Maalesef tüm bu sunî gündemlerin ötesinde bir gerçek var ki o da devletin altının oyulduğudur.

Maalesef tüm bu sunî gündemlerin ötesinde bir gerçek var ki o da devletin altının oyulduğudur.

İletigönderen İlteriş Kağan » Sal Haz 20, 2023 2:35

Nur topu gibi yeni bir suni gündemimiz oldu. Her fikrin, her insanın, her olayın laçkalaştığı yer olan sosyal medyada yeni gündemimiz ters bayrak ve “Allah, vatan, namus, ittihad” mı yoksa “vatan, namus, ittihad” mı diyeceğimiz oldu. Esasen İttihad ve Terakki Fırkası ile ilgili bir şeyleri tartışırken laiklik ve din konusunun gündeme gelmesi normaldir. Gel gelelim bu konu, özellikle yakın tarihi çalışan bilim insanlarının gündeme alabilecekleri bir konudur.

Erdoğan’a Abdülhamid yalnızlığı payesi verildiğinden beri muhaliflerin bir kesimi önce sembolik olarak İttihad ve Terakki göndermeleri yaparken daha sonra iş başka noktalara geldi. Kendini tarihî şahsiyetlerle birebir özdeşleştirmek bilim insanlarınca ruh sağlığı açısından iyi görülmez. Geldiğimiz noktada sanki seçimler Abdülhamid ile İttihad ve Terakki arasında geçer oldu. Devletin kurucusunun, devlet kurucusu veya başkomutan olarak değil fırkalı olarak ele alındığı, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinin unutulduğu bir döneme girdik. Üstelik bugün bir değerlendirme yapılsa görülecektir ki cumhuriyetimizin faydalandığı fikir ve icraatlarda Abdülhamid’in de İttihad ve Terakki’nin de katkısı görülecektir. Ne var ki bugünkü Türk toplumu öyle bir psikolojidedir ki bu sefer kimin katkısının daha çok olduğu konuşulacaktır.

Maalesef tüm bu sunî gündemlerin ötesinde bir gerçek var ki o da devletin altının oyulduğudur. Zira devleti yönetenler devletin temel ilkelerinden uzaklaşıp kendi yollarını çizmeye başladıkları zaman bundan daha büyük millî güvenlik meselesinden söz edilemez. O girdikleri yola müttefik mi arıyorlar yoksa çok mu gittiler bilinmez, sınır kapılarımızdan giren girene… Sayın Hulusi Akar’a sorsak sınırlarımız güvendedir.

Bugün ta Yemen’e inelim. Buradaki Husilerin Ensarullah Hareketi üzerinden Suudilerle giriştikleri mücadeleye bakalım. Bu mücadelenin Suriye’yle ilgisini, Suudilerin ABD’den bağımsız hareket etme arzusundaki yerini, bu ve buna benzer gelişmelerin Türkiye açısından değerlendirmesini yapalım. O zaman sunî gündemin yerine çok daha gerçek bir gündemle uğraşmış olacağız. Çok uzaklarda giderek büyüyen deniz dalgalarının size doğru gelip gelmeyeceğini görmeniz gerekir. İşte bu gerçek gündemdir.

Suudilerin dikkati Yemen’e çekildiğinden beridir Suriye rahat nefes almaya başladı, ayrıca Arap Birliği’ne geri döndü. Uzun süredir öncelikli gündemimiz olan sığınmacı meselesinde bunun ne anlama geldiğini görmemiz gerekir. Oysa biz sunî gündemlerin peşindeyiz.

Bayrağı ters mi asalım? Allah olmadan İttihad olur mu? Allah mı diyelim Tanrı mı? Bu son soruyla ilgili yüzlerce yazı yazıldı, bir sürü tartışmaya girildi. Yazıp çizen, tartışanlardan biri de benim. Tüm bu tartışmalar, ülkesinin kapılarına dayanan düşman ordularını görmeden sunî gündemleri tartışan papazları hatırlatıyor. Düşman askeri kapıya bir tekme vurur ve papazlar dünyamıza dönüverir. Sonrasında dünyamızda kalıp kalmadıkları meçhul…

Çok iyi bilinen bir şeydir: Abdülhamid’i deviren İttihadçılar, bir süre sonra dış politika konusunda danışmak için sık sık kapısını aşındırırlar, fikir alışverişinde bulunurlardı. İşte gerçek dünya ve memleket meselelerini gündem hâline getirmek böyle olur. Esasen devlet aklı da böyledir. Ülke gündemine dair çare üretmek için düşünmek, çareler üretmek için her şeyi geride bırakıp akıl sahiplerine danışmak gerekir. Sunî veya anlık gündemle uğraşmak kimseye bir şey katmaz. Dolayısıyla ülke de bundan bir şey elde edemez.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devlette yaşıyoruz. Acaba sunî gündemi, hayal alemlerini geride bırakıp memleketi özüne döndürmeye çalışsak nasıl olur?

Sürgüne mi gideriz?

Bunu daha çok devleti yönetenlere sormak gerekiyor…

- Yusufhan GÜZELSOY

Sunî Gündem, Vatan, Namus, İttihad
https://demiryolculuk.com/2023/05/30/su ... s-ittihad/
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x