MHP ve CHP Adına Konuşmak

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

MHP ve CHP Adına Konuşmak

İletigönderen bezgin » Çrş Eki 07, 2009 15:43

MHP ve CHP Adina Konusmak
[img]http://www.haberturk.com/2009/03/30/kuturesim/2004harita.jpg[/img]


Secimlere bes kala partiler arasinda yine "Sen sunu yaptin", "Ben bunu dedim" tarzinda kisir tartismalarin alevlendigini görüyorum. Türkiye'nin ve dünyanin, üzerinde ciddiyetle durulmasi, düsünülmesi gereken sorunlari varken, CHP ve MHP bizi hayal kirikligina ugratmaya devam ediyor.

Türkiye'nin ve dünyanin sorunlari sunlardir

1. Para ekonomilerinin yasadigi cikmaz
2. Üretimin durmasi
3. Ortadogu'daki istikrarsizlik ve derin savas
4. Emperyalist siddet

CHP ve MHP'nin, bu sorunlari, dünyadaki güc odaklarina taviz vermeden, milli bir bakisla cözebileceklerine dair elimizde herhangi bir kanit olmadigi icin, her iki partiye de oy vermis vatanseverleri düsüncelerini bagimsizca aciklamaya cagiriyorum.

Mevcut kadrolar, bizim düsüncelerimizi temsil etmese bile, liderlik ve parti ici siyasi dengelere atif yapmadan, secenekleri sunan parti disi, parti-kosut örgütleri olusturmak yalniz vatansever siyasetin degil, bütün Türkiye'nin ihtiyacidir. Parti liderliklerini suclayarak ve sorumlulugu üstümüzden atarak sorunlardan kacamayiz. Bildiginiz gibi Türkiye'deki kökten-dinciler, ayni sekilde düsünmedikleri halde, AKP lider kadrosunda ve secim sonuclarinda yüzdelerle temsil ediliyorlar.

Forum üyelerine ve izleyenlere su sorulari yöneltiyorum:

1. Bu iki partinin siyaset üretme asamalarina nasil katilabiliriz?
2. Parti liderliginden ve kadrolarindan soyutlanmis baski-destek guruplari olusturulabilir mi?
3. Parti ici sahte-muhalefetlerin ekmegine yag sürmeden, yapici bir tartisma ortami yaratilabilir mi?

Secimlere kalan zaman uzun gibi görünse de, cok hizli degistirilen gündemler düsünüldügünde yeterli süreler olmadigi acik. Hem milli partiler, hem de disaridaki sessiz cogunluk olarak bu kisitli süreyi degerlendirmek Türkiye'nin gelecegi acisindan hayati önem tasiyor.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: MHP ve CHP Adına Konuşmak

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Eki 07, 2009 17:26

bezgin arkadaşım.Bbamdan dolayı özellikle son 2 senedir yoğun bir şekilde CHP İstanbul İl örgütü ve bulunduğumuz ilçe örgütünü çok yakından izleme ve bazı toplantı ve eylemlerine katılma imkanım oldu.Babam ise özellikle son 2 yıldır hemen hemen tüm mesaisini kendisinin de aralarında bulunduğu,ÖĞRETMENLER GRUBU adı verilen ve çoğunluğu emekli öğretmenlerden oluşan(içlerinde babam gibi mühendislerin,mimarların ve çok çeşitli meslek gruplarının bulunduğu)100'den fazla kişi ile birlikte CHP politikalarını bulundukları ilçede tanıtmak,savunmak ve hatta oluşturmak yönünde harcadı.Son derece başarılı oldular.Bulundukları ilçe olan Bahçelievler'de CHP belediye başkanlığı seçimini kaybetti ama bir önceki seçimlerde aldığı oyun 2 katı oy aldı.İnanın bunda bu ÖĞRETMENLER GRUBU'nun çok büyük katkısı oldu.Bunu şunun için anlattım,neticede örgütlü çalışmak,bu örgütlü çalışmayı yaparken kişiler arası işbirliğini sağlamak kesinlikle başarıyı getirmektedir.Bizler bunun nihai başarıya değilse bile bir önceki seçimlere göre başarıya ulaştığını bizzat son belediye seçimlerinde gördük.Seçimlerden hemen sonra hazırlayıp site üyeleri ile paylaştığım bir çalışmada da belli yerlerde yapılan çalışmaların çok başarılı olduğunu vurgulamaya çalışmıştım.Yani ne olursa olsun,birlik ve beraberlik,VATAN-MİLLET-BAYRAK-ATATÜRK sevgisi paydasında toplanmak ve mücadele etmek kesinlikle başarıyı getirecektir.

