"Baskıcı Suriye"den "Özgür Suriye"ye mi Yoksa "Federe Suriye"den "Özgür Kürdistan"a mı? / ORSAM Söyleşilerindeki Demeçler

Güney Yayı: Ortadoğu adı verilen, bölgemiz coğrafyasının da bir bölümünü içine alan bölge.

"Baskıcı Suriye"den "Özgür Suriye"ye mi Yoksa "Federe Suriye"den "Özgür Kürdistan"a mı? / ORSAM Söyleşilerindeki Demeçler

İletigönderen Ram » Cmt Kas 24, 2012 13:51

"Baskıcı Suriye"den "Özgür Suriye"ye mi Yoksa "Federe Suriye"den "Özgür Kürdistan"a mı?

ORSAM Söyleşilerindeki Demeçler


Kısa adı ORSAM olan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezince yapılmış üç söyleşi aşağıdadır. Söyleşi yapılanların sunulan adları ve kimlikleri şöyledir:

Mustafa Cuma: Suriye Kürt Azadi Partisi Genel Sekreteri

Cedan Ali: Suriye Islah Partisi’nin Kürdistan bölge temsilcisi ve Suriye Ulusal Kürt Meclisi Kürdistan bölge temsilcisi

Mahmut Ahmet Arabo: Suriye Kürt Azadi Partisi Yönetim Kurulu Üyesi


Bu söyleşiler "Suriye" sözcüğü yerine "Türkiye" sözcüğü yerleştirilerek okunursa, bugün, Suriye'deki durum ve olayların ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılacak, ülke ve ulusumuzu bugün ve gelecekte nasıl etkileyebileceği daha iyi görülebilecektir.


Sekmelere tıkalyarak söyleşileri okuyabilirsiniz.

Söyleşi -1- Mustafa Cuma : Suriye sorununun önemli boyutlarından birini Suriye Kürtleri oluşturmaktadır. Suriye Kürtleri arasında önemli aktörlerden biri Kürt Ulusal Konseyi bünyesinde yer alan ve kısaca Azadi olarak bilinen Kürt Özgürlük Partisi’dir. Partinin 2001 yılından bu yana liderliğini yürüten Mustafa Cuma ile Erbil’de bir araya geldik. Görüşmede partisinin geçmişi, temel sorunlara bakışı ve Türkiye ile ilişkiler gibi konuları ele aldık.

ORSAM: Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?

MUSTAFA CUMA: Adım Mustafa Cuma. Suriye Kürt Azadi Partisi’nin Genel Sekreteri’yim.

ORSAM: Suriye’deki mevcut durumu genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu süreç Kürtler için ne anlam ifade etmektedir?

MUSTAFA CUMA: Ülkemiz büyük bir tehlike altındadır. Gelecek halen belirsizdir. Ülkede büyük bir savaş ve yıkım söz konusudur. Beşar Esad, ülkeye barış gelmesi adına yapması gereken iktidardan vazgeçmek konusunda hiçbir adım atmamaktadır. Tüm Doğu ülkelerinde otoriter bir iktidar anlayışı hakimdir. İktidara gelen her yönetici, kral koltuğunu bir şekilde korumayı düşünmektedir. Halkları da köleleri olarak görmektedir. Bu tarz anlayış iktidarı bırakmamayı, sonuna kadar savaşmayı ve insanları öldürmeyi beraberinde getirmektedir. Suriye’de İsrail’e karşı savaşmak adı altında ordular oluşturmuş ve silahlar alınmıştır ancak bu silahların hepsi İsrail’e karşı değil kendi halkına karşı kullanılmıştır. Dolayısıyla Suriye’deki sorunun nasıl çözüleceği tam bir soru işaretidir. Suriye’nin stratejik önemi de sorunu karmaşıklaştırmakta ve uluslararası boyutu öne çıkarmaktadır.

Suriye konusunda mücadele eden tüm aktörler soruna kendi çıkarları penceresinden yaklaşmaktadır. Suriye sorunun çözümü için iki yol vardır. Birincisi iç çözümdür ki bu Özgür Suriye Ordusu üzerinden gerçekleşecektir. İkincisi ise uluslararası bir çözümdür. Eğer Beşar Esad insanları öldürmeye son verirse bu Suriye sorununun çözümü için en iyi yol olacaktır. Eğer bu olmayacaksa sonuçta bir uluslararası müdahale olacaktır. Bu karar BM Güvenlik Konseyi veya NATO tarafından alınacaktır. Beşar Esad’ın demokratik ve çok partili bir siyasal yaşamı hayata geçirmesi ve halkın isteklerine uyması sorunun çözümü için en iyi yoldur.

