Araf okuyanlar kime taraf
Arap dili ilginç bir dildir. Örneğin kelime anlamıyla orta yer anlamına gelen Arafın başına Türkçemizdeki t harfini koyarsak taraf kelimesi ortaya çıkar ki, bu sefer ortada bir yer değil; bir uçta, bir kutupta olma söz konusu olur.
Şimdi diyeceksiniz ki bu konuya neden girildi!
Bundan 3-4 ay önce Araf diye sözde bir korku filmi vardı. Bu konuya o nedenle girilmediği gibi, Elif Şafakın Araf adlı romanı için hiç girilmedi. Bu konuya Fethullahın desteklediği Taraf gazetesi için de girmedik.
Peki, öyleyse ne için girdik?
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkayanın AKPye, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği gerekçesiyle kapatma davası açması, AKPde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştu. AKP ilk şoku atlatınca ilk yaptığı şey de, kin ve öfkeyle oraya buraya saldırmak olunca, AKPli siyasetçilerden Kürt-İslamcılıklarına uygun sözler çıkmaya başladığını gözlemledik.
Tayyip, kapatılma sürecinin başlamasından sonra, AKP Yalova İl Kadın Kolları 2. Olağan Kongresine katılmış, burada türban sorununun çözümüne yönelik girişimlerinden dolayı açılan kapatma davasını ve muhalefetin tavrını eleştirmişti.
Kongrede, Vur vur inlesin, Baykal dinlesin! sloganlarından sonra Tayyip; Gözü var ama görmüyor, kulağı var ama duymuyor diyerek Araf suresi 179. ayetini okumuştu. İşte bu nedenle bu konuya girdik; gerçi Tayyip bu ayeti daha önce de okumuştu.
Bizim merak ettiğimiz konu şu: Tayyip neden bu ayeti okuma gereği duydu?
Öyle ya, Mekkede inen bir sure ile Baykalın veya AKPnin kapatılmasını isteyenlerin ne gibi bir bağlantısı olabilir? Tayyip acaba ne demek istemiş olabilir? Tayyip sürekli ötekiler, diğerleri diye eleştirdiği diğer tarafın kendisini hiç anlamadığını mı demek istiyor? Yahut; Biz Müslümanız, siz laiksiniz. İsteseniz de bizi anlayamazsınız mı demek istiyor?
Tayyip, Çanakkalede yapmış olduğu bir konuşmada da; Seyit Onbaşıyı Seyit Onbaşı yapan imandır. Hadi onu da inkar etsinler. Hadi ona da laikliğe aykırı desinler diyerek, kapatılma istemine tepkisini gösteriyordu. Dikkat edilirse gerek ayet okuyarak, gerek dini söylemler kullanılarak, konu hukuk kapsamından dışarı çıkartılıyor.
Yanlış anlaşılmasın, Tayyip ayet okuyamaz demiyoruz. Zaten Türkiyenin The İmamı olan Tayyipin ayet okumasından daha normal ne olabilir ki? Ancak şehitler için kelle, bölücübaşı için sayın ifadelerini kullanan birinin; iş şehitlik, gazilik, iman gibi konulara gelince konuşmaya hiç hakkı olmadığını buradan açıkça ifade etme ihtiyacını hissediyoruz.
Kaldı ki, Türkiyenin imamı, okuduğu surenin bile ne anlama geldiğini bilmemektedir. Eğer Tayyip, Araf suresini baştan sonuna kadar okumuş olsaydı, bu ayetin bizzat kendi eylemlerini tarif ettiğini anlayacaktı!
O surede bazı peygamberlerin yaşadığı olaylar anlatılır. Bu surede Musa Aleyhisselamdan da bahsedilir. Herkesin bildiği gibi Musa Aleyhisselam İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir. Yani bugünkü Yahudilerin atalarına peygamber olarak gelmiştir. Bu surede Yahudilerin, Hz. Musanın getirmiş olduğu hak dini anlayıp yeterince idrak edemedikleri, dolayısıyla helak edildiği anlatılır. Araf suresinin 179. ayeti de bu konuyla bütünlük arz etmektedir. Kalpleri olup da anlamayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitemeyenlerden birileri de Yahudilerdir!
