MAZLUMDER | Orgeneral Başbuğ görevden alınmalıdır

ARI, TESEV, Açık Toplum Vakfı, HYD, Genç Siviller, GTP, SODEV, Bianet, STGM, TÜSEV, MAZLUMDER, STEP, LGBTT, Barış ve Kardeşlik Forumu, Türk Demokrasi Vakfı, LDP, Küresel BAK vesaire...

MAZLUMDER | Orgeneral Başbuğ görevden alınmalıdır

İletigönderen Ram » Prş Eki 16, 2008 23:30

Orgeneral Başbuğ Görevden Alınmalıdır

Aktütün Karakolu'na yönelik saldırıda çok sayıda askerin hayatını kaybetmesi, ordunun sorumluluğuna ilişkin tartışmaları bir kez daha gündeme getirmiştir. Karakolun yerinin neden değiştirilmediğinden, Hava Kuvvetleri Komutanı'nın çatışma esnasında yaptıklarına veya saldırının önceden haber alınmış olmasına karşın neden yeterli önlemin alınmadığına kadar bir dizi eleştiri, haklı olarak gündeme getirilmiş ve tartışılmıştır.

Ancak, ortalama bir hukuk devletinde, başta askeri bürokrasi olmak üzere, bütün yetkililerin hesap vermesini gerektiren bu vahim hadise Türkiye’de yeterince sorgulanamadığı gibi, ordunun komuta kademesine yönelik eleştiriler de tepkiyle karşılanmıştır. Son olarak Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, düzenlediği bir basın toplantısıyla, kurumuna yönelik çok sayıdaki ciddi eleştiriyi cevaplamak yerine, yaşananları orduya yönelik bir “saldırı” olarak niteleyerek, “herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya” çağırmıştır. Başbuğ’un ancak askeri rejimlerde söz konusu olabilecek azarlayıcı bir dil ve öfkeli bir üslupla, kendileriyle ilgili haber ve eleştirileri yapan basını ve sivil toplum örgütlerini suçlaması, Türkiye’de askeri bürokrasinin anayasal konumu ile fiili konumu arasındaki farkı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Başbuğ’un hayatını kaybeden askerlerle ilgili açıklama yapmak ve kamuoyuna hesap vermek yerine, orduya ait belgeleri gündeme getirmesi ve onları sızdıranlar ile yayımlayanları suçlaması, onun öncelik sıralamasını açıkça göstermektedir.

Genelkurmay Başkanı’nın hayatını kaybeden askerlerle ilgili hesap vermek yerine, orduya saldırı olarak gördüğü konulardan bahsetmesi, askerlerin hayatının korunması konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmediğine ilişkin kanaatleri pekiştirmektedir. Aktütün’de yaşanan acı olay ve Genelkurmay Başkanı’nın bu konudaki soruları peşinen reddedici tavrı birlikte düşünüldüğünde, Başbuğ’un sözünü ettiği soruşturmanın bu şartlar altında sağlıklı yürütülemeyeceği kuşkusu uyandırmaktadır. Dahası, muhtıra benzeri bu çıkış, önümüzdeki günlerde özellikle ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili olarak kaygı verici gelişmelerin yaşanabileceğine ilişkin bir işaret de olabilir.

Görünen odur ki, Türkiye’deki asker bürokratlar eleştirilmeye alışkın olmadıkları için, yürüttükleri kamu hizmetinin başarı düzeyini sorgulayan eleştirileri bir “saldırı” olarak anlamayı tercih etmektedirler. Başbuğ’un dünyanın hiçbir ordusunun bu tür “saldırılar”a kayıtsız kalamayacağına ilişkin iddiası da ancak otoriter ve totaliter rejimler için geçerlidir. Bir bürokratın hesap vermek yerine, bağıra çağıra birilerini suçladığı bir toplantının dünyanın hiçbir ortalama demokrasisinde yeri olamaz. Başbuğ’un kabul etmek istemediği gerçek, Türkiye toplumunun artık hizmet beklediği bürokratları tarafından azarlanmak istemediği ve bütün medeni ülkelerde olduğu gibi kurumların hesap verebilirliğini arzu ettiğidir.

Yetkilerini aşarak sivil toplumla polemiğe giren bürokratların hukuk devletinde görevlerinden alınması sadece makul değil, gerekli bir uygulamadır. Ülkemizde de sivil otoritenin ve hukukun üstünlüğünü korumak için yapılması gereken, orgeneral Başbuğ’un görevden alınması ve Dağlıca ve Aktütün benzeri trajedilerin soruşturularak, gerekiyorsa Genelkurmay Başkanı dahil sorumluların yargı önüne çıkarılmasıdır.

Yetkilerini aşan Genelkurmay Başkanı açıklamasında “herkesi doğru yerde durmaya” çağırmıştı. Biz de insan haklarından, hukukun üstünlüğünden, ifade ve basın özgürlüğünden yana olan herkesi duyarlı olmaya ve “doğru yerde durmaya” çağırıyoruz. Bugün basın özgürlüğünü korumak, bürokratik öfkenin hedefi durumundaki Taraf Gazetesi’ni ve onun çalışanlarını korumaktır. Bugün durulması gereken doğru yer, basın özgürlüğünün, adaletin ve hukukun safıdır.

Onyedi insanımızın ölümüne sebep olan Aktütün saldırısına göz yumulduğuna dair Taraf gazetesinde çıkan haberlerin gerçekliği sorgulanması gerekirken askeri mahkemece yayın yasağı kararı verilmiş olması hukuk sistemimizin trajikomikliğini bir daha ortaya koymuştur.

Sayın Cumhurbaşkanı ve TBMM başkanının demokratik sürecin işlevselliğine ve hukuk devleti ilkesine vurgu yapması gerekirken tam tersi bir tavır sergilemiş olmaları kabul edilebilir bir durum değildir. Bu beyanatları demokratik kültür ve hukuk devleti adına bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz.

MAZLUMDER, demokratik kültürün, insan hakları ve hukuk devleti anlayışının yerleşmesine hizmet eden kim olursa olsun yanında olduğunu bir kez daha kamuoyuna bildirmek ister.

MAZLUMDER GENEL BAŞKANI

DR. ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU

Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=2440
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Çetin Taş » Pzr Eki 26, 2008 20:21

Ömer Faruk Gergerlioğlu ile MAZLUMDER'in kendi sitesinde 25 Haziran 2008'de yapılan röportajın şu bölümünü alıntılıyorum. Dikkatle okuyun lütfen:

Soru: Kapatma davaları gerçekten hukuki mi yoksa siyasi bir dava mı?

Ömer Faruk GERGERLİOĞLU: Biz daha çok siyasi olduğuna inanıyoruz. Bu konuda özellikle DTP ile hiç uzlaşılmaya çalışılmıyor. Siz AKP ve DTP’yi kapattığınız zaman Güneydoğuda temsil denem bir şey kalmayacak. Çünkü halkının % 95’i bu iki partiye oy veriyor. Vatandaş o zaman kime oy verecek. Yani bu kapatmalar çözüm değil. Kaçıncı defa Kürt partileri kapatıldı ama Kürt sorunu çözülmedi. Getirilen iddianame bir cumhuriyet gazetesinin köşesinde yazılsa belki uygun olabilir. Fakat hukuki olamayacak bir metin. İddianame böyle, gelişmeler böyle, Yargıtay bildirileri öyle… siz 411 milletvekilinin çıkarttığı bir yasayı iptal ederseniz, bu halkla mücadele etmek anlamına gelir.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=1291


Aynı kişi Diyarbakır Belediyesi'nin parklara ve bahçelere Kürtçe isimler vermesini yasaklayan Diyarbakır Valiliği'ni, yaptığı basın açıklaması ile eleştirmiştir. Bu açıklamada özetle şöyle demiştir Gergerlioğlu:

"MAZLUMDER, yasaklarla ve korkularla toplumsal barışın inşa edilemeyeceğine inanmaktadır. Toplumda yaşayan değişik etnik ve dini grupların kendini birinci sınıf vatandaş olarak hissettiği mevzuat ve uygulama pratiği siyasi irade tarafından özgürlüklerin önü açılarak sağlanmalıdır."

