Kürt İslam Faşizmi

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Kürt İslam Faşizmi

İletigönderen zaman » Sal Nis 01, 2008 22:19

Türkiye Cumhuriyeti aslında kurulduğundan beri kürt-islam faşizminin bölücülüğü altında yaşamaktadır. Kürtler İslamcı, İslamcılar kürt olmaktadır. Cumhuriyet tarihinde çıkan ilk ayaklanmalar dan, günümüzdeki şeriat havarilerinden ve bölücü terör örgütü pkk’ya kadar hepsi ya kürt ya şeriatçı yada tersidir. Günümüzdeki konumları artık bırakınız Cumhuriyet’i, Türkiye düşmanlığına kadar vardırmışlardır işlerini.
Kürt-islam faşistleri’nin destekçisi bu günlerde de kanıtlandığı gibi dış kaynaklıdır. AKP’nin kapatılması nedeniyle açılan dava durumunda bile ‘’aman yabancı sermaye kaçar’’ dediklerinde, kendi ağızları ve koro halinde, dış odaklara ne kadar bağlı olduklarını itiraf etmişleridir *. Yabancı sermaye dedikleri de bu ülkeyi sapına kadar sömüren güçlerdir.
Ülkemizde ve dünyada medyanın tek görevi asıl söylenmemesi gerekenleri saklamaktır. Siz hiç bu ülkede kürt-islam faşizmin den bahseden bir gazeteci gördünüz mü? Medyada bu konunun uzağından bile bahseden Erbil TUŞALP yazıları nedeni ile radikal gazetesinden hemen kovulmuştur.
Şemdinli’den başlayan Danıştay baskınına ve Hrant Dink suikastine giden süreç de Kürt-İslamcı faşist çetenin provokasyonlarını görebilirsiniz.
Kürt-İslam faşizmi ülkemizde sözde Müslüman geçinenlerin, Amerika’da hazırlanıp servis edilen tezleri, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde uygulamaya çalışmalarının adıdır. Kürt-islam faşistleri şimdiye kadar ,dikkat edilirse Cumhuriyetimiz kurulduğundan Refah dönemine kadar bizzat din ön plana çıkartılarak toplum üzerinde baskı kuruluyordu. Şimdi ise din, üzeri demokrasi ve yasalar gerekçe gösterilip, örtüldükten sonra baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Kürt-İslamcılar bu sefer yöntem ve tarzlarında değişikliğe giderek baskıcı ve dayatmacı politikalarını uygulamaya çalışmaktadırlar. Örneğin; “Kadını özel alana hapseden, kamusal alandan dışlayan, cinsiyet ayrımcılığına dayanan baskıcı ve tutucu anlayışlar medeni olamaz” diyorlar.
Bu tabloda Şeriatçı hareket ile PKK ve tüm sağ güçler birleşirken, karşısında ise Atatürkçü, milliyetçi ve solcu güçler Türkiye’nin anti faşist cephesini oluşturmak zorundadır.
*Ama biz özellikle ülkemizde bir toplumsal gerilim olmasın diye sabırla hareket ediyoruz. Ve diyoruz ki bir toplumsal mutabakat olsun. Bakın benim kızlarım ABD’de okuyor. Burada o özgürlük var. Ama ülkemde yok. Şu anda ben bu acıya sadece ülkemde bir toplumsal gerilim olmasın diye katlanıyorum (kapatma davası iddianame Ek.28)
Kullanıcı küçük betizi
zaman
Üye
Üye
 
İletiler: 32
Kayıt: Sal Oca 22, 2008 22:00

Re: Kürt İslam Faşizmi

İletigönderen kaye » Sal Nis 01, 2008 23:02

zaman yazdı:Kürt-İslamcılar bu sefer yöntem ve tarzlarında değişikliğe giderek baskıcı ve dayatmacı politikalarını uygulamaya çalışmaktadırlar. Örneğin; “Kadını özel alana hapseden, kamusal alandan dışlayan, cinsiyet ayrımcılığına dayanan baskıcı ve tutucu anlayışlar medeni olamaz” diyorlar


Bu söze ne denebilir ki, komedi ötesi :)
Asıl kadını "mal" gibi gören, fanusa sokmaya çalışan, insanları kadın-erkek, haram-helal diye ayıran, cinsî menfaatleri doğrultusunda harem kurmayı dinin emriymiş gibi göstererek kadını cinsel meta algılayan kendileri değil midir!!!

Şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Her Kürt olduğunu iddia eden kimse hain olamayacağı gibi, her Türk olduğunu iddia eden de vatanperver olacak diye bir kural yoktur..

