Kutadgu Bilig’i bilmeyen... / Arslan TEKİN

Kutadgu Bilig’i bilmeyen... / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Sal Haz 02, 2015 11:06

Kutadgu Bilig’i bilmeyen...

Resim
Devlet adamlarının başucu kitabı Kutadgu Bilig olmalıdır. İranlılar Kutadgu Bilig için “Şâhnâme-i Türkî” ( “Türk’ün Şehnamesi”) demişlerdir. (Firdevsî’nin İranlıları göklere çıkartan Şâhnâme’sine atıf).

Türk deyince ödü patlayanlar! İşitin! Maşrıkta ve mağrıbda Türk Türk’tür! Ama “Türk” Türk sahasında ve üstelik “Türk” olanların dilinde “lanet olası keşke olmasaydı!” derekesindedir!

(Hayrettin Karaman! Son yazdığın yazına geleceğim ama bugün mevzu başka... Hayrettin Karaman, “Milliyetçilik-kavmiyetçilik” ayrımının ne olduğunu kendisince izah ediyor. Yazısı süreceği için daha bekleyeceğim. O dönemin birçok tartışmasını çevirip yayınladım. Tartışmanın nereye varacağını biliyorum. Çok kısa söyleyeyim: Siyasî İslâmcıların el üstünde tuttuğu Mustafa Sabri “Türklükten istifa ediyorum.” demişti. Gelinen nokta budur ve “Siyasî İslâmcılık” benim nazarımda bir “ur”dur! Sonra geniş bahsedeceğim, size önemli bir haber vereyim: Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset”ini ve ardından gelen -bulabildiğim- bütün tartışmaları bir araya getirdim. Akçuraoğlu, daha 1904’te, Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük tartışmalarının fitilini ateşlemiştir. Ali Kemal’in, Ahmet Ferit Tek’in Hüseyinzâde Ali’nin, imza atmadan tartışmaya katılanların yazdıklarını ve belki hiç bilinmeyen Vambery’nin Türklük üzerine makalesini Bilge Kültür Sanat Yayınları arasında yarın piyasaya verilmeye başlanacak olan “Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar” kitabımızda okuyabilirsiniz. Kitaptan Hayrettin Karaman’a gönderttireceğim! Müstefid olur mu bilemem!)

Balasagunlu Yusuf veya Yusuf Has Hâcib... Kutadgu Bilig’i Karahanlı (veya Doç. Dr. Ömer Soner Hunkan’ın ısrarla altını çizdiği “Türk Hakanlığı” ) sahasında yazmıştır. O da bir Karahanlı yöneticisidir. Hâciplik buradan geliyor. (İbn Haldun’un Mukaddeme’sinde “haciplik” aynı bir başlıktır ve sosyolojik derinlik içinde ayrıntılı işlenmiştir.) Yusuf’un 1070’te Ulu Buğra Han’a sunduğu Kutadgu Bilig, Türklerin İslâmiyeti kabulünden sonra ortaya konan ilk eserlerdendir. Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk’ü (1072) de aynı dönem içindedir. Yusuf da Türkçüdür, Kaşgarlı da... Yine aynı dönemden Ahmet Yesevî de Türkçüdür! İlk Kur’ân tercümesi de bu sahada Türkçü anlayışla ortaya konmuştur. Türkçülük “milliyetçilik-kavmiyetçilik” tartışmasına oturtulamayacak kadar şümullüdür. Maksat İslâma gelmek ise “Türk”ü bilirseniz, “İslâm”ı bilirsiniz. Ey siyasî İslâmcılar! “Türk”ü “kavmiyetçi-ırkçı” gösterirseniz, sizin düşmanlığınız “Türk” ü aşar “İslâm”a gelir dayanır. Zararınız Müslümanlaradır. (“İslâm”a demiyorum. AllahuTaâlâ “İnnânahnunezzenâ’z-zikre ve innâlehu le-hâfizûn” ( “Muhakka ki zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik ve muhakkak ki onu biz koruruz” (Hicr, 15/9) buyurmuştur. )

Kutadgu Bilig’e, manzum kaleme alınmış didaktik bir roman diyebiliriz. Kutadgu Bilig’i kavramayanlar, kavramak istemeyenler, devleti yönetmeye talip olmasınlar!

Kitabın adı ne anlama geliyor? “Kut” kelimesinin Türklerde ayrı bir yeri vardır ve anlamı çok derindir. “Kut” üzerine başlı başına çalışmalar yapılmıştır. Biz kitaba bağlı olarak “mutluluk veren bilgi” diyelim. Kutadgu Bilig’in son çevirisi Ayşegül Çakan’a aittir. Bu çeviriden hareketle, eserde devlet büyüklerine ne öğütler verildiğini göreceğiz. Sonra...