Suriye’nin geleceği adem-i merkeziyetçi bir yapıdadır. Çünkü Suriye’de çok farkı toplumsal gruplar yer almaktadır. İki temel ulus yer almaktadır ki bunlar Araplar ve Kürtler'dir. Bunun dışında bazı azınlıklar yer almaktadır ki bunlar da Türkmenler, Çerkesler, Keldaniler, Süryaniler gibi gruplardır. Bir de mezhepsel gruplar vardır. Aleviler, Dürziler, Şiiler, İsmaililer, Hırsitiyanlar bu gruplar arasındadır. Bu nedenle Suriye’de çok partili ve demokratik bir yapı olmalıdır.

ORSAM: Türkiye’nin Suriye politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

MUSTAFA CUMA: Biz Suriye’de Türkiye’ye dostumuz olarak bakıyoruz. Kürtler olarak da Türkiye’nin Kürtlerin dostu olması gerektiğini savunuyoruz ki bu şu anda ne yazık ki geçerli değildir. Kürtler Ortadoğu’nun en önemli unsurlarındandır. Kürtler dört ayrı ülkede yaşamaktadır. Bunlar içinde en büyüğü Türkiye’dedir. Yakın zaman önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Erbil’de görüşüldü. Çok derin siyasi görüşleri vardır. Bu düşüncelerin AK Parti ve Türkiye’nin görüşleri olmasını arzuluyoruz. Kürt meselesi bölgenin en önemli meselesidir. Türkiye de bölgenin büyük gücü olarak bölgede barış içinde yaşamak için Kürt sorununu barışçı biçimde çözmesi gerekmektedir. Kürt sorununun çözümü olmadan bölgede gelecek olmayacaktır. Son birkaç yılda Türkiye’nin Kürtlere yaklaşımında olumlu değişimler söz konusudur. Bu tüm bölgenin, Türk, Arap, Fars tüm grupların geleceği için olumludur. Türkiye’nin büyük güç olarak Suriye konusunda inisiyatif alması ve öncü olması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye Suriye’de Kürt arzularına karşı durmamalıdır. Türkiye’nin temel çıkarı Kürtlerle birlikte olmak, onları desteklemektir.

ORSAM: Suriye muhalefeti ile Kürt muhalefeti arasındaki ilişkiler konusunda ne söyleyebilirsiniz?

MUSTAFA CUMA: Suriye muhalefetinde çok farklı gruplar yer almaktadır. Bu gruplar arasında bir uzlaşı olmalıdır. Her bir Suriyeli muhalif grup belli bir ülke ya da gruba bağlılık-yakınlık duyduğu için Suriye sorununun çözümünde tüm bu aktörlerin çıkarı ve isteklerinin dikkate alınması gerekmektedir. Herkesin isteğinin yerine geldiği bir uzlaşı gerekmektedir. Abdülbasit Sayda tarafından liderlik edilen Suriye Ulusal Konseyi de farklı grupların farklı bakışı nedeniyle sorun yaşamaktadır. Biz Beşar Esad’ın iktidardan uzaklaşması gerektiğine inanıyoruz. Tüm muhalif partilerin de demokratik ve çok partili bir devlet kurma noktasında bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yakın zaman önce tüm gruplar arasında bir toplantı gerçekleştirildi. Suriye Ulusal Konseyi ve Kürt Ulusal Konseyi bir araya geldi. Ardından Arap Ligi Genel Sekreteri ile de bir araya gelindi. Taraflar arasındaki ilişkinin yeniden belirlenmesi ve bazı noktalar üzerinde uzlaşılması konusunda anlaşıldı. Eğer bu iki yapı arasında bir uzlaşı sağlanabilirse bu Suriye muhalefetinin bütünlüğünün sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır. Bu olursa muhalefet tek el olacak ve uluslararası aktörler de Suriye muhalefeti üzerinde mutabık kalacaktır. Bu durumda Suriye sorununun çözümünde önemli bir yol alınabilir.