İşte Türkiyenin imamı, Ortadoğuda milyonlarca Müslümana zulmeden, öldüren Yahudi İsrail ve Evanjelist ABD ile işbirliği yapmaktadır. Biz iddia etmiyoruz; kendisi demedi mi Ben BOP eşbaşkanıyım diye? Yani Tayyip, en baştan beri kimlerden taraf olduğunu bizlere açıkça itiraf etmiştir: Tayyip, Yahudilerden taraftır!
Tayyip, Araf suresini okuyarak laik kesimi eleştirmeye çalışmaktadır ama Tayyip; kalbi mühürlenmiş, hakkı ve hakikatı göremeyecek kişilerle sarmaş dolaş olmuştur. Dün siyonizme sövenler, bugün siyonist dostu olmuştur.
Ama bir zamanlar Tayyip; Radikal değil orta yolcuyum. Hiçbir zaman uçta olmadım diyordu (Hürriyet, 10 Temmuz 1998). Tayyip şimdilerde Arafta (orta yer) mıdır, yoksa ABD ve İsrailin tarafında mıdır? gibi bir sorunun cevabını Tayyipe gönül verenler aslında bizden çok iyi bilmektedirler.
O zaman bu soruyu AKPye gönül verenlere soruyoruz: Tayyip o yıllarda orta yolcu ise, şimdi neyin yolcusudur?
Amerika Irakı işgal ediyor, milyonlarca Müslüman öldürülüyor, kadınların ırzlarına geçiliyor, Tayyip ise olaya para yönünden bakıyor ve 1 Mart tezkeresinin Meclisten geçmesi için şöyle diyordu: Savaşa hayır diyenler yarın maaş alamayıp aç kalınca söylediklerini unuturlar. ABDye destek olmazsak daha ağır ekonomik program uygulamak zorunda kalırız, dengeler altüst olur (Cumhuriyet, 02.03.2003).
Tayyip başka ne diyordu: Ben ülkemin kasasına ne girer buna bakarım. Gerektiğinde tabii onun pazarlığını da yapacağım. Tayyipten sonra AKPnin en büyük fedaisi Cemil Çiçek ise; Dahil olmadığımız bir işten dolayı zarar görüyorsam ve göreceksem ve ABDyle pazarlığa girmezsem bu ahmaklık olur diyordu (Cumhuriyet, 23.02.2003).
Sözde dindar olanlara bak sen! Dini imanı para olmuş. Ama Tayyip; Paranın dini olmadığı gibi ekonominin de kesinlikle dini olmayacağını belirtiyordu (Cumhuriyet, 20.01.2004).
Evet, Türkiyenin imamı fetva vermeye devam ediyor. Tayyip başka ne diyordu: Siyasette bir marketing var, bunu bilmiyorlar. Ben ülkemi pazarlıyorum. Aynı şeyi KKTC için de söylüyorum (Cumhuriyet, 01.11.2005).
Türk kanıyla sulanmış Türkiyeyi ve KKTCyi para için satan, Müslümanların büyük bir çoğunluğunun yaşadığı Ortadoğuyu hayli hayli satar! Adam zaten BOP eşbaşkanı.
Kürt-İslamcılar dün olduğu gibi bugün de ABD ve NATOnun tarafındadır
AKP, iktidara geldiği 3 Kasım 2002 yılından beri ABDnin emrinden çıkmamaya özen göstermektedir. Özellikle 1 Mart tezkeresi olsun, Afganistana Türk birliği gönderilmesi olsun ABDnin hiçbir isteği geri çevrilmemektedir. Son olarak bunu Lübnana Türk birliği gönderilmesinde gözlemledik.
Yakın bir zamanda da Dick Cheneyin Türkiyeye gelmesi, NATO askeri gücünün artırılması için yine Türk askeri istediği herkesin malumudur.
