu bölümde

Kitap Özetleri / Tanıtımları

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:40

Kitap okumak her zaman akılda bilgi bırakmaz..metodlu okumak lazım.

1.Görsel olarak okumak lazım..dudak mırıldanması yapmadan.
2-Okurken muhakkak sözlük faydalıdır..bilinmeyen kelimelere bakıp kafaya yerleştirmek için..beynimiz çok geniş kapasiteli..her yeni kelime, bilinçaltımızda yer buluyor kendine.
3-Muhakkak not kağıdı olmalı yanınızda ki önemli konuları not edebilesiniz ve hangi sayfada oldugunu ilerde bulabilesiniz.
4-Önemli kısımların başlangıç ve bitiş kısımlarına işaret koymak lazım..ama kitabı sonradan scannen yapmak niyetiniz yoksa, satırların altını çizebilirsiniz.
5-Okurken, kitabın hakkında yorum yapıp, ya kitabın sayfa kenarlarına yada başka bir kağıda not almalısınız.
6-Kesinlikle yatarken değil, oturuken okumalısınız.
7-Oda sıcaklığı orta derecede olmalı ve ihtiyacınız olan su ve benzeri şeyler yanınızda olmalı.
8-İlk önce kitabın fihristini daha sonra son tarafındaki açıklamaları okumalısınız..yani kitabin geneli hakkında önfikir sahibi olmalısınız.
9-Okuduğunuz kitapla ilgili gazete ve internet yazılarını, kitabin içine veya yakınınıza depolamalısınız.

Bunları yapınca , okuduğunuz kitapla ilgili bilgiler beyninize yerleşir.

Ve en önemlisi, boş vakitte kitap okumak değil, kitap okumak için vakit ayırmanız gerekir.

Selamlar
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:41

Kitap; Kadın Aşk Aile
Yazarı: Peyami Safa


Türk Edebiyatının Filozof-Yazarlarından Peyami Safanın 1940 – 1973 yılları arasında yazmış olduğu Makalelerin bir araya toplandığı kitaplarından birisi olan bu eseri okurken, insan zaman zaman değişik duygulara kapılıyor. Bazı cümlelerde kendini buluyor. Bazen kendi hayatında yaptığı doğrularla karşılaşınca insan, kendi kendine „ bak ben haklıymışım „ dediği gibi, bazen de, kendi yaptıklarının aslında yanlış olduğunu tespit ettiğinde „ tüh be, keşke bu kitabı daha önce okumuş olsaydım „ pişmanlığını duyuyor.

Bu değerli eserden seçtiğim cümleleri, sizlere ulaştırmak istiyorum. Her okuyanın, bu cümlelerde kendinden/ kendine / kendini bulacağına inanıyorum.

„Aile toplumun temel taşıdır. Ve bir ev-aile kurmak, bir devlet kurmak kadar teknik bilgi ve incelik ister.”

“ Kadın aynı erkek gibi, sosyal görevlerinin çercevesi içinde hür, sade yaşantısı içinde cok zariftir”

“ Zorla eve kapatılan kadınların daha namuslu olacakları hakkında hiçbir istatistik yoktur. İnsanın şerefi hürriyetindedir. Kendi isteği ile değil, zorla namuslu kalan kadının ne aşkına nede faziletine inanılabilir.”

“ En geç elde edilen bilgi aşktır. Keşke gençler aşkı bilebilse, yaşlılar da bildikleri aşkı yaşayabilse...“

“ Gercek aşkta sevgili vefasız olmaz. Vefasız diyorsanız sevgilinizi yanlış seçmişsiniz. Kurtuluş çaresi nedir diyorsanız; ilk önce hatalarınızı anlamalısınız ve gerçek sevgiyi ararken bu acı tecrübenizden faydalanmalısınız.”

“ Gerçek aşk, sevgilinin bütün hatalarını görür ve sever.”

“ Aşk kadar aynı zamanda dalgın ve dikkatli bir başka duygu yoktur. Bazen ayaklarının ucundaki uçurumu görmez, bazen iğne deliğinden daha küçük bir boşluğun farkına varır. Fakat, o görmediği uçurumun üstünden uçarak geçmek gibi bir mükemmelliği de vardır.”

