
Kontrol Edilebilir Türkiye…
Bugün ülkemiz büyük bir çatışmanın içine itilmiştir.
Görülüyor ki, Cumhuriyetimizin temel kuruluş ilkeleri değiştirilmek isteniyor.
Bunlar da;
- Bağımsızlık,
- Üniter ulus devlet,
- Laik sosyal yaşam, laik eğitim,
- Anayasal kuvvetler ayrılığı (Yasama, yürütme, yargı ayrılığı),
- Yargının bağımsız işlemesi,
- Köyden başlayan kalkınma
gibi ilkelerdir.
1923 yılının emperyalist güçlerinin başında İngiltere geliyordu.
Fransa ve İtalya gibi ülkeler de arkadaydı.
Amerika henüz bir dünya gücü olmamıştı. Atlantik Okyanusu henüz kıtaları birbirinden ayırıyordu.
Günümüzün emperyal gücü Amerika’dır.
Amerika’nın ülkeleri değerlendirme ölçütü ise tektir:
‘Amerika’nın kontrol edebildiği yandaş ülke olmak’.
Eğer bugünkü İran Amerika yandaşı olsa mollaların rejimi onu rahatsız eder miydi?
Elbette ki hayır, hiç rahatsız etmezdi.
Suudi Arabistan Krallığı’nın da Amerika’yı hiç rahatsız etmediği gibi.
Yarın Türkiye şeriatla yönetilse Amerika hiç rahatsız olmaz.
Onun tek ölçütü ‘ülkenin Amerika tarafından kontrol edilebilir yandaş ülke’ olmasıdır.
Onun için emperyalizmin Türkiye için hedefleri:
- Bağımsızlığın yok edilmesidir. Bu düşüncenin bile zihinlerden silinmesidir.
- Üniter ulus devletin bölünmesi, federatif sisteme geçilmesidir.
- Ilımlı İslam rejimi Türkiye için daha iyidir.
- Anayasal kuvvetler ayrılığı hiç önemli değildir. Merkezi güç daha iyidir.
- Yargının yürütmenin emrinde olması belki daha da iyidir.
- Köy kalkınması diye bir şey kalmamıştır.
Emperyalizmin yeni adı olan küreselleşme böyle bir programı yürürlüğe koymuştur.
Çünkü, böyle bir Türkiye;
Amerika ve küresel güçler tarafından kontrol edilebilecektir,
Türkiye daha iyi bir ticari pazar olacaktır.
Özelleştirme programları bunun için azimle sürdürülmektedir.
İşçi, emek, işsizlik, geçim kaygıları hiç önemsenmemektedir.
Kitleler görünür dindarlık simgeleri ile yönetildiği sürece sorun da olmayacaktır.
Dinin ahlaki ilkelerinin ise (alçakgönüllülük, hak yememek, yalan söylememek, haksız mal edinmemek, arkadan konuşmamak, dalavere çevirmemek vb.) hiç önemi kalmamıştır.
İçerdeki çatışmanın uluslararası boyutu budur.
Amerika’nın tutumu, söylemleri, yaptıkları bu programın gereğidir.
Avrupa’nın tutumu, söylemleri, yaptıkları bu doğrultudadır.
Dünya ölçeğinde sömürgeciliğin sloganlarına bakınız:
Amerikan yerlileri ‘uygarlaştırmak, Hıristiyan yapmak’ adına katledilmiş, toprakları yağmalanmıştır.
Afrika, ‘uygarlaştırmak, Hıristiyanlığı yaymak’ adına yağmalanmıştır.
Asya, ‘özgürleştirmek, uygarlaştırmak’ adına yağmalanmıştır.
Şimdi Irak, ‘demokrasi getirmek, uygarlaştırmak’ adına yağmalanmaktadır.
Irak’ta bir milyon kişi öldürülmüş, bütün tarihi hazineler yağmalanmıştır.
Afganistan işgal edilmiştir.
Türkiye bu programın içindedir.
Hükümetle yargının çatışması,
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik asimetrik saldırı,
basının her yolla baskı altına alınması,
üniversitelerin merkezi kontrol altına alınması,
ülkenin iç çatışması gibi görünse de asıl amaç dışardan kontrol edilebilmesidir.
Dış amaçlar ile AKP tarafından yürütülen asıl program örtüştüğü için şaşırtıcı bir güç kullanılarak program yürütülmektedir.
Türkiye küresel güçlerin denetimine sokulmaktadır.
Günümüzde yaşanan ve kaos gibi görünen karmaşanın aslı budur.
Yaşanan bir kaos değildir.
Yaşanan, Türkiye’nin küresel emperyal güçlerin kontrolüne, bir daha çıkmamak üzere sokulması programının uygulanmasıdır.
Durumun asıl tehlikesi de budur.
ERDAL ATABEK-Cumhuriyet
İlk Kurşun Gazetesi