MHP'den 'Hatırla Sevgili'ye dava...

Genel & Güncel Konular

MHP'den 'Hatırla Sevgili'ye dava...

İletigönderen HgRoyal » Prş May 15, 2008 7:41

MHP'den 'Hatırla Sevgili'ye dava

Dizide milliyetçi-mukaddesatçı insanların cani olarak gösterildiği iddia ediliyor

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş Teşkilatı, televizyonda yayınlanan 'Hatırla Sevgili' adlı dizi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Konu ile ilgili MHP Kahramanmaraş il binasında basın toplantısı düzenleyen Merkez İlçe Başkanı Ömer Özkan, 'Hatırla Sevgili' adlı dizinin 2 ve 9 Mayıs'ta yayınlanan bölümlerinde Kahramanmaraş'ta 1978 yılında meydana gelen olayların anlatıldığını hatırlatarak, 'Dizide geçen bir takım sahne ve diyaloglar toplumsal gruplaşmaların yoğun olarak yaşandığı şu günlerde ülkemiz ve milletimiz için büyük bir tehdit olarak algılandığını düşünmekteyiz.' dedi.

1978 yılında Kahramanmaraş'ta yaşanan üzücü olayların dizide tek taraflı bir bakış açısıyla yayınlandığını kaydeden Özkan, 'Adana Sıkıyönetim 1'inci Askeri Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararında açıkça Kahramanmaraşlıların bir iftiraya maruz kaldıkları açığa çıktığı halde hala dizide bu olaylardan katliam olarak bahsediliyor.' diye konuştu.

Dizinin sonraki bölümlerinde de bu ve buna benzer kelimelerin sürekli işlendiğine dikkat çeken Özkan, tarımı, sanayisi, kültürel zenginlikleriyle her geçen gün gelişen Kahramanmaraş'ı, tarihi ve geçmişiyle televizyon, basın, internet gibi yayın kuruluşlarından takip eden gençler önünde küçük düşürmeye ve aşağılamaya hiç kimsenin hakkı olmadığını belirtti.

Dizide milliyetçi- mukaddesatçı insanların cani olarak gösterildiğini dile getiren Özkan, 'Olaylar Ermeni ve dış güçler ile bağlantılı örgütlerin oyunudur. Dizide olayların bir Alevi Sünni meselesi gibi takdim edilmesi toplumumuzu daha çok germeye ve yeni ihanetlere zemin hazırlamasını sağlamaktadır. Zaten dış güçlerin bir takım tehdit ve baskıları ile zor bir dönemeçten geçmekte olduğumuz şu günlerde bu tür diziler ile birlikte halkımızın kafalarında soru işaretleri uyandırmaya, daha çok korku ve panik havasına sokarak bu cennet vatanımızın bölünmesine ve parçalanmasına müsaade edilmemesi gerekir.' şeklinde konuştu.

Basın toplantısının ardından Özkan ve diğer partililer dizinin yayından kaldırılmasını talep ettikleri suç duyurusunu Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim etti.


> Yaptıklarını kabul edemeyecek kadar yürekli insanlar bunlar... İnsan da ne demek, hayvandan daha hayvan bunlar... Milleti, milliyeti, ülkeyi savunmak size mi düştü ey kara cahiller... Hadi çıkın ortaya da kurtarın bizi bu karanlıklardan... Madem bu kadar üstün vatan sevginiz... Ya da en iyisi oturun oturduğunuz yerde, daha da karanlık olmasın göremediğiniz gelecek...
Kullanıcı küçük betizi
HgRoyal
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cum Şub 29, 2008 12:51

İletigönderen Gölgeboran » Prş May 15, 2008 9:42

Haberlerin objektif verilmesinden yanayım HgRoyal..

TV kanallarının, gazetelerin bile bir taraf olduğu günümüzde bizim yapmamız gereken haberin tarafsızlığını koruyabilmek olmalıdır. Neyse, site yönetiminin ilgileneceğini umuyorum.