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.surhaber.net/haberdetay/546-Diyarbakirdaki-Kurtce-isim-Yasagina-Mazlumderden-Tepki.html


Buraya bu adam ile ilgili yazacak çok şey var ama ben sizi zahmetten kurtarayım. Bence adam Kürtçü-Şeriatçı-Liboş işbirliğini bünyesinde tek başına bulunduranlardan.

Muhammed kardeşim.

Bir de kendimi tutamadım bu adamın bloğuna girip birkaç bir şey yazdım :wink:
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Ram » Pzt Eki 27, 2008 11:00

Çetin Taş, bu zât ve benzerleri sivil örümcek, ötesi var mı yahu. Resim Ne yazdın dürzünün bloğuna¿? :)
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Çetin Taş » Pzt Eki 27, 2008 21:05

Şüphe yok Muhammed.

Aşağıdaki yazıyı tamamen taraflı bir haberin altına yazdım.Hesapta Cumhuriyet gazetesinden yaptıkları alıntıya atfen veriyorlar blogta haberi ama yargısız infazın yazıya bürünmüş şekli resmen.

Yazdığım kısa yazı şöyle:

''26/10/2008 - başlık
Yazan: (isim kısmımı boş bıraktım)
Haberi Cumhuriyet gazetesinden alıntılamışsınız.Cumhuriyet gazetesinin başlığını değil de kendi tercihinizi yansıtan başlığı kullanmışsınız.Eğer gerçekten İnsan haklarından yanaysanız,eğer gerçekten mazlumların haklarını savunuyorsanız bu başlık sizleri ele veriyor.Siz tarafsınız.Siz İlhan Selçuk'u kendi kucağında büyüyen Uğur Mumcu'yu,siz Mustafa Balbay'ı kendisine yıllarca ağabeylik etmiş olan Ahmet Taner Kışlalı'yı öldüren terör örgütünün üyesi olmakla suçlayanlardan taraf olmuş oluyorsunuz.Siz yıllarca devlet yetkilerini haksız yere kullananları açığa çıkaran
Susurluk kazası olmadan çok önce Susurluk Çetesi'ni ilan eden,İsviçrelilerin yaptığı faşizme İsviçre'ye giderek meydan okuyan Doğu Perinçek'i terör örgütü lideri olmakla suçlayanlardan tarafsınız.Siz binlerce hayat kurtarmış,onbinlerce öğrenci yetiştirmiş Kemal Alemdaroğlu'nu terörist olmakla suçlayanlarla tarafsınız.Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yıllarca şanla,şerefle hizmet etmiş orgeneralleri örgüt üyesi olmakla suçlayanlardan tarafsınız.

Yanlış anlaşılmasın.Madem ortada bir iddianame var elbette ki bu kişiler yargılanmalıdır.Ve elbette ki herkesin bu davanın sanıkları hakkında kişisel düşünceleri olacaktır.Onların suçluluğuna inananlar olduğu gibi,suçsuzluğuna inananlar da olacaktır.
Burada sizin atmanız gereken başlık şöyle olmalıydı.
''Ergenekon sanıklarının yargılanmasına başlandı,bakalım dava nasıl sonuçlanacak?''

''
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen kaye » Pzt Eki 27, 2008 21:16

Yazı kısa ama içerik upuzun..
Bravo Çetin...



..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Çetin Taş » Sal Eki 28, 2008 18:57

Sağol Kemalciğim.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: Türkiye Ağı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x