Lizbon Zirvesi

Lizbon Zirvesi

İletigönderen Noyan Umruk » Cum Kas 19, 2010 0:18

LİZBON ZİRVESİ: SON GELİŞMELER ve de NİHAYET MUHALEFETTEN SES ÇIKTI... :evil:



DERLEYEN: Dr. Noyan UMRUK İstanbul, 18.12.2010



Yarın, Ülkemizin yakın tarihini, belki de " 1 Mart teskeresi" kadar etkileyebilecek olan Lizbon zirvesi başlıyor.

İç politikada süregelen anlamsız ve kısır "kakafoni", hayati nitelikteki uluslararası sorunların siyasi, hukuki alanlarda ve medyada es geçilmesine neden oluyor.

Oysa, Türkiyenin, Küba Krizi, 2nci Körfez Krizi sırasında Irak'ın olası füze saldırısına karşı Nato ülkelerinin desteğini sağlamakta çektiği büyük güçlükler, 1Mart Teskeresi gibi yaşadığı acı ve de dramatik deneyimler var.

Şimdi, ülkenin geleceğini de belirlyecek olan sıcak ve hayati gündem bu...





*Onur Öymen yazısında “Ülkemizin güvenliğini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda hükümetin şimdiye kadar yüce Meclis’e hiçbir bilgi vermemiş olmasını da yadırgıyoruz.” diyor. “Yadırgama” kelimesi o kadar yumuşak ki ! “ Şiddetle protesto” uygun düşmez miydi? Ayrıca, bu süreçte Gnkur. Bşk. lığının hiç fikri soruldu mu acaba?



Füze Kalkanı ve Stratejik Konsept

Ülkemizin güvenliğini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda hükümetin şimdiye kadar yüce Meclis’e hiçbir bilgi vermemiş olmasını da yadırgıyoruz. Ülkemizin güvenliğini ilgilendiren bu gibi konular Meclis’in bilgisi dışında yürütülmemelidir

Onur ÖYMEN Emekli Büyükelçi, CHP Milletvekili

19- 20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon’da yapılacak NATO zirvesinin gündeminde Türkiye’nin güvenlik çıkarları açısından büyük önem taşıyan iki konu yer almaktadır. Bunlardan biri ‘Füze Kalkanı Projesi’, diğeri de NATO’nun yeni Stratejik Konseptidir.

Füze kalkanı konusunda 2006 yılından itibaren ABD ile Polonya ve Çek Cumhuriyeti arasında yoğun görüşmeler yapılmıştır. O zaman öngörülen proje böyle bir sistemin radarlarının Çek Cumhuriyeti’nde, füzelerinin ise Polonya’da yerleştirilmesiydi. Bu sistemin esas olarak İran’dan ve Kuzey Kore’den gelebilecek bir füze saldırısını önlemek için düşünüldüğü açıklanmıştı. O tarihteki Rusya Cumhurbaşkanı Putin bu projeye şiddetle itiraz etmiş, Almanya da Doğu Avrupa ülkelerine böyle sistemlerin yerleştirilmesi düşüncesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. Polonya halkının büyük çoğunluğu da füze kalkanının topraklarına yerleştirilmesine karşı çıkmıştı. Daha sonra bu projeden vazgeçildi.

AKP hükümetinin tutumu

Öyle anlaşılıyor ki şimdiki proje füze kalkanının radar tesislerinin Türkiye’ye yerleştirilmesi, füzelerin ise denizdeki savaş gemilerinden fırlatılmasıdır. NATO şemsiyesi altında böyle bir sistemin ülkemize yerleştirilmesine AKP hükümeti, bu projeye, İran’ın ve Türk kamuoyunun tepkisini yumuşatmak için dile getirdiği bazı koşulların kabulü halinde razı olacağı izlenimini vermiştir. Oysa esas sorulması gereken soru bu sistemin kullanılmasında Türkiye’nin rolünün ne olacağıdır. Tetikte kimin parmağı olacaktır? Ülkemizi hedefleyen bir saldırı halinde bu sistemin kullanılacağının garantisi var mıdır? Türkiye sistemin kullanılmasının kendi güvenliği açısından büyük sakınca doğuracağı durumlarda bunu engelleyebilecek güce sahip olacak mıdır? Füze sistemlerinin ateşlenme kararının birkaç dakika içinde verilmesi gerekeceğinden yetkinin de önceden ilgili askeri makamlara verilmesi gerekecektir. NATO ülkeleri bu konuda bu yetkiyi hangi makama ve hangi koşullarda vereceklerdir?