Bir de bu başlığın en önde gideni "Hainüzzaman"dır, hepimiz bilmekteyiz...

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Panzehir » Sal Nis 01, 2008 23:32

- Bölüm Kuralları -

Başlık taşınmıştır.

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02

İletigönderen Aydoğdu » Cmt Nis 05, 2008 4:45

Doğru tespitler. Ben bunlara 2 yıldır Kürt İslamcılar (İslamcı olmaları sözdedir.) diyorum ve çeşitli platformlarda bu konuya değinmiştim. Dikkat edin tarihimize Şeyh Said isyanı mesela. İslam dini adına ayaklanmaya çağıran bir bildiriyle harekete geçtiler. Yine bu kişiler Kürt İstiklal Komitesi üyesi idiler.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Aydoğdu
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Cmt Nis 05, 2008 4:37

İletigönderen zaman » Cmt Nis 19, 2008 0:01

Araf okuyanlar kime taraf

Arap dili ilginç bir dildir. Örneğin kelime anlamıyla orta yer anlamına gelen Araf’ın başına Türkçemizdeki “t” harfini koyarsak “taraf” kelimesi ortaya çıkar ki, bu sefer ortada bir yer değil; bir uçta, bir kutupta olma söz konusu olur.

Şimdi diyeceksiniz ki bu konuya neden girildi!

Bundan 3-4 ay önce Araf diye sözde bir korku filmi vardı. Bu konuya o nedenle girilmediği gibi, Elif Şafak’ın Araf adlı romanı için hiç girilmedi. Bu konuya Fethullah’ın desteklediği Taraf gazetesi için de girmedik.

Peki, öyleyse ne için girdik?

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP’ye, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği gerekçesiyle kapatma davası açması, AKP’de büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştu. AKP ilk şoku atlatınca ilk yaptığı şey de, kin ve öfkeyle oraya buraya saldırmak olunca, AKP’li siyasetçilerden Kürt-İslamcılıklarına uygun sözler çıkmaya başladığını gözlemledik.

Tayyip, kapatılma sürecinin başlamasından sonra, AKP Yalova İl Kadın Kolları 2. Olağan Kongresine katılmış, burada türban sorununun çözümüne yönelik girişimlerinden dolayı açılan kapatma davasını ve muhalefetin tavrını eleştirmişti.

Kongrede, “Vur vur inlesin, Baykal dinlesin!” sloganlarından sonra Tayyip; “Gözü var ama görmüyor, kulağı var ama duymuyor” diyerek Araf suresi 179. ayetini okumuştu. İşte bu nedenle bu konuya girdik; gerçi Tayyip bu ayeti daha önce de okumuştu.

Bizim merak ettiğimiz konu şu: Tayyip neden bu ayeti okuma gereği duydu?

Öyle ya, Mekke’de inen bir sure ile Baykal’ın veya AKP’nin kapatılmasını isteyenlerin ne gibi bir bağlantısı olabilir? Tayyip acaba ne demek istemiş olabilir? Tayyip sürekli “ötekiler”, “diğerleri” diye eleştirdiği diğer tarafın kendisini hiç anlamadığını mı demek istiyor? Yahut; “Biz Müslümanız, siz laiksiniz. İsteseniz de bizi anlayamazsınız” mı demek istiyor?

Tayyip, Çanakkale’de yapmış olduğu bir konuşmada da; “Seyit Onbaşı’yı Seyit Onbaşı yapan imandır. Hadi onu da inkar etsinler. Hadi ona da laikliğe aykırı desinler” diyerek, kapatılma istemine tepkisini gösteriyordu. Dikkat edilirse gerek ayet okuyarak, gerek dini söylemler kullanılarak, konu hukuk kapsamından dışarı çıkartılıyor.

Yanlış anlaşılmasın, Tayyip ayet okuyamaz demiyoruz. Zaten Türkiye’nin “The İmam”ı olan Tayyip’in ayet okumasından daha normal ne olabilir ki? Ancak şehitler için “kelle”, bölücübaşı için “sayın” ifadelerini kullanan birinin; iş şehitlik, gazilik, iman gibi konulara gelince konuşmaya hiç hakkı olmadığını buradan açıkça ifade etme ihtiyacını hissediyoruz.

Kaldı ki, Türkiye’nin imamı, okuduğu surenin bile ne anlama geldiğini bilmemektedir. Eğer Tayyip, Araf suresini baştan sonuna kadar okumuş olsaydı, bu ayetin bizzat kendi eylemlerini tarif ettiğini anlayacaktı!