Makalemdedebelirttiğim gibi, bu tamamen sonucunun bu olması istenen bir oyundur. Evet solcular gerçektende çoğu yerde melek gibi gösteriliyorlar. Ama bu sağcıların yaptığı vahşeti değiştiremez. Olaylara tarafsız bakamayıp, bilgi karmaşası içinde kaybolmamızı isteyen MHP, ATV, Tomris Giritlioğlu'nu kınamalıyız en başta. Sağcıyı yada solcuyu değil.

Sağcı - solcu elele aydınlık bir Türkiye için. Her zaman savunduğum düşünce budur, bu olacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Gölgeboran
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Cum May 09, 2008 16:32
Konum: Gelibolu

İletigönderen creative » Prş May 15, 2008 11:30

sütten çıkmış ak kaşık gibi yada melek gibi gösterilen kişiler karşı gruba (ülkücülere) hiç mi zarar vermedi, yakaladıkları bir ülkücünün ciğerlerine bisiklet pompası ile 3 gün boyunca hava vermeleri ve okulun 3. katından atılarak öldürmesi sizce nedir ?
TERÖRÜN BEYNİ BARZANİ
YÖNETİMİ KANDİL
DESTEKÇİSİ BÖLÜCÜLER
MİHMANDARI AKP'DİR
Kullanıcı küçük betizi
creative
Üye
Üye
 
İletiler: 855
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 20:27
Konum: Başkent'den

İletigönderen HgRoyal » Prş May 15, 2008 12:21

devede kulaktır...! başka da bir cevap veremem ben sana...

creative yazdı:sütten çıkmış ak kaşık gibi yada melek gibi gösterilen kişiler karşı gruba (ülkücülere) hiç mi zarar vermedi, yakaladıkları bir ülkücünün ciğerlerine bisiklet pompası ile 3 gün boyunca hava vermeleri ve okulun 3. katından atılarak öldürmesi sizce nedir ?
Kullanıcı küçük betizi
HgRoyal
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cum Şub 29, 2008 12:51

İletigönderen HgRoyal » Prş May 15, 2008 12:29

Fikirlerimi elbette savunacağım, elbette karşı çıkanlarda olacak...
Ne yani birileri rahatsız olacak diye yapılan onlarca katliamı sessizcemi izleyeceğiz...
Ki dizide adları geçen kahramanlar ülke sevgisiyle yanıp tutuşan gençlerin hayatları...
Kim bu katliamdan rahatsızlık duymuyorsa, onların katilleriyle aynı vatan düşmanlığındadır...

Gölgeboran yazdı:Haberlerin objektif verilmesinden yanayım HgRoyal..

TV kanallarının, gazetelerin bile bir taraf olduğu günümüzde bizim yapmamız gereken haberin tarafsızlığını koruyabilmek olmalıdır. Neyse, site yönetiminin ilgileneceğini umuyorum.

Makalemdedebelirttiğim gibi, bu tamamen sonucunun bu olması istenen bir oyundur. Evet solcular gerçektende çoğu yerde melek gibi gösteriliyorlar. Ama bu sağcıların yaptığı vahşeti değiştiremez. Olaylara tarafsız bakamayıp, bilgi karmaşası içinde kaybolmamızı isteyen MHP, ATV, Tomris Giritlioğlu'nu kınamalıyız en başta. Sağcıyı yada solcuyu değil.

Sağcı - solcu elele aydınlık bir Türkiye için. Her zaman savunduğum düşünce budur, bu olacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
HgRoyal
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cum Şub 29, 2008 12:51

İletigönderen Gölgeboran » Prş May 15, 2008 15:33

Çok ağır ithamlar altında bırakıyorsun HgRoyal. Önce üslubunu düzeltmeli ve biraz daha soğukkanlı bakmalısın olaylara. Aksi taktirde ne bu forumda, ne de gündelik hayatta hiç kimse seninle fikir alışverişine girmek istemeyecektir. Şuan benim istemediğim gibi..