Belli ki açıkça ifade edilmese de bu sistemin hedefi İran’dan kaynaklanabilecek bir füze saldırısını bertaraf etmektir. Bu saldırı kime yönelik olabilir?

Bugünün koşullarında İran’dan Türkiye ya da diğer NATO ülkelerine yönelik bir saldırı beklenmemektedir. Kaldı ki İran’ın elindeki Şahap 3 füzelerinin Türkiye’den ötesine yani başka NATO ülkelerine ulaşacak etkili bir menzile sahip olmadığı bilinmektedir. Yaklaşık 2500 kilometre menzilli bu füzeler İran’ın batısındaki Türkiye’ye ve İsrail’e ulaşabilir.

Olası İran - İsrail çatışması

Bölgedeki çatışma olasılıkları arasında en yüksek ihtimalli olanı İran ile İsrail arasındaki bir çatışmadır. İsrail 1981 yılında Irak’taki Osirak nükleer tesisini bir hava saldırısıyla tahrip etmiş, 2007 yılında da benzeri bir saldırıyı Suriye’nin Deir-ez-Zor bölgesine düzenlemiştir. İsrail’in İran’da nükleer silah üretilebileceğinden kuşkulanılan tesisleri imha etmeyi planlıyor olması ihtimal dışı değildir. İran’ın da böyle bir durumda Şahap 3 füzelerini kullanarak İsrail’i vurmaya çalışması beklenir.

İsrail’in geliştirdiği kendi milli füze kalkanı sistemi Arrow, öyle anlaşılıyor ki henüz böyle bir saldırıyı tek başına defedecek yeteneğe kavuşmamıştır. Kuvvetli ihtimal, İsrail’in füze kalkanı konusunda NATO ile işbirli yapmaya çalışmasıdır.

Füze savunması konusunda Türkiye’nin geçmişte bazı kötü deneyimleri olmuştur. 2. Körfez Savaşı başında Irak’ın muhtemel bir füze saldırısına karşı Türkiye’nin NATO’dan geçici süre için istediği Patriot füzelerinin alınmasında büyük güçlük yaşanmıştır. Bunu engellemek isteyenler çıkmıştır. Bugün benzeri bir durum meydana gelse Türkiye’nin kendini savunmak için NATO’dan bu füzeleri geçici olarak dahi almakta zorluk çekmesi muhtemeldir. Buna rağmen Türkiye’den, başka ülkeleri, belki de İsrail’i savunmak için kullanılabilecek bu sistemi ülkesinde konuşlandırması istenilmektedir.

Geçmişte, Küba krizi sırasında, yapılan gizli görüşmeler sonucunda Sovyetler Birliği’nin Küba’ya füze yerleştirmemesi karşılığında, Türkiye’ye haber verme ihtiyacı bile duymadan NATO çerçevesinde ülkemize yerleştirilmiş bulunan Jüpiter füzelerini geri çektiği unutulmamıştır.

Çözüm Türkiye’nin kendi milli füzesavar füze sistemini kurması ve komuta ve kontrolünü kendi elinde bulundurmasıdır. İsrail ve Hindistan gibi ülkelerin yapabildiği bu işi Türkiye’nin yapamayacağı düşünülemez. Bunun maliyeti de Türkiye’nin üstlenemeyeceği kadar büyük değildir.

Ülkemizin güvenliğini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda hükümetin şimdiye kadar yüce Meclis’e hiçbir bilgi vermemiş olmasını da yadırgıyoruz. Ülkemizin güvenliğini ilgilendiren bu gibi konular Meclis’in bilgisi dışında yürütülmemelidir.