ORSAM: Partiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

MUSTAFA CUMA: Partimiz ilk olarak 1957 yılında kurulmuştur. Adı o zaman Suriye Kürdistan Demokratik Partisi (SKDP) idi. Bir yıl sonra Kürdistan ifadesi Kürt olarak değiştirildi. Bu durum 1970 yılındaki kongreye kadar devam etmiştir. Ardından üç parçaya bölünmüştür. Biz adımızı koruduk ve sadece “Solcular” adını ekledik. Bu 1980 yılına kadar devam etti. 1980 yılında adımızın değiştiği bir kongre oldu ve partinin adı “Kürt Halkın Birliği” oldu. Lideri de Salah Bedrettin idi. Bu Salah Bedrettin’in istifa ettiği ve benim Genel Sekreter olduğum 2001 yılına kadar devam etti. 2005 yılına kadar da “Kürt Halkın Birliği” adını koruduk. Bu tarihten itibaren Kürt Halkın Birliği ve Kürt Sol Partisi birleşerek bugünkü “Azadi” partisini kurmuş oldu. Bu adı da halen koruyoruz.

ORSAM: Suriye’nin geleceği için en iyi modelin adem-i merkeziyetçi bir yapı olduğunu belirttiniz. Bunu biraz açabilir misiniz?

MUSTAFA CUMA: Birçok grubun birlikte yaşadığı toplumlarda adem-i merkeziyetçi bir yapı olmalıdır. Suriye’de de birçok etnik ve mezhepsel gruplar bir arada yaşamaktadır. Suriye’de barış içinde bir arada yaşanması için böyle bir modelin gelmesi gerekmektedir. Her bir grubun kendi haklarına kavuşması gerekmektedir. Irak’ta olduğu gibi olmalıdır ve gelecekte İran ve Türkiye’de de adem-i merkeziyetçi bir yapı olması gerekmektedir. Her grup kendi haklarına sahip olmalıdır. Birbiri ile savaşmak yerine birlikte barış içinde yaşanmalıdır.

ORSAM: Adem-i merkeziyetçilik federalizmden farklı mıdır?

MUSTAFA CUMA: Hayır, benzer şeylerdir ve bu doğru çözüm yoludur.

ORSAM: Partiniz Suriye’de Kürtler için bir federal bölge oluşturulmasını savunmakta mıdır?

MUSTAFA CUMA: Evet, savunuyoruz ve bunun Suriye’nin geleceği için en uygunu olduğunu düşünüyoruz.

ORSAM: Bu federal bölgenin yapısı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz, bu bölge nereleri kapsayacaktır?
MUSTAFA CUMA: Temel olarak üç vilayeti kapsayacaktır. Halep, Haseke ve Rakka. Suriye’de Kürt bölgesi 22 bin kilometre karedir. Bu da Lübnan’ın iki katı büyüklüğüne denk düşmektedir. Suriye’de 4 milyona yakın Kürt yaşamaktadır. Son yüzyılda bir Araplaştırma politikası uygulandı. İnsanlar yerlerinden edildi. İdlib’te, Lazkiye’de bu yapıldı. Kürt olan ancak Araplaştırma nedeni ile dilini unutanlar söz konusudur. Halep’in kuzeyi bir Kürt bölgesi idi ancak Araplaştırma politikaları nedeniyle buralar Araplaşmış durumdadır.

ORSAM: Teşekkür ederiz.

* Bu söyleşi 2 Eylül 2012 tarihinde ORSAM tarafından Irak’ın Erbil şehrinde Hasan Kanbolat, Serhat Erkmen, Oytun Orhan tarafından gerçekleştirilmiştir.

İm (Kod): Tümünü seç
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4046

Söyleşi -2- Mahmut Ahmet Arabo : Suriye Kürt siyasal hareketinin önde gelen partilerinden biri de kısaca “Azadi” olarak bilinen Suriye Kürt Özgürlük Partisi’dir. Suriye Kürt halkı arasında önemli bir destek tabanı bulunan partinin Kuzey Irak Temsilcisi ile Erbil’de görüşme imkanı elde ettik. Aynı zamanda Azadi partisinin Yönetim Kurulu üyeliği görevini de sürdüren Mahmut Ahmet Arabo ile partisinin Suriye Kürtleri sorununa bakışı, Kürt Ulusal Konseyi ile Suriye Ulusal Konseyi arasındaki ilişkiler, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve Türkiye’nin Suriye Kürtleri politikalarına bakışları konularını ele aldık.

