
Kurt (Canis lupus), köpekgiller (Canidae) familyasının en yaygın türü. Köpek bir alt türü olarak kurdun yakın akrabasıdır.
Türklerin eski inançlarında ve mitolojilerinde kurtlar kutsal sayılır ve göğe doğru uluyarak Göktanrı'ya dua ettiğine inanılırdı.
Özellikleri
Kurt, ilk bakışta büyük bir köpeğe benzer. Daha yakından incelendiğinde vücudunun köpekten daha uzun, göğsünün daha yüksek ve daha ince olduğu görülür. Kurtların kafası büyük, kulakları kısa, püsküllü kuyrukları vücutlarının üçte biri uzunluktadır. Renkleri alt türlerine göre yöresel olarak değişir, beyaz, krem rengi, sarımsı, kızıl, gri ve siyah olabilir.
Avrupa'nın ve Asya'nın fazla sıcak olmayan bölgelerinde bozkurtlar çoğunluktadır. Daha kuzeye gidildiğinde siyah ve beyaz renkli kurtlara rastlanır.
Kurtların boyutları da yöresel olarak değişir:
* En büyük kurtlar Letonya, Beyaz Rusya, Alaska ve Kanada'da görülür, 160 cm vücut uzunluğuna (+ 52 cm kuyruk) ve ayakta dururken 80 cm boya erişirler. Bu kurtlar 80 kg ağırlığa kadar ulaşabilir.
* En küçük kurtlar Ortadoğuda ve Arap Yarımadasında bulunur, ancak 80 cm vücut uzunluğuna (+ 29 cm kuyruk) ve 20 kg ağırlığa ulaşırlar.
Köpek ile kurt arasındaki farklar
Genelde kurtları köpeklerden ayırt etmek mümkündür, ama bazen bir türün kurt olduğunu tespit etmek çok zor olabilir.
* Kurtlar kuyruklarını çoğu zaman yatay ya da hafif dik tutarlar ama köpeklerin kuyrukları çoğu zaman dik ya da kıvrık durur.
* Özellikle kafatasları çok farklıdır: Göz yüksekliği, kulak içi, Praesphenoid, Basis vomerus, Fissura petrobasialis, çene ve kesicı dişler kurtlarda ve köpeklerde birbirinden farklıdır.
* Kurtlar senede bir kez yavru yapar, köpekler ise çoğunlukla iki kez yavrular.
* Bir ayak izinin kurda mı yoksa köpeğe mi ait olduğu, izlerin sayısı ile tespit edilebilir. Kurtlar arka ayakları ile ön ayaklarının bastığı noktaya basarlar. Hatta birden fazla kurt birlikte yürüdüğünde arka arkaya gidip öndekinin izlerine basarlar. Böylece izlerin tek bir kurda ait olduğu zannedilebilir. Köpekler ise arka ayaklarıyla ön ayaklarının bastığı noktanın arasına basarlar.
Dağılımı

Çok iyi uyum sağlayabilen bir hayvan olan kurt, kuzey kutbunun buz çöllerinden, Orta Asya'nın ve Kuzey Amerika'nın kum çöllerine kadar farklı habitatlarda yaşayabilir. Çoğu kurt, bozkırlarda ve ormanlarda yaşar. Erken çağlardan beri insanların sahip çıktığı açık alanlardan ormanlara kaçması yüzünden bir orman hayvanı olarak tanınmıştır.
Sınıflandırma
Kurtların alt türleri hakkında farklı görüşler vardır. Son yıllarda bilimciler arasında, 13 yaşayan, 2 soyu tükenmiş alt türü kabul eden aşağıdaki sınıflandırma yayılmaya başlamıştır.


Bunların dışında, "Kurt" adını taşıyan başka türler de vardır. Örneğin yeleli kurt, köpekgiller familyasına aittir ama gerçek "Canis lupus" türüyle ilişkisi yoktur.

