Köklü Çözüm: Batı Asya Topluluğu

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Köklü Çözüm: Batı Asya Topluluğu

İletigönderen Mustafa Recep » Cmt Eyl 05, 2009 17:27

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (4 Eylül 2009) Silivri Cezaevinden yazılı bir açıklama yaptı. Perinçek'in açıklamasını aşağıda sunuyoruz.

• CHP, MHP, DSP, DP, Genelkurmay; hepsi ulusal devleti vurguluyorlar. Ulusal devlet ise, Atlantik’te çırpınıyor. Atlantik tutucularının bir süre sonra dalgaların arasında bir tek ellerini göreceğiz ve bir de boğuk “imdat” seslerini duyacağız.
• Ulusal devletler, artık kendi çeperi içinde varlığını sürdüremez. Ulusal devletimiz ancak Suriye – Irak – İran ve Azerbaycan ile oluşturacağımız Batı Asya Topluluğu içinde yaşar ve Kemalist Devrim rotasına oturur. Ne Kürt meselesi kalır, ne Ermeni meselesi.

OYNAYAN TAŞLAR
Obama, Türkiye’nin büyük koruyucusu idi, şimdi “taşları yerinden oynatan adam” oldu.
Hürriyet gazetesi, yerinden oynayan taşları bize şöyle sıralıyor:
“Kürt meselesi, Ermeni sorunu ve Kıbrıs.”
Hürriyet yazarına göre, “50 yıldır alnımıza ağır bir ‘tarih yükü’ gibi yapıştırılan bu üç mesele konusunda ‘taşların oynatılma cesareti’ de başarı oluyor. (2 Eylül 2009, s. 29)
Oynayan taşlara bakınız, yalnız Türkiye’nin köşe taşları değil! Irak’ın taşları zaten yerinden oynamış, Suriye, İran ve Azerbaycan’ın temel taşları da oynayacakmış. Hürriyet yazarı, öyle umutlanmış ki, ona kalsa, bırakınız taşları, koskoca Ağrı Dağı bile kocaman bir taş olup yerinden oynayacak! ABD o kadar güçlüymüş ki…

HARİTANIN DOĞRU OKUNUŞU
ABD’ nin ünlü BOP haritası “rafa kalktı” denirken, “yol haritası” olarak sahneye konuyor.
“Irak’tan sonra sırada İran var” deniyordu.
“Sırada Türkiye var” diye yıllardır vurguluyoruz. Şimdi anlaşılmıştır herhalde. İran kale gibi duruyor, Türkiye kalesi ise içerden ele geçirilmiş, sözleşmeli personelle yönetiliyor.
Gelin ABD’nin ünlü haritasına birlikte bakalım. Doğru okuyalım o haritayı!
ABD, sıraya koyarak Irak, Türkiye, İran, Suriye ve Azerbaycan’ı bölecekmiş. Hatta Fas’tan Orta Asya’ya kadar 24 ülkeyi bölecekmiş!
Vay anasına!

ABD HAMLESİ BOZGUNLA SONUÇLANACAK
Bu haritadan ne çıkar?
ABD’nin bozgunu çıkar!
Haritayı yapanlar bir varsayımdan hareket etmişler: Türkiye, Irak, Suriye, İran ve Azerbaycan’ın elleri armut toplayacak.
Eğer ABD, bu hamlesinde diretirse, sürecin varacağı yer bellidir. Batı Asya cephesi oluşacaktır. ABD’nin bütün korkusu da budur zaten.
Bu sürecin önündeki tek engel, Türkiye’nin tepesindeki sözleşmeli personeldir. Daha doğrusu onların dayandığı sınıflardır: ABD güdümlü faizciler, hortumcular, dolar ve borsa vurguncuları ve bu mafya zümresi ile artık iç içe olan cemaat ve tarikat şeyhleri.
ABD, sözleşmeli personelini Kürt ve Ermeni açılımı ateşlerine sürerken, kendi felaketine koşuyor. Bu süreç, kesinlikle ABD’nin Dicle-Fırat bozgunuyla sonuçlanacaktır. Çünkü Washington, baş edemeyeceği büyük bir kuvveti karşısına almıştır.
Irak ve Afganistan’da beş-altı yılda yenilgiye uğrayan ABD, aslında cephesini genişletmekte, çok daha büyük bir kuvveti karşısına almaktadır. Hem de Dolar saltanatının çöktüğü koşullarda.
Neyine güveniyor bu Washington, Türkiye’deki mafya – tarikat güçlerine mi? Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ına mı?
Bu süreç, onları da süpürüp götürüyor.
ABD, BOP Eşbaşkanlığını bir koçbaşı gibi Asya kayalarına çarpmaktadır. Artık o kafanın bu çarpışmadan nasıl çıkacağını siz hayalinizde canlandırın.
ABD, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu böleyim derken, birleştirecektir!
Sakın o haritayı, ABD’nin kuyusunu kazanlar yapmış olmasın?