ORSAM: Öncelikle kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

MAHMOUD ARABO: Adım Mahmut Ahmet Arabo. Bulgaristan Sofya Üniversitesi Siyaset Bilimi dalında doktoram var. 1991 yılında tamamladım. 2005 tarihinden itibaren Erbil’de Selahattin Üniversitesi’nde Siyaset Fakültesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdürüyorum. İnsan hakları, uluslararası örgütler ve sivil toplum dersleri veriyorum. Ayrıca Suriye’deki Kürt Azadi Partisi’nin Yönetim Kurulu Üyesi’yim.

ORSAM: Bir siyaset bilimci olarak Suriye’deki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

MAHMOUD ARABO: Suriye’deki durum gün be gün daha kötüye gidiyor. Suriye bir uçuruma doğru sürükleniyor. Şu an ülkede bir mezhep savaşı yaşanmaktadır. Süreç bölünmeye doğru gidiyor. Öte yandan insani durum da içler acısı haldedir. Ülkedeki alt yapı tamamen yok edilmek üzere. Ordu ve güvenlik müesseselerinin hepsi çökecektir. Ziraat ve sanayi işleri tamamen durmuş durumda. Meçhule doğru sürükleniyoruz.

ORSAM: Suriye’deki Kürtlerin bu gelişmeler karşısındaki tutumu nedir?

MAHMOUD ARABO: Suriye’deki 16 Kürt partisi Suriye Kürt Ulusal Meclisi’ni oluşturdu. Şu anda bulunduğumuz yer de Suriye Kürt Ulusal Meclisi’nin Irak Kürdistanı’ndaki ofisidir. Biz rejimin çökeceğinden eminiz. Suriye’deki durum devletin çökmesine doğru gidiyor. Suriye Kürtleri çifte baskı altında yaşamaya çalışan bir halktır. Suriye’de çözülmeyen sorunlardan birisi sadece Kürt sorunu değil. Aleviler, Dürziler, Hıristiyanlar, Şiiler, İsmailliler ve Kürtlerle ilgili başka meseleler de var. Bunlar Suriye’nin %45’ini oluşturuyor. Bunun yanı sıra ülkede Türkmenler, Çerkezler ve başka milletler de var ve tüm bu milletler haklarından yoksun şekilde, baskı ve zulüm altında yaşıyorlar. Bütün halkların ve mezheplerin kendi akıbetlerini kendilerinin, birleşik bir Suriye içerisinde belirleme hakları olmalı.Biz de Kürtler olarak kendi kaderimizi tayin etme hakkımız olmasını istedik. Daha doğrusu iç kaderi belirleme hakkı istedik, lakin ülke şimdiki sınırlarında kalsın istiyoruz.

Ülkenin içerisinde konfederasyon, özerklik altında kendi kaderimizi tayin etmek istiyoruz. Suriye muhalefeti bunu kabullenmekte zorlandı fakat biz bunu kolaylaştırdık. Suriye’deki Kürt sorununun demokratik ve adil bir şekilde çözümü, Kürt milletinin kendi tarihi topraklarında siyasi âdem-i merkeziyetçi bir yapı ile sağlanabilir. Çözüm için fikir veya slogan dile getirmek için acele etmemek lazım. Bakalım Sünniler ve Aleviler birbirlerine ne yapacaklar? Suriye’nin gelecekteki şeklini Aleviler belirleyecek.

ORSAM: Nasıl?

MAHMOUD ARABO: Silah, para, finans ve güç onların elinde. Bu ülkeyi de 40 yıldır yönetiyorlar. Alevi devleti için gereken altyapıyı da sağladılar ve bölgede kendi ülkelerinin sınırlarını çizmiş durumdalar. Rusya’dan destek alıyorlar. Aleviler bir ülke oluşturmaya doğru gidiyorlar çünkü Sünnilerin saldırısına maruz kalmak istemeyeceklerdir. Bu saldırı da kesin bir şeydir. Suriye’nin yarısını öldürmek zorunda kalsalar da Aleviler teslim olmaya boyun eğmezler. Kontrol dışındaki her bölgeyi yok etmeye hazırlar ve bunu da yapmaktalar. Çünkü arkalarında kendilerine karşı direnecek bir ülke olmasını istemiyorlar. Devletin de şekli belli olmaya başladı çünkü Hıristiyan, Dürzi ve Kürtlerle savaşmıyorlar. Savaşları sadece Sünnilerle.

