Milli Devletin Kökü Kazınmak İsteniyor

Milli Devletin Kökü Kazınmak İsteniyor

İletigönderen FahrettinAltay » Cum Eki 16, 2009 15:31

http://blog.mynet.com/emin.pazarci1/yaz ... yor/155739

Prof. Dr. Abdülhaluk Çay:

”MİLLİ DEVLETİN KÖKÜ KAZINMAK İSTENİYOR”

Eski Bakanlardan Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, günümüzde bir “Kürt Tarihi” yazılmaya ve “Ortak bir Kürt dili” oluşturulmaya çalışıldığını söyledi.

Kürtçe eğitimi Almanların 6 ay kadar denediklerine ve sonunda “Hangi Kürtçe” noktasına geldiklerine işaret eden Çay, “Kürtçe eğitimden amaç, kullanılan Kürt lehçesi üzerinden bir millet yaratmaktır” dedi.

Çay, medyada yer alan “Abdullah Öcalan’ın çözüm önerilerini” de sert bir dille eleştirdi: “Terörü benimsemiş olan bir topluluğun hiçbir demokratik hakkı söz konusu olamaz.”

Kürtler üzerinde yaptığı araştırmalarla tanınan eski bakanlardan Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, son günlerde “Milli Devletin kökünün kazınmak istendiğini” söyledi. Kürtçenin dört ayrı lehçesi olduğunu, aynı lehçeyi konuşanların bile kendi aralarında anlaşamadığını belirten Çay, son günlerde atılan adımlarla bir “Kürt Tarihi” yazılmaya ve “Ortak bir Kürt Dili oluşturulmaya” çalışıldığını ifade etti. Çay, Kürtçe eğitimin Almanlar tarafından 6 ay denendikten sonra “Hangi Kürtçe?” noktasına gelindiğine işaret etti.

Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın medyada yer alan “çözüm önerilerine” sert tepki gösteren ve “Terörü benimsemiş olan bir topluluğun hiçbir demokratik hakkı olamaz” diyen Çay, Emin Pazarcı’nın sorularına şu cevapları verdi:

Soru: Son günlerde Türkiye’de “Kürt Meselesi” ciddi anlamda tartışılır oldu. PKK’nın ele başısı Abdullah Öcalan’ın da gazetelerde bazı talepleri yer aldı. Size göre neler oluyor Türkiye’de?

Çay: Şimdi öncelikle Kürt konusu ile ilgili olarak şunu söylemem lazım: Türkiye’de devletin, şu anda hükümetin ve bundan evvelki hükümetlerin ciddi bir politikaları yok. Tabi bu politikanın belirlenmesi için her şeyden evvel meselenin aslı nedir, o topluluk bir millet midir, onların tarihi, dili, edebiyatı v.s. var mıdır, bugün siyasi Kürtçülük denilen hadise normal hakların istenmesi midir, yoksa uluslar arası çerçevede başka devletlerin kuklası olmak mıdır, bazı devletlerin Türkiye üzerinde oynadıkları oyunun parçası mıdır? Şimdi bütün bunlar değerlendirilmeden Kürt meselesini belli bir yere koyamazsınız. Bir, tarih olarak baktığımızda bir Kürt tarihinden bahsetmek mümkün değil. Kürt tarihinden bahsetmek iddiasında olan kişilerin dayandıkları kaynaklara bakarsanız, -Rus Minovski gibi- bir tarihten bahsetmek mümkün değil. Bir Kürt tarihi yazılmaya çalışılmıştır.

Soru: Ancak, Kürtlerin geçmişte devlet oldukları iddiaları da var.

Çay: Hayır efendim. Bu coğrafyada, Ortadoğu coğrafyasında ne bir Kürt Devleti, ne de Kürdistan denilen bir coğrafya vardır. Kürdistan denilen coğrafya, bugün İran’da, iç belgelerdedir. Orası Kürdistan Eyaleti olarak bilinir. O eyaletin yüzde 90’ı yer adları bakımından Türkçedir. 1939 senesinde Rıza Şah Pehlevi tarafından Trükçe yer adları Farsçalaştırılmıştır. Dolayısıyla bu coğrafyada bir şey bulmak mümkün değil. İkincisi, Mihizat İzadi, Harvard Üniversitesi’nin öğretim üyesidir. Kendisini Pan Kürdist olarak ifade eder ve bu kişinin söylediği şey şudur aynen: Tarihe baktığınızda, geçmişte İnkaların, Mayaların, ortadan kalkmış olan pek çok milletin arkeolojik eserleri, sanat eserleri olduğu halde, Kürtlerle ilgili en ufak bir taş parçası dahi yoktur, der. Olmayan bir kültürün, olmayan bir tarihin yaratılmasına çalışıyoruz.

Soru: Ancak, Kürtçe konuşan bir grup var. Olmayan bir dilden nasıl bahsedeceğiz bu durumda?

Çay: Kürtçe danilen dil midir, yoksa değil midir? Önce buna bakmak lazım. Evliya Çelebi’ye baktığınız zaman, Doğu Anadolu’dan ta Basra Körfezi’ne kadar uzanana sahayı dikkate almak suretiyle burada 12 tane ayrı lehçenin konuşulduğunu, bunlar arasında da hiçbir şekilde anlaşabilirlik olmadığını vurgulamıştır. Evliya Çelebi’nin eserleri 10 cilt olarak çıktı. Oradan da bu tetkik edilebilir. Şimdi, bugün ortada gözüken 4 tane lehçe var. Bunlardan iki tanesi Kırmançi ve Zazaca, Türkiye’de, Bedirhani ve Sorani ağızları Irak ve İran’dadır. Bu 4 lehçe arasında anlaşabilirlik yoktur. Yalnızda bir Kırmançi’nin kendi içerisinde anlaşabilirliği yoktur. Benim bizzat Tunceli Bölgesi’nde yaptığım çalışmalarda, ki oraya bir Japon Türkologla beraber gittim Goji Gojima diye. Onun da Kürt konusunda bir kitabı vardır. O kitapta, aynen şu söylenir, velev ki bir devlet kurdular, acaba bu devletin dili ