LEFKOŞE - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) bugün yapılan milletvekilliği erken genel seçimlerinde oyların yüzde 95'i sayıldı
KKTC genelindeki 620 sandıktan 590'ı açıldı.
KKTC genelinde toplam 5 ilçede, açılan 590 sandıktan çıkan oyların, seçim pusulasındaki sıralarına göre, siyasi partilere dağılımı, oy oranları ve çıkaracağı millevekili sayısı şöyle:
-Ulusal Birlik Partisi (UBP): 585.015 (yüzde 44,01) 26 milletvekili
-Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP): 387.717 (yüzde 29,17) 15 milletvekili
-Demokrat Parti (DP): 142.607(yüzde 10,73) 5 milletvekili
-Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP): 31.981 (yüzde 2,41)
-Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP): 90.837 (yüzde 6.83) 2 milletvekili
-Halk İçin Siyaset Partisi (HİS): 6.535 (yüzde 0,49)
-Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP): 83.841 (yüzde 6,31) 2 milletvekili
Bu sonuçlara göre, yüzde 5 olan ülke barajını aşan UBP, CTP, DDP, TDP ve ÖRP meclise giriyor.
BÖLGELERİN ÇIKARACAĞI MİLLETVEKİLİ SAYISI
Seçimlerde, bölgelerin çıkaracağı milletvekili dağılımı ise şöyle:
Lefkoşa: 16
Gazimağusa: 13
Girne: 9
Güzelyurt: 6
İskele: 6
KKTC genelinde yüzde 5 seçim barajını aşan partilerle adaylar, oy oranına göre Mecliste temsil edilme şansı bulacak.
Seçim sonuçlarını, Yakın Doğu Üniversitesi'yle (YDÜ) işbirliği halinde açıklayacak olan Yüksek Seçim Kurulu, saat 24.00'ten önce, ''çok büyük ölçüde'' seçim sonuçlarını ortaya çıkarmayı hedefliyor.
''UBP İKTİDARI ÜLKEMİZE, ANAVATANIMIZA HAYIRLI OLSUN''
KKTC'de yapılan milletvekilliği seçimini önde götüren ana muahlefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu, ''Türkiye'nin anavatanı olmasından gurur duyduğunu'' söyledi.
Eroğlu, Sarayönü'ndeki parti genel merkez binasınından, meydana toplanan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada, ağır bir görev yüklendiklerini, ancak UBP'nin iktidar tecrübesi olan bir parti olduğunu hatırlattı.
''Türkiye'nin anavatanım olmasından dolayı gurur duyuyorum'' diyen Eroğlu, ''Anavatanımız sayesinde huzur ve güven içinde yaşıyoruz binlerce teşekkür'' diye konuştu.
Eroğlu, ''Şimdi birlik beraberlik zamanıdır'' diyerek, partililere, ''zaferlerini olgunluk içinde kutlamaları ve taşkınlık yapmamaları'' çağrısı yaparak, destekleri için teşekkür etti.
''Ulkede namuslarıyla, şerefleriyle, onurlarıyla yaşayacakları bir anlaşma istediklerini'' kaydeden Derviş Eroğlu, kazanılmış hakları koruyacak bir anlaşmanın yollarını arayacaklarını söyledi.
Eroğlu, anlaşma masasında sadece Rumların istediği değil, Kıbrıslı Türklerin istediğinin de olacağını belirterek, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a müzakerelerde destek olacaklarını yineledi.
UBP'yi anlaşma ve AB karşıtı göstermeye çalışanlar olduğunu ifade ederek, ''Bizim anlatmaya çalıştığımızı halkımız anlamış ve bizi iktidara taşıdı'' diyen Eroğlu, ''Birlik beraberliğimizi koruyacağız. Müzakere masasında elimizin daha da güçlü olması için güçlü olması için güçlü hükümetimizi, güçlü ekonomimizi sağlayacağız'' diye konuştu.
Eroğlu, ''bu topraklarda huzur ve güven içinde yaşayacakları bir anlaşma arayışı içinde olacaklarını, anavatan Türkiye'nin de bundan farklı düşündüğünü sanmadığını'' kaydetti.
Eroğlu, müzakere masasında güçlü olmak için birlik ve beraberlik içinde olmak gerektiğini dile getirdi.
UBP olarak son bir imtihandan daha, ''bazı müdahalelere rağmen'' başarıyla çıktıklarını, UBP'lilerin partilerini iktidara taşıdığını kaydeden Eroğlu, seçim arifesinde söylenmemesi, konuşulmaması gereken bazı yalanların gündeme taşındığını söyledi. Eroğlu, ''UBP Genel Başkanı olarak hiç bir yasa dışı eylemin içinde olmadığını ve olamayacağını'' belirtti.
