ABD’NİN Güneydoğu Anadolu’ya burnunu iyice soktuğu 1980’den “Kürt açılımı”nı dayattığı bugüne kadar 30 yıldır Washington’da gazetecilik yapan Yılmaz Polat “CIA Pençesinde Açılım” kitabında inanılmaz ilişkilerden söz ediyor.
Ulus Dağı Yayınları’ndan çıkan kitapta Polat, Türkiye’den Amerika’ya giden (gönderilen) kimi siyasetçilerin, bürokratların, akademisyenlerin ve gazetecilerin CIA’nın kucağına nasıl oturduğunu (oturtulduğunu) akıcı bir üslupla anlatıyor.
Kirli ilişkilerin ve işbirlikçiliğin vardığı boyut inanılır gibi değil ama gerçek. Alt başlığı “Kirli Oyunun Gizli Belgeleri” olan kitaptan bir bölüm:
- “2009, açılım yılı olarak yaşandı. Fethullah Gülen’le ilişkili Today’s Zaman gazetesinden bir grup yazar, haziranda Washington’a geldiler. Yazarlar Obama yönetiminin Ergenekon davasına karşı sessizliğinden duydukları rahatsızlığı birinci ağızdan iletmek için Washington turlarına başladılar.
Bülent Keneş, Yavuz Baydar, İhsan Dağı, Kemal Cengiz, Lale Sarıibrahimoğlu, ‘zaman ayarlı’ ileti için Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, Brookings Enstitüsü, Center for American Progress ve Washington Enstitüsü’ne gittiler. Görüşmeler yayınlanmamak koşuluyla yapılmış olmalı ki kapalı kapılar ardında Amerikalılara Türk subaylarından yakınmalarının ve darbe olasılıklarıyla ilgili söylediklerinin ayrıntıları dışarı yansımadı.”
Biraz da kitabın yayıncısı Mustafa Yıldırım’a kulak verelim:
- “Irak Kürt aşiretleri ve PKK hareketlerine ilişkin CIA raporlarından ve gizli yazışmalardan, ABD’nin Kürt milliyetçilik hareketini ve ılımlı İslamcılık yapılanmasını önce denetimi altına aldığı sonra da Washington’dan yönetmeye başladığı anlaşılmaktadır.
CIA belgelerinde adlarının üstü karalanan ve devlette önemli görevlerde bulunduğu sezilen ‘muteber adam’ ya da adamların CIA yönetimince ‘takdir’ edilmeleri şaşırtıcı değil; ama çok yönlü oyuncuların kirli ilişkilerinin; yetersiz yöneticilerin ve ihtiraslı politikacıların, kuryeliğine soyunan medyacıların ülkeye verdikleri zararın boyutu sanılanın da ötesindedir.”
Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım, Kirli Oyunun Gizli Belgeleri” kitabını tek kelimeyle tanımlamak gerekirse: Kucaktakiler!
İlker Başbuğ emekli olduğunda!
CIVANIMIN ilk Genelkurmay Başkanı “hocam” Orgeneral Hilmi Özkök, emekli olunca İzmir’e yerleşti. Kasaptaki ete soğan doğramayan Özkök, emeklilik günlerini sokak kedilerine ciğer doğrayarak ve torun bakarak geçiriyor.
Cıvanımın ikinci Genelkurmay Başkanı “audi” Orgeneral Yaşar Büyükanıt, emekli olunca İstanbul’a yerleşti. Ser verip sır vermeyen Büyükanıt emeklilik günlerini zırhlı otomobili ile Fenerbahçe’nin maçlarına giderek geçiriyor.
Cıvanımın üçüncü Genelkurmay Başkanı “paslaşmacı” Orgeneral İlker Başbuğ, 30 Ağustos’ta emekli olunca ne yapacak, hiç düşündünüz mü?
Bence... Emekli olunca Ankara’ya yerleşecek ve turizm sektörüne girecek! İlker Başbuğ Turizm ve Seyahat Limitet Şirketi gibi bir şirket kurup Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine cephe turu düzenleyecek: Örneğin Şemdinli Gediktepe’ye çok özel yerli ve yabancı turistleri götürüp gezdirecek: “Şurası başbakanımızla birlikte çömeldiğimiz yer. Şurası karşı dağlara birlikte baktığımız yer. Şurası birlikte poz verdiği yer.”
Bu arada nihavent makamında bir şarkı çalıyor olacak: “Şurası göz göze geldiğimiz yer/ Şurası söyleşip güldüğümüz yer/ Şurası baş başa kaldığımız yer/ Buralara sık sık gelişim ondan!”
Geç
Rana Pamir: “Recep, Toronto’daki görüşmeye bir saat geç gelen Obama’yı çömelerek mi bekledi, ayakta mı!”
Savcılar
Şefik Alan: “İlhan Selçuk’un ardından on binler yürüdü. Tanrı ömür verir de görürsek; bakalım Ergenekon savcılarının arkasından kaç kişi yürüyecek?”
Takiye
Ertan Somunkıran “Abdullah Gül’e göre dost düşman belli değilmiş. Demek ki yabancılar da takiyeyi öğrenmiş!”
TSK’nİn sloganı değiştirilmiş:
Güçlü iktidar, güçlü Türkiye!
2 Temmuz 2010 - Deniz SOM