Geleyim bizlerin bu mücadeleyi yaparken ne gibi yollar izlememiz gerektiğine ya da ne gibi zorluklar ile karşılaşacağımıza.
Öncelikle çok yaygın bir yanlışı söyleyeyim.Hiçbir siyasi partinin genel başkanı ilçe örgütlerinde ki yönetimlere 100% hakim değildir.Çoğu zaman özellikle de BAYKAL'ın adı,muhalifleri partiden uzaklaştıran lider olarak anılır.Bunun doğru olduğu örnekler vardır.Ama pek çok kez Baykal(ve tabi ki diğer siyasi parti liderleri)örgütlerine söz geçiremezler.Türkiye'de ki siyaset ne yazık ki bu şekildedir.Birileri tamamen gözlerden uzak bulundukları il-ilçe örgütlerini ele geçirmişler ve bu kazanımdan kendi çevreleri için çıkar kazanmaya alışmışlardır.Bir kez daha vurguluyorum,bu sadece CHP için değil,tüm siyasi partiler için geçerlidir.

MHP,AKP ve diğer partiler ile ilgili bilgim var ama doğrudan yaşadıklarımdan dolayı ben CHP'de ki durumu anlatayım.
Bulunduğumuz ilçede ÖĞRETMENLER GRUBU'nun başarısı çok ilginç bir şekilde CHP ilçe örgütünü elinde bulunduran belli bir grubun hoşuna gitmedi.Kazanılan başarının kollektif bir işbirliği neticesinde olduğu herkes tarafından belli iken(seçimlerden neredeyse 1 yıl önce mahalle mahalle ÖĞRETMENLER GRUBU CHP propagandasına başlamıştı,seçimlere kadar tüm seçmenler ile görüşülmüştü),yeniden yönetim belirlenmesi sözkonusu olduğunda ÖĞRETMENLER GRUBU dikkate alınmadı.İl Genel Meclisi'nde en azından bir adayla temsil edilmeleri beklenirken bu da yapılmadı.
Çok hem de çok fazla anlatacak şey var ama özetin özeti şu an babamlar bayağı bir hayal kırıklığı yaşıyorlar.Her biri üniversite mezunu olan ve yaş ortalamaları 50'nin üzerinde olan,Türkiye'nin dört bir yanında emek vermiş,birbirinden değerli GERÇEK AYDIN olan bu kişiler şimdi nasıl bir yol izleyeceklerini tartışıyorlar.Ama mücadeleden vazgeçmeyeceklerine eminim.Çünkü neticede onlar kendileri için değil,millet için bir mücadele verdiler.Onların mücadelesi sayesinde bugün Bahçelievler Belediye Meclisi'nde bir öncekinin 2 katından fazla CHPli üye var.