“ Aşkın en iyi besleyicisi dostluktur. Eşler birbirlerine dost olabilmelidirler.“

„ Aşkta hatalar görülmez. Dostlukta ise hatalar görülür fakat görmemezliğe gelinir ve affedilir.“

„ Hayat boyunca aşkı tatmış bir insan, bu zevki tatmıyanlardan daha uzun ömürlü olur. „

„ Hiçbir erkek, durup dururken evdeki yemeği bırakıp, lokantada yemek yemez. Kadınlarımızın çoğu, erkeğini güleryüzle karşılamayı ve evhayatını tatlılaştırmayı bilmez. Ailenin bütün gücünü ve neşesini erkekten bekler.“

„ Evlenmek bir birleşme-tekleşmedir. Bu birleşmeyi insani seviyesine yükselten şey ruh beraberliğidir.”

Peyami Safa, yukarıda kısaca özetlemeye calıştığım cümlelerinden de anlaşılacağı gibi, insan psikolojisi, toplum yapısı gibi konularda, çok geniş çalışmaların ve duygu yogunlaşmasının ortaya çıkardığı eserler ortaya koymuş, ve gerek romanları, gerekse makaleleri, gerçekten okunmaya, üzerinde düşünmeye değer bir şekilde, bizlerin istifadesine sunmuştur.

Birçok eseri senaryo ve dizi film halinde işlenmiştir.

Bilhassa
Fatih-Harbiye (sosyal yaşam)
Dokuzuncu Hariciye koğuşu (psikoloji)
Mahşer (yaşam)
Nasyonalizm - Sosyalizm - Mistisizm (toplumsal sosyolojı)
Sözde Kızlar (toplum-kadın)

eserlerini okumanızı tavsiye ederim. Eserlerinin yeni basımları Ötüken Yayınevi tarafından yapılmaktadır.
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:41

Kitap: Erkekler Marstan, Kadınlar Venüsten

Yazari: John Gray


Masal bu ya, yıllar önce Mars gezegeninde yaşayan erkekler, teleskopla uzayın derinliklerini incelerken, Venüs gezegeninde kadınların yaşadığını tespit ettiler. Büyük bir aşkla ve hızla uzay gemilerini yaparak, Venüse uçtular.

Marslılaıin elbet birgün gelecekleri ümidiyle bekleyen Venüslüler, onları çok sıcak bir ilgiyle karşıladılar. Birlikte olmaktan, birşeyleri paylaşmaktan zevk aldılar. Ayrı dünyalardan olsalarda, birbirlerini tanımaktan, farklı yönlerini inceleyip takdir etmekten hoşlandılar.

Ve birgün, hep birlikte Dünyaya uçmaya karar verdiler...

İlk başlarda herşey yolunda gidiyor, mutluluktan yerlerinde duramıyorlardı...

Fakat, Dünyanın atmosferi, belleklerindeki birçokşeyi sildi. Farklı insanlar olduklarını, ayrı gezegenlerden geldiklerini unuttular...aralarında çekişmeler, çatışmalar başladı.

Ve taaa o zamandan beri de kadınlarla erkekler arasında çatışmalar yaşanmakta, ayrı gezegenlerden geldiklerini hafızalarından silmiş durumda, çatışmalar bütün hızıyla devam etmekte. Hem de, karşılaştıkları yenilgiler bile, her iki cinsi akıllandırmaya yetmemekte...

„ Farklı olmaları gerektiğinin bilincine varmadan, birbirleriyle geçinemezler. Ve, genelde karşı cinse kızmamızın nedeni, bu önemli gerceği unutmuş olmamızdır.“

„ Kadınlar akıl verip yönlendirmeye kalkarken, erkekler de tamirci rölüne girip çözümler teklif ederler fakat duyguları önemsemezler.“

„ Marslılar (erkekler), kendilerini geri çekip sorunlarını sessizce düşünmeyi tercih ederken, Venüslüler (kadınlar) kendilerini rahatsız eden şeyler hakkında konuşmayı isterler. „

„ Erkekler kendilerine ihtiyac duyulduğunda, kadınlarsa sevildiklerini hissettiklerinde gayrete gelirler. „

„ Erkekler sevgilerini gösteremezler, kadınlar ise bu sevgiyi almaya karşı direnirler. „

„ Erkekler herzaman kendilerini haklı zannederken, kadınlar görüşlere katılmama ve bunu söylemek yerine, onaylamama mesaji vererek, erkeklerin savunma içgüdülerini uyarırlar.“

Ne yapmalı?