Ayrıca haberi başka bir sayfadan kopyala/yapıştır usülüyle buraya taşıyorsun altınada düşünceni yazıyorsun. Çok güzel. Aynı Mehmet Ali Birand'ın yaptığı gibi. Haber ajanslarından haberi sunuyor ardından yorumluyor. Sanki Türk Milleti haberi idrak edemeyecek kadar gerizekalıymış gibi.. Aranızda hiç fark yok.
Kullanıcı küçük betizi
Gölgeboran
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Cum May 09, 2008 16:32
Konum: Gelibolu

İletigönderen HgRoyal » Prş May 15, 2008 16:13

Bu itham sana ağır geldiğine göre demekki rahatsızlık duymuyorsun bu insanların idamlarından... Fikrin bu olduğuna göre paylaşamadıklarımız için mutlu olmam gerek... Dikkat ettiysen alışveriş değil, fikir paylaşımı dedim...!

Hem en azından %47si gerizekalı değilmi, o yorumu belki de onlar için yapıyordur MAB, ben hiç üzerime almıyorum...

Gölgeboran yazdı:Çok ağır ithamlar altında bırakıyorsun HgRoyal. Önce üslubunu düzeltmeli ve biraz daha soğukkanlı bakmalısın olaylara. Aksi taktirde ne bu forumda, ne de gündelik hayatta hiç kimse seninle fikir alışverişine girmek istemeyecektir. Şuan benim istemediğim gibi..

Ayrıca haberi başka bir sayfadan kopyala/yapıştır usülüyle buraya taşıyorsun altınada düşünceni yazıyorsun. Çok güzel. Aynı Mehmet Ali Birand'ın yaptığı gibi. Haber ajanslarından haberi sunuyor ardından yorumluyor. Sanki Türk Milleti haberi idrak edemeyecek kadar gerizekalıymış gibi.. Aranızda hiç fark yok.
Kullanıcı küçük betizi
HgRoyal
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cum Şub 29, 2008 12:51

İletigönderen shadow39 » Prş May 15, 2008 17:31

Yillardan beri bu sag sol davasindan cekmedikmi.Kardes kardesi vurmadimi???
Birakin bu isleri sagmis solmus
Dağda üç Beş domuz Sürüsü
Tutturmuş Bir kürdistan Türküsü
Eline Almış Bayrak Diye Bir Masa örtüsü
Satsan Beş Para Etmez Ne Dirisi Ne De ölüsü
Soyu Soysuz Olan Sensin Toprak Senin Neyine
İte itlik Yapıp Kafa Tutma Beyine
Anlasa Dediğimi Sokaktaki Köpek Ağlar Haline
Duy Ulan Soysuz
Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!!!
....
Bu da can d..... efendiye olsun. belgeselci.
"Siz Mustafa demeye devam edin, biz de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
shadow39
Üye
Üye
 
İletiler: 2230
Kayıt: Cmt Mar 03, 2007 20:27

İletigönderen Çetin Taş » Prş May 15, 2008 18:37

gölgeboran,haberin içeriği ile oynanmadığı sürece haberin altına eklenen haber ile ilgili haber sahibinin kişisel düşüncelerini yansıtan yorumlar bence doğaldır.Sonuçta bu sitede ki hiç kimsenin haber ajansı olduğunu sanmıyorum.
Sağcı-solcu kavgasınan memleket çok çekti.Doğrudur.Ama bu bir Bahçelievler Katliamı'nın,Maraş-Çorum-Sivas Olayları'nın,İHF'nde öğrenci üzerine bomba atılması olayının ve bu olaylarda Ülkücülerin nasıl kullanıldığının anlatılmasına mani bir durum değildir diye düşünüyorum.
Ben başkasının yaşadıklarını görmedim,eyvallah.Ama kendi yaşadığım olayları biliyorum.30 sene önce nasıl kullanılıyorsa o Ülkücü gençler,30 sene sonra da aynen kullanılıyorlardı.Hala da kullanıldıklarına eminim.
Vatansever solcu gençleri ''vatan haini''ilan edip belirli bir program çerçevesinde Ülkücüler ile karşı karşıya getiren plan bu ülkeyi 50 sene geriye götürmüştür ve bizler hala işte o günlerin cezasını çekiyoruz,çilesini dolduruyoruz.
Geçmişten ders alalım ve bırakalım bu sağ-sol işlerini.Ama dedim ya,ders alalım geçmişten yeter ki.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Gölgeboran » Prş May 15, 2008 19:46

Ülkücüler nasıl kullanıldıysa Dev-Yol'da öyle kullanıldı arkadaşlar. Eyvallah, bende yaşamadım. Ama ailemde yaşayanlar var. Ailemin kökü solcu. İnönü'nün yaverliğini yapandan, Dev-Yol'un muhasebe işleriyle ilgilenine kadar her türlü uç insanı bulabilirsiniz. Bunların anlattıklarından yola çıkarak konuşuyorum.