Dolayısıyla öncelikle ORTAK ÜLKÜ etrafında birleşilmeli.Sonra kesin ama kesin,ASKERİ DİSİPLİN içerisinde bu birlikteliği yönetecek bir lider belirlenmeli.Lidere itaat tam olmalı.Her kafadan bir ses çıkmasını bizler ne yazık ki demokrasi olarak algılıyoruz ama her kafadan bir ses çıkması ANARŞİDİR.Tabi seçilecek lider de kendisini seçen gruba karşı saygısını yitirmemeli ve gayet iyi bilmeli ki,bu grup olmadan kendisi HİÇBİR ŞEYdir.Lider grubun hangi parti ya da partileri destekleyeceğinin belirlenmesi için gereken toplantıları düzenleyip ortak tavır belirlenmesini sağlamalıdır.Daha sonra da partilerin ilçe örgütlerinin bu grubun varlığını farketmelerine çalışılmalıdır.Toplantılar takip edilmelidir.Üye olunmalıdır,delege olmak için uğraşılmalıdır.Ne yazık ki CHP'de bırakın delege olmayı,üye olmanın bile ne kadar zor olduğunu gördüm.Ama başka da bir yol yok.Neticede siyaset ile bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak isteniyorsa ya da en azından yönetimin gönül verdiğimiz fikirlere en yakın kişiler tarafından oluşturulması isteniyorsa bu veya buna benzer bir yol izlenmelidir diye düşünüyorum.

Ayrıntılara girmiyorum.
Selamlar.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Re: MHP ve CHP Adına Konuşmak

İletigönderen bezgin » Prş Eki 08, 2009 10:55

Cetin arkadasim,

Senin araciliginla saygideger babana ve Ögretmenler Gurubu'na tesekkür ederim. Umarim birikimleri, sectikleri yöntem ve yasadiklari zorluklari yine senin paylasimlarinla ögrenecegiz. Gösterdikleri cabalar, yarattigi somut sonuclar yaninda, bizlere verdigi ilham ile meyvelerini verecek. Bize düsen bu sonuclari tüm Türkiye geneline yayabilmek.

Parti ici örgütlenmede uyum veya Erol Manisali Hoca'nin deyimiyle parti tabanindaki gücün, fakindaligin örgütlere ve parti liderligine yayilabilmesi vatanseverlerin en büyük sorunu. Feodal demokrasi, seckinci demokrasi, 3-ahbap-cavus demokrasisi her secimde elimizi titretiyor. Bu seckinci anlayisla ne liderlik örgütleri denetleyebilir, ne de örgüt lideri sorgulayabilir. Aslinda hem örgüt, hem de liderlik bazi hayati konularda yetersizliklerinin farkinda olduklari icin "saldirmazlik" karari almislar. Bizim bu sessiz ve kirli anlasmayi bozmamiz gerekir. Cünkü - özellikle CHP secmeni icin söylüyorum - secmenin kaygisi partileri ayakta tutmak veya meclise sokmak degil, Türkiye'nin ve gelecek nesillerin cikarlarini korumaktir. Bunu gerceklestirmek konusunda parti disinda kalanlar, aslinda parti icindekilerden daha donanimlidir.

Ögretmenler Gurubu gibi Türkiye'nin degisik yerlerinde faaliyet gösteren, herhangi bir kisisel cikar gözetmeden kendini adamis bu insanlari konusmak hatta belki de köhnelesmis örgüt-lider tortulardan cok daha fazla ön plana getirmek, partinin gercek tabanlari olarak muhalefete baslamak kacinilmaz. Bu partilere zarar vermez, aksine güc katar. Siyasi acidan onanma ve temsil talebi tabi ki en büyük haklaridir. Ama liderlik cetesinden bu kosullarda daha hayati taleplerimiz olmalidir (bkz. ilk iletideki sorunlar). Liderlik, Ögretmenler Gurubu gibi taban olusumlarinin siyasi egilimlerinden mutlaka etkilenecektir, yeter ki sayisini ve eylemliligini arttiralim.

Liderlik konusunda söylediklerine katiliyorum. Yalniz, liderin bahsettigin Ortak Ülkü'yü, yapisal durumda tek basina tasimasi mümkün olmuyor. Karizmatik lider kavrami yüzünden halkimiz yillardir yanlis tercihler yapiyor. Türk Halki'nin birikimini, ihtiyaclarini ve buna uyan bir felsefeyi tek bir kisilikte tasimak "BIR DAHI" gerektirir. Ne yazik ki o dahiyi de 70 yildir cikaramiyoruz. Benim düsündügüm cözümse: Tek bir kisinin yetersiz kaldigi durumlarda, liderin zayif noktalarini tamamlayici lider adaylarinin destegidir. Liderlerin yaslarina, bugüne kadar ki basarilarina ve ilerideki zorlayici konulara bakinca bunun ne kadar gerekli oldugu daha iyi anlasilacaktir.


