
Bu şartlarda; cari işlemler açığı olan yükselmekte olan piyasalarda, döviz sorununun yaşanacağı düşünülmektedir.
ABDde Başkanlık Seçimi
Amerikada Başkanlık seçimini değişim vaadi veren Barack Obama kazandı. Obamanın seçilmesi piyasalara olumlu yansıdı. ABD ekonomisi 2009 yılının ikinci yarısında düzelme eğilimine girebilir ve bu düzelmenin dünya ekonomisine yansımalarını 2010 yılında görebiliriz.
Türkiyeye Etkisi
Türkiye 2001 krizi sonrasında dünyadaki uygun ortam sayesinde büyüyen dış açığını finanse edebildi.
2002-2007 döneminde Türkiye 52 milyar dolarlık doğrudan sermaye yatırımı, 31.5 milyar dolarlık portföy yatırımı ve çoğu özel sektör borçlanması olmak üzere 77 milyar dolarlık yatırım çekti.
Ancak Ağustos 2008den sonra Türkiyeden dış kaynak çıkışı başladı. Son üç ayda yaklaşık 15 milyar dolar çıkış olduğu hesaplanıyor.
2007 sonunda 107 milyar doları aşan portföy büyüklüğü 2008 Ekim ayı itibari ile 59.5 milyar dolara inmiştir.
Sadece Ekim ayında 10 milyar USD kaynak çıkışı gerçekleşmiştir.
Sıcak para hacmindeki erime yabancıların portföylerini çözerek paralarını götürmelerine yol açtı. Ayrıca borsadaki düşme ile, faiz ve kurda belirli bir yükselme trendi ortaya çıktı.
Bugün cari işlemler açığı 50 milyar doların üstüne çıkarken, kaynak çıkışı ile birlikte cari işlemler açığı finansmanı sorun haline gelmektedir.
Ekim ayında gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın etkisi ile yıllık enflasyon yüzde 11.99'a yükselmiştir.
2009 Yılı Ekonomik Programı
2009 yılı Bütçesi ve Ekonomik Programının, dış konjonktürün etkisinin yeterince dikkate alınmadan hazırlandığı görülmektedir.
Dünyada değişen konjonktür ile beraber, Türkiyenin cari işlemler açığının finansmanı ve ihracat artışı sorun haline gelebilir.
2009 Yılı Nasıl Görünüyor?
Global krizin etkilerini, Brezilya ve Türkiye gibi yükselen piyasalara sahip ülkeler daha derinden yaşayacaklar.
2009 yılı, Türkiye açısından zor geçecek olup, büyüme hızı yüzde 1-2 düzeyine gerilerken durgunluk süreci yıl boyunca devam edecektir.
Bu dönemde büyüme hızının düşmesi ile birlikte işsizlik oranı da artacaktır. Reel sektör doğrudan etkilenecektir.
Eylül ayında toplam sanayi üretimi yüzde 5,5, imalat sanayii üretimi ise yüzde 6,4 azalmıştır. Ağustosta da yüzde 4,1 azalan sanayi üretimi ekonomik daralma konusunda ciddi sinyaller vermeye başladı.
Global krizin daha da etkili olması ve derinleşmesi durumunda Türkiyede faizler ve risk primi artacaktır.
Dış Açık Sorunu Ağırlaşacaktır
Büyüme yavaşlarken ithalat talebi de düşecektir. Ancak cari işlemler açığının finansmanı sorunu devam edecektir.
Özellikle 2008 yılında yatırım malı ithalatında çok belirgin bir düşüş gözlenmektedir. Ara malları ithalatında ise büyük bir artış söz konusudur.
Bu tablo yılın ilk yarısındaki enerji fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanmaktadır.
Bugün petrol fiyatları yarı yarıya gerilemiştir.
Haziran 2008den bu yana Demir-Çelik fiyatlarının tonu 1.200 -1600 dolardan 350-600 dolar düzeyine gerilemiştir. Hurda fiyatları 700 dolardan, 150 doların altına düşmüştür. Navlun fiyatları %70-80 oranında azalmıştır. Özetle; global piyasalarda durgunluğun 2009 sonuna kadar devam edeceği düşünülmektedir.
Türkiye ekonomisi 2008 yılı temmuz ayı itibariyle 45 milyar dolarlık dış açık vermektedir. Yıl sonu itibari ile dış açık 52 milyar USD olacaktır.
İhracat Artış Oranına Dikkat
İhracat Ocak - Ağustos döneminde geçen yıla göre yüzde 37.4 artmıştır.
Önümüzdeki yıl, dünyadaki durgunluk ve dış talebin daralması ihracatı etkileyecektir.