Dev-Yol, okullarda öğrencilerin paralarını millileştirerek kasasına atıyormuş. İlk önce Devrimci Yol'a üye olanlara kitaplar verilerek, komünizm, Marx, Engels öğretisinde bulunuluyor ve yolun Atatürk Devrimleri olduğu gösteriliyormuş. Daha sonradan bu öğreti ufak ufak törpülenerek Atatürk'e karşı bir propagandaya dönüşmeye başlıyormuş Çok şükür Atatürk'e karşı kimsenin kafasını yıkayamadan olaylar son buldu.

HgRoyal, tekrar ediyorum üslubun çok sert. Elbette Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmalarına senin kadar üzülüyorum. O dönemde ölen insanların dirildiğini düşünün bir. Türkiye'deki 1 milyon genç şimdi sokaklarda mı sürünürdü yoksa her biri Nobel ödülü sahibi birer aydın mı olurdu ?

Eğer kılıcın kalemden keskin olduğuna inanıyorsanız hala, buyrun sokaklar sizin gibi düşünen insanlarla dolu.
Kullanıcı küçük betizi
Gölgeboran
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Cum May 09, 2008 16:32
Konum: Gelibolu

İletigönderen Ram » Prş May 15, 2008 20:29

Eski düşmanlıkları nedir sizlere hatırlatan¿? Sevgili mi¿? Hani dizi olan... Bugüne bakın gözünüzü seveyim, bir yere varamazsınız onu-bunu kötülemekle...

Bu şahsi eleştirimdir. Şimdi bunu genele vuralım...

Bu günlerde, sol akımın övüldüğü doğrudur. Lâkin, ülkeyi 80 sonrası yönetenlere bakın, İnönü hariç sol adına bir yönetim yoktur. Yani bu süreçte, git gide işgâl edilen günümüz Türkiye'sinde gayet doğaldır. İnsanlar umut peşindedir. İleriye dönük hamleleri, -geçmişte yapılan hamlelere bakarak- temkinli yapmak durumundadır. Sorun ve muamma şudur: Eski düşmanlıkları yeniden hortlatıp yaşayacak mıyız¿? Yoksa bu süreci, -bağımsızlığımız adına- olumlu bir yönde bir güç olarak mu kullanacağız¿?

HgRoyal arkadaşımız, düşüncesinde kendince haklıdır. Keza Gölgeboran arkadaşımız da endişesinde... Bu kötülümeler, kişisel yani bence-sence boyutunda kaldığı sürece, bence bir zararı yoktur. Fakat akım olursa, vah ki halimize...

Bugün Yeniçağ Gazetesi yazarlarının geçmişindeki MHP izlerine bakın. Bir de bugünkü duruşlarına, tam bağımsızlıkçı görüşlerine... Hûlki CEVİZOĞLU, bu gazetede 68 kuşağını yazı dizisi yapıyorsa; ben, çözümü küfretmekte, eski düşmanlıkları hatırlamakta değil, Mustafa Kemâl ülküsünde birleşmekte görüyorum.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen shadow39 » Prş May 15, 2008 20:45

Cok kisa bir yorum

Sag Sol penalti GOOOOOOL
Dağda üç Beş domuz Sürüsü
Tutturmuş Bir kürdistan Türküsü
Eline Almış Bayrak Diye Bir Masa örtüsü
Satsan Beş Para Etmez Ne Dirisi Ne De ölüsü
Soyu Soysuz Olan Sensin Toprak Senin Neyine
İte itlik Yapıp Kafa Tutma Beyine
Anlasa Dediğimi Sokaktaki Köpek Ağlar Haline
Duy Ulan Soysuz
Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!!!
....
Bu da can d..... efendiye olsun. belgeselci.
"Siz Mustafa demeye devam edin, biz de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
shadow39
Üye
Üye
 
İletiler: 2230
Kayıt: Cmt Mar 03, 2007 20:27

İletigönderen Gölgeboran » Prş May 15, 2008 22:23

Katılıyorum Ram. Bu ülke ne komünizm ile ne de şeriat ile yönetilebilir. Bu ülke sadece Kemalizm ile çağdaş bir medeniyet olabilir. Ne sağcı ne de solcu olarak değil, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı demokratlar olarak kalkınabiliriz. Yoksa daha çok iç savaşlar yaşarız.
Kullanıcı küçük betizi
Gölgeboran
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Cum May 09, 2008 16:32
Konum: Gelibolu

İletigönderen akbaba » Cum May 16, 2008 0:20

Bir yılı aşkın süredir atv ekranlarında “Hatırla Sevgili” adıyla bir dizi yayınlanmakta ve siyasi tarihimiz, 1950 yılından günümüze doğru bir dizi film formatı içerisinde izleyicilere sunulmaktadır. İçerisinde aşkın, siyasi kavgaların, ihtilallerin, muhtıraların yer aldığı bu dizi, yakın tarihimize ışık tutmaya çalışması okuma ve araştırma tembeli halkımıza seyir yoluyla da olsa yaşanmışları anlatması açısından önemli bir çalışma…

Bu tür filmler yapılıp milyonlarca izleyicinin beğenisine sunulurken acaba film senaristlerinin ve yapımcılarının bilgi düzeyinin ya da tarafsızlık ahlâkının hangi boyutlarda olduğu da ayrı bir merak konusu olmaktadır. Yakın tarihimizde sağ ya da sol adıyla veyahut ülkücü ya da komünist adıyla bu milletin çocuklarından binlercesi gençliklerinin baharında yüce idealleri uğruna hayatlarından vazgeçtiler. Bu yitik neslin, halen yaşayan on binlerce yakını, sevdiği, akrabası veya evlatları Hatırla Sevgili adlı filmi izlemektedir. İçine biraz aşk da karıştırılmış bu filmi bir yılı aşkın süredir elimden geldiğince seyretmeye çalışıyorum. Film üzerine bazı değerlendirmelerde bulunmanın gerekliliği farz olduğundan birkaç satır tarihe not düşmek istedim.

Üzülerek belirtmek istiyorum ki olaylara tek bir pencereden bakılarak senaryo yazılmış. Filmin ülkücü tanımlaması “Yaşar” adlı bir tek aklı başında genç tasviri haricinde özetle şöyle: Devletin emniyet kuvvetlerinin kontrolünde ocak başkanları, sadece ocak başkanlarından aldıkları emri yerine getirmekle bilinçlendirilmiş, okuma yorumlama ve uygulama kabiliyetinden yoksun “9 Işık”ın başlıklarını dahi ezbere bilemeyen ve ülkücülüğü sadece Alpaslan Türkeş’in yazdığı 9 Işık’ın başlıklarını ezbere bilmek zanneden bir kısım gençlik… Senaristlerin tasvirlerinde diğer taraf yani komünistler ise, çeşitli fraksiyonlara bölünmüş olsa da özgürlükçü, okuyan, düşünen yorumlayan, muhakeme kabiliyetleri en üst düzeyde, emperyalizmin batağına batmış bir ülkeyi emperyalistlerin elinden kurtarmaya, Atatürk’ün çizgisinde bağımsız bir Türkiye idealini gerçekleştirmeye çalışan bir gençlik! Şahsım olarak film senaristlerinin ötekileştirmeye çalıştığı, onlara göre; okuma, anlama, düşünme, yorumlama ve muhakeme yeteneğinden yoksun ve emperyalizmin yerli işbirlikçilerinden(!) biriyim.

Filmi izledikçe öfkelenmemek ve üzülmemek elde değil. Öfkemiz hâlâ bazı insanların aynı kafayla, farklı bir düşünceye sahip insanlara bitmez tükenmez kinle bakmalarına karşı. Üzüntümüz ise, demek ki hatalardan hiç ders alınmamış ve hâlâ bir tarafı bir tarafa öcü gibi gösterip Türk gençliğinin birbiriyle kaynaşmasının engellenmeye çalışılıyor olması.