NATO zirvesinde karara bağlanması beklenen diğer bir konu da yeni Stratejik Konsepttir. 1999 yılında Vaşington zirvesinde kabul edilen bugünkü Stratejik Konseptte, Türkiye’nin bütün ısrarına rağmen terörist saldırılar NATO antlaşmasının 5. maddesinin çerçevesine sokulmamış, yani bir üye ülkeye yapılan terörist saldırılar bütün ülkelere yapılmış gibi sayılmamıştı. Buna karşılık 11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki İkiz Kulelere yapılan terörist saldırı 5. madde kapsamında kabul edilmiş ve bütün NATO ülkeleri ABD’ye yardıma hazır olduklarını bildirmişlerdi. Bu NATO tarihinin ilk 5. madde uygulaması olmuştu. Yani Stratejik Konseptte yer almamasına rağmen bir terörist saldırı bu kapsama alınmıştı. Şimdi bu tecrübeden sonra Lizbon zirvesinde terör saldırıları 5. madde kapsamına alınacak mıdır? Cevap verilmesi gereken soru budur. Türkiye’nin, evvelce olduğu gibi şimdi de bu yönde çaba göstermesi beklenmektedir. Bu amaca ulaşılması Türkiye açısından diplomatik bir başarı sayılacaktır.



*Erdoğan’ın füze kalkanını Türkiye’nin yönetmesi çağrısına ‘komuta sonra konuşulur’ yanıtı geldi
ABD’den ‘olur’ çıkmadı
KALKAN AVRUPA’YI KORUMA AMAÇLI
ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ivo Daalder, füze savunma sistemi konusunda önce NATO’nun Avrupa topraklarını ve nüfusunu korumaya yönelik yeteneğin kurulması kararı alınacağını belirtirken “Kararın doğası bu. Bunun nasıl uygulanacağına yönelik detaylar ile komuta ve kontrole yönelik konular daha sonra ele alınacak” diye konuştu. Daalder belirli bir ülkeye değil, balistik füzelerin yayılmasından doğan tehditlere odaklandıklarını söyledi. ELÇİN POYRAZLAR’ın haberi ■

*ABD İran ısrarından vazgeçti
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD yönetimi NATO çatısı altında kurulacak füze savunma sistemine yönelik görüşmelerde İran’ın bir tehdit olarak tanımlanması ısrarından vazgeçtiğinin işaretini verdi. Lizbon’da yarın başlayacak olan NATO liderler zirvesine yönelik Beyaz Saray’dan telekonferans sistemiyle yapılan basın toplantısında ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ivo Daalder, sistemi NATO ülkelerini balistik füze saldırısından korumak için kuracaklarını ifade etti.
Zirvede İran’ın bir tehdit olarak tanımlanıp tanımlanmayacağına yönelik bir soruyu yanıtlayan Daalder, “bugünkü ya da yarınki tehditler” yerine balistik füzelerin pek çok ülkeye yayılmasından doğan tehdide odaklandıklarını söyledi. Daalder, “Şu anda belirli bir ülke olmaksızın balistik füzelerin yayılmasından doğan tehditlere odaklanmış durumdayız. Bu yetenekleri artan pek çok ülke var” diye konuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın NATO savunma sistemine Türkiye’nin doğrudan komuta etmesi gerektiği yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Daalder, füze savunma sistemi konusunda önce NATO’nun Avrupa topraklarını ve nüfusunu korumaya yönelik yeteneğin kurulması kararı alınacağını belirtti. Daalder, “Kararın doğası bu. Bunun nasıl uygulanacağına yönelik detaylar ile komuta ve kontrole yönelik konular daha sonra ele alınacak” dedi. Daalder bu sistemin diğer NATO komuta yapıları gibi kontrol edileceğini söyledi.

*NATO-AB TOPLANTISI VETOYA TAKILDI
Türkiye, Lizbon’da bugün başlayacak NATO zirvesi sırasında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni veto edince, AB ve NATO üyesi ülkelerin liderleri arasında yapılması planlanan resmi toplantı iptal oldu. Kaynaklar, toplantı yerine gayri resmi yemek düzenlenmesinin düşünüldüğünü ancak toplantının hiç yapılmayabileceğini de belirtiyor. Bu gelişmeler yaşanırken NATO yerine ABD-AB üyesi ülkeler arasında zirve planlandı. Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmadığı için bu toplantıya katılamayacak.*(ABD-AB toplantısı yapılırsa Türkiye katılamayacak, ama Kıbrıs Rum Kesimi katılabilecek-Derleyenin notu)