Arslan TEKİN, 31 Mayıs 2015
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: Kutadgu Bilig’i bilmeyen... / Arslan TEKİN

İletigönderen Balasagun » Sal Haz 02, 2015 11:35

İslâm adına tuzu kokuttular!

Resim
Tuz koktu. Yeniden diriliş için çürüme gerekiyormuş. Aklınız alıyor mu? Bangır bangır meydanlarda bağırıyorlar: Hırsızlar!.. Kim/kimler hırsız? Kastedilenler belli. Delillerin hiçbiri çürütülememiş. Sadece suç bastırmak için önlerine geleni tevkif ediyorlar.

Sarıklı biri önceki gün İstanbul’da Yenikapı’da siyasî propaganda için düzenlenmiş Fetih kutlamasında eline mikrofonu almış konuşuyor. Adam güya Kâbe’den gelmiş... Orada ders verirken başbakan ve cumhurbaşkanı kendisine görünmüş. (Allah Allah nasıl oluyor?! Sarıklı ya... Veliyyullah’tan sanıyor kendisini!)

Şimdiki başbakana, başbakanlığın “Peygamber Efendimiz tarafından verildiği” ni, o zatı daha başbakan olmadan önce Kâbe’de gördüğünü ve göğsünün sağ tarafında “Başbakan” yazdığını söylüyor. Adam bir de diğer partilerin imanından şüphe ediyor.

Kalabalık bu meczubu huşu içinde dinliyor ve “Amin!” diyor! İnsanlar böyle uyuşturuluyor ve mutlak itaat ettiriliyor!

İslâm adına ahkâm kesenler, yok “Türk’üm” demek kavmiyetçilikmiş de, İslâmda yeri yokmuş da... Bir sürü sapkın söz ediyorlar ama bu adam için -sümme haşa- “Kendisini Allah mı görüyor!” demiyorlar. Yer yerinden oynaması lâzım! Hayır, “Hırsız”ın hayrına susulacak. O sıfatla anılan kişiler, onların nazarında dinî bütün ve her yaptığında hikmet var!

Bunların yüzünden İslâm sorgulanır oldu! Altlarındaki zemin kayıyor, uçuruma yuvarlanıyorlar; farkında değiller. Dertleri Türk’le!

Tepeden tırnağa çürümüşlük!

Kutadgu Bilig, mutlu olma bilgileri... Yusuf Has Hâcib’in bu kitabının kaç yerinde Türk, Türkçe ve Türkistan geçiyor? Ben saydım. Ama yazmayacağım. Kitabın Muhteviyatı Türk! Kitabı okuduğunuzda görürsünüz; İslâmdan bir milim sapma yok.

Hükümdara neyi öğütlüyor? Özü itibarıyla adaleti öğütlüyor, ahlakî ve siyasî prensipleri ortaya koyuyor. Eserde üç esas vardır: Bilme, harekete geçme, adaleti uygulama ve hâkimiyeti kurma... Bilgi akılla elde edilir; bilgi insanı hayvandan ayırır: Bilgi edin insan ol! Dilini iyi kullanacaksın, faziletin başı dildir; sözün nereye gittiğini bileceksin. Tecrübeli insanları dinleyeceksin. İyilik edeceksin, bağışlayıcı olacaksın, sözünde duracaksın.

Yusuf Has Hâcib, aynı zamanda bir bürokrat olarak tecrübeyle konuşur: Hükümdar halkla arasına mesafe koymalıdır. Halkın asıl kaygısı geçimdir; karnını doyurabilmektir. Karnı doymazsa hükümdarı terk eder. Halk aynı zamanda adalet ister. Halka zulüm, devleti yıkar.

Kutadgu Bilig’i okurken, üzerinde uzun süre durduğum İbn Haldun’un Mukaddime’sini de bir tarafta tutuyorum. Aralarında neredeyse 350 yılı aşkın zaman var. Nizamülmülk’ün Siyasetname’si de ara nokta...

Bilmiyorum... Devleti yönetenleri hizalayacak bu tür kitaplar bir arada tahlil edilip neticesi çıkartılmış mı? Böyle bir çalışma kolay değil. Ama gerekli.

Kutadgu Bilig zamanımızın Türkçesiyle daha önce yayınlanmıştı. Son çalışma -dün bahsetmiştim- Ayşegül Çakan’ındır. İş Bankası Yayınları arasından çıktı. Bu eser üzerinde kim ne kadar çok çalışır ve eser ne kadar geniş alana yayılırsa o kadar faydalıdır.

Arslan TEKİN, 1 Haziran 2015
arslantekin53@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x