gönderen Türk-Kan » Çrş Mar 09, 2011 0:12
Libya Mektubundaki Fotoğraf Libya’nın fotoğrafını bir de oradan yazan ODTÜ’lü bir mühendisin gözüyle okuyalım. İmzasız gönderilmiş, internetten önüme düştü, getiren gönderen sağ olsun.
Okuyunca ben de yeni fark ettim ki, Irak savaşının pastasından Libya’da bize pay düşmüş. Yani belki de onun için Amerikan paralı askerleri Iraklı kadınların ırzına geçerken “başarılar” diledik…
Libya mektubunu aynen alıyorum:
"Libya Mektubu" “Yıllardır Türkiye'nin inşaat başta olmak üzere birçok sektörüne iş sağlayan Kuzey Afrika ülkesi Libya bir iç savaşın eşiğinde. Tunus'ta başlayıp Mısır'da devam eden olayların nereye sıçrayacağı çok da belirsiz değildi. Daha Mısır olayları yeni başlamışken, Libya'da henüz hiçbir olay olmamışken, Amerikalıların çanak anten üzerinden uydu bağlantısıyla internet çözümü pazarlamasına girmeleri yeni hedefin Libya olduğunun ipuçlarını vermişti. "- birkac haftaya kadar olaylar sebebiyle Libya'nın internet ve telefonları susacak, simdiden size uydu internet sistemi satalım!!) Libya'da yaşayan, orada iş yapan tüm yabancılar çok iyi bilir ki, Libya'da muhalefet yapacak sosyal bilince sahip organize bir kitle yoktur. Ülkede birçok kamu hizmeti ücretsiz olarak, veya sembolik fiyata devlet tarafından sağlanmaktadır. Halk oldukça mütevazi sayılabilecek şartlarda yaşamaktadır. Eğitim seviyesi görece düşük, buna karşılık rahat ve huzurlu, biraz da fazla çalışmayı sevmeyen insanların ülkesidir Libya. Ülke; oldukça karmaşık bir demografik yapıya sahiptir. Ülkede aralarında bir çeşit paylaşım sağlamış olan kabileler, en büyüğü Kaddafi'nin ailesi olmak üzere aileler söz sahibidir. Her türlü muhalefet yasaklanmıştır. Halk çok büyük oranda apolitizedir. (Politikayla ilgili bilgi ve haber kaynakları kaldırıldığı için bilinçli ve aktif rolü olamıyor) Diğer taraftan resmin tamamını görmek gerekir: Libya yıllardır kapısını Batılı sömürgecilere kapalı tutmuştur. Kendi petrolünü kendisi satmakta, buradan sağlanan parayla altyapı yatırımlarına hızla devam etmektedir. Ne ilginç bir çelişkidir ki, Libyanın petrol gelirinin, kendisinin en büyük düşmanı ABD'nin sayesinde arttığı söylenebilir. Çünkü, 2.Irak savaşı sonrasında hızla yükselen petrol fiyatları sayesinde Libya'nın yıllık petrol geliri 50 Milyar Dolar seviyesine çıkmıştır. Bu sayede ülke hızla gelişmeye, otoyollar, havaalanları, üniversiteler, hastaneler, enerji tesisleri, arıtma tesisleri, oteller, alışveriş merkezleri, demiryolları yapımına başlanmıştır. Büyük inşaat projelerinin büyük bir kısmı Turk İnşaat Firmaları tarafından yapılmakta, dolaylı olarak, Türkiye'den milyarlarca dolarlık malzeme ihracı sağlanmaktadır. Pastanın inşaat açısından büyük dilimini alan Türkiye için Libya, vazgeçilmez bir pazar ve iş alanıdır. Binlerce Türk işçisi ve Mühendisi için kazanç kapısıdır. Lezzetli Libya pastasının diğer büyük dilimi İtalya'nındır. Hem tarihi bağlar, hem de coğrafi yakınlık sayesinde İtalya Libya'nın en büyük tedarikçilerinden birisidir. Denizaltı petrol ve gaz boru sistemi ile Libya'nın avrupaya sattığı enerji İtalya üzerinden dağılmaktadır. İtalya ayrıca kaliteli inşaat malzemeleri ile Libya pazarında lider durumundadır. Son yıllarda özellikle telekomünikasyon alanında dünya devi Çin firmaları Libya haberleşme altyapısının donanım ve yazılım ihtiyacını sağlamaktadır. Mevcut iki GSM operatörün teknik altyapısı (Libyana ve Madar) Çinli firmalar tarafından kurulmuştur. Kore'li ve Hintli firmaların üstlendikleri büyük inşaat projeleri ve Rusya ile yapılan askeri ve demiryolu projeleri de bu resme eklediğimizde, Libya'nın büyük projeleri hakkındagenel bir fikir