2009 yılında yurtdışından talebin azalması sonucu ihracattaki artış oranı düşebilir. Bu konuda önlem almak gerekir.
İhracatın 2009 yılında 140 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini düşünmek doğru olur.
2009 Yılında İthalat Artışı Ne Olacak?
* Türkiye ekonomisinin yüzde 2 düzeyinde büyümesi
* Dünyanın hemen her yerinde talep düştüğü için petrol fiyatlarının gerilemeye devam etmesi sonucu Türkiye ithalattan 10 milyar dolar düzeyinde tasarruf sağlayacaktır.
Özel sektörün yurtdışından kullandığı kredilerin geri dönüşlerinde sorunlar yaşanabilir.
Diğer yandan mali kurumların sendikasyon kredileri Kasım - Aralık ayında yoğunlaşmıştır.
Sendikasyon kredilerinin geri ödenmesinde önemli bir sıkıntı beklenmemektedir.
Ancak yurtiçinde kredi hacminin giderek düşmesinden dolayı bankalar ihtiyatlı hareket edeceklerdir.
Ayrıca kamunun dış borç geri ödemeleri ve 2009da oluşacak cari açıktan doğan ciddi düzeyde dış finansman ihtiyacı mevcuttur.
Hiç portföy çıkışı olmasa bile (son üç ayda yaklaşık 15 milyar dolarlık çıkış gerçekleşmiştir), Türkiyenin 2009 yılında en az 50 milyar dolara yakın miktarda dış kaynak bulması gerekmektedir.
Özel sektörün bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilenme olasılığı yüksektir.
Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler yurtiçi bankalardan yeni kredi kullanmakta güçlük çekeceklerdir.
Hatta mevcut kredilerin kısmen de olsa geri çağrılması olasılığı ile karşılaşacaklardır.
Kur yükselme trendine girmiştir. Döviz cinsinden borçları, döviz cinsinden varlıklarına kıyasla çok daha fazla olan şirketler sıkıntı yaşayabilir.
2009 yılı programına göre; hükümet, krize karşı aşağıdaki önlemleri almayı planlamaktadır:
* Yapısal reformlar ve özelleştirmelerin sürdürülmesi
* AB ile ilişkilerin, Ulusal Program çerçevesinde sürdürülmesi
* Reel sektöre yönelik teşvik araçlarının çeşitlendirilmesi, KOBİlere ve ihracatçı firmalara teşvik verilmesi
* Hazine bonosuna yatırımda, yabancı-yerli farkının ortadan kaldırması
* Mevcut durumda yabancıların vergi ödememesine karşın, yerli yatırımcıdan yüzde 10 stopaj kesiliyordu. Bu durum düzenlenmektedir.
* Hisse senedinde yerli yatırımcıdan alınan verginin kaldırılması
* KOBİlere faiz desteği
Dış kredi akışının sıkışması ve içeride bankaların daha eli sıkı davranmasının en çok KOBİ'leri etkilediği görülmektedir.
Bunun için KOBİ'lere bütçeden kaynak ayrılmıştır. KOBİ'lerin bankadan kredi kullanması halinde kredi faizinin bir kısmı bütçeden karşılanması öngörülmektedir.
Finansal işlemler üzerindeki yüklerin ve maliyetlerin azaltılması düşünülüyor.
Dış kredi akışında dünyadaki kriz yüzünden sıkışmalar yaşanacağı düşünülmektedir. 2009'dan sonraki dönemde BSMV'yi kademeli olarak düşürme gündeme gelebilir.
IMF ile yeni bir anlaşmaya dönük adımların atılması tartışılmaktadır.
Yurtdışındaki mevduatların Türkiye'ye çekilmesi için hazırlanan kanun tasarısı TBMMye sunulmuştur.
Işın Çelebi - Gazeteport
isin.celebi@gazeteport.com.tr
Kriz Türkiyeyi nasıl etkileyecek? II

2009 yılı bütçe tasarısı TBMMye sunulmuş olup, bütçede aşağıdaki konular dikkat çekmektedir:
* Bizim tespitlerimize göre; 2009 yılı bütçesinde, krizin etkileri ve çözümler yeterince ele alınmamıştır.
* 2009 yılında krizin etkisi ile, büyüme hızı yüzde üçün altına gerilerken; kamu maliyesi rakamlarında gelişmelere uygun değişiklikler yapılmamıştır.
* Faizlerin yüzde 23-25 düzeyinde olmasına karşın, gelecek yıl faizlerin yüzde 20'in altında olacağı tahmin edilmiştir.