SÜRECİ PLANLAMALI VE YÖNETMELİYİZ
Sonları bellidir ama elbette kendiliğinden olmayacak. Süreci çok iyi planlamamız ve yönetmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin Atlantik sistemi içinde yaşayamayacağı belli olmuştur. Çoktan belliydi ama artık CHP ve MHP de tehdidin ABD’den geldiğini dile getiriyorlar.
Tehdidi belirlemek yetmez. Bu tehdit hangi güçlerle göğüslenecek, program ve stratejimiz nedir?
Türkiye, hedefini bu yüzyılın başında Kemalist Devrim’le belirlemişti. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yoldan çıktı ve Küçük Amerika sürecine saplandı.
Hayat, bizi yeniden Kemalist Devrim rotasına getirmektedir. Liberalizm ve Haçlı İrtica, Türkiye için bir dağılma programıydı ve faturası önümüzdedir.
Demek ki, Türkiye’nin toprak bütünlüğü, milli birliği ve özgür yaşamı, ancak Kemalist Devrim temelinde var olabilmiştir. Türkiye, yaşayabilmek için yeniden halkçı – aydınlanmacı – devrimci programını keşfetmek üzeredir.

ABD PLANINI BOZACAK GÜÇLER
Dış cephede ise, Atlantik’ten gelen tehdidi göğüslemek için, bölge güçlerini ve dünya güçlerini yan yana getirmek durumundayız.
ABD’nin bölmek istediği ülkeler, ABD’nin planını bozacak gücü oluşturuyor.
Türkiye’nin milli güçlerinin dış politika seçeneği iki halkadan oluşuyor:
Bir: Bölge güçleri.
İki: Avrasya ve Latin Amerika güçleri.
Bunlar, hazır müttefiklerdir. Bütün mesele, evimizi alevler sarmadan, bağlantıları daha muhalefet koşullarında örmektir.

ULUSAL DEVLET KENDİ ÇEPERİ İÇİNDE YAŞAYAMAZ
Aslında ABD tehdidi kapıya dayanmadan şunu anlamalıydık; belki de biz anlatamadık:
Ulusal devleti kendi çeperinde yaşatamayız!
Ulusal devlet, küresel saldırıya karşı, benzer ulusal devletlerle cephe tutarak ayakta tutulabilir, bir!
İkincisi, ulusal devletler cephesi, öncelikle bölgesel düzlemde kurulmalıdır ve kuruluyor.
Çin ve Rusya’nın başını çektiği Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), aslında kıta ölçeğinde bir ulusal devletler ittifakıdır.
Güney Amerika’da Venezuela - Küba ve Bolivya’nın başını çektiği ALBA (Amerikalılar İçin Bolivarcı İttifak) da, bir ulusal devletler örgütlenmesidir. Teori dergisinin Ağustos sayısı, ALBA’nın ekonomiden siyaset ve güvenlik alanına uzanan örgütlenme aşamalarını bütün cepheleriyle işliyor, incelenmelidir.

BİR KEZ DAHA: TUTUCULUK ÇARE DEĞİL!
CHP, MHP, DSP, DP, Genelkurmay ve çeşitli güçler, sık sık ulusal devlet vurgusu yapıyorlar. Ne güzel! Ancak Genelkurmay dahil, bütün bu güçler, ulusal devletimizin boğulduğu Atlantik içinde çırpınıyorlar. Bu tutucu tavırla bir süre sonra dalgaların arasında bir tek ellerini göreceğiz ve bir de boğuk “imdat” seslerini duyacağız.
İşçi Partisi, işte bu nedenle tutuculuğun bu derin kriz ortamında bir çare olmadığını bağıra bağıra anlatıyor.

DEVRİM AÇILIMI
Atlantik içinde dağılıyor ve çözülüyoruz!
Ulusal devlet, artık ancak devrimle yaşatılabilir.
Ulusal devleti devrimle kurmuştuk. O devrim yıkıldı. Şimdi Kemalist Devrim’i 21. yüzyıl koşullarında yeniden gerçekleştireceğiz.
Genelkurmay’ın 30 Ağustos’ta bir kez daha yinelediği “Türkiye’yi devrimle kurduk” vurguları, bu açıdan anlamlıdır.
CHP’nin, Avrupa sosyal demokrasisinin emperyalist karakterine işaret etmesi, devrimci bir arayıştır.
MHP’nin “dağa çıkmak” tan söz etmesi, devrimi keşfetme umutları verir. DSP ve DP önderleri Masum Türker ve Hüsamettin Cindoruk, zekaları ve sağduyularıyla devrim açılımına olumlu katkıda bulunabilirler..
Kim düşer, kim kalır hayat gösterir, ancak geniş güçler devrimle çözeceğimiz bir sürece girdiğimizi anlamaya başlamışlardır.

Devrimi tanımlayalım: İç cephede, “dört sülükler” dediğimiz faizciliği, hortumculuğu, dolar ve borsa vurgunculuğunu, tarikat ve cemaat şeyhliği ile Güneydoğu’nun toprak ağalığı rejimini temizlemek zorundayız. Direnmenin kaynağı, bu temizliktedir. Aksi takdirde halkın ihtiyaçlarını karşılayamaz ve dış tehdide direnemeyiz.