Liderlik

Ülkemizde liderlik cok seviliyor. Muhtarlik, imamlik, tribün liderligi, abilik, reislik gibi unvanlar bile cocuksu yanimizi oksamaya yetiyor. CHP ve MHP'yi birakin BTP'nin lideri olmak bile insani ne ruh hallerine sokuyor. Bu, millet olarak üzerinde durmamiz gereken, önemli bir zaaf.

Liderlik Felsefesi

Önderlik ettigi insanlarin ihtiyaclarini ve özelliklerini bilmeyen liderler, lider degil tanzimci ve tanzimatci olabilir ancak. Bu tür liderlerden toplumu ileri götürmesi ve gelistirmesi beklenemez.

Bir gurubu meydana getiren ihtiyac ve özelliklerin anlasilmasi yoluyla bir liderlik felsefesi olusur. Anlayislar degisse de felsefe o toplulugun ihtiyaclarini karsilayacak, gercek "YOL GÖSTERICI"dir (simdi "kanaat önderi" deniyor, ici doldurulmuyor).

CHP örneginde, bu yol gösterici "6 Ok"tur. 6 Oku benimsememis, özümsememis örgüt ve liderligin CHP'yi tarihsel anlamda temsil etmedigi aciktir. Öyleyse bunlara CHP örgüt ve liderleri diyebilir miyiz?

Liderlik Kurumu

Bizde liderlik her zaman isimlerle zikrediliyor. Isimsiz liderlik düsünülemiyor. Bu yüzden, yani liderlik kisilere yikildigi icin, partiler yapisal sorunlarini cö-ze-mi-yor. Siyasi olusumlar basariya ulasacaksa, hedef ve stratejilerini kisilerden degil, o kisileri teemsil eden kurumlardan alirlarsa hedeften sapma olasiligi azalacaktir.




Son olarak, seckinci demokrasi cikmazina tekrar dikkat cekmek istiyorum. Bildiginiz gibi siyaset, yillardir hepi topu 10 kisi etrafinda dönüyor. Dar alanda paslasarak orta alanda top ceviren bu düsünce fakiri "liderlerin" mücadelesiyle Türk Milleti'nin sorunlari arasinda bag kurmak olanaksiz. Tayyiban'in birdenbire "PKK Acilimi"ni yumurtlamasi ve ayrintilarini siyasi muhattaplariyla bile paylasmamasi bunun tipik bir örnegi.

Benzer sekilde, yillar önce Baykal, Türk vicdanlarina uymayan; Liberal Sol (daha sonra Anadolu Solu dendi) gibi kavramlari Ingiltere ve Almanya'dan ithal etmeye calisti ve basarisiz oldu. Örnek aldigi Bati tipi demokrasilerde sosyal adaletci olarak bildigimiz marka partiler (SPD, LP vb), son 30 yilda büyük komplolarla muhafazakar partilere dönüstüler. Buradaki asil amac, secmenleri sermayeye karsi seceneksiz ve caresiz birakmak ve Bati Avrupa'yi Amerika'daki gibi iki partili seckinci ve seceneksiz bir yönetime muhtac etmekti. Bunda basarili oldular. Bugün Avrupa'da sol ve sag partiler arasinda sermayeye hizmet ve komisyoncu siyaset acisindan hicbir fark yok. CHP ve MHP liderliginin, böyle bir siyasetin ipuclarini cesitli büyükelciler ve istasyon sefleri araciligiyla aldiklari, rekabeti baska yerde aramaya basladiklari aciktir. Onlar icin son soru, "Diger parti hangisi olacak?" sorusudur.