O surede bazı peygamberlerin yaşadığı olaylar anlatılır. Bu surede Musa Aleyhisselam’dan da bahsedilir. Herkesin bildiği gibi Musa Aleyhisselam İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir. Yani bugünkü Yahudilerin atalarına peygamber olarak gelmiştir. Bu surede Yahudilerin, Hz. Musa’nın getirmiş olduğu hak dini anlayıp yeterince idrak edemedikleri, dolayısıyla helak edildiği anlatılır. Araf suresinin 179. ayeti de bu konuyla bütünlük arz etmektedir. Kalpleri olup da anlamayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitemeyenlerden birileri de Yahudilerdir!

İşte Türkiye’nin imamı, Ortadoğu’da milyonlarca Müslümana zulmeden, öldüren Yahudi İsrail ve Evanjelist ABD ile işbirliği yapmaktadır. Biz iddia etmiyoruz; kendisi demedi mi “Ben BOP eşbaşkanıyım” diye? Yani Tayyip, en baştan beri kimlerden taraf olduğunu bizlere açıkça itiraf etmiştir: Tayyip, Yahudilerden taraftır!

Tayyip, Araf suresini okuyarak laik kesimi eleştirmeye çalışmaktadır ama Tayyip; kalbi mühürlenmiş, hakkı ve hakikatı göremeyecek kişilerle sarmaş dolaş olmuştur. Dün siyonizme sövenler, bugün siyonist dostu olmuştur.

Ama bir zamanlar Tayyip; “Radikal değil orta yolcuyum. Hiçbir zaman uçta olmadım” diyordu (Hürriyet, 10 Temmuz 1998). “Tayyip şimdilerde Araf’ta (orta yer) mıdır, yoksa ABD ve İsrail’in tarafında mıdır?” gibi bir sorunun cevabını Tayyip’e gönül verenler aslında bizden çok iyi bilmektedirler.

O zaman bu soruyu AKP’ye gönül verenlere soruyoruz: Tayyip o yıllarda orta yolcu ise, şimdi neyin yolcusudur?

Amerika Irak’ı işgal ediyor, milyonlarca Müslüman öldürülüyor, kadınların ırzlarına geçiliyor, Tayyip ise olaya para yönünden bakıyor ve 1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmesi için şöyle diyordu: “Savaşa hayır diyenler yarın maaş alamayıp aç kalınca söylediklerini unuturlar. ABD’ye destek olmazsak daha ağır ekonomik program uygulamak zorunda kalırız, dengeler altüst olur” (Cumhuriyet, 02.03.2003).

Tayyip başka ne diyordu: “Ben ülkemin kasasına ne girer buna bakarım. Gerektiğinde tabii onun pazarlığını da yapacağım.” Tayyip’ten sonra AKP’nin en büyük fedaisi Cemil Çiçek ise; “Dahil olmadığımız bir işten dolayı zarar görüyorsam ve göreceksem ve ABD’yle pazarlığa girmezsem bu ahmaklık olur” diyordu (Cumhuriyet, 23.02.2003).

Sözde dindar olanlara bak sen! Dini imanı para olmuş. Ama Tayyip; “Paranın dini olmadığı gibi ekonominin de kesinlikle dini olmayacağını” belirtiyordu (Cumhuriyet, 20.01.2004).

Evet, Türkiye’nin imamı fetva vermeye devam ediyor. Tayyip başka ne diyordu: “Siyasette bir marketing var, bunu bilmiyorlar. Ben ülkemi pazarlıyorum. Aynı şeyi KKTC için de söylüyorum” (Cumhuriyet, 01.11.2005).

Türk kanıyla sulanmış Türkiye’yi ve KKTC’yi para için satan, Müslümanların büyük bir çoğunluğunun yaşadığı Ortadoğu’yu hayli hayli satar! Adam zaten BOP eşbaşkanı.

Kürt-İslamcılar dün olduğu gibi bugün de ABD ve NATO’nun tarafındadır

AKP, iktidara geldiği 3 Kasım 2002 yılından beri ABD’nin emrinden çıkmamaya özen göstermektedir. Özellikle 1 Mart tezkeresi olsun, Afganistan’a Türk birliği gönderilmesi olsun ABD’nin hiçbir isteği geri çevrilmemektedir. Son olarak bunu Lübnan’a Türk birliği gönderilmesinde gözlemledik.

Yakın bir zamanda da Dick Cheney’in Türkiye’ye gelmesi, NATO askeri gücünün artırılması için yine Türk askeri istediği herkesin malumudur.