ORSAM: Suriye’deki Kürt partilerin genel olarak stratejileri nedir bu konuda?

MAHMOUD ARABO: Açık bir şekilde belirtmeseler de Irak’taki gibi adem-i merkeziyetçi bir federasyon istiyorlar.

ORSAM: Suriye Kürt Ulusal Konsey’in oluşturan tüm Kürt partileri bu stratejiyi paylaşıyor mu?

MAHMOUD ARABO: Partilerin çok büyük bir kısmı bu fikre katılıyor ancak birkaç partinin stratejisi farklı yönde. Öte yandan partilerin yanı sıra tüm halk da bu stratejiyi destekliyor. Tekrar Arapların kontrolü altında yaşamayı kabullenmemiz imkânsız. 70 yıldır hayatımızı perişan ettiler. Bugüne kadar pasaport sahibi olamadım.

ORSAM: Alevi devletinin kurulması olasılığında Kürtler Sünnilerle beraber yaşamayı tercih ederler mi?

MAHMOUD ARABO: Suriye bölünürse biz de Suriye’den ayrılırız. Suriye’nin bölünmesi ne bizim, ne Alevilerin ne de Sünnilerin elinde. Uluslararası bir siyasetin sonucu olacak.

ORSAM: Yakın zamanda Erbil’de PYD (ek. GM: pekaka) ve Kürt Ulusal Konseyi’nin arasında bir anlaşma olmuştu. Bu anlaşmadan sonra bazı Kürt bölgelerinde silahlı Kürt grupları kontrolü ele geçirdiler ve daha sonra anlaşmaya rağmen Kürt Ulusal Konseyi ve PYD arasında anlaşmazlık çıktığını gözlemledik. PYD ve Kürt Ulusal Konseyi arasındaki ilişkilerle ilgili ne söyleyebilirsiniz?

MAHMOUD ARABO: Suriye’deki Kürt partileri geleneksel olarak barış yanlısıdır. Sivil, medeni ve barışçıl bir partiyiz. Kültürel bir okul sayılırız. Suriye Kürtleri olarak kültür devrimi aşamasını geçtik. PYD askeri bir parti ve düşüncesi de askeridir. Başka fikirleri de kabullenmemekteler. Bu yüzden PYD ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi arasında bir çelişki yaşandı.

Biz Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden yardım istedik. Kandil’e de “Bu iş öyle olmaz, Kürtler içinde savaş istemiyoruz” dedik. Özellikle bölge başkanı Mesut Barzani ve Erbil arabuluculuk yapmayı kabul etti. Ardından PYD ile Kürt Ulusal Meclisi arasında Erbil anlaşması imzalandı. Kürt Yüksek Konseyi adında ortak bir Kürt heyeti oluşturduk. Bu Kürtler arasındaki olası bir çatışma ihtimalini zayıflattı ve ortak bir çalışma zemini hazırladı. PYD’nin de aslen Suriye’nin bir Kürt partisi olması lazım. PYD’nin asla başka bir ülkeye saldırmasına müsaade edemeyiz. Komşu ülkelerle düşmanlık yaratmayı istemiyoruz. PYD “Aynı taraftayız, isterseniz Türkiye üzerinde görüşebiliriz” dedi. Ortak komisyonlarımız var ve bu şekilde güvenliği sağlıyoruz. Çünkü ülkede otorite boşluğu var. Ayrıca halk için çeşitli hizmetler sağlıyoruz. Şimdilik PYD ile diğer Kürt partileri arasındaki durum normal.

ORSAM: Suriye muhalefeti ile Suriye Ulusal Kürt Konseyi arasındaki ilişkiler ne durumda? Suriye Ulusal Konseyi ile Suriye Ulusal Kürt Konseyi birlikte hareket etmedi. Bazı noktalarda anlaşamıyorlar. İki kesim arasındaki sorunlar neydi ki birlikte hareket edilemedi? Önümüzdeki dönem bu sorunların aşılması olası mı? Nasıl bir zeminde taraflar bir araya gelebilir?