BARKIN ŞIK’ın haberi ■
*Ankara’nın tavrı nedeniyle AB - NATO toplantısı iptal edilmek zorunda kaldı
Türkiye zirveyi veto etti
BARKIN ŞIK
ANKARA - Portekiz’in başkenti Lizbon’da bugün başlayacak NATO zirvesi sırasında, Türkiye’nin vetosu nedeniyle AB ve NATO üyesi ülkelerin liderleri arasında yapılması planlanan resmi toplantı iptal oldu. Türkiye’nin, AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) nedeniyle veto ettiği toplantının, gayri resmi yemek olarak düzenlenmesi gündeme geldi ancak Türkiye’nin bu konuda da itirazlarının olduğu öğrenildi. Kaynaklar, NATO - AB toplantısının hiç yapılmayabileceğini bildirdi. Bu gelişmeler yaşanırken ABD - AB üyesi ülkeler arasında zirve planlandı. AB üyesi olmayan Türkiye, bu önemli toplantıda yer alamayacak. Öte yandan NATO’nun zirve sırasında yapılacak protestolar nedeniyle Lizbon’daki karargâhını kapattığı kaydedildi. Lizbon’daki zirveye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül katılıyor. Bugün başlayacak ve 20 Kasım’da sona erecek toplantı sırasında, NATO’nun yeni strateji belgesi kabul edilecek. Ayrıca, Füze Kalkanı Projesi’ni hayata geçirecek olan siyasi karar alınacak. Teknik detaylar ise daha sonraki aylarda düzenlenecek toplantılarla netleşecek. Türkiye, Füze Kalkanı Projesi’nin ana karargâhının İzmir’deki NATO üssünde olmasını istiyor. Türkiye’nin talebinin kabul edilmesi durumunda Füze Kalkanı’na ait radar görüntüleri İzmir’den takip edilecek ve füze sistemlerinin ateşlenmesi için bu karargâh belirleyici olacak.

*Türkiye: Berlin Plus’a devam edilmeli
Lizbon’daki zirvenin önemli başlıklarından birisi de NATO - AB ilişkileri olacak. NATO ve AB ilişkilerinin karmaşıklığı Türki’yenin başını öteden beri ağrıtan bir konu olarak duruyor. Türkiye’nin GKRY’yi tanımaması, Avrupa güvenlik ve savunma politikalarında karar mercilerinden dışlanması ve Avrupa Savunma Ajansı’na üye alınmaması sonucunu doğuruyor. Türkiye, bu konularda da ilerlemeler sağlanmasını istiyor. NATO’nun yeni strateji belgesinde, AB üyeleri ile olan diyaloğun daha da güçlendirilmesi yönünde bir ifade konulduğu öğrenildi. 1996 yılında, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği” yaratılması için NATO’nun imkânlarından faydalanılması yönünde “Berlin Plus” adı verilen bir dizi karar alınmıştı. Türkiye bu düzenlemeler kapsamında strateji belirleme ve karar alma toplantılarına NATO üyesi olmayan Kıbrıslı Rumların katılımını veto ediyordu. Türkiye, NATO - AB ilişkilerinin Berlin Plus anlaşması kapsamında devam etmesini istiyor.

*Türkiye AB - NATO zirvesini veto etti
Türkiye, toplantılar sırasında yapılması planlanan NATO - AB zirvesini veto etti. Türkiye’nin vetosu nedeniyle NATO ve AB liderleri ilk önce gayri resmi yemekte buluşmayı planladı ancak bu toplantının da yapılamayacağı belirtiliyor. Bu gelişmenin ardından NATO toplantıları kapsamında ABD - AB ülkeleri arasında bir zirve yapılmasının planlandığı öğrenildi. ABD - AB zirvesinde Türkiye ise AB üyesi olmadığı için yer alamayacak.

*Rusya ile zirve yapılacak
Lizbon’daki zirveye Rusya da katılacak. Bu görüşmede, Rusya - NATO ilişkileri masaya yatırılacak. Rusya son olarak NATO’nun Afganistan operasyonuna lojistik destek vererek, ittifakın elini rahatlatmıştı. Zirvede, bu işbirliğinin daha da ileriye taşınması için görüşmelerde bulunulacak. Lizbon’da ele alınarak karara bağlanacak olan bir diğer başlık ise NATO’nun alacağı tasarruf tedbirleri kapsamında bazı askeri üs ve karargâhların kapatılması.
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Re: LİZBON ZİRVESİ:::

İletigönderen Ram » Cmt Kas 20, 2010 1:13

NATOcu ARI'ların pek sevdiği, onay törenlerinin vazgeçilmez kadeh tokuşturucusu beyefendisinden -öylesine söylermiş gibi- yadırgamak sözcüğünü duymak pek de şaşırtıcı değil.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x