Seckinci demokrasi yoluyla bugün MHP ve CHP'yi Tayyip sekillendirmeye calisiyor. Cünkü muhalefet partileri oy aldigi yerlerden oy almaya devam edecek olan bir güc odagina yaklasabilmek icin zikzak cizmeye hazirdirlar. Sükürler olsun ki, her iki partinin tabani da siyasi egilimlerini ve beklentilerini cok net ortaya koymustur. Hayalini kurduklari iki partili, teslimiyetci temsil sistemini bu topraklarda yasatmayacagiz.
En son bezgin tarafından Cum Eki 09, 2009 9:55 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Neden: Birkac yerde ayrintiya inebilmek icin düzenleme yaptim.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: MHP ve CHP Adına Konuşmak

İletigönderen bezgin » Cum Kas 06, 2009 16:17

KESK, CHP'den grev desteği istedi


KESK Genel Başkanı Sami Evren, Kamu-Sen ile 25 Kasımda yapacakları ''uyarı'' grevi için CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'ndan destek istedi.

Kılıçdaroğlu'nu ziyaretinde konuşan Evren, kamu çalışanlarının 25 Kasımda 1 gün süreyle kamu hizmetlerini durduracağını anımsatarak, üyelerinin hak ve çıkarlarını mevcut yasayla koruyamadıklarını belirtti.

Evren, iktidarın, grev ve toplu pazarlık haklarına rağmen, Anayasanın 90. maddesini, uluslararası sözleşmeleri yok saydığını, taleplerini dikkate almayarak, tek taraflı olarak ücretleri açıkladığını savundu.

İktidarın, demokratik ülkelerde olmayacak bir yaklaşımla, toplu görüşme sürecini gayriciddi algıladığını öne süren Evren, bu nedenlerle kamu hizmetlerini durdurarak, 1 günlük uyarı grevi gerçekleştireceklerini söyledi.

Evren, ''Sendikaların, üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyabilmek için yaptıkları eylemleri, siyasi iktidarlar demokrasinden nasibini almışsa, dikkate almak durumundadır. Demokrasinin gereği de budur'' dedi.

Memurların sicillerine yönelik düzenlemenin gündeme geldiğine işaret eden Evren, Hükümetin, ''kamuda yeniden yapılanma'' adı altında özel şirketlerin genel müdürlerini, kamuda memur olarak atamayı istediğini iddia etti. Evren, bunun iş barışını bozabileceğini kaydederek, ''kamuda reform'' ve ''eşit ücret'' temelinde kamudaki istihdam politikalarının değiştirilmesini istedi.

Evren, ''Anamuhalefet partisinin, haklı ve meşru grevimizi destekleyeceğine, yanımızda olacağına inanıyoruz'' dedi.

-''SİZİ ŞİDDETE ZORLAMAMALI''-

CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, hak aramanın, demokrasinin varoluş nedenlerinden biri olduğunu, özgürlüklerle birlikte anlam taşıdığını dile getirdi.

Kamu çalışanlarının, ciddi mücadele verip, hak arayarak, sendikalaşma sürecini başlattıklarını, yasalarını çıkarttıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, özgürlük ve hak aramanın beraber gittiği ortamda sonuç alınabileceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, kamu çalışanları için ikinci önemli aşamaya gelindiğini vurgulayarak, ''Sendikalaşma tamam, ama bunun anlam ifade edebilmesi, kamu çalışanlarının kendi haklarını arayabilmeleri için grevli, toplu sözleşmeli haklarına kavuşmaları gerekiyor'' dedi.

Kamu çalışanlarının, sendikalı, toplu sözleşmeli haklara ve ILO standartlarına kavuşmasını istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Anayasada yapılan değişikliğin, yasalara da yansımasını beklediklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun, ''25 Kasımda bir eylem yapacaksınız, bu eylemin barış, dostluk, kardeşlik temelinde olmasını, çevreye zarar vermemesini, şiddetin olmamasını özellikle isteriz, dileriz. Hak arama talebinin toplumdan destek görmesi için şiddet unsuru içermemesi lazım. Şiddet unsuru içermeyen bir hak arama talebine, geniş halk kitleleri de deste olacaktır'' sözlerine Sami Evren, ''Bunu Hükümete söylüyorsunuz değil mi, polis bize saldırmasın'' diye karşılık verdi.