Ara sıra yalnız gezen kurtlara rastlanırsa da, genellikle bir sürüye bağlı olarak yaşarlar. Bir kurt sürüsü, anne, baba ve yavrularından oluşan bir ailedir. Kurtlar, ev köpeklerinden daha geç, ancak iki yaşında üreyebilir, bu nedenle iki yaşını dolduruncaya kadar ailelerinin yanında kalırlar. Bir önceki senenin yavruları kendilerinden küçük kardeşlerine bakarak ebeveynlere yardımcı olur. Anne ve baba, çocuklarına karşı daima serttir, bu yüzden sürünün içindeki hiyerarşi bellidir ve kimse otoriteyi sarsmaya cesaret etmez. Akraba olan iki kurdun çiftleşmesi (ensest) hiç görülmemiştir. Kurtlar çiftleşmek için yabancı bir kurt bulamazlarsa ömür boyu çiftleşmezler.
Bazı eski kitaplarda bir kurt sürüsünün yapısı şöyle tarif edilir:
".. Sürünün başı alfa çiftidir ve onların dışında hiçbir üye çiftleşip yavru yapamaz. Sürünün içinde her üyenin farklı statüsü vardır. Sürünün içinde en son sırada, herkesin sataştığı bir "Kara koyun" vardır. Ara sıra kurtlardan birisi alfa üyelerine baş kaldırır ve kendi statüsünü yükseltmek için onunla dövüşür."
Akraba olmayan kurtların bilimsel araştırmalar için bir araya kapatılarak izlenmesi sonucu ortaya konulan bu bilgiler doğadaki gerçekleri yansıtmaz. Bu şekilde bir araya getirilen yabancı kurtlar neredeyse her gün dövüşür.
Gebelik yaklaşık 60 gün sürer. Genellikle 3 ila 6 (en az 1, en fazla 14) yavru doğar.
Beslenme
Kurtlar en çok otobur memeliler ile beslenir, ama daha iyi bir şey bulamayınca kemirgenler ve kuşlar gibi küçük hayvanları da avlarlar. Gıdanın kıt olduğu zamanlarda leş bile yiyebilirler. Diğer bazı yırtıcı etoburlar gibi vitamin ihtiyaçlarını sadece otobur hayvanların mide içeriği ile gidermezler, kendileri de ara sıra böğürtlen ve diğer yabani meyveleri yerler. Ayrıca yavru kurtlar böcek de yer.
İnsanlar ve kurtlar

Belgeler, 14.000 yıl evvel, kurtların insan çöplerini yiyerek onlara yaklaşması ve insanların kurtların kabiliyetlerinden faydalanma isteği ile ilk köpeklerin evrildiğini gösterir. Ama günümüzdeki moleküler genetik araştırmaların sonucunda ev köpeklerinin çok daha erken, 100.000 yıl evvel kurtlardan koptuğu tespit edilmiştir.
Mitoloji