Yazara göre, „ Keşke bunu birileri bana önceden deseydi dememeli, her çıkmaz sokakta, problemde, beraberlikleri bitirmemeliyiz. Yaşamımızda sevgiyi arttırmak için hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız. Sadece bunun yolunu bulmaya çalışmamız gereklidir.“

Yazar, şöyle bir anekdotla devam etmekte;

“ Yanına gidip sessizce kucakladım karımı. Kollarımda ağladı. Birkaç dakika sonra da, çekip gitmediğim, onu yalnız bırakmadığım için teşekkür etti bana. Sadece, onu kucakladığımı hissetmeye ihtiyac duyduğunu söyledi. İşte o anda, aşkın, kayıtsız koşulsuz aşkın gerçek anlamını çözmeye başladım. Kendimi, her zaman sevgi dolu bir kişi olarak göregelmiştim. Ama karım haklıydı. İyigün dostu olmuştum hep. O, yani eşim, yoldaşım mutlu ve sevimli oldugu sürece bende onu sevmiştim. Ama mutsuz ve sıkıntılı olduğunda, kendimi suçlanmış hissediyor, tartışıyor ve ondan uzaklaşıyordum...“

Sevgili kitapseverler, ne dersiniz devam edeyimmi?

Evet diyorsunuz değilmi?

Yok öyle kolaycılık. Bu kitapla ilgili özet-tanıtımı burada kesiyorum. Ve bu kitabı mutlaka almanızı, okumanızı istiyorum. Her sayfasında kendinizden birşeyler bulacaksınız. Eminim bundan.

Ve, kendi duygularınız, durumunuzu ifade eden tek birtane cümle ile karşılaşsanız bile, Mutluluk ve Sevgi yolunda cok büyük bir adım atmış olacaksınız.

Sevgi ve mutluluk yoldaşınız olsun….
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:42

Memleketimizin son 30 senesinde, insanlarımıza onulmaz acılar çektiren Terör olayları ile ilgili kaleme alınan bir kitabı tanıtmak istiyorum.


====

Son İsyan..Cilt 1-
Yazarı :Arslan Tekin

(parantez içinde yazılanlar benim notum.)

sahife numaraları, kitapta konunun bulunduğu sahife noları...


(yunanistandan çıkışı)
Yunan yetkililere tekrar söyledik ve gönderilip gönderilemeyeceğimizi sorduk.Küçük bir uçak buldular.Uçağı Yunan yetkililer ayarladı. Üç kişilik personeli ile biz vardık.(s.10)

(İtalyada iken)
İngiltereden gazeteciler ve bir Lord, Belçikalı bir parlamenter,Almanyadan gazeteci ve avukatlar,yeşil partisi milletvekilleri, yeniden yapılanma partisi milletvekilleri,İspanyadan sol partilerden temsilciler,Filistinliler geldi.(s.11)

(Hollandada iken)
Berita 1-2 yıldır avukatlığımızı yapıyordu.Bizden para almıyordu.Zengindi...Kocası Baybaşinin(uyuşturucu kaçakcısı ve Özgür Gündem gazetesinin ortağı) avukatıdır. İstihbarat servisinin bir elemanı da olabilir.(s.13)

(ifadeye devam-silah kacakçılığı.uyuşturucu ticareti)
Silah kaçakçılığı örgütümüz için hayati ihtiyaç idi.Bunu yönlendirdim ve onayladım. Ancak uyuşturucu ticareti bizzat yaptırmayıp, bu işle ugraşanlardan haraç almalarını söyledim.......ancak o alana(maku kampı) kimi gönderdiysem bu pisliğe bulaştığını duydum. Hatta bu şahıslarin Romanya üzerinden de Avrupaya uyuşturucu sevk ettiklerini öğrendim.(s.15-16)

