Dünyanın Düz Olduğuna İnananlar Derneği
(International Flat Earth Research Society)
Batı merkezli bilim tarihçileri evren, dünya, güneş sistemi ve gezegenler konusunda ilk doğru bilgilerin Kopernik, Kepler, Galieo vb. Batılı bilginlerce ortaya atıldığını yazarlar. Oysa gerçek bunun tümden tersidir.
İslam Bilginleri, Kopernik ve Galileo’dan yüzlerce yıl önce yeryüzünün küre biçiminde olup hem kendi çevresinde hem de güneş çevresinde döndüğünü kanıtlamış ve bunu yapıtlarında yazmışlardı. Bunun sonucu olarak astrolablar da tepsi biçiminde olmaktan çıkmış, küre biçiminde yapılmaya başlamış ve küre biçiminde ilk astrolablar İslam Bilginlerince üretilmişti.
Gazzali yaklaşık 1090 yıllarında yazdığı Tehafutu’l-Felâsife adlı kitabında “kafir” olarak damgaladığı kimi İslam bilginlerinin görüşlerini şöyle özetlemiştir:
“Örneğin onlar (Farabi, İbni Rüşt, vs.) ay tutulmasını açıklarken: ‘Ayın ışığını güneşten aldığını, dünyanın küre biçiminde olduğunu, uzayın dünya küresini çepeçevre kuşattığını, ay tutulmasının ay ile güneş arasına dünyanın girmesi sonucu, ay dünyanın gölgesi altında kalmakla güneş ışığının aya ulaşamamasından kaynaklandığını’ söylerler. Onlar (Farabi, İbni Rüşt, vs.) güneş tutulmasını açıklarken; ‘Bu olay, ayın güneş ile güneşe hakanın arasına girmesinden kaynaklanır, ay ile güneşin bir çizgiye gelmesiyle gerçekleşir’ derler.” [1]
O yıllarda Batılı bilginler, İslam bilginlerinin yapıtlarını çeviri yoluyla öğrenip, benimsedikleri bu bilgileri topluma öğretmeye davrandıklarında; Kilise karşılarına dikiliyor ve onları dinden çıkmakla suçluyordu. Yeryüzünün top gibi yuvarlak olduğu ve bu nedenle, dünyanın öbür tarafında da varlıkların bulunduğu bilgisine şiddetle saldıran Hristiyan Tanrıbilimciler şu soruyu soruyorlardı:
“Ürünlerin ve ağaçların aşağı doğru büyüyeceğine... yağmurların ve karın yukarı doğru yağacağına inanacak kadar kafasız bir insan olabilir mi?”
Aziz Augustine’in büyük etkisi, Kilise’nin, tepsi gibi düz olarak düşündüğü yeryüzünün altında da varlıkların olabileceği düşüncesine inatla karşı çıkmasında etkili oldu; bin yıl boyunca tepsi gibi düz olduğuna inandıkları yeryüzünün alt yüzeyinde insan bulunmadığına inanıldı.
VI. yy’da Gaza’dan Procopius, Hristiyanların bu inancını pekiştirecek “güçlü” bir savla ortaya çıktı:
“Yeryüzü tepsisinin alt yüzünde bir şey olamaz, çünkü öyle olsaydı İsa oraya da gitmek ve bir kez de oradakiler için acı çekmek zorunda kalırdı. Ayrıca, Cennet’in, Adem’in, (yılan kılığındaki İblis’in ve Nuh Tufanı’nın birer eşinin orada da olması gerekirdi. Bunlar birer tane olduğuna göre, yeryüzü tepsisinin alt yüzünde yaşayan varlıklar da olamaz; bu kesinlikle yanlıştır...”
Kilise ve Hristiyanlar, bu gibi savlarla, yeryüzünün tepsi gibi düz olduğuna ve alt yüzünde hiç bir varlığın yaşamadığına uzun süre inandı...
