
Dr. Noyan UMRUK

Eylül, yakın tarihimizin kutlu ve uğurlu ayı… Ulus’un Sakarya’da makûs talihini yendiği, sonra da yeniden Akdeniz’iyle kucaklaştığı ay…
“Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır.”
“Düşman ordusu, 23 Ağustos 1921'de ciddî olarak cephemize doğru ilerlemeye başladı ve taarruza geçti… Meydan muharebesi, 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu. Sol cenahımız, Ankara’nın elli kilometre cenubuna kadar çekilmişti... Hattı müdafaamız kısım kısım kırılıyordu. Fakat derakap kırılan her kısım, en yakın bir mesafede yeniden tesis ettiriliyordu. Hattı müdafaaya çok raptı ümit etmek ve onun kırılması ile ordunun büyüklüğü ile mütenasip, uzun mesafe geriye çekilmek nazariyesini kırmak için memleket müdafaasını başka bir tarzda ifade ve bu ifademde ısrar ve şiddet göstermeği faydalı ve müessir buldum. Dedim ki: “Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır…”(1)
O satıh şimdilerde vatanın tüm meydanları, parkları ve de gökkuşağı merdivenleri…
Yunan ordusu yenildi ve geri çekilmeye mecbur kaldı. 13 Eylül 1921… Sakarya ırmağının doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı. Böylece 23 Ağustostan 13 Eylüle kadar, yirmi iki gün yirmi iki gece aralıksız devam eden kanlı Sakarya Meydan Muharebesi ile Türkler, yeni Türk devletinin tarihine ve de dünya harp tarihine eşine az rastlanacak başarılı bir stratejik bir geri çekilmeyi müteakip büyük bir meydan muharebesi ile mazlum bir ülkenin kanla ve irfanla nasıl topyekûn savunulacağının örneğini armağan ettiler.
Türk Ulusunun Akdeniz’le yeniden kucaklaşması…
Tam bir sene sonra Başkomutanın “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri! ” direktifini alan Türk Ordusu, yıldırım hızı ile üç koldan İzmir'e ilerleyerek
*1 Eylül'de Uşak'a
*2 Eylül'de Eskişehir'e
*6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'e
*7 Eylül'de Aydın'a
*Ve 8 Eylül'de Manisa'ya kavuştu.
8 Eylül akşamını Salih Bozok hatıralarında şöyle anlatır: “ Nif'e (Kemalpaşa) geldiğimiz zaman akşam olmak üzereydi… Paşa bir yerden İzmir'i görmek kabil midir?' dediler. Bel kahve denen yere geldik. Orada 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa'yı bulduk. Bir büyük ağacın altında oturmuş, İzmir limanını seyir ve temaşa ediyordu. Bizim geldiğimizi görünce derhal Mustafa Kemal Paşa'nın yanlarına gelerek limandaki İngiliz, Fransız ve Yunan gemilerini gösterdi…”
Ve sonra, 9 Eylülde İzmir’e girdik
ve kayserili bir nefer
yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya,
güneyden kuzeye,
doğudan batıya,
Türk halkıyla beraber seyretti
İzmir rıhtımından Akdeniz’i…
Gelelim yaşamakta olduğumuz zorlu Eylül’e…
Çığırtkanlığı eşbaşkanca yapılan, tüm bölgeye yayılma olasılığı çok yüksek olan savaş eşiğimizde… Halka gaz maskesi dağıtılacağına ha babam de babam gaz sıkılmakta… Suudiler ve Katar gibi kankalar dâhil bölge ülkeleri ile gerilim had safhada… Batı eşbaşkanı ile dalgasını geçmekte… Suriye’deki rejimle köprüler atılmış, boşluğu Rusya ve İran doldurmuş… Güzel ve yalnız ülkem… Kevgire dönmüş sınırlar PYD- El Nusra kapışmasının sonucuna göre bunlardan birinin kontrolüne geçecek, bir yeni komşu daha edineceğiz, hayırlısıyla!
Mahşerin üç atlısının parlamentolarında ciddi tartışmalar... İngiliz parlamentosu Cameron’a rağmen şimdilik müdahaleye karşı. Kamuoyunun da baskısı ile işin sorumluluğu Obama’ya birkaç numara büyük geldi. O da işi parlamentoya havale etti. Atlıların en hızlısı Hollande da aynı pozisyonda.
Bizim parlamento ise tatilde. Sanki Patagonyayız… Cumhurun başı, hükümetin başı ile hiç de örtüşmeyen baştan savma demeçlerle durumu geçiştiriyor. Hükümetin başı ile Meclis Dış İşleri komisyonunu dahi bilgilendirmekten kaçınan nazır ağızlarını açmış ABD parlamentosunun vereceği kararı bekliyorlar. Neymiş sınırlı müdahale olmazmış, Suriye yerle bir edileymiş… “1400 civarında silahlı çetenin, 30’ un üzerinde muhalif siyasi grubun savaştığı Suriye’den bir saldırı gelirse NATO ülkeleri sadece şiddetle kınarlar.” Bu sözler AKP milletvekili, Dış İşleri eski bakanı Sayın Yakış’ ın.
Ne yönetim, ne güvenlik vizyonu, ne Müslümanlık ama… Ya rabbim, ya resulallah…
(1)TDK; Osmanlıcadan direkt çeviri olan Nutuk’ta Sayfa [II/132]
AYDINLIK G; 08 EYLÜL 2013