Baybaşinin kardeşi bizdeydi. Ayrıca uyuşturucu ticaretinden elde edilen paraların bir kismini bize aktarıyordu.(s.40)

(siyasi partiler)
Leyla Zananın yemin töreninde Kürtçe konuşması konusunda önerim oldu.(s.16)

Hadep i PKK etkiler....Yan kuruluşumuzdur..(s.17)

Kürt parlementosu faaliyetlerini müşterek yürütmekteyiz.(s.17)

1991 yılında, DEP e oy vermeyen herkesin tavuğunu bile öldürün diye talimat verdim.(s.18)

Örgüt bütçesinden Hadep e 200 bin mark cıvarında olan para aktarıldı.(s.19)

Bir ara da dini duygulardan dolayı dini kullandım. Halep ve Romada kendimi İsaya yakın hissettiğimi söylemem tamamen taktik gereğidir. Öyle bir Kürt milliyetciliği oluşturun ki, karşı taraf da Türk milliyetciliğini savunur hale gelsin ve bloklar oluşturulsun dedim.(s.19)

NGO lar vasıtasıyla finansman sağlandı.(s.19)

Avrupada ise Mediko gibi örgütlerin yardımları oldu.Kızılhac ve kiliselerden büyük miktarlarda yardım alındı.(s.19)

Hikmet Tabak MED Tv nin resmi sahibi olarak görünmektedir.Londradadır..Aslinda paravan bir isimdir.(s.20)

O bölgeye ilişkin iç ve dış politikalara ilişkin değerlendirmeler yapılıyor.Bizim içimizdeki köylü anlayiıştaki kadrolar nedeniyle yanlışlıklar yapıldı. % 5 devletin yanlışlıkları yanında % 95 bizim yanlışlarımızdı. Ama hatayı kabul ediyorum. Bunları önleyemedim.(s.22)

Çevre ülkeler bize her türlü imkanı sağladı.(s.22)

Hedef kitlemiz (ortadoğuda) 25 milyondur. Türkiye de 7 milyon Kürt vardır.(s.24)

1984 öncesi Türkiye içerisinde eylemler yapılması için Suriye ile görüşmelerimiz oldu.(ilk eylem 1984 eruh baskini !!!)
.......Bir nevi Türkiye içerisinde eylemler yapmak için bize yaklaştılar. Suriye Muhaberatı, PKK örgütünün Suriyedeki faaliyetlerine göz yumulması karşılığinda Türkiye de yogun eylem yapılmasını bizlerden istedi.... siyasi,askeri finans,sahte kimlik,sınırlardan geçis dahil olmak üzere önemli destekleri oldu. Türkiyeye gelen gruplara bölgenin video çekimleri yaptırıldı. Bunda maksat, askeri bir harekat için birliklerine şimdiden araziyi tanıtmaktı.(s.28)



1988 yilinda (yunanistandan gelenlerle) yapilan görüsmelerde Lavrion kampinin kullanilmasi,ERNK temsilciliklerinin kurulmasi kararlastirildi. Buna karsin bizlerden, Türkiye de metropollerde eylemlere agirlik verilmesi ni istediler. Bizde sehirlere eylemlerimizi kaydirdik.Ayrica teknik sabotaj ve orman yanginlari egitimi konusunda, yunanistanda bulunan kamplarda egitim verildi........Benim suriyeden disari atilmam sonucu baslayan sürecte, benim yanima hic gelmediler.Bana siginma hakki vermediler....Üstüne üstlük beni Türkiyeye sattilar....
Bunun da etkisiz, ilgisiz ve seviyesiz bir politika ile PKK ve Türkiyeyi catistirip zayiflayan bir türkiyeden istifade etmek oldugunu o an anladim.Yunanistandan, Türkiyedeki turizm gibi ekonomik hedeflere yönelmemiz konusunda istek geldi.(s.37)




(örgüt ici infaz)
Şahin Balic in öldürülmesi emrini ben verdim.....1992 de güney savasinda, 18 yaralı kadro(militan), Cumanın talimatı, grup sorumlusu Cemal in ses çıkartmaması sonucu adnan(K) tarafindan ele geçmelerini engellemek üzere öldürülmüştür.(s.49)