Filmde bağımsız Türkiye idealinin idealist (!) ve de komünist gençleri bu ideallerini gerçekleştirebilmek için demokratik ve hukuk yollarının boş olduğunu devrimin ancak ve ancak silahla gerçekleştirilebileceği felsefesinden hareketle, gerekli silah ve çeşitli propaganda malzemeleri için lâzım olan parayı bulabilmenin en kısa yolu olarak ülke insanının zorlukla biriktirdiği ve bankaya yatırdığı mevduatlarına göz dikerler. Ancak senaryoda banka soygunu öyle verilir ki sanki bu çocuklar Atatürk’ün yerli sermayeyi güçlendirmek, yatırımları çoğaltmak ve ülke insanına iş aş sağlamak amacıyla kurduğu İş Bankası’nı değil de emperyalizmin soygun araçlarından biri olan Rockfeller darphanelerinden(!) birisini yağmalıyorlarmışçasına masumane bir senaryoyla banka soygunu gerçekleştirirler. Hatta filmin içerisinde bu şahıslara biçilen karakter o kadar temiz ve güzeldir ki izleyici inşallah yakalanmazlar noktasında düşündürülmeye çalışılmaktadır.

O dönem komünist gençliğin lider kadroları (Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mahir Çayan vb.) özgürlük mücadelesi kahramanları olarak gösterilirken, gerçekte bu gençler çekinmeden anayasal düzeni değiştirmeyi ulus devlet ülkesi yerine proleter diktatörlüğü gerçekleştirmek için Sovyet Rusya hamiliğinde Bolşevik İhtilalini yapmayı amaçladıklarını her defasında söylemiyorlar mıydı? Aslında bu durum filmde de çeşitli bölümlerde gösterilmekte, gençlerin kaldıkları evlerin duvarlarında bir tek Atatürk portresi yok ama bol miktarda Stalin, Lenin ve Mao resimleri var…

Deniz Gezmiş ve arkadaşları İstanbul ve Ankara’da barınmanın zor olduğu düşüncesiyle artık kırsala gitmenin vakti geldiğini ve devrimin silahlı mücadeleyle gerçekleşeceğini araç olarak gördüklerinden Sivas kırsalına hareket ederler ancak Gezmiş ve bazı arkadaşları yolda yakalanır ve tutuklanır. Gezmiş cezaevindeyken, arkadaşları dağlarda Türk Askeriyle çatışmaya girer ve birçoğu ölür. Filmde bu durum anlatılırken sanki Türk Askeri düşman bir ülkenin askeri bu gençler de bağımsız Türkiye’nin milis kuvvetleriymiş gibi dizayn edilmiş bir senaryoyla olay duygusal bir zemine çekilmekte ve izleyiciye öldürülen gençler üzerinden Türk Askerine karşı soğuk bir propaganda yapılmaktadır… Bu bana çocukluğumda izlediğim Amerikan kovboy filmlerindeki Kızılderililerle savaşları hatırlattı. Nasıl da çocuk aklımızla Amerikan propagandasının oyununa gelir ve Kızılderilileri cani görür ve onlardan nefret ederken büyük bir heyecanla kovboyların Kızılderilileri alt etmelerini beklerdik. Çocukluktan sıyrılıp gençliğe doğru ilk adımımızı attığımızda gördük ki ülkesi işgal edilen, toprakları gasp edilen Kızılderililer, soykırıma uğrayanlar Kızılderililer, ama tüm dünyaya kötü gösterilen yine oturan boğalar, uçan kartallar. Filmdeki senaryo kirliliği de bana bunu hatırlatıyor.