Gerçekte Hristiyan Kilisesi’nin tepsi gibi düz dünya anlayışı tümüyle onların “Eski Ahid”te okudukları yaradılış anlatısından kaynaklanıyordu. Buna göre dünya düzdü, çevresi sularla kaplıydı, dünya kıpırdamadan duruyor, güneş doğudan batıya doğru gidip geliyordu. İ.S. 85 yıllarında Mısır’da İskenderiye’de doğan ve İ.S. 165’te yine aynı yerde ölen Claudius Ptolemaeus’un “düz dünya” anlayışı “Eski Ahid”teki anlayışa uygundu ve Hristiyanlar bu dünya anlayışını benimsemekte hiç ikirciklenmediler.
İlk Hristiyanların dünya ve evrene ilişkin tasarımları Hıristiyanlığın Roma’da devlet dini olarak benimsenmesinden sonra daha da önem taşıdı. Çünkü artık bu anlayışın dışına çıkılması devlet eliyle yasaklanacak, buna aykırı dünya ve evren tasarımı yapanlar devletçe sorgulanarak susturulacaklardı. İlk Hristiyanlardan Lactantius’un İ.S. 303 - 311 yılları arasında, eşdeyişle Hıristiyanlığın Roma’da devlet dini olarak benimsendiği yıllarda yazdığı Divinarum Institucionum adlı yapıt, Hıristiyanlığın dünya ve evrene ilişkin tasarılarını devlet dinine dönüştürmesi bakımından önemliydi. Lactantius, bu kitapta, Ptolemaeus’un düz dünya anlayışını Hıristiyanlık adına onaylıyor, dahası bunu bir de haritayla perçinliyordu.
Ardından Hıristiyan Azizi Augustine de “düz dünya” anlayışını Hristiyanlığın ana inançlarından biri konumuna yükselten bir kitap yazacaktı.
Augustine’den 200 yıl sonra İ.S. 500-565 yılları arasında yaşayan Hristiyan Bizans’lı din bilginlerinden Procopius, düz dünya anlayışını sürdürdüğü gibi, İ.S. 550 yıllarında, sonradan papaz olacak olan Cosmas Indicopleustes adlı Yunanlı bir denizci de yazdığı “Hristiyan inancında Yeryüzü” (Xristianikh Topografia) adlı kitapta Hristiyanların “düz dünya” sını çizimlerle anlatıyordu: Cosmas’ın ardından Sevilla Papazı İsidore (570-636) Hristiyan Kilisesi’nin Düz Dünya Anlayışı’nı açıklayan bir kitap yayımlamıştı.
11. yüzyıl’da İslam bilginleri yeryüzünün küre biçiminde olduğunu çoktan bulgulamışken, Kilise’nin “düz dünya” anlayışında en küçük bir değişiklik dahi olmamıştı. Düz Dünya yalnızca Katolik Kilisesi’nin değil ister Ortodoks ister Protestan olsun Hristiyanlığın bütün mezheplerinin 19. yüzyıla dek değişmez inancı olmuştu. 1822’de Engizisyon “Modern gökbilimcilerin genel kanısı doğrultusunda güneşin sabit dünyanın ise güneşin çevresinde dönüyor olduğunu yazmak ve yayımlamak Roma (Vatikan Kilisesi) tarafından serbest bırakılmıştır.” duyurusu yapacak, [2] ancak bu Kilise’nin düz dünya anlayışını değiştirdiği anlamına gelmeyecekti. Bu duyuruyla, dünya yuvarlak değildir, düzdür, ama artık dünya yuvarlaktır diyenleri öldürmeyeceğiz, demiş oluyordu Kilise... 1838’de Friedrich Bessel yıldız paralaksını kanıtladığında Kilise’nin direnci kırılmış; 1957’de Sovyet Rusya’nın fırlattığı bir uydu (Sputnik) dünya çevresinde dönmüş; dünyanın top gibi yuvarlak olduğu görülmüş; dünyanın uzaydan çekilmiş görüntüleri yayılmış; ve bütün bunlardan sonradır ki, Papa II. Jean Paul, 10 Kasım 1979’da Galileo olayının yeniden araştırılmasını istemiş; 1981’de Vatikan’da bir araştırma kurulu oluşturulmuş; bu kurul 1982’de Galilei’nin “haklı olabileceğini” dile getirmiş, fakat “haklıdır” dememiş; tam 11 yıl çalışan bu Kilise kurulu, sonunda, 1992’de, Galilei’nin suçsuz olduğunu, görüşlerinin doğru olduğunu açıklamıştır. Kilise, İslam bilginlerince bin yıl önce ortaya konulmuş olan, “dünyanın top gibi yuvarlak olduğu ve güneşin çevresinde döndüğü”nü gösterir onca bilimsel kanıta gözlerini kapatıp bin yıl boyunca dünya düzdür demiş ve Hristiyanları dünyanın düz olduğuna inandırmayı taa 1992’ye varıncaya dek sürdürmüştür.