ADIM ADIM BÖLGESEL BİRLİK
Bu yazının konusu, ulusal devletimizi yaşatacağımız ve geliştireceğimiz bölgesel örgütlenmedir. Bunun biçimlerini belirlemek ve muhalefetteyken adım adım inşa etmek durumundayız.
Dikkat edilirse başlıkta Topluluk kavramını kullandık. Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan; ekonomiden güvenliğe uzanan bir kurumlaşmaya gitmek durumundalar. Bu, hepsi için zorunludur ve kaçınılmazdır. KKTC, Türkiye ile bütünleşerek bu beraberliğin içinde olacaktır.
Batı Asya Topluluğu mu denir, başka hangi isim bulunur, bu ülkeler adım adım gümrüklerini indirmek, aralarındaki ticareti geliştirmek, kendi kaynaklarına sahip olmak, ekonomilerini geliştirmek, enerji yollarının güvenliğini haydutlara bırakmamak, dış güdümlü etnik ve mezhepsel bölünme ve terör faaliyetini etkisiz kılmak, dış tehdidi caydırmak, bağımsızlıklarını geliştirmek programıyla ortak bir örgütlenmeye gideceklerdir.
Batı Asya Topluluğu’nun Şanghay İşbirliği Örgütü gibi çok geniş ve güçlü bir cephe gerisi vardır. Çin, Rusya ve İran’ın AB ile geliştirdikleri sağlıklı işbirliği dikkate alınırsa, Avrupa, ABD saldırganlığının yanında olmayacaktır. En azından tarafsızlaştırılabilir. Latin Amerika ise, Okyanus ötesindeki müttefiktir.
Batı Asya Topluluğu, başlangıçta birkaç ülkenin işbirliği ile başlayıp adım adım genişleyebilir. Dünya medeniyetinin kökleri bu coğrafyadadır. Enerji kaynakları zengindir. Kendine yeterli beslenme kaynakları ve suyu vardır. İnsan kaynakları ve sanayinin gelişme olanakları umut vericidir. Türkiye, bu coğrafyanın kilit taşıdır.
Topluluk olarak başlayıp, ileride belki bir konfederasyona, bir tür devletler birliğine varabilecek olan bu örgütlenme, dünyanın beş büyük gücünden biri olur.

KÖKLÜ ÇÖZÜMLER
Batı Asya Topluluğu, Kürdünü bölge çapında kucaklayarak Kürt meselesini tarihi bir hatıra haline getirir; kesin olarak çözer. Türkiye, Basra Körfezi’ni fetheder; komşu ülkeler de İstanbul’u fethetmiş olurlar.
Ermeni sorunu diye bir sorunun adı bile kalmaz. Ağrı dağını zaten kimse yerinden oynatamaz.
Batı Asya Topluluğu, Türkiye’yi
- Araplarla birleştirir;
- İran’la birleştirir;
- Yalnız kendi Kürdüyle değil, bölgenin bütün Kürtleriyle birleştirir;
- Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın ve Azerbaycan’ın Türkleriyle birleştirir;
- Asya ile birleştirir.
Batı Asya Topluluğu,
- Washington’u caydırır ve ABD’yi çılgın maceraların getireceği felaketlerden kurtarır.
- Bütün dünyada barış ve güvenlik için bir anahtar görevi yapar.
Ulusal devletler, çağımızın gereğidir ve demokratik bir toplum kurmanın biricik örgütlenme biçimidir.
Ancak ulusal devlet, emperyalizmin küresel saldırısı karşısında kendi sınırları içinde yaşayamaz. Çin bile birleşerek gelişiyor!
Batı Asya Topluluğu, ulusal devletimizin yaşama ve gelişme çerçevesidir.
İşte İşçi Partisi, bu çözümleri Türkiyemizin önüne koyduğu için, geleceğimize yön vermektedir.

http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.as ... haber=1979
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Köklü Çözüm: Batı Asya Topluluğu

İletigönderen bezgin » Cmt Eyl 05, 2009 18:24

Sagol baskan,

Güclü ordu, güclü Türkiye, deniyor. Birileri bundan rahatsiz olmus. Ordu demekle neyin kastedildigini anlamamislar. Ordu, su an silah altindaki güclerimiz degildir. Ordu, yurt icinde ve disinda hayvanlasmis vahsi sömürücüleri bulup yok edebilen, gerekirse iki eliyle bogazlarina sarilabilen bir güctür. Bütün Türkiye'ye yayildigi icin de ülkenin kendisidir.

Biz bu tiyatroya daha fazla katlanamaz olduk, kimseden de medet ummuyoruz. Isbirlikci siyasetten de Nato'lasmis kadrolardan da.

Bati Asya'ya gelince: Baskan artik bu kavram pazarlama aliskanligini birakalim. Kimseyle ittifak kurmak zorunda degiliz. Deniz Gezmis'in safliginda ve inancinda sadece haykirin: Tam Bagimsiz Türkiye! O zaman destegim sizindir.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x