
‘Tam bağımsızlık’ ve ‘milli egemenlik’ kelimelerini her duyduklarında irkilip adeta ‘cin çarpmışa’ dönen devlet ricali, sabah erken saatlerden itibaren kabri başına akın edip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasına çelenk koyacak, saygı duruşunda bulunacaklar.
Cumhuriyet’in başına ‘hangi çorapların’ örülmekte olduğunun farkında dahi olmayan kuru kalabalıklar, ‘gıcır gıcır üniformalar’, ‘gran tuvalet elbiseler’ ile karşılarına geçip “Kurmuş olduğun Cumhuriyet emin ellerdedir. Atam sen rahat uyu” mealinde nutuklar atan paşazadeleri, beyzadeleri coşku içerisinde alkışlayacak.
Doğmamış çocukların geleceği ‘ipotek’ altına sokularak satın alınan, durmadan ‘modernize’ ettirilen ama hiç kullanılmayan, ‘hurdaya’ çıkmaya yüz tutmuş füzeler, tanklar, toplar ve tüfekler, bandoların çaldığı marşlar eşliğinde sokaklardan katar katar geçip gidecek.
‘Şifreleri’ başkalarının elinde bulunan uçaklar semalarda gösteri yapacak.
Peki ya sonra?
* * *
Kendisini bir ‘Türk milliyetçisi’ olarak tarif eden Atatürk’ün Cumhuriyeti temelleri üzerine inşa ettiği fikirleri unutulacak, unutturulacak.
‘ABD/AB/İsrail’ ekseninde yürütülmekte olan ‘kimliksiz’, ‘kişiliksiz’, ‘teslimiyetçi’ politikalar, her geçen gün biraz daha ivme kazanacak.
‘Türk’ devleti ‘milli’ niteliğini kaybedecek, “Türk’ milleti ‘millet’ vasfından uzaklaşacak, ‘egemenlik’ uluslararası güç odaklarına devredilecek, ‘ekonomi’ uluslararası sisteme eklemlenecek, ‘dış politika’ ABD ve İsrail’in çıkarları doğrultusuna göre yeniden şekillenecek, ‘iç politika’ AB normlarına göre yeniden tanzim edilecek.
Memleketin ‘en verimli’ topraklarının haraç-mezat yabancılara peşkeş çekilme süreci bütün hızıyla devam edecek, ‘stratejik’, ‘etkin’ ve ‘kârlı’ kuruluşlarının küresel sermaye şirketleri tarafından paylaşımı tamamlanacak.
‘Dış borçlar’ katlanarak büyüyecek; “Borç yiğidin kamçısıdır” diye durmadan borçlandırılıp ‘midelerinden’ esir alınan vatandaşlar, ‘yeni dünya düzeni’ adı altında dayatılan ‘tüketim’ toplumunun birer uysal köleleri haline getirilecek.
Sonrası malum.
* * *
‘Türk varlığını’ ortadan kaldırmayı amaçlayan emperyalistlerin işgalinden kurtarılan ‘son vatan toprakları’ üzerinde Cumhuriyet ilan edilmesinin ardından tam 90 yıl geçti.
Ama Cumhuriyet, tepesine çöreklenen ‘çapsız’, ‘beceriksiz’, ‘ehliyetsiz’ ve ‘liyakatsiz’ idareciler yüzünden, ne yazık ki bir arpa boyu dahi yol alamadı.
Kurucusunun ölümünden sonra ‘lider ülke’ vasfını kaybetti, uluslararası arenadaki ‘gücü’, ‘konumu’ ve ‘itibarı’ her geçen yıl biraz daha zayıfladı.
Bir zamanlar, ‘medeniyet’ ihtilali üzerinden ‘çağlar ötesine’ sıçramayı hedefleyen, nice tehlikeye, tehdide, ihanete pabuç bırakmayan Cumhuriyet, bugün artık üç-beş cemaatin ele geçirmesinden korkar hale geldi.
Bir zamanlar, yedi düvele karşı mücadele veren, Amerika, İngiltere, Fransa ile boy ölçüşen Cumhuriyet, bugün artık dağlarını mekan tutan üç-beş çapulcu eşkıya ile başa çıkamayıp müzakere masasına oturuyor.
Bir zamanlar, ‘çelik’ kadar sağlam temeller üzerine oturtulan Cumhuriyet’in, bugün artık kuruluşunun 100’üncu yıldönümü olan 2023 yılına kadar ‘tek parça’ halinde ayakta kalıp kalamayacağı tartışılıyor.
Acı ama gerçek.
* * *
‘Slogan’ milliyetçileri, ‘Sosyete’ halkçıları ve ‘Sömürge’ dindarları el ele vermiş hep birlikte Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorlar.
Allah’ın bir kulu da yakalarına asılıp sormuyor:
- “Hangi yüzle?..”
İsrafil K.KUMBASAR, 29 Ekim 2013
israfilkumbasar@yenicaggazetesi.com.tr