(Haziran 1987 Serxwebun dergisi-A.Öcalan)

...Pınarcık eylemi hiç kimsenin çarpıtamıyacağı gerçekleri ortaya sermiştir. 80 kişiden oluşan ARGK Birliği, Geçici Köy Korucularının bulunduğu köyü sarmış ve çeteleri kadın ve çocuk imha etmiştir.(s.195)

(bir iki tane terör örnegi-pkk li saniklar)

23.01.0987 / Mardin / Midyat / efeler mezrası / Kadri Ağırmanın evine gittik.Zana gelişigüzel ateş etmeye başladı.Evin içindeki şahısları tarıyordu. Daha sonra ben de silahımı dayadığım yerden alıp odanın içine doğru gelişigüzel ateş ettim. Zana dışarı çıkarken evin içine el bombası ve molotof kokteyli attı....Daha sonra bu olayda 14 kişinin ölmüş olduğunu öğrendik.(s.215)


**********

Öcalanın sözlü savunması

İddianameye bir diyeceğim yok.PKK nin iddianamade belirtilenden daha fazla eylemi var. Bunları kabul ediyorum.Hatta ölü sayısına ben de ek yapabilirim.(s.237)

********

Öcalanin sözlü savunmasi devam

okyay: 1925 ile Musul ve Kerkük ümü kastettin?
Öcalan: 1925 ten daha tehlikeli bir durum var simdi. Lütfen beni anlayin....1993-1994 yillarinda Türkiyenin gücü beni silip süpürdü. Bu bana bir ikazdir. PeKeKe kötü kullanilmistir.....Bugünkü bilinc düzeyine 1973 te sahip olmak isterdim. O zaman bu yöntem izlenmezdi...(s.242-243)
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:43

Erol Güngör ve Fikirleri;


Erol Güngör’ü bizler için çok önemli ve vazgeçilmez kılan birçok özellikleri vardır.

Erol Güngör ihtisas alanı olan Sosyal psikolojinin teorisini ve metodolojisini çok iyi bilen bir ilim adamıydı.

Bakın bu konuda rahmetli Prof. Dr. Muharrem Ergin neler söylüyor.
“Erol Güngör Profesör olurken Amerika’nın meşhur bir sosyal psikoloji profesöründen mütalaa istenmişti. Amerika’lı hoca verdiği mütalaa da Erol Güngör’ün profesörlüğü yalnız İstanbul Üniversitesi için değil dünyanın bütün üniversiteleri için şereftir.” demiştir.

Ancak Erol Güngör için ilim kuru bir teori ve metodoloji bilgisi değildi. Bir ilim adamı, insanlığa fazla bir katkısı olmayan “HASBİ TEFEKKÜR” ile yetinmemeli, aksine sahip olduğu teorik ve metodolojik bilgiyle pratik hayata yönelmeli sorular sormalı, cevaplar aramalıdır.Bu sebeple Erol Güngör sadece teoriyi ve metodolojiyi işleyen eserler yazmamış, pratik hayatla ilgili sorular soran cevaplar arayan eserler vermiştir. Başta “Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik” olmak üzere bu mahiyette çok sayıda eserler vermiştir.


Erol Güngör'e göre, Türk kültürünün üç ana kaynağı vardır: İlki "Türklerin müşterek tarih ve dil sahibi bir kavim olarak çok eskiden beri edindikleri ve geliştirdikleri vasıflar, yani Anadolu'ya yerleşen Türklerin kavmî hususiyetleri; ikincisi İslâm medeniyeti; üçüncüsü de Anadolu'da Rumeli geçen uzun bir tarih boyunca edindikleri bilgi ve tecrübe" (Güngör 1980: 106).



Türk kültürü tarih boyunca daima sağlam bir siyasi organizasyonla birlikte var olmuştur (Güngör 1996: 96).

Hakikî bir kültüre kudretli bir ağacın büyümesi gibi bakılabilir. En uzak yaprakları ve dallarının her biri aynı özsuyu ile beslenir (Güngör 1980: 136).