Dağa çıkan; Filistin kamplarında eğitim görmüş Marksist-Leninist ideolojiyi benimsemiş ODTܒde okurken Atatürk’ün resimlerini duvarlardan indirip yerlerine Lenin’in resimlerin asan ulus devleti yıkıp halkların kardeşliği adı altında anayasal düzeni değiştirip Marksist-Leninist ve federatif bir devlet kurmaya çalışan bir kısım gençlik. Karşılarındaki ise annesinin babasının eline kına yakarak davulla zurnayla askere gönderdiği Mehmetçik. Bugün Mehmetçik’in dağlarda hangi ideolojiyle çatışma içerisinde olduğunu aklımızın bir köşesine not ederek yakın tarihimize ve filme bu gözle bakmak gerektiğini düşünüyorum. Acaba bu gençler çok daha güçlenip Türk Ordusunu alt edecek duruma gelselerdi bunlar yine de masum 3–5 genç olarak mı anılacaklardı? Bu gençler hiç adam öldürmemişlermiş, acaba hayal ettikleri devrimi gerçekleştirselerdi kendilerinden başka herkesi faşist gören bu zihniyet baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakır mıydı?

Öte yandan onların ektikleri zehirli tohumla, 60’lı yıllarda başlayan 70’lerde hız kazanan bu silahlı mücadele, binlerce insanın hayatına mal olmuşken ve ülke büyük bir kardeş kavgası yaşamışken, bu kardeş kavgasının müsebbiplerinin hâlâ özgürlük kahramanları olarak ve gençliğimize idolmuş gibi gösterilmesine anlam vermek zor. Gerçi bazı medya anchormenleri ile patronlarının geçmişleri bize bu konuda ışık tutmaktadır. Eski tüfek komünistlerden oluşan bu anchormen ve patronların, medya dünyasına evrim geçirerek liberalleşmiş halde çöreklenmeleri ve proleter sınıftan patron sınıfına atlamaları, bu durumun nedenini açıkça ortaya koymaktadır.

Bizim üzerinde durduğumuz konu filmin sanatsal boyutu değil, elbetteki filmi sanatsal boyutuyla film eleştirmenleri değerlendireceklerdir. Değinilmesi gereken bir diğer önemli husus ise Türk Ceza Kanunu açısından filmin senaryosunun değerlendirilmesidir. TCK’ya göre suçu ve suçluyu övmek suç değil mi. Yoksa birileri bu ülkede farklı bir ceza kanununa mı tabi? Suçu ve suçluyu övmek fiili, hangi durumlarda suç olarak kabul ediliyor? 2004 yılına kadar, anayasal düzenin tamamını ya da bir kısmını zorla değiştirmeye çalışmanın müeyyidesi ceza kanunumuz gereği idamdı. Bugün Türk Milleti’nin vekili olduğu iddiasında olanlar, milleti bölmeye, parçalamaya çalışanlar için dahi idamı kaldırarak, terörist başlarının 2010’larda cezaevinden çıkacağı söylentilerine sebebiyet verseler de, en azından bu suçun müeyyidesi halen ağırlaştırılmış müebbettir. Böyle bir cezayı almış ve suçları mahkeme kararıyla sabitleşmiş ve kendilerinin de “biz olsaydık oralarda, sizi çoktan asmıştık” dediği ve en ufak bir tereddüt göstermedikleri suçlarıyla ilgili bir durumda, suçluyu övmek aynı zamanda suçu övmek olmuyor mu ve bu ceza kanunumuz gereği suç kabul edilmiyor mu? Yoksa milli temeller üzerine kurulu anayasal düzen değişti de bizlerin mi haberi olmadı?

Bu ülkenin savcıları sadece kendilerine gelen şikâyetlere göre mi hareket ederler? Her Türk Savcısı Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak zorunda değil midir? Muhakkak ki üç temel organdan biri olan yargı, üzerine düşeni yapmalıdır. Birilerinin illa suç duyurusunda mı bulunması gerekmektedir?

Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak, kollamak ve adaleti sağlamakla görevli cumhuriyetin savcılarının, durumdan vazife çıkartmaları ümidiyle…

http://www.turkocaklari.org.tr/modules. ... age&pid=94
Kullanıcı küçük betizi
akbaba
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Cum May 16, 2008 0:13

İletigönderen Çetin Taş » Cum May 16, 2008 19:17

akbaba.
Alıntıladığın yazıda ki kastedilen PKK terör örgütü MARKSİST-LENİNİST bir örgüt değildir.Bu örgüt KÜRTÇÜ FAŞİST bir örgüttür.Hiç bir konuda PKK ile yan yana gelmesi mümkün görünmeyen sözde MİLLİYETÇİ bir takım kurum-kuruluş-siyasi parti-derneklerin sadece ve sadece bu konuda PKK'nın propagandasını yaparken künyesinde kullandığı bu tanımlamayı doğru gibi kabul etmesi ya cehalettir veya ayıptır.Her ne kadar MARKSİST ve LENİNİST olmasam da bu ülkeyi seven,bu ülkenin insanlarını seven Markist-Leninist vatandaşlarıma bu haksızlığın yapılmasına kendi adıma izin veremem.
İkincisi de Mehmetçik üzerinden Milliyetçilik sömürüsü yapılması da çok büyük terbiyesizlik.Bu ülkeyi seven her Türk genci MEHMETÇİKtir ve Mehmetçik kimsenin tekelinde değildir.Bu tarz söylemler ancak ve ancak bilinçsiz gençlere ''Bakın biz milliyetçiyiz.Milliyetçilik bizden sorulur.''şeklindeki yanlış düşünceye inandırmak içindir.

Deniz Gezmiş konusunda yine aynı siteden alıntıladığın haber ise tamamen yanlıştır.Deniz Gezmiş ve arkadaşları ODTÜ'de ATATÜRK resimlerini indirtmemişlerdir.Bunlar o dönemde kullanılan Ülkücülerin iddialarıdır.10 Kasım 1968'de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaptığı Samsun'dan Anıtkabir'e MUSTAFA KEMAL YÜRÜYÜŞÜ'nin açıklaması şu şekildedirBu yürüyüşte Deniz en başta Türk bayrağı ile yürümektedir:
“1919’da başlayan Mustafa Kemal Devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, Cumhuriyet’in bütün kurumları yozlaşmıştır. Bugün Türkiyemiz dünyanın ilk antiemperyalist ve antikapitalist devrimi gerçekleştiren Mustafa Kemal’e rağmen yabancıların desteklediği karşı devrimcilerin etki alanına girmiştir. Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya kararlıyız.”
Tüm yürüyüşlerinde ATATÜRK'ün kalpaklı-üniformalı resmi ve TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE pankartı yan yanadır.En başta da Türk bayrağı vardır.

THKO Davası Sonuç bölümünden şu paragraf anlayana sivrisinek saz manasındadır:
''Yurdumuz bu duruma nasıl geldi? Bu sınıf ve zümreler yurdumuzda tarih sahnesine nasıl çıktılar? Bu soruların cevabını birkaç cümleyle açıklamak faydalı olacaktır. Osmanlı Devleti zamanında iktidarı elde tutanlar bunlardı. Padişah ve saray bunların emrinde bir kukladan başka bir şey değildi. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra iktidardan düştüler - Kurtuluş Savaşı’nın korkusu ile ve 1939 yılına kadarki bağımsızlık politikası yüzünden pusuda beklediler. Atatürk’ün ölümüyle meydanı boş buldular ve faaliyete geçtiler. Amaçları ne yoldan olursa olsun iktidarı ele geçirmekti. 1950 yılına kadar iyice örgütlendiler. Buna rağmen iktidara gelecek güçte değillerdi. Gelseler bile uzun süre ellerinde tutamazlardı. O zaman tek yol kalıyordu. O da, dış devletlerden destek almak... Zaten o zamanın canavarı Amerika, gözünü dört açmış, dünyada sömürü alanı arıyordu. Amerika ülkemize girmeye hazırdı. Bir avuç satılmış ise, Amerika ile ortak olmayı ve Türkiye’yi öylece sömürmeyi en iyi yol görüyorlardı. Fırsatı kaçırmadılar, birleşerek 1950 yılında iktidara geldiler. ''


Türk Ocakları'nın yazısında ki iddiaların hepsi savcılık iddialarıdır ve zaten o savcılığın vardığı sonuç ortadadır.

Daha yazacak çok şey var ama Ram kardeşimin tavsiyesine uyuyorum ve burada noktayı koyuyorum.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x