Kılıçdaroğlu, ''Elbette... Hükümetin, sizin göstereceğiniz eyleme, demokratik yolları zorlamayarak, kamu gücünü baskı aracı olarak kullanmayarak, sizi şiddete zorlamaması gerekir'' dedi.

(AA)




İşçiler geri dönüyor



Karşıyaka Belediye Şirketi Kent AŞ’den çıkarılan ve yedi aydır başta Örnekköy Şantiyesi olmak üzere farklı alanlarda eylem yapan, son olarak geçtiğimiz ay Ankara’ya yürüyen DİSK’e bağlı işçiler, sendika içinde yaşanan sorunların ardından İzmir’e dönme kararı aldı.

Ankara’da bir parkta çadır kuran işçilerin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşememesi üzerine DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Genel Başkanı Erol Ekici ile tartıştığı önesürüldü.

Günlerdir Ankara’da kötü hava şartları altında eylemlerini sürdüren işçiler, DİSK Genel Merkezi’nden yardım isteyerek, sorunun çözümü için yeniden devreye girmesini talep etti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve parti üst yönetimi ile görüşme taleplerini ileten işçilere toplantıda Genel-İş Genel Başkanı Erol Ekici, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’den aldığı talimatla , “Deniz Baykal ile görüşme yönündeki isteklerimiz kabul edilmiyor. Burada parkta daha fazla eylem yapamayız. CHP Genel merkezi önüne gidin ve orada açlık grevi yapın” dediği belirtildi. Bunun üzerine toplantıya katılan işçiler programda açlık grevinin olmadığını belirterek karara tepki gösterdi ve görüşmeden ayrıldı. Akara’dan ayrılan 30 işçi otobüs ile yola çıkarken bazılarının ise geride kaldığı belirtildi. Ankara’da yaşanan gergin toplantının ardından bazı işçilerin sendika flama-larını ve bayraklarını yerlerde sürükleyip yaktığı iddia edildi.

Yazılı bir açıklama ile konuya açıklık getireceklerini ve yol haritalarını açıklayacaklarını dile getiren Genel İş Sendikası Genel Sekreteri Kani Beko, “Yaptığımız toplantıda bir sonuca ulaşamadık. CHP genel merkezi ile yapılacak görüşmenin şimdilik gerçekleşemeyeceğini söyledik. Görüşmelerimiz önceden olduğu gibi halen daha devam ediyor, İşçilerin arasında bir sorun yok. Biz bir aileyiz. Bayrak yakıldığı iddiaları da tamamen yalan” dedi.

Can ÖZLÜ/ İZMİR, (DHA)
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: MHP ve CHP Adına Konuşmak

İletigönderen bezgin » Çrş Şub 10, 2010 20:57



Düşse de, O Kadar da Kendiliğinden Düşmez-Ali SİRMEN


Pazar günkü gazetelerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını okurken, eskiden beri bildiğim ama son zamanlarda sıkça anımsadığım bir fıkra düştü aklıma.

İsterseniz kısaca öyküyü anlatayım:

Efendim, adamın birinin çok önemli, değer verdiği bir uzvu hastalanmış, solmuş, pörsümüş; hemen en iyi doktorlara başvurmuş, kime gitse hepsinin yanıtı aynıymış:

- Bunu kesmek gerek!

Başına gelen illetin derdiyle üzgün adam, bir kahvede oturmuş derin derin düşünürken, yoldan geçen bir dostu görmüş bunu, hemen seğirtmiş yanına ve sormuş:

- Hayrola, suratından düşen bin parça, neyin var senin?

Adam bir iki mırın kırın etmiş, sonra derdini açmış dostuna.

- Amaan sen de, demiş arkadaşı; dert ettiğin şeye bak, ben gittiğin bütün doktorların hocasını tanıyorum. Seni ona göndereyim, mutlaka bir çare bulur.