Destek için partililere teşekkür ederek, ''yarınların daha güzel olacağını'' ifade eden Eroğlu, ''UBP iktidarı ülkemize hayırlı olsun, Anavatanımıza hayırlı olsun'' dedi.
SOYER: HALKIMIZ BİZE MUHALEFET GÖREVİ VERMİŞTİR.
KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer, "Halkımız bize muhalefet görevi vermiştir" diyerek, seçim sonuçlarının kendilerini yollarında yürümekten alıkoyamayacağını söyledi.
KKTC'deki kesinleşmeyen seçim sonuçlarını partisinin Lefkoşa'daki genel merkezinde değerlendiren Soyer, UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu'nu arayarak, kutladığını kaydetti.
UBP'yi kutlayan Soyer, CTP'nin başarılar karşısında şımarmadığı gibi, başarısızlıklar karşısında yıkılmayacağını belirtti.
Soyer, partisinin, "Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs sorununun çözümünde eşit taraf olmasını, Kıbrıs Türk halkının, AB'de Kıbrıslı Rumlar kadar hak sahibi olarak yer almasını" savunduklarını, Türkiye'nin AB sürecinde gelişmeler olması için her koşulda mücadele etmesini bilen bir siyasi parti olduklarını vurguladı.
"Bu seçim sonuçları bizi yolumuzda yürümekten alıkoymayacaktır. Halkımız bize muhalefet görevi vermiştir" diyen Soyer, muhalefet olarak Kıbrıs sorununda çözüme doğru atılacak her adımı sonuna kadar destekleyeceğini belirtti.
CTP'nin yürüyüşünü sürdüreceğini vurgulayan Soyer, Kıbrıs Türk halkının AB konusunda uğradığı hayal kırıklığının bu seçim sonuçlarının nedenlerinin başında geldiğini ifade etti.
Soyer, partisinin daha etkili olması için çalışacaklarını söyleyerek, UBP'nin ise seçim vaatlerini yerine getirmesinin gerekliliğini vurguladı.
Konuşmasında diğer siyasi parti liderlerine de teşekkür eden Soyer, "Önemli olan Kıbrıs Türk halkının geleceğe doğru gelişmesidir. Onun için yolda bir takım kesintiler olsa bile önemli olan dimdik ayakta durabilmektir" dedi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Soyer, seçim sonuçlarının nedenlerinin sorulması üzerine, gerekçe olarak, "AB ve çözüm konusunda beklentilerin yerine getirilmemesi ve bunun sorumlusu olarak CTP'nin gösterilmesini" gösterdi.
"SÜPRİZ SEÇİM"
Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) Genel Başkanı, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, seçim sonuçlarıyla ilgili yaptığı ilk değerlendirmede, ''Kıbrıs Türkü'nün geleceğe, yeniliğe destek vereceğine inandıklarını söyledi ve sonuçların herkese hayırlı olmasını'' diledi.
ÖRP Genel Merkezinden kısa bir süreliğine Lefkoşa'daki evine gitmek üzere ayrılan Avcı, binadan ayrılırken kısa bir değerledirme yaptı.
Avcı, "bunun sürpriz bir seçim olacağını önceden söylediklerini" hatırlattı.
RAUF DENKTAŞ: UYUMA BAKACAĞIZ
KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş seçim sonuçlarıyla ilgili bir değerlendirmede bulunarak, ''Yeni gelen idareyi görelim. Sayın Cumhurbaşkanı ne diyecek, ne kadar uyum içerisinde olacak bakalım'' dedi.
''Eğer biz tek devlet, tek halk, tek şu, tek bu durumunda devam edersek işimiz çok zor olacaktır. Kendimize gelelim'' diye konuşan Denktaş, demokratik bir çabanın sonuna gelindiğini, sonuç ne ise bunu kabul edilip gereğinin yapılması gerektiğini belirtti.
Rum tarafının siyasetinin değişmediğini kaydeden Denktaş, bu siyasetin ''1974'te başlayan işgal kaldırılmalıdır, 'yerleşikler' gitmelidir ve memleket birleştirilmelidir, tek halk, tek egemenlik esastır'' şeklinde olduğunu ve Rumların bunu değiştirmeyeceklerini vurguladı.