Yalnız unutturulmaya, gözden kaçırılmaya çalışılan bir konu vardır; o da ABDnin İranı işgal etme planıdır. İşte bu planda Türkiyeye büyük bir rol biçilmiştir. Sözde Müslüman AKPlilerin Irak işgalinde olduğu gibi İran işgalinde de Müslümanların yanında değil, ABDnin yanında olacağını TÜRKSOLU gazetesi olarak sürekli olarak yazdık.
Ortadoğuda Müslümanların kanına girilecektir ama ortada Müslümanız diye gezen AKPliler yine olacaktır; bundan hiç şüpheniz olmasın. Önemli olan Müslümanların çıkarı değildir! Nasıl övünüyordu Tayyip hatırlayalım: NATO çıkarları için evlatlarını seve seve ölüme göndermiş
Nasıl övünmesin? Kendine örnek aldığı DP daha NATOya alınmadan önce Amerikan çıkarı için Koreye asker göndermedi mi? Gönderdi. Hiç merak buyurmayın, Türkiyede dinini, imanını, ruhunu Amerikaya satanlar olduğu sürece, Türk askeri Ortadoğudaki İslam ülkelerine karşı kullanılır. Hele başta AKP gibi bir parti varsa!
Sonuç olarak şunu söylemek istiyoruz: AKPye açılan kapatma davası Türkiyenin hayrına olduğu gibi Ortadoğudaki Müslümanların da hayrınadır. Yoksa AKP, bu zihniyetle daha çok Müslümanın kanına girecektir. Olaya bu gözle de bakılmalıdır.
Gerçi bugün AKP gitse bile AKP ayarında bir parti her zaman gelecektir. Deniz Gezmiş Savunmasında ne diyordu: Türkiye bu çağdışı koşullardan kurtarılmadıkça; Süleymancılık, Nurculuk, şeyhlik, derebeyi artığı toprak ağalığı ve işbirlikçi sermaye kurumları tasfiye edilmedikçe DPliler, APler hep iktidara geleceklerdir. Ve hem de Milli İradeyi temsil ettiklerini söyleyeceklerdir (Savunma, İleri Yayınları, s. 188).
Deniz Gezmişin 1970li yılların Türkiyesi için söyledikleri bugünü de anlatmıyor mu? Anlatıyor, hem de tam olarak bugünlerde yaşadığımız AKP sorununu anlatıyor.
Bundan dolayı DPler, APler, ANAPlar, AKPler başta oldukları sürece, yani özetle Kürt- İslamcılar başta olduğu sürece ABDnin Ortadoğuyu yeniden düzenlemeye yönelik çalışmaları aksamayacaktır.
Eski Dışişleri Bakanı Gül; BOPta askeri müdahale yok (Cumhuriyet, 06.03.2006) diyerek işbirlikçiliklerini gizlemeye çalışsa da, ABDnin gerek Afganistan, gerek Iraka yaptığı askeri müdahaleler bunun tam aksini göstermektedir.
Kaldı ki, Ortadoğuda 22 ülkenin sınır ve rejimlerinin değişeceğini hesaba katarsak, askeri müdahalenin olmaması söz konusu değildir.
Kürt-İslamcılar karanlık emellerini ve işbirlikçiliklerini ne kadar gizlemeye çalışsalar da, yalanları gün be gün çıkmaktadır. 90lı yıllarda yurtsever, gerçekten aydın yazarlarımız Kuzey Irakta bir Kürt devletinin kurulmaya çalışacağını ısrarla yazıyorlardı. Birileri de çıkıp; Bunlar komplo teorileridir diyerek Tanzimat aydını olmanın gereğini yerine getiriyordu. Peki ne oldu? 10-15 sene içinde Kürt aşiretleri Irakın başına getirildi. Yani Irak tümden Kürt devleti oldu!
Dikkat edilirse, ANAP ve AKP gibi süper Kürt-İslamcılar iktidara gelince, ABD Ortadoğunun haritası değiştirmekte zorlanmamaktadır. Neden acaba?
Neden acaba sözde Müslüman siyasetçiler iktidara geldiklerinde, Ortadoğudaki Müslümanların görmekte oldukları zulüm bir kat daha artmaktadır?
Neden?
http://www.turksolu.net/182/yilmaz182.htm