İnsanlığın ortak kıymetleri sayılmaya layık beşerî Türk kültürü kadar geliştirmiş ve yaymış başka bir kültür yoktur (Güngör 1996: 78). Dünya yine Türk kültürünün teşkilatçılık, idarecilik, hâkimiyet duygusu, adalet ve şefkat, vakar, yiğitlik, fedakârlık ve feragat, manevî derinlik gibi mümeyyiz vasıflarına (Güngör 1996: 79) muhtaçtır.


Aydınlarla halk arasında, kopukluk Türk kültürünün küreselleşme bakımından üzerinde durulması gerekli en hayatî meselelerinden birisidir. Kılık-kıyafet, sanat, gıda, yemek gibi hususlarda yabancı kültür unsurlarının Türk kültürü içine girme hızı ve miktarı fazla olsa da, halkın temsil ettiği yerli kültür büyük ölçüde ayaktadır. Türk insanı kültürünü koruma ve devam ettirme konusunda şaşırtıcı reflekslere sahiptir. O, bilmese bile sezerek birçok tahribata müsaade etmemektedir. Dışarıya giden işçide bile yabancıya karşı bir üstünlük duygusu vardır. Buna mukabil varlık durumundadırlar (Güngör 1995: 149).


"Bir odanın sıcaklığı artınca termometrenin ibresi yükselir, fakat termometreyi ısıtarak ibreyi yükselttiğimiz taktirde odanın harareti hiç değişmez."(Güngör 1996: 104):


“Milliyetçilik bir kültür hareketi olması dolayısıyla ırkçılığı, halka dayanan bir siyasi hareket olarak da otoriter idare sistemlerini reddeder... Milli kültürlerin varlığı ve zenginliği, dünya medeniyetini soysuzlaşmaktan korumakla kalmaz; aynı zamanda onun gelişmesi için de en büyük dayanağı teşkil eder” değerlendirmesiyle cevap vermiştir ( Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, s.117 )


“Avrupa’nın modern ekonomisini ülkeye sokmakta birinci derecede rol ve mevki sahibi olanlar çoğunlukla ‘muhafazakar’ dediğimiz insanlardır; bunların geleneksel yerli kültür unsurlarına bağlılıkları inkılapçılara göre çok fazladır.(Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, s. 17; Töre Devlet Yayınevi, 1980.)

“milli kültürün geliştirilmesinde Batı ile olan münasebetlerin kısılmasına değil genişletilmesine ihtiyaç vardır.” ( Erol Güngör, “Yabancı Kültürler Karşısında Milli Kültür”, Kültür ve Sanat, s. 65; Boğaziçi Yayınları, 1980.)
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:43

Necati Cumali

Edebiyatımızın önemli isimlerinden, çok yönlü bir edebiyat adamı, şair ve yazarımızdır. Yaklaşık altmış yıl boyunca şiir, öykü, roman, oyun, deneme, inceleme ve günceleriyle edebiyatın hemen her alanında eser vermiştir.

Romanları,yazarın kendi kişisel görüşlerini aktarması gibi teknik kusurlara rağmen, iyi kurulmuş; sağlam gözlemlere, gerçek hayatın dinamizmini taşıyan gerçekçi tasvirlere sahip; yerel renkliliği ve yerli unsurları içtenlik ve sadelikle yansıtmasıyla kendi insanımızı bulduğumuz gerçekten bizim olan romanlardır.