Oğlu Serdar Denktaş'ın başkanlığını yaptığı Demokrat Partinin (DP) 3. parti olmasıyla ilgili bir değerlendirme yapmasının istenmesi üzerine Rauf Denktaş, kamu oyu yoklamalarının da bu şekilde olduğunu belirterek, ''Öyle olur, böyle olur, olur veya olmaz, mesele değildir. Hayırlı olsun'' dedi.
Denktaş, katılım oranının da güzel olduğunu belirtti ve önemli olanın sağlıklı bir katılım olması olduğunu kaydetti.
UBP ÇÖZÜME NASIL BAKIYOR?
KKTC'de yapılan erken genel seçimi önde tamamlayan ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP), Kıbrıs müzakerelerinde, ''öngörülen federasyona, ancak adadaki iki bağımsız ve egemen devletin oluşturacağı konfederal bir yapı noktasından başlanıp evrim yoluyla ulaşılabileceği'' görüşünde.
UBP'nin seçim bildirgesinde duyurduğu dış politika ve savunma konularındaki görüşlerde, ''UBP, Kıbrıs'ta bir anlaşmanın ancak iki halkın, iki devletin temsilcileri arasında yapılacak görüşmeler yolu ile sağlanabileceği görüşündedir ve daha önce olduğu gibi bu yöndeki süreçleri desteklemektedir'' deniliyor.
''UBP, KKTC Cumhurbaşkanına Anayasal görevine sadık kalarak Kıbrıs Türk Halkı'nın egemenliğini, eşitliğini, güvenliğini içeren bir anlaşma için ortaya koyacağı tüm çabalarda tam destek verecektir'' ifadesine yer verilen bildirgede, özetle şöyle deniyor:
''UBP, 'ben yaparım olur' zihniyetine karşıdır ve Cumhuriyet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin Kıbrıs konusunda ortak bir platformda buluşmasını sağlamak için uğraş verecektir.
UBP, Anavatan Türkiye ile olan tarihi, stratejik, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bağlarımızı yaşamsal olarak görmektedir ve bunları daha da geliştirecektir.
Kıbrıs konusu 'Ulusal bir Davadır'. UBP, Kıbrıs konusundaki süreçleri Anavatan Türkiye ile birlikte uyum içinde devam ettirecektir.
UBP, barışçı bir partidir ve komşu Rum Devleti ile halkına karşı olumsuz duygular beslememektedir. Partimiz, karşılıklı saygı anlayışına bağlı kalınması ve eşitlik koşulu ile Rum siyasi partileri ile diyalog içerisinde olmayı, aynı şekilde iki Halk arasındaki güvensizliği gidermeye yönelik etkinlikler düzenlenmesini gelecek açısından yararlı görmektedir.
UBP, çağdaş değerlere bağlıdır, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi ve demokrasiye yürekten inanmıştır; KKTC'deki tüm partilerden çok önce Avrupa Birliği'ne (daha önce, Avrupa Ekonomik Topluluğu-AET, Avrupa Topluluğu-AT) uyumlu siyasi ve ekonomik yapılanmayı benimsemiş bir parti olarak Kıbrıs Türk Halkı ve devletinin yerini Avrupa Birliği'nde görmektedir.
UBP, Anavatan Türkiye'nin yerinin de Avrupa Birliği olduğuna yürekten inanmaktadır.''
''Ada'daki iki devlet, iki halk, iki demokrasi gerçeği teslim edilerek Kıbrıs Türk Halkı'nın Avrupa Parlamentosunda temsil edilmesinden yana olduğu'' vurgulanan bildirgede, ''Ancak UBP, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altına sokulmamız sonucunu doğuracak hiç bir öneriye sıcak bakmayacaktır' deniliyor.
UBP iktidarının, Türk Cumhuriyetleri ile siyasi, ekonomik, kültürel ve sportif bağların güçlendirilmesine büyük ağırlık vereceğinin kaydedildiği bildirgede, İKT ile ilişkilerin de geliştirileceği belirtiliyor.
''KKTC SALDIRI ALTINDA''
''Kıbrıs Türk Halkı'na verilen sözlerin havada kalmasına ve Rum tarafının kendi tahakkümüne dayalı bir çözüm istediğini açıkça ortaya koymasına rağmen mevcut iktidarın görüşme sürecine başlarken içine düştüğü durum, süreç boyunca izlediği tutum ve özellikle 'tek egemenlik' prensibini kabul etmesi Kıbrıs Türk Halkı'nın haklarının savunulması açısından affedilemez hatalardır.
KKTC bugün daha önce benzeri görülmemiş bir hukuksal, siyasi ve diplomatik saldırı altındadır.
