...

Kitapları bu bölümde tanıtabilirsiniz.

...

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Pzt Haz 21, 2010 2:30

...
En son Kuvayi Milliyeci tarafından Çrş Kas 28, 2012 13:53 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20

Re: Köklerimiz

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Haz 21, 2010 19:08

Önsöz
Köklerimiz.com / 17 Haziran 2010


Kendi tarihimize çocukluğumuzdan bu yana batılı gözlükleriyle baktık ve baktırıldık. Tarih bilincimiz örselendi. Bakış açımız güdükleşti. Oysa ki bizim bir tarihimiz var; Türk Tarihi.

Türk tarihini de ancak kendi bilim adamlarımızdan kendi tarihçilerimizden öğrenebiliriz. Tarihi yaşayanlar olarak kendi tarihimizi kendimiz yazmalıyız. Batılılar ancak bizim yazdığımız ve belgelendirdiğimiz tarihe yorum yapmak sureti ile katkıda bulunabilirler. Yoksa bizden kilometrelerce uzakta örfümüzü-adetimizi-dinimizi, kısaca ruhumuzu bilmeyen insanların bizim adımıza tarih yazması düşünülemez. Eğer böyle bir işe girişilirse sapla saman birbirine karışır. Tarih tarih olmaktan çıkar, belli bir değer yargısına sahip batının kendi çıkarları doğrultusunda ileri sürdüğü bir tez ortaya çıkar ki, buna tarih denilemez.

Yabancı dillerden gelen her sözcük tarihimizle aramıza bir set çekmektedir. Bu setleri kaldırmaya çalışmak ve ''olanı olduğu gibi sunmaya çalışmak'' da müminlerin görevidir. Bu kitapta yapmaya çalıştığımız şey ''olanı olduğu ilk günkü gibi sunmaya çalışmak''tan ibarettir. Tarihimizle aramızdaki setleri kaldıralım ki nereden geldiğimizi bilelim; kim olduğumuzu bilelim; her şeyi apaydınlık görelim; bize yakıştırılan etiketlerden kurtulalım; başkalarının gözleri ile değil kendi gözlerimizle görelim kendimizi.

Türk deyince çok büyük bir coğrafyadan ve çok büyük bir insan topluluğundan bahsediyoruz. Türkler gerek iklim koşulları gerekse fetih sebebiyle çeşitli dönemlerde ana vatanlarını terk etmişler, göç etmişler ve medeniyetlerini yerkürenin dört bir köşesine dağıtmışlardır.

Zaman zaman kendi boylarıyla zaman zaman da başka kavimlerle savaşmış olmaları doğaldır. Ancak tarih denince, meydan muharebelerini düşünmeye alıştırılmış insanımıza bu kitapta meydan muharebelerinden daha önemli bir şey sunuyoruz. Onlara kendi gerçek tarihlerini, dillerini ve inançlarını gösteriyoruz. Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen ve Büyük Atatürk'te tekrar ifadesini bulan ''Yurtta Sulh, Cihanda Sulh'' özdeyişini Türklerin ezelden beri kendilerine şiar edinmiş olduklarını söylüyoruz. Mehmet Akif'te ifadesini bulan ''Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım'' dizelerini Türklerin tarihten beri yaşamlarına düstur ettiklerini görüyoruz.

Büyük Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yaklaştığımız şu günlerde, on binlerce senelik geçmişe sahip "barışsever Türk Ulusu"nun bir silkinişle tekrar kendini bulacağına, kendi köklerine kendi diline ve kendi tarihine sahip çıkacağına ilişkin ümidim her zamankinden daha yüksektir.

''Batı medeniyeti!''ni, ''Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar'' dizesi ile hedef tahtasına alan Mehmet Akif'in bugün de yaşayıp asıl medeniyet kurucularının Türkler olduğunun bilincine o günden daha fazla varmasını isterdim.

Eserlerinden çokça faydalandığım çağımızın büyük Arap dili bilgini Sayın Hakkı Yılmaz’a ve yine çağımızın büyük Türk dili bilgini Sayın Kazım Mirşan’a sonsuz şükranlarımı sunar, kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.


Şölen Can Evin
İzmir / 2009
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21


Şu dizine dön: Kitap Tanıtımları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x