MAHMOUD ARABO: SUK ile KUK’un ayrı hedefleri ve programları var. Onlarla Kahire ve İstanbul’da pek çok kere görüştük. Bir anlaşmaya varamadık. Nedenlerine gelirsek, onlar bizi Kürt kültürüne sahip Suriyeli vatandaşlar olarak görüyorlar. Bizim kendi toprağında yaşayan bir halk olduğumuzu kabul etmiyorlar. Suriye’deki Kürt coğrafyasını reddediyorlar. Bize herhangi bir vatandaş olarak muamele etmek istemekteler. Bizler bir halk olarak topraklarımızda yaşamaya devam edeceğiz.

Topraklarımız bölünmüş durumda ve bir kısmı Suriye’de. Kendi kaderimizi tayin etme hakkımız vardır. Suriye’nin sınırları içerisinde ne şekilde istersek yaşarız. Yönetim şeklini Araplar değil biz belirleyeceğiz. Ancak onlar bizim bu önerilerimizi kabul etmiyorlar. Hali hazırda aramızda ortak bir çözüme ulaşmak için görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki iki hafta boyunca iki konsey arasında ciddi görüşmeler gerçekleşecek. Çünkü mutlaka birlikte çalışmamız gerekiyor. SUK Kürtsüz hiçbir şey yapamaz. Çünkü Avrupa ve Amerika SUK’u Kürtler olmadan halkın meşru temsilcisi olarak kabul etmiyor. Şu an görüşmeler var ve ortak bir çözüme ulaşmak için umutlarımız var.

ORSAM: Yakın bir zaman önce Dışişleri Bakanı Davutoğlu Erbil’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Erbil’de Suriye Kürt partileriyle bir araya gelerek bir toplantı yapıldı. Bu toplantının sonuçları hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

MAHMOUD ARABO: Suriye Kürtleri olarak bu görüşmeden çok memnun kaldık. SUK, KUK, Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında dostane ve olumlu, dörtlü bir görüşme gerçekleşti. Sayın Davutoğlu çok samimi ve dostaneydi. Bu görüşmelerin devam etmesini ve Türkiye’yle aramızda herhangi bir sorunun ortaya çıkmamasını istiyoruz; çünkü eğer herhangi bir düşmanlık olursa her iki taraf da bundan çok büyük zarar görür.

Türkiye devleti artık Kürt halkının varlığını kabul etmek zorundadır. Türkiye’nin Kürtlere haklarını vermesi gerektiğinin anlamasının zamanı gelmiştir. Tersi durumda biz zarar görebiliriz ama Türkiye yüz kat daha fazla zarar görür. Ama Türkiye bizi kabul etse ve kendi Kürtlerinin da varlığını kabullense Türkiye süper bir güce (ek GM: ve hatta uçabilir de) dönüşebilir. Kürtler ve Türkler arasındaki eski düşmanlık da böylece sona erecektir. İnsan öldürmeyi hobi edinmiş bir halk değiliz, tek amacımız kendi haklarımızı korumaktır. Sorunsuz bir şekilde Araplarla, Türklerle, Farslarla hoşgörü içerisinde birlikte yaşayabiliriz. Ama bu birlikte yaşama ancak eşit bir şekilde gerçekleşebilir.

ORSAM: Suriye’deki Kürt meselesinin en önemli aktörlerinden birisi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’dir. KUK Erbil’de örgütlenmiş durumda. Şu anda Dumis’de bir kamp var ve orada on bini aşkın Suriyeli Kürt mülteci bulunuyor. Yani bölge hükümetinin bir desteği söz konusu. Kürt Hükümeti’nin bu olaydaki rolü konusunda ne söyleyebilirsiniz?