Yalnız unutturulmaya, gözden kaçırılmaya çalışılan bir konu vardır; o da ABD’nin İran’ı işgal etme planıdır. İşte bu planda Türkiye’ye büyük bir rol biçilmiştir. Sözde Müslüman AKP’lilerin Irak işgalinde olduğu gibi İran işgalinde de Müslümanların yanında değil, ABD’nin yanında olacağını TÜRKSOLU gazetesi olarak sürekli olarak yazdık.

Ortadoğu’da Müslümanların kanına girilecektir ama ortada Müslümanız diye gezen AKP’liler yine olacaktır; bundan hiç şüpheniz olmasın. Önemli olan Müslümanların çıkarı değildir! Nasıl övünüyordu Tayyip hatırlayalım: “NATO çıkarları için evlatlarını seve seve ölüme göndermiş…” Nasıl övünmesin? Kendine örnek aldığı DP daha NATO’ya alınmadan önce Amerikan çıkarı için Kore’ye asker göndermedi mi? Gönderdi. Hiç merak buyurmayın, Türkiye’de dinini, imanını, ruhunu Amerika’ya satanlar olduğu sürece, Türk askeri Ortadoğu’daki İslam ülkelerine karşı kullanılır. Hele başta AKP gibi bir parti varsa!

Sonuç olarak şunu söylemek istiyoruz: AKP’ye açılan kapatma davası Türkiye’nin hayrına olduğu gibi Ortadoğu’daki Müslümanların da hayrınadır. Yoksa AKP, bu zihniyetle daha çok Müslümanın kanına girecektir. Olaya bu gözle de bakılmalıdır.

Gerçi bugün AKP gitse bile AKP ayarında bir parti her zaman gelecektir. Deniz Gezmiş Savunma’sında ne diyordu: “Türkiye bu çağdışı koşullardan kurtarılmadıkça; Süleymancılık, Nurculuk, şeyhlik, derebeyi artığı toprak ağalığı ve işbirlikçi sermaye kurumları tasfiye edilmedikçe DP’liler, AP’ler hep iktidara geleceklerdir. Ve hem de ‘Milli İrade’yi temsil ettiklerini söyleyeceklerdir” (Savunma, İleri Yayınları, s. 188).

Deniz Gezmiş’in 1970’li yılların Türkiye’si için söyledikleri bugünü de anlatmıyor mu? Anlatıyor, hem de tam olarak bugünlerde yaşadığımız AKP sorununu anlatıyor.

Bundan dolayı DP’ler, AP’ler, ANAP’lar, AKP’ler başta oldukları sürece, yani özetle Kürt- İslamcılar başta olduğu sürece ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden düzenlemeye yönelik çalışmaları aksamayacaktır.

Eski Dışişleri Bakanı Gül; “BOP’ta askeri müdahale yok” (Cumhuriyet, 06.03.2006) diyerek işbirlikçiliklerini gizlemeye çalışsa da, ABD’nin gerek Afganistan, gerek Irak’a yaptığı askeri müdahaleler bunun tam aksini göstermektedir.

Kaldı ki, Ortadoğu’da 22 ülkenin sınır ve rejimlerinin değişeceğini hesaba katarsak, askeri müdahalenin olmaması söz konusu değildir.

Kürt-İslamcılar karanlık emellerini ve işbirlikçiliklerini ne kadar gizlemeye çalışsalar da, yalanları gün be gün çıkmaktadır. 90’lı yıllarda yurtsever, gerçekten aydın yazarlarımız Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmaya çalışacağını ısrarla yazıyorlardı. Birileri de çıkıp; “Bunlar komplo teorileridir” diyerek Tanzimat aydını olmanın gereğini yerine getiriyordu. Peki ne oldu? 10-15 sene içinde Kürt aşiretleri Irak’ın başına getirildi. Yani Irak tümden Kürt devleti oldu!

Dikkat edilirse, ANAP ve AKP gibi süper Kürt-İslamcılar iktidara gelince, ABD Ortadoğu’nun haritası değiştirmekte zorlanmamaktadır. Neden acaba?

Neden acaba sözde Müslüman siyasetçiler iktidara geldiklerinde, Ortadoğu’daki Müslümanların görmekte oldukları zulüm bir kat daha artmaktadır?

Neden?

http://www.turksolu.net/182/yilmaz182.htm
Kullanıcı küçük betizi
zaman
Üye
Üye
 
İletiler: 32
Kayıt: Sal Oca 22, 2008 22:00


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x