Ancak, bugün bile dünyanın düz olduğunu savunan kiliseler vardır. 1850’de İngiltere’de Samuel Birley Rowbotham tarafından kurulan “Düz Dünya Hareketi” (Flat Earth Movement), William Carpenter ve Charles K. Johnson tarafından sürdürülerek California Lancaster’de “Uluslararası Düz Dünya Araştırmaları Derneği”ne dönüşmüş ve bunlar, 1979’da “Düz Dünya Haberleri” adıyla bir dergi bile yayımlayarak, gece-gündüz, yaz-kış döngülerini, dünyanın düz olduğu inancının birer kanıtı olarak gösterebilmişlerdir.
Amerika’da Illinois Zion’da John Alexander Dowie ve Wilbur Glenn Voliva tarafından kurulan Katolik Hıristiyan Apostolik Kilisesi de, dünyanın düz olduğu inancını Voliva’nın 1942’de ölümünden sonra bugün bile “kilisenin temeli” olarak öğretmeyi sürdürmektedir. [3]
Kanada St. Thomas Üniversitesi Felsefe Profesörü (!!!) Leo Charles Ferrari, Uluslararası Düz Dünya Derneğinin Kanada örgütünü kurmuş ve 2010 yılında ölene dek dünyanın top gibi yuvarlak değil, tepsi gibi düz olduğunu kanıtlamak üzere yayınlar yapmıştır.
Düz Dünya inancını savunan Hristiyanlara göre dünyanın top gibi yuvarlak olduğuna inananlar: (ı)- “kafir”dirler, (ıı) “cehennemlik”tirler, (ııı) İsa yeniden yeryüzüne dönüp dünyanın tepsi gibi düz olduğuna karşı çıkanları toptan yok edecektir.
Evet, buna inanıyorlar.
Bunları neden mi yazıyorum? Kör inancın ne denli inatçı ve insanlık için ne büyük bir tehlike olduğunu hiç unutmayalım diye...
Dipçe:
[1] Bkz: İmam Gazali, “Filozofların Tutarsızlığı” (Tehafüt El-Felasife), çev: Bekir Sadak, Ahsen y. 1. basım- Mart 2002. Sf. 13
[2] Ronald Bruce Meyer, “The War on Galileo”
[3] Stanley Weinberg, “The Flat-Earth / Round Earth Controversy” 1986; William Carpenter, “One Hundred Proofs that the Earth Is Not A Globe”, Baltimore, 1885. Christian Catholic Apostolic Church, Zion, Illinois.
[1] Bkz: İmam Gazali, “Filozofların Tutarsızlığı” (Tehafüt El-Felasife), çev: Bekir Sadak, Ahsen y. 1. basım- Mart 2002. Sf. 13
[2] Ronald Bruce Meyer, “The War on Galileo”
[3] Stanley Weinberg, “The Flat-Earth / Round Earth Controversy” 1986; William Carpenter, “One Hundred Proofs that the Earth Is Not A Globe”, Baltimore, 1885. Christian Catholic Apostolic Church, Zion, Illinois.
Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Mart 2014
cengizozakinci@butundunya.com.tr