edinmiş oluruz. Dikkat edilecek olursa, İngiltere, ABD, Fransa bu pastadan hemen hiç pay alamamaktadırlar. Kasabın önünde bekleyen kedi durumunda kalmak… Her ne kadar az sayıda petrol firmaları çölde faaliyet göstermekte ise de çok sınırlı olan bu faaliyetler herşeye sahip olmaya alışkın, doymak bilmez ABD ve İngiliz petrol firmalarını yıllardır rahatsız etmektedir. BOP'da ikinci perde. Açılış Tunus'la başladı. Çok güzel bir göz boyama. Hiç petrolü olmayan, tarım ve turizm ile geçinen bu Kuzey Afrika ülkesi başlangıç için ideal bir seçim. Öyle ya, doğrudan Libya'da böyle bir kışkırtmaya girmek yerine dünya ve Libya kamuoylarını olaya alıştırmak ve ısındırmak lazım. Denilebilir ki, eğer Tunus halkı bu süreci iyi yönetebilir ve hazır bir diktatörden kurtulmuşken ülkeyi düze çıkaracak başarıyı yakalayabilirse, bunu ABD'nin Libya petrolü üzerindeki azgın isteğinde Tunus'a piyon rolü vermesine borçlular. Tunus ve Mısır'daki olaylar kamuoyunu öyle alıştırdı ve ısındırdı ki, evet artık Libya'ya sıra gelebilirdi. Olayların öncelikle Trablus'a 1100 km uzak olan Bingazi'de başlatılması çok akıllıca. Hem ülkenin en büyük 2. Kenti hem de Kaddafi'nin ana üssü Trablus'tan, ve doğduğu kent olan Seret'ten (Kaddafi’nin doğum yeri, en güçlü olduğu şehir) müdahale edilemeyecek kadar uzak. Olayların çok önceden beri plânlandığı ve hazırlık yapıldığı belli. Kitlelerin üzerine ateş açan askerlerin acemiliği ve eğitimsizliği de provokatörlerin ekmeğine yağ sürünce, ateş birkaç günde bacayı sardı. Şimdi dünya kamuoyunun dikkati, ABD'nin Libya petrolünden aslan payını almak için oynadığı bu oyunu görmek yerine, Kadafi'nin paralı askerlerinin aldığı maaşlara çekiliyor. Ekranlarda "afrikalı lejyoner dehşeti". Konunun özünü görmek istemeyen gazetelere fotoroman fırsatı. "Meydanlar ceset doldu"… Evet, Kaddafi'nin uyguladığı taktik, insanların hedef gözetilmeden vurulması, kabul edilebilir değil. Fakat, olayı Kaddafinin paralı askerlerinin cinayetleri penceresinden görmek at gözlüğünden bakmaktan farksız. Irak'ta yüzbinlerce sivili öldüren Amerikanın paralı askerlerinden hiç bir farkları yok. ABD'nin plani belli ki, olayların iyice tırmanmasını bekleyip, NATO'yu da işin içine sokarak insan hakları gerekçesiyle Libya'ya girmek. Nedense ABD Irak'ta insanları öldürürken, Amerikanın paralı askerleri Bağdat Müzesini talan ederken, binlerce Iraklı kadına tecavüz ederken, insan hakları diye bir kavram yoktu. İşin ilginci, bizim TV'lerin ve gazetelerin de olayı "Kadafi'nin paralı askerlerinin vahşeti" perspektifinden görmeye devam etmesi. Bol sömürüler… Peki, bundan sonra Libya Türkiye için önemli pazar olmaya devam edecek mi? Türk Firmaları aynı kolaylıkla Libya'da iş alabilecek mi? Bunun için çok erken. Ama, taşlar yerine oturduktan sonra Libya'da ana yüklenici olmaya devam etmek yerine "Amerikalıların taşeronu olmaya çalışmak" durumunda kalabilirler.” Mektup bu kadar.
Kendime aldığım bir not daha var. Geçenlerde ttnet’den bir telefon geldi, uygu bağlantı isterseniz diye… Ben de hayır dedim, mevcut hizmetten memnunum, bunlar para tuzağıdır diye düşünmüştüm. Her şey olabilir. Sabah Ulusal Kanal’da finans hareketlerini bilen uzman Mete Akıncı programı yapan Çetin Ünsalan’a diyordu ki, elektrik şebekesi hatları üzerinden bir virüs gönderiyorlar, İran’da nükleer araştırma merkezini böyle felç etmek istediler…”
Anladım ki biz bu elektrikle birlikte şeytana çoktan teslim olmuşuz, durmadan çarpılıp duruyoruz. HES’ler de bu yüzden başımıza bela olmadı mı?
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL , 2 Mart 2011, Ankara mahiye@gmail.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.