Orta ve Kuzey Asya kültürlerinde ve bu kültürlerle eski bir bağı olan Kuzey Amerika yerli kültürlerinde kurt daima hayranlık duyulan ve kutsal sayılan bir hayvan olarak karşımıza çıkar. Eski Türklerde, Moğollarda, Kuzey Amerika'nın Erokez, Aleut ve Tlingit halklarında kutsal ata ve halkın totemi olarak görülür. Alaska'da yaşıyan Aleut halkı, atalarının ruhlarının kurtların içinde yaşadığına inanır ve her sene göç eden bufalo sürüleri geldiğinde vahşi kurt sürüleri ile yan yana koşarak onlarla birlikte bufalo avlarlar.
Bu kurt kültürünün Türklerdeki en eski kanıtları, Türklerin ataları olarak görülen Hsiung-nu halkında (MÖ 1700 - MS 300) ve bunlardan sonra gelen Türk halklarında, kültürlerinin önemli bir unsuru olarak görülür. Türkler, Tengri tarafından gönderilen Asena adında bir dişi kurdun ilk hükümdarlarının annesi olduğuna inanmış ve kurdu kutsal saymışlardır. Kurt resimleri bazı eski Türk bayraklarında yer almış ve Türk ordusunun başında bulunan kimseye "kök böri" (mavi kurt ya da gök kurdu) denilmiştir. Kurdun eski Türk kültüründeki yerini gösteren bir kanıt da, bir çocuğu emziren dişi kurdun, MS 6'ncı yüzyılda kabartma olarak Bugut dikilitaşına kazınmış resmidir. Türklerin en eski düşmanlarından olan Çinlilerde ise kötülüğün, acımasızlığın ve oburluğun sembolüdür.
Efsaneler ve İnanışlar
Kurtlar geçmişten bugüne kadar insanoğlunun yaşamında daima heyecan vermiş,korku salmış,büyülemiş,bilinmezliğini korumuş ve bunun sonucunda saygı duyulan bir yaratık olarak hayatımızda yerini almıştır.Kurtlar ve İnsanlar tarihin başlangıcından itibaren birlikte yaşamış başlangıçta birbirlerine rakip olmuştur.Fakat daha sonra İnsanoğlunun kurtların yeteneklerini ve yararlarını anlamasıyla bu rekabet, bugün evlerimizde beslediğimiz ve birçok konuda bizlere yardımcı olan köpeklere kadar uzanan çok sıkı bir dostluğun temelini atmıştır.
Kurtlar bugün de yaşamımızda etkileyici bir yere sahiptir ve güncelliğini korumaktadır.Geçmişten beri süregelen birçok kurt efsanesi bugün de anlatılmaya ve filmlere konu olmaya devam etmektedir.Kurtlar ile birlikte yaşayan eski kabileler kurt'a olağanüstü güçleri olan bir yaratık olarak bakmakta,kendilerini ve sevdiklerini kurttan korumak için dans şeklinde ayinler düzenlemekte ve yine kendilerini kurttan koruyacağına inandıkları "Kurt başı" şeklinde ağaçtan yapılmış eşya ve kolyeler taşımaktadırlar.Bu kabileler inanışları dolayısı ile kurtun avlanma bölgesine girmemektedir.

Yine Hindistan'da çocukların kurtlar tarafından kaçırılmasına ve emzirilmesini içeren gerçek olaylara tanık olunmuştur.
Roma İmparatorluğu'nun kuruluşuna da bir kurt öncülük eder.Efsaneye göre;
Anadolu'da Truvanın yıkılmasından sonra bir Truvalı topluluğu Aineias'ın yönetimi altında Latium kıyılarına yerleşti.Aineias, ülke kralının kızı Lavinia ile evlendi oğulları Alba Longa'yı kurdular.Alba kralı Numitor'un kızı Rhea Silvia,tanrı Mars' tan gebe kalarak Remus ve Romulus adlı ikizleri doğurdu,ama Numitor'u Alba tahtından indiren amcası Amulius'un eziyetlerini üzerine çocuklarını bir beşiğe koyarak Tevere ırmağına bıraktı.; beşik ırmakta Palatium kıyılarına kadar sürüklenerek karaya vurdu.İkizlerin ağlamasına koşup gelen dişi bir kurt onları emzirdi.Daha sonra ise Faestulus ve Acca larentina adlı çobanlar çocukları büyüttü.
"Kurt Adam" efsanesini, yani insan zeka ve kabiliyetini koruyarak, bir kurtun ısırması ile kurt şekline dönüşen insanı, ya da ormanda kurtlar tarafından büyütülen küçük bir çocuğun öyküsünü duymayanımız yoktur.Bu öyküler yıllar boyunca filmlere ve kitaplara konu olmuştur.
Burada Türklere yol gösteren "Asena" adlı dişi kurtu da belirtmeden geçemeyiz. Bütün Türk Ulusu bu kurta saygı duymakta ve adını bugün çocuklarımızda yaşatmaktadır.
Yine kurtların kışın avlanmak için başvurdukları "Kurt Oyunu", Hunlardan Osmanlıya kadar bütün Türkler tarafından meydan savaşları ile kale kuşatmalarında benimsenerek uygulandı.26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Savaş'nda Selçuklular, Bizans ordusunu,25 Eylül 1396'da da Niğbolu Savaşında Osmanlılar da Haçlıları "Kurt Oyunu" ile yendiler.
Kurt oyununun özü şöyledir.;
Genelde kışın aç kalan kurtlar,geceleyin köy ve mahallelere sokulmadan önce,uygun bir yerde alfa kurtun emri ile durarak üç kola ayrılırlar,iki kol o yerin sağında ve solunda pusuya yatarak saklanır;üçüncü yada fedai kolda;pusu yerini belirledikten sonra koşarak köy ve mahalleye dalar.Köpeklerin de ortaya çıkması üzerine korkarak kaçıyormuş gibi davranır.Bunu gören köpekler havlayarak kurtun peşine düşerler ve kurtları bölgeden dışarı çıkarmaya çalışırlar.Böylece çoğalarak bir sürü haline gelen köpekleri, fedai kolu ardına takarak pusu yerine çeker.Alfa kurtun işareti ile pusudakiler, köpeklerin dönüş yolunu keser, öndeki kolda geriye dönerek çemberi tamamlar ve köpekler kuşatılır.
Görüldüğü gibi kurt tarih öncesi atalarımızın hayatta kalmasını sağlamanın yanında , tarih boyunca insanoğluna örnek olmuş ve yukarıda da belirtildiği gibi yaşam biçimi ile Türk Ulusu'nun kurtun avlanma taktiğini, savaş taktiği olarak kullanması sonucu nice zaferlerin kazanılmasına öncülük etmiştir.Kimbilir Türk Ulusunun gücü ve bir dönem Dünya'ya hükmeden Osmanlı İmparatorluğun başarısı buna bağlıdır.Ne dersiniz?
Kanada nın bir bölgesinde ise insanlar her yıl geleneksel olarak tam bir dolunay zamanında biraraya gelirler.Yüzlerce araba ile kilometrelerce kuyruk oluşturaran insanlar ormanın yakınında durarak kurt ulumasını taklit ederler.Çevrede bulunan kurtlar bu çağrıya cevap verirler ve bölgenin dört bir yanından kurt ulumaları yükselir.Aileler kurtların ulumalarını sessizlik içinde dinlerler ve yeni yılda tekrar buluşmak üzere bölgeden ayrılırlar.İnsanoğlunun ormandan ayrılışının 25.000 yıl olduğunu düşünürsek ki bu insanoğlunun yaşamı ve gelişmesi yanında az bir zamandır,bir zamanlar birlikte yaşadığımız kurtlara özlem duyan Kanada da ki bu kişilerin davranışına şaşmamamız gerekir.
Bu öyküler ve efsaneler,bizim köy hayatı yaşayan insanlarımızın kurtu "Canavar" ismi ile çağırması, herhalde bu gizemli hayvana duyulan saygı ve korkunun bir belirtisi olsa gerek.

Bugün Amerika doğal dengenin korunmasının ne kadar önemli olduğu bilincini "Yellow Stone", "Yosemite" gibi doğal parklar ile insanlarına geç de olsa aşılamıştır.
Bizim insanlarımız ise henüz bu değeri anlamamıştır.Çok yakın tarihte ekranlardan bir kurtun yaralı olarak nasıl can çekiştirelerek öldürüldüğünü ve en vahşi yaratık, yani insanın maskarası olduğunu izledik.Oradaki insanlar vahşiliklerini ve acımasızlıklarını sergiliyorlardı ve yanlarındaki çoban köpeklerine yaralı kurtu boğması için teşvik ediyorlardı.Ancak şaşırtıcı bir biçimde köpekler yine biz insanoğlunu utandırarak o halde bulunan atasına saldırmamış ve bize yine dersimizi vermişlerdir.Bu dersi alacak kafalar bir panayır havasında eğlenmeye devam etmişlerdir.