Bizimki arkadaşından adresi almış, doktora gitmiş. Doktor muayenesini yapmış, hastasına “giyinin” dedikten sonra, oturtup karşısına, sormuş:

- Daha önce başkalarına gittin mi, gittiysen kimler?

Adam gittiklerini teker teker saymış, hepsinin de “keseceğiz” dediğini söyleyince hocaların hocası kızıp söyleniyormuş.

En sonunda hastasına şunları söylemiş:

- Bütün bunları ben yetiştirdim, ama doğru dürüst eğitememişim. Hepsi “keseceğiz” dedi ha, demek hiçbiri adam olamamış. Kesilir mi evladım bu?

Durup derin bir nefes alıp eklemiş:

- Zaten 15 güne kadar kendiliğinden düşecek!..

***

Son günlerde hep darbe kâbusu altında yaşayan iktidar ile hınk deyicilerini izlerken aklıma hep bu fıkra geliyor ve gülümseyerek mırıldanıyorum:

- Telaş etmeyin yahu, nasıl olsa yakında kendiliğinden devrilecek...

Gerçekten de iktidar devrilmek için elinden ne gelirse yapıyor.

Nitekim önceki günkü gazetelerin yazdığına göre, “şu iktidarı artık bir silkeleyin” diyen vatandaşa Kemal Kılıçdaroğlu şu yanıtı vermiş:

- Bu saatten sonra bizim silkelememize gerek kalmadı. Hükümet zaten dökülmeye başladı.

Ama şurası da bir gerçek ki, düşmek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın bir boşluk doğurmak yerine bir alternatif ile değiştirilerek gidebilmesi için muhalefetin de ciddi bir çabasına ihtiyaç vardır.

İktidarın çok büyük yıkımlar olmadan gidebilmesi, muhalefetten birinin ya da birilerinin onun yerine seçenek olmasına bağlı. Bunun gerçekleşmesi için iktidar oylarının azalması zorunlu koşul, ama yerine talip olanların oylarının artması da yeterli koşul. Yani sağlıklı değişim ancak bu ikisinin gerçekleşmesiyle mümkün.

Birinci koşulu iktidar kendisi yerine getiriyor, ama ikincisi için muhalefetin çok çalışması gerek. Hele eğer söz konusu olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi ise onun işi eskiden olduğundan da daha zor artık.

***

CHP, eskinin biraz da kendi hatalarından doğan güçlüklerine ek olarak şimdi bir de Sarıgül ile de mücadele etmek zorunda.

Sarıgül’ü beğenir veya beğenmeyebilirsiniz, ama kimse onun siyaset sahnesinde etkin bir faktör olduğunu, geniş kitlelerle iletişim kurmaktaki maharetini yadsıyamaz. Yine kimse yadsıyamaz ki, tehlikeli muhalif olarak görülen kişiler, partiden çıkarılarak tasfiye edilmiyorlar, kimileri de Sarıgül örneğinde olduğu gibi, tüm parti karşısında alternatif oluşturuyorlar.

Bu durumda Sarıgül’ü oyları bölüyor diye suçlamanın da bir anlamı yoktur. Siyaset, iktidarda olduğu gibi, muhalefet safında da boşluk kaldırmaz ve o olduğunda da hemen doldurulur.

İşte olay budur.

CHP gerçekten iktidarı hedefliyorsa, artık hiç vakit kaybetmemeli; kadrolarını kadınlara, geniş kitlelere, gençlere açarak zenginleştirip gençleşmeli, halkın gündemindeki sorunların çözümlerini dile getirmeli; bunları halka götürecek, onunla bütünleşecek örgütlenmeyi gerçekleştirmelidir.

Evet iktidarın hali kendiliğinden düşecek uzvu andırıyor, ama yine de düşecekse bile her şey o kadar da kendiliğinden olmayabilir, yerine talip olanların da harekete geçmeleri gerekiyor.

http://www.hakimiyetimilliye.org/index. ... 73560.html
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x