MAHMOUD ARABO: Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne karşı kardeşçe hislerimiz bulunuyor. Kıbrıs’taki Türkler Türkiye’ye karşı nasıl hisler içerisindeyse biz Suriyeli Kürtler olarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne karşı aynı hisler içerisindeyiz. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni kendimize en yakın dost olarak görüyoruz. Sayın Başkan Barzani Kürtlerin haklarının en büyük güvencesidir. Kendisi de çok ılımlı bir insandır. Türkiye, Avrupa ve Amerika tarafından da kabul edilmiş bir isim.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Türkiye Suriye Kürtlerinin haklarının güvencesidir. Öte yandan Kürtler arasında çıkabilecek olası anlaşmazlıkların çözümünde başvurulacak isim de Barzani’dir. Suriye Kürtleri ve Türkiye arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda Barzani ilişkilerin normalleştirilmesinde görev alabilir. Bu yüzden Barzani Kürt davasının güvencesidir. Bizce Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Ortadoğu bölgesinde birçok sorunun çözülmesinde tarihi roller üstlenecektir. Özellikle Türkiye ve Suriye’deki Kürtlerin meselelerinin çözümünde tarihi rol üstlenecektir.

ORSAM: Teşekkür ederiz.

* Bu söyleşi 4 Eylül 2012 tarihinde Irak’ın Erbil şehrinde Hasan Kanbolat, Serhat Erkmen, Oytun Orhan tarafından gerçekleştirilmiştir.

İm (Kod): Tümünü seç
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4047

Söyleşi -3- Cedan Ali : Suriye Kürt siyasal hareketi son derece parçalı bir yapı arz etmektedir. Hali hazırda yaklaşık 16 adet parti Suriye Kürtleri adına siyasal faaliyet yürütmektedir. Kürt Ulusal Meclisi ve Yüksek Kürt Konseyi gibi oluşumlar ile tek çatı altında toplanma ve ortak hareket etme çabasındaki partilerden biri de Suriye Islah Partisi. Erbil’de bulunduğumuz dönemde Islah Partisi’nin Kuzey Irak Temsilcisi Cedan Ali ile görüşme imkanı elde ettik. Cedan Ali ile, Islah Partisi’nin Suriye meselesine ve Suriye Kürtleri konusuna bakışını ele aldık.

ORSAM: Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?

CEDAN ALİ: İsmim Cedan Ali. Suriye Islah Partisi’nin Kürdistan bölgesindeki temsilcisiyim. Aynı zamanda Suriye Ulusal Kürt Meclisi Kürdistan bölge temsilcisiyim.

ORSAM: Suriye’de 1,5 yıldır devam eden olaylar çerçevesinde, Suriye Kürtlerinin durumunu ve olaylara bakışını özetleyebilir misiniz?

CEDAN ALİ: Suriye’deki ayaklanma 15 Mart 2011’de başladı. Kürtler ayaklanmanın başladığı günden beri sürecin içindeler. Suriye’de ilk Kürt Partisi 14 Haziran 1957 yılında kurulmuştur. O günden bu yana biz yönetime karşı muhalefetiz. 2004 yılında Kürt bölgelerinde bir Kürt ayaklanması yaşandı. Birçok tutuklama oldu, ölenler ve yaralananlar oldu. 2011 yılında başlayan devlet karşıtı ayaklanmaya en önce dahil olan grup Kürtlerdi.

Suriye Kürtlerinin gelecekteki Suriye beklentisi; demokratik, çoğulcu, parlamenter olan ve merkeziyetçi olmayan, tüm milletlerin ve halkların güvence altına alındığı bir ülke olmasıdır. Suriye’deki ayaklanmadan sonra hayallerimizin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu yüzden en az kayıpla devrimin başarılı olması için uğraşıyoruz. Başından beri barışçıl bir yol istedik. Biz devrimin silahsız olmasından yanaydık. Ancak yönetimin başvurduğu baskıcı yöntem, halkı şiddet kullanarak bastırmaya çalışması; halkın kendini savunmak zorunda kalmasına neden oldu. Ordudaki parçalanmalar sayesinde halk kendisini korumak için bir yöntem buldu. Ordudan ayrılan kesimler halkın güvenliğini sağlamak için çalıştılar. Bir Suriyeli olarak umudum demokrasi ve özgürlüğü savunan milletlerin Suriye halkını desteklemesiydi. Ancak ne yazık ki Suriye halkı bölgesel, uluslararası ve iç güçlerden umutsuzdur. Bu umutsuzluğa rağmen kurban vermeye devam ediyoruz. Yönetimi düşürmede kararlıyız.

ORSAM: Temsilcisi olduğunuz siyasi parti hakkında bilgi verebilir misiniz?