Kitabın adı : Acı Tütün
Kitabın yazarı: Necati Cumalı

Çok umutluydu Urla’nın tütüncü halkı bu yılki tütün fiyatlarının yüksek olacağına inanıyorlardı. Bizim acemi aşık Ferit’ te. Binnaz’la evlenmek için gerekli olacak parayı bütün bir yılını verdiği tütünü satarak kazanacaktı. Eğer tahmin ettiği gibi fiyatlar yüksek olursa ahım şahım bir düğün yapacaktı.
Tütünler ambarlarda, köylüler ise sigara tümanından göz gözü görmeyen kahve köşelerinde bekliyorlardı. Buldukları eski bir radyo ile sabahtan akşama kadar haber bültenlerini dinliyorlardı. Kendi aralarında tahmini fiyatlar belirliyorlar ve sevinçten neredeyse uçuyorlardı. Köyün yaşlıları ise bir köşeye çekilmiş gençlerin haline acır bir tavırla oturuyorlardı.
Piyasanın acılmassına az bir zaman kala tütün eksperleri kasabaya gelmeye başlamışlardı. Onların gelmesi ile birlikte kasabada kısa süreli de olsa bir hareketlenme oldu. Kasaba doktoru’da tütün piyasasına atılmıştı.
Urlaya tayini çıkmasından sonra tütüncülükte iyi para var diyerek bu işe atılır. Doktorun piyasaya atılış sebeblerinden biriside karısının çok paragöz olmasıdır. Sürekli kumar oynayan boşa para harcayan karısından gizli olarak para biriktiriyordu.
Piyasanın acılmasına bir gün kala kasabada fırtınalar kopuyordu. Durum çylesine vahimdi ki kahvedeler artık 24 saat hizmet vermeye başlamıştı. Tütün sahiplerinin hepsinin uykusuzluktan gözleri şişmişti. Son günlerde çıkan birkaç karamsar haber köylünün bütün hayallerini alt üst etmişti. Ortam öylesine gergindiki kırk yıllık arkadaşlar bile en küçük bir laftan alınıyorlardı.
O büyük sabah geldiğinde bütün tütüncüler tekelin önünde toplanmiş tütün fiyatlarının açıklanmasını bekliyorlardı. Tütün eksperi beklenen fiyatları açıkladı. Açıklanır açıklanmaz büyük bir uğultu kopmştu. Eksper beklenen fiyatın yarısını söylemişti. Daha sonra daha önceden hiç planlanmış olmamasına karşın halkta toplu bir ayaklanma oldu. Kimse tütününü satmayacaktı.
Büyük bir direniş doğdu bu direniş öylesine büyüktüki bütün Ege bu dirernişe destek vermişti. Direniş büyüktü ama güçlü değildi. Onlarda biliyordu ki böylesine büyük bir direnişi organize olmadan sürdüremezlerdi.
Bütün Egeliler tütününü satınca bizim Ulalılarda tütünlerini ucuza satmak zorunda kaldılar. Akıllanmışlardı artık en kısa zamanda bir örgüt kuracaklardı. Bu sayade alıcılarla masaya oturup en azından kendi dertlerini anlatabilecek bir kapı bulacaklardı
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan

İletigönderen dertsiz » Cum Tem 06, 2007 18:44

Kitap: Sodom(Sodomùn 120 günü)
Yazar: Marquis De Sade
Yayınevi: Civiyazıları

Hani bazen insan, birisiyle ilgili “elime bir geçirirsem,gösteririm ona dünyanın kaç bucak olduğunu “ der ya. İşte ben de bu kitapla ilgili, “eğer bu kitabı bana tavsiye edeni bir elime geçirirsem……..” diyorum.

İstanbul seyahatlerimden birinde, çok az vaktim olduğu için, havalanında ki kitap satılan dükkanda, kendime, herzamanki gibi, birkaç tane kitap alıp, acele ile kasaya geldiğimde, satıcı gençlerden birisi “ beyfendi size bir kitap tavsiye edebilirmiyim “ sorusunun peşinden, bu kitabı elime tutuşturdu. Bende, hiç incelemeden satın aldım.

Almaz olaydım! Bu kadar sapıkca, iğrenç anlatımlı, huzur bozucu bir kitap…. Her sayfası sadist duygularla yazılmış, okurken insanın midesini ağzına getiren….Belki, sadızmı kendisine yol olarak seçmiş bir insan müsveddesinin zevkle okuyacağı bir paçavra….

Neyse; daha 37.sahifede kapattığım, ve paket bantı ile bantlayarak kapattığım… Üzerine
“ bu kitabı okumayacağım “ notunu düşerek bir kenara biraktiğim….

Hayatımda ilk defa, elime geçen bir kitabı okumadan bir kenara bırakıyorum.
Kullanıcı küçük betizi
dertsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 248
Kayıt: Çrş May 16, 2007 1:10
Konum: uzaydan


Şu dizine dön: Kültür & Sanat Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x