İzolasyon bütün şiddetiyle sürerken kısıtlamaların kaldırılmasını neredeyse politik vaatlerinin temeli haline getirenler bu konuda da sınıfta kalmışlardır.
Avrupa mahkemelerinde açılan davalarla varlığımız ve egemenliğimiz, toprak ve mülkiyet haklarımız hiçe sayılmakta, iktidarın hataları sonucu adeta sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yama olmaya zorlanmaktayız.''
Kıbrıs konusundaki tarafları uzlaştırma çabaları BM çerçevesinden çıkartılıp, ne Anavatan Türkiye'nin ne de KKTC'nin üye olmadığı AB şemsiyesi altına sokulamaz.
İktidarın bu konulardaki suskunluğu halkımızın haklarının korunmasına zarar vermektedir.''
KIBRIS GÖRÜŞMELERİ
Bildirgede, ''UBP'nin görüşmelerin belirli esaslar temelinde yapılması ve bir sonuca varılması noktasında üzerine düşeni yapacağı'' belirtilerek, bu esaslar şöyle açıklandı:
''Öngörülen federasyona, ancak adadaki iki bağımsız ve egemen devletin oluşturacağı konfederal bir yapı noktasından başlanıp evrim yoluyla ulaşılabilir. Bu yolun izlenmesi çözümün yaşayabilir olması açısından daha güvenli olarak değerlendirilmektedir.
Yeni ortaklığı oluşturacak devletlerde kalacak yetkiler egemen yetkiler olmalıdır.
Herhangi bir anlaşma, iki halk ve iki devletin egemen eşitliği temelinde yapılmalıdır.
'Oluşturucu Eyalet/Devlet- Constituent State' kavramı haklarımızın korunması açısından tatmin edici değildir, Rum tarafının açıklamaları bunun kanıtıdır. 'Founding State - Kurucu Devlet' kavramı üzerinde ısrar edilmelidir. Egemenliğin kaynağının Kurucu Devletler olduğu açıkça belirtilmelidir.
Olası bir Anlaşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, isim, sıfat ve tüm sembolleri ile öngörülen yapının Kıbrıs Türk kanadını oluşturmalıdır.
İki kesimlilik kesinlikle sulandırılmamalıdır.
Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamı tartışılmazdır.
Toprak konusu ancak bütünlüklü bir çözümün parçası olarak tüm konularda uzlaşma sağlandıktan sonra, en son ele alınıp halledilmesi gereken bir konudur. Bu konu ele alınırken, Ada'daki gerçekler, iki halk, iki devlet olgusundan yola çıkılmalı iki kesimlilik prensibiyle güvenlik ve yaşayabilirlik kriterleri mutlaka gözetilmelidir. Toprak konusunda sınır düzenlemelerinin ötesine geçilmemelidir.
Mülkiyet konusu salt bir hukuk veya insan hakları meselesi olarak görülemez. Kapsamı ve boyutu nedeniyle bu konunun çözüm yeri uluslararası mahkemeler değil, görüşme masasıdır. Soruna çözüm arayışları bütünlüklü bir anlaşma çerçevesinde sürdürülmeli, bu yapılırken 1975 Nüfus Mübadelesi Anlaşması ve oluşan iki kesimliliğe ters düşülmemelidir.
Olası bir anlaşmanın AB mahkemelerinde veya uluslararası hukuk kuruluşlarında dava konusu yapılmaması için, anlaşma AB'nin birincil hukuku olmalıdır.
Olası bir uzlaşma sonrasında referanduma gidilmelidir. İki tarafta eş zamanda yapılacak referandumlarda iki halkın söz konusu uzlaşmaya onay vermesi esastır.
İki taraftan biri veya her ikisinin de 'hayır' demesi halinde ne olacağı referandum öncesinde açık bir şekilde ortaya konulmalı, iki halk oy kullanırken bunu da bilmelidir. Bu arada Kıbrıs Türk Halkı'nın sonu gelmez görüşmelerde kaybedecek zamanı olmadığını da vurgulamakta yarar görmekteyiz. Takvimleme konusunda ısrar edilmeli, ancak BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet görevine aykırı yöntemlerden kaçınılmalıdır. Uzlaşı arayışları sürerken, bizimle yeni bir ortaklığı istemediğini defalarca kanıtlamış olan ve hala çılgınca silahlanmaya devam eden Rum komşularımızla birleşmekten başka çaremiz olmadığı psikolojisinden uzak durulmalıdır. Halkımız Rum'la birleşmeye mahkum değildir.''
