Masonluğun Gücü / İsmail MÜFTÜOĞLU

Masonluğun Gücü / İsmail MÜFTÜOĞLU

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Sal Eyl 25, 2012 13:58

Masonluğun Gücü

Balyoz davası sonuçlandı. Ziyade general ve alt kademede bulunan subay, astsubay ve de sivil memur, memure cezalandırıldı. Bu husus elbette ki mahkemenin takdiridir. Yargılamanın da sonucudur.

Ancak mahkemenin vermiş olduğu karar toplumu dalgalandırdı. İyi oldu diyenler olduğu gibi, hiç de iyi olmadı diyenler de var. Aslında mahkeme kararları toplumu tatmin etmek için değil, adaleti hakkıyla tevzi etmek içindir.

Elbette ki karar sonrası üzülenler vardır. Ancak üzüntüleri taşkınlıklara neden olmamalıdır. Tabanı rahatsız edecek davranış bozukluklarını taban hoş karşılamaz. Ortada bir karar var. Ama karar kesin değil. Temyiz safhası, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi evreleri var. Yanlışlıklar var ise mutlaka düzeltilir. En azından kanaatimiz böyledir.

Bizim üzerinde durduğumuz husus dönemin Genelkurmay Başkanlarından birisi hariç, diğerlerinin kollarını sallayıp dışarıda dolaşmalarıdır. Aslında askerlikte hiç değişmeyen disiplin ve hiyerarşidir. Yani bir askeri personel, üstünün haberi dışında iş yapamaz. Zira askeri mevzuat disiplin ve hiyerarşiyi göz ardı ederek iş yapanları cezalandırır.

Olaya bu açıdan bakıldığında takımlar bölüklere, bölükler taburlara, taburlar alaylara, alaylar tugaylara, tugaylar tümenlere, tümenler kolordulara, kolordular ordulara, ordular da ait oldukları kuvvet komutanlığına bağlıdırlar. Tüm ordular da genelkurmay başkanlığına bağlıdırlar. Yani askerlikte emir genelkurmaydan aşağıya doğru işler. Aşağıdan yukarıya işlemez ve aşağıdan yukarıya emir verildiği düşünülemez.

Bu açıklamalardan sonra Balyoz Davasına bakıldığında, emir-komuta sahibi olanlar dışarıda, ast durumda olanlar cezaevinde ve mahkum. Acayip değil mi? Eğer ast olanlar bir suça tevessül etseler, onlar hakkında işlem yaptırmak üzere mahkemeleri veya disiplin subaylarını devreye sokmak üst komutanlığın görevi değil midir?

Balyoz Davasında üst kademe komutanları yani genelkurmay başkanlarının üç maymunları oynaması (görmedim, duymadım, konuşmadım) onların korunmasına ve dava dışında tutulmasına neden olamaz. Tam aksi gereğine tevessül etmemeleri sebebiyle suç işlemişlerdir. Bir fiile göz yummak da suçtur.

Nitekim İsmail Hakkı Karadayı’nın 28 Şubat darbesinin muhakeme edilmesinde ifadesine dahi henüz müracaat edilmemiş ve serbest dolaşmaktadır. Diğer taraftan Yaşar Büyükanıt, Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın kendi dönemlerinde oluşturulan ve Balyoz Davasına konu olan eylemleri zamanında ihbar etmemeleri ve en azından sükut etmiş olmaları sebebiyle yargılanmaları gerektiği halde, haklarında hiçbir işlem yapılmaması, şahit olarak dahi dinlenmemiş olmaları bir nevi bazı güçler tarafından koruma altına alındıklarını göstermektedir.

Zira gerek İsmail Hakkı Karadayı’nın, gerek Yaşar Büyükanıt’ın ve gerekse Hilmi Özkök’ün mason olduğu iddia edilmektedir. (Yılmaz Dikbaş, Atatürkçüler Yenildi, sh:463-464) Malumdur ki, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Yassıada Mahkeme kararlarında idamlarına karar verilen masonlar asılmaktan kurtulmuştur. Bunlardan birisi Celal Bayar’dır. Bugünkü uygulama ile de sanki geçmiş tekerrür etmektedir.

Ordu komutanları, kolordu komutanları, kuvvet komutanları mahkum edilirken, onların başında bulunan bahis konusu komutanlar hakkında hiçbir işlem yapılmaması vicdanları daha çok sızlatmakta, hatta yargının yerilmesine neden olmaktadır. Balyoz Davası kararlarının açıklanmasından sonra Hilmi Özkök’ün yaptığı açıklamalar ve fizyonomik görüntüsü hiç de şık olmamıştır. Aslında askeri hiyerarşi açısından onların da mahkum olanlarla aynı kaderi paylaşması gerekirken, sadece televizyonlara çıkıp, analizci olarak görünmeleri, doğrusu istenirse adaletin vicdanını sızlatmaktadır.

İnsana sormazlar mı; Davada sanık olanların işlemiş olduğu eylemlerden bu zatların hiç malumatı olmadı mı? Olmadı diyorlarsa yine sormazlar mı, siz nasıl genelkurmay başkanı veya komutansınız ki altınızdan haberiniz olmuyor? Habersiz olmanız düşünülemez bile. O zaman niçin suç duyurusunda bulunmadınız? Niçin vazifenizi ihmal ettiniz? Korktuysanız o makamda niçin göreve devam ettiniz? Yoksa masonluğun gücüne mi güvendiniz?

İsmail MÜFTÜOĞLU, 24 Eylül 2012
i-muftuoglu@hotmail.com
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Şu dizine dön: İsmail MÜFTÜOĞLU

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x