* 2009 yılında özelleştirme gelirlerinin de 15 milyar YTL'yi aşacağı, bir başka deyişle özelleştirmelerin devam edeceği öngörülmüştür.
* Kamu maliyesi açısından ciddi bir önlem alındığı görülmemektedir.
2009 Yılı Programında Makro Büyüklükler
Devlet Planlama Teşkilatınca (DPT) yayınlanan Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar 2009 raporuna göre;
* Cari işlemler açığının Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranı hem 2008 hem de 2009 için yüzde 6.4 olarak belirlendi.
* Cari işlemler açığının yıl sonunda 51.5 milyar dolar düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Cari açığın gelecek yıl yüzde 2.1 oranında azalarak 50.4 milyar dolar olması bekleniyor.
* Gelecek yıl ihracat (FOB) bavul ticareti dahil 155.02 milyar dolar, bavul ticareti hariç 149 milyar dolar olarak tahmin edildi.
* İthalat (CIF) ise 2008de 218 milyar dolar, 2009da 232.5 milyar dolar, olarak öngörüldü.
* İhracatın (bavul hariç) gelecek yıl bu yıl sonuna göre yüzde 8.4, ithalatın ise 6.7 oranında artması bekleniyor.
Bütün bu rakamların Haziran-Temmuz aylarında hazırlandığı anlaşılmaktadır. Gerekli revizyonların yapılmadığı görülmektedir.
* Bu yıl sonunda ihracat gerçekleşme tahmini 137.5 milyar dolar, bavul ticareti dahil 143.09 milyar dolar olarak belirlenirken, ithalat ise 218 milyar dolar olarak öngörüldü.
* Dış ticaret açığının ise bu yıl 63.429 milyar dolar, gelecek yıl ise 64.535 milyar dolar olması bekleniyor.
* Turizm gelirleri 2008 yılında 19.1 milyar dolar, 2009 yılında 21.1 milyar dolar olarak öngörüldü.
* İşçi gelirleri ise gelecek yıl 1.3 milyar dolar olarak hesaplandı.
* GSYH büyümesi, hem 2008 ve 2009da yüzde 4 olarak öngörüldü.
* GSYH büyüklüğü cari fiyatlarla 2008de 994.3 milyar YTL (801.867 milyar dolar) , 2009da 1,111.438 milyar YTL (788.365) milyar dolar tahmin ediliyor.
* Kişi başına GSYH, 2008 yılı için 11,228 dolar, 2009 için 10,913 dolar olarak hesaplandı.
* TÜFEnin bu yıl sonunda yüzde 10, 2009da yüzde 7.5 olacağı hesaplandı.
Tablo 1
DPT Genel Ekonomik Hedefler ve Makro Büyüklükler - 2009

Global Krizin Türkiyeye Etkilerini Dengelemek ve Krizin Fırsata Dönüştürülmesi için Küçülme ve Durgunluk Sorununun Çözümü Şarttır
Yüzde 2lere gerileyeceği öngörülen büyümeyi yüzde 5lere çıkarmak çok önemlidir.
Reel Sektörün kaynak sıkıntısı çekmemesi için, Kamu Bankalarının kredilerini 2-3 kat arttırarak, kredi arzını genişletmesi gerekir.
a. Halk Bankası KOBİlere,
b. TCZB ve Vakıfbank büyük şirketlere kaynak temin edebilir.
c. Özel Bankaların ihtiyacı olan kaynaklar bulunmalıdır.
Bugün bankalar beklemeye geçmişlerdir.
Ayrıca, iki-üç ay sonra reel sektör sıkıntıya girdiğinde işsizlik artacaktır.
Piyasaları canlı tutmak için;
Kamu Yatırımları genişletilmelidir.
Böylece işsizlik sorunu dengelenirken, piyasanın likit ihtiyacı karşılanabilir.
a. Yatırım programında emek yoğun alanlara ayrılacak kaynaklar arttırılmalıdır.
İnşaat sektörü harekete geçirilmelidir. Karayolları, elektrik iletim hatları ve sulama projelerine öncelikle ödenek tahsis edilmesi yararlı olacaktır.
b. Enerji sektöründeki önemli projeler, iletim hatları ve diğer altyapı yatırımlarının hızlandırılması, inşaat sektörünün harekete geçirilmesi piyasaların canlanmasını sağlayacaktır.
c. Vergi oranlarının düşürülmesi çok yararlı olacaktır.
