
Büyükanıt, TSKya saldırıda polis bağlantısına da işaret etmişti. Soros parasıyla çıkan 2005 Almanağı yazarlarından biri de Polis Akademisinde görevli Doç. Dr. Önder Aytaç. O şimdi malum Tarafta atışa devam ediyor.
Almanaktan Tarafa transfer
Türk Silahlı Kuvvetlerine saldıran Soros destekli TESEV Almanağında yazısı bulunan Polis Akademisinden Doç. Dr. Önder Aytaç, Taraf gazetesinde hakimler ile askerleri suçlayan yazılar kaleme alıyor
Büyükanıtın sert tepki gösterdiği Almanakta Türklüğe hakareti suç sayan 301. maddeyi eleştiren Önder Aytaç, dünkü Tarafta yargı ve TSKnın ulusa vurgu yapan açıklamalarından duyduğu rahatsızlığını dile getirdi
Haber : Selda Öztürk KAY
Az trajı ile nasıl hayatta kaldığı merak edilen Taraf gazetesinin ilginç bağlantıları günyüzüne çıkıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıtın 2006 yılında eleştirdiği, ABDli ünlü spekülatör Gerorge Sorosun desteklediği TESEV almanağını hazırlayanların içinde yer alan Polis Akademisinden Doç. Dr. Önder Aytaç, Taraf gazetesinde yargıyı ve TSKyı hedef alan yazılar yazıyor. Bu durumun ortaya çıkması Sorosun Açık Toplum Enstitüsü aracılığı ile Türkiyeye gönderdiği 2 milyon doların ne kadarının Tarafa aktarıldığı sorusunu gündeme getirdi.
Ulus vurgusunu beğenmediler!
Önder Aytaç, Taraf gazetesinde dün Emre Uslu ile birlikte kaleme aldığı Hakimler ve generaller başlıklı yazısında yargı ve TSKnın ulusa vurgu yapan açıklamalarındaki benzerlikten rahatsızlık duyduğunu anlattı. İşte o yazının giriş bölümü: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir.
...Bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. (27 Nisan 2007 TSK açıklaması) Demokrasinin bir veya birçok kuralına uymayan veya cumhuriyetin temel ilkelerinden olan laik ve üniter yapıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan ve de demokrasının tanıdığı hak ve özgürlükleri yasa dışı yorumlarla tarif ederek oluşturulan siyasi projeleri öne süremeyecekleri, bu nitelikteki beyan ve eylemlerin gerek iç hukuk gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi korumasından yararlanamayacağı gözetilmelidir. (18 Ocak 2008 Yargıtay Açıklaması)
Yargıtaya saldırdılar
Yukarıdaki iki açıklama arasındaki benzerliğin farkında mısınız? Biri TSKnın diğeri Yargıtayın açıklaması. Bir de şu cümleye bakalım: Bu ulus bu ülkede huzur içinde yaşamayı hak etmiştir. Bu hak kimse tarafından bahşedilmemiş, Kutuluş Savaşıyla ve cephede bedeli can olarak ödenmiştirNormalda askerden beklenebilecek savaş, can, bedelvurgulu bu açıklamanın sahibi de Yargıtay. O halde tartışılması gereken şu: Hakimler ile generaller arasındaki bu benzeşme neden? Komplo teorisyeni olsak vurgulardaki benzeşmelerin arkasında organik bir ilişki arardık ama benzeşmenin arkasındaki neden TSK ile yargı arasında olabilecek organik bir ilişkiden daha köklü bir sorun.
Bu dünyadan böyle yargılama çıkar
Bu girişin ardından Aytaç ve Uslu, temel sorunun her iki kurumunda çalışanlarının kariyerlerine taşrada başlamasının olduğunu savunarak, tavla kardeşliğinden devleti koruma ve kollama duygusuna dönüşen bir sürecin yaşandığını ileri sürdü. Aytaç ve Uslu şöyle devam etti: (...) Taşra kardeşliğine dayanmayan her türlü ilişkiye de kuşkuyla yaklaşıyorlar. (...) Kendileri gibi düşünmeyeni düşman kuvvet ya da suçluolarak görmenin doğurduğu sonuç, demokrasiye de memleket ekonomisine de büyük zarar veriyor... Dolayısıyla savaşlı, canlı kanlı açıklamaların yargıçlardan gelmesine şaşırmamak gerekiyor. Beğenelim beğenmeyelim bu dünyadan böyle yargılama çıkar.
301 ile 305i hedef almıştı
Soros destekli TESEV Almanağında 8 sayfa medya üzerine Arka Plan başlıklı bir yazı kaleme alan Önder Aytaç, Türklüğe hakareti yasaklayan TCKnın 301. maddesi ile milli çıkarları koruyan 305. maddeyi eleştirmişti. İşte o yazıdan bir bölüm: (...) 2005 yılında, medya çalışanları yaygın bir biçimde Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesi nedeni ile hapis tehdidi altında yaşadılar. (...) Yine aynı Kanunun 305. maddesinde yer alan milli güvenlik kavramının da açık ve net bir tanımı yoktur. Bu nedenle de bir eleştirinin milli güvenlik kavramının içine girip girmediği konusunda verilecek olan karar da bütünüyle subjektif ve günün koşullarına göre değişken olabilmektedir.
KAYNAK