CEDAN ALİ: Biz Suriye’deki ilk parti olan Suriye KDP’sine bağlıyız. Daha sonra adımız değişti. Kürt hareketinde ilk bölünme 5 Ağustos 1965 yılında yaşandı. Partiden ayrılanlar solu, kalanlar ise sağ kanadı oluşturdular. Biz parçalanan grupta değil, partide kalan gruptayız. Sol grup kendilerinin Marksist olduğunu söyledi ve onlara göre biz sağcı olduk. Sonrasında Suriye’de iktidara Hafız Esad geçti. O tarihten sonra Suriye’deki tüm partilerde parçalanmalar başladı. 2008 yılına kadar partimizde kaldık. Parti olarak idari ve maddi kriz yaşadık. Krize neden olan sorunlar siyasi olmaktan çok maddidir. Şu an Süleymaniye’de yaşayan Partinin Genel Sekreteri Abdülhamit Hacı Derviş partinin kurulmasından beri bu görevi sürdürüyor. Dolayısıyla dışlanmaya, baskıya ve diktatörlüğe daha fazla dayanamadık. Amacımız parti içinde bir reform yapmaktı. Parti içinde istediğimiz reformları yapamadığımız için ayrıldık ve adımızı Hareket-ül Islah (Reform) koyduk. Bizim partimiz Suriye Kürt Ulusal Meclisi’ndeki 16 partiden birisidir. Parti Başkanımız; Faysal Yusuf’tur. Kürt partilerinde sekreter veya genel sekreter vardır. Biz bu makamı sözcü olarak adlandırıyoruz. Diğer partilerde siyasi kurul olarak adlandırılan kurula, yönetim kurulu diyoruz. Merkez Karar Kurulu’na ise genel koordinasyon diyoruz. Suriye’de Kürtlerin yoğun yaşadığı her bölgede varlığımız söz konusudur.

ORSAM: Öne çıktığınız bir bölge var mı?

CEDAN ALİ: Derik, Amude ve Kamışlı’da daha etkili olduğumuzu söyleyebiliriz.

ORSAM: Partinizin siyasi görüşlerini anlatabilir misiniz? Örneğin Suriye’deki Kürt sorununa nasıl bir çözüm önerisi getiriyorsunuz?

CEDAN ALİ: 26 Ekim 2011 yılında Kürt Ulusal Meclisi’nin kurulmasıyla 16 Kürt partisinin programları meclisin programıyla birleşti. İsteğimiz, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı. Tabi bu hakkı Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde talep ediyoruz. Ayrıca merkezi olmayan (adem-i merkeziyetçi), demokratik, çoğulcu, parlamenter bir sistemi savunuyoruz. Suriye Ulusal Kürt Meclisi’nin oluşmasıyla birlikte tüm Kürt partiler ortak fikirlere sahiptir.

ORSAM: Geçtiğimiz haftalarda Dışişleri Bakanı Davutoğlu Erbil’e geldi ve Kürt Ulusal Konseyi temsilcileri ile bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantı çerçevesinde Türkiye’nin Suriyeli Kürtlere bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEDAN ALİ: Biz Türkiye’deki demokrasi mekanizmasının oturmuş olduğunu düşünüyoruz. Ancak Türkiye’deki iktidar partisinin Kürt sorununu bir an önce çözmesi lazım. Davutoğlu’nun burayı ziyaret etmesi ve temsilcilerimizle görüşmesi bizim açımızdan çok olumlu bir adımdı. Türkiye’nin Suriye Kürtlerinin haklarına ve özgürlüklerine kavuşmasına karşı çıkmadığını, ancak PKK’nın Türkiye’de varlığını istemediğini biliyoruz. Bu da Suriye’deki tüm Kürt partiler tarafından anlaşılabilir bir tavır. Suriye’deki olaylar başladığından beri Türkiye olumlu bir tavır takınmıştır. Halkın bombalanmasını reddetmiş, muhalefete ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca mültecilere kucak açması bizi memnun etmektedir. Ama komşu ve demokratik bir ülke olarak biz Türkiye Hükümeti’nden daha fazla destek bekliyorduk.

ORSAM: Teşekkür ediyoruz.

* Bu söyleşi 4 Eylül 2012 tarihinde Irak’ın Erbil şehrinde Hasan Kanbolat, Serhat Erkmen, Oytun Orhan tarafından gerçekleştirilmiştir.

İm (Kod): Tümünü seç
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4048
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Güney Yayı (Orta Doğu)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x