Cari İşlemler ve Dış Ticaret Açığının Dengelenmesi Konusu
a. Eximbank Kanunu yenilenmeli, Eximbanka esneklik ve dinamizm kazandırılmalıdır.
b. Eximbankın sermayesi 2-3 kat arttırılmalıdır. Bu kararlar ihracatın ve büyümenin gelişmesine yol açacaktır.
c. İhracat potansiyeli yüksek olan Cezayir ve Şili gibi ülkelerle Serbest Ticaret antlaşmaları hızla imzalanmalıdır.
d. Kredi Garanti Fonu gibi sistemler geliştirilmelidir.
Bazı temel sektörlerde ithalatı frenlemenin, bazı düzenlemeler yapmanın dış ticaret açığının azalmasına, yerli üretimin artmasına olumlu etkileri olacaktır.
Sektör bazında mikro ölçekli kararlar önemli sonuçlar sağlayacaktır. Çinin etkisiyle elektronik sektörü çökmüştür.
Örneğin; Elektronik ve otomotiv ithalatında tarife dışı engeller uygulanmalıdır.
Ayrıca Çinden yapılan ithalatlara ABde olduğu gibi tarife dışı engeller konulmalıdır.
Demir-Çelik Sektöründe Rusya ve Ukraynadan yapılan ithalatlara telafi edici fon konulabilir.
Ayrıca UKRAYNA gibi ülkeler ile yapılacak olan ithalat ağırlıklı Serbest Ticaret Antlaşmaları geciktirilmelidir.
Yerli Üretimin İhracatı İçin Maliyetleri Düşürmek
Enerji Sektörü başta olmak üzere birçok alanda gereksiz vergi ve vergi benzeri kesintiler bir yıl süreyle kaldırılmalıdır.
Örneğin Hurda ve Kömür ithalatında çevre katkı payı alınması bir yıl süreyle geçici olarak durdurulabilir.
Benzer uygulama petrol, doğalgaz ve elektrikte de uygulanabilir.
Dar ve Orta Gelir Gruplarının Kredi Kartı Ödemeleri İçin Fon Oluşturmak
Kredi Kartı geri ödemeleri için kamu bankaları kanalıyla orta vadeli ve düşük faizli kredi oluşturmak yararlı olacaktır.
Bunun için bir milyar dolarlık bir FON oluşturulabilir.
Kaynak Nasıl Bulunacak?
Bugün Merkez Bankasının (TCMB) döviz rezervi 78 milyar dolar düzeyindedir.
Hazinenin elinde 20 milyar dolar rezerv niteliğinde kaynağı vardır.
Ayrıca Kamu Bankalarında kullanılabilecek kaynaklar yeterince bulunmaktadır.
ÇELEBİnin Öngörüleri ve Hesaplamaları
Makro Ekonomik Tahminler ve Finansal Göstergeler

Sonuç
1. Bu kriz farklı niteliklere sahiptir. Ülke krizi değil global krizdir ve böyle değerlendirilerek çözümler üretilmelidir.
2. Dünyadaki durgunluk sürecinin gelecek 2 yıl devam edeceği düşünülmektedir. 2009 yılında durgunluk derinleşecektir. GSMH artış oranı yüzde 2lere gerileyebilir.
3. 2008 yılı büyüme hızı yüzde 3lere gerilerken, cari işlemler açığı artmaktadır. Bu durum 2009 yılında da devam edecektir.
4. Bu dönemde, dış kaynak girişleri azalırken, global piyasalarda dış talep düşmektedir. Buna paralel petrol ve emtia fiyatları da gerilemektedir.
5. Temel sorun, borç veren ülkelerdeki krizden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, Türkiye olarak; ihracatı artırmak, atıl kaynakları harekete geçirmek ve tasarruf oranını yükseltmek gerekli hale gelmiştir.
6. Türkiyeden ciddi kaynak çıkışı söz konusudur. Sadece Ekim ayında kaynak çıkışının 10 milyar dolar düzeyinde olduğu hesap edilmektedir.
7. Faizler artarken reel sektörün 190 milyar dolar düzeyindeki döviz borcu bulunmaktadır. 2009 yılında geri ödemeler sorun haline dönüşebilir.
8. Ayrıca finans sektörü ile reel sektör arasındaki sorunların hızla çözülmesi gereklidir.
9. Bu çözümlerin hayata geçmesi için:
a. Ekonomiyi canlı tutacak uygulamalar ile küçülme ve durgunluğu tersine çevirmek gereklidir.
b. Reel sektörün üretim ve ihracat artışını sağlamak için sağlıklı finansman temini önemlidir.
c. Türkiyenin, AB yolunda ilerlemesi, komşu ülkelerle ekonomik ilişkiler geliştirmesi yararlı olacaktır.
Işın Çelebi - Gazeteport
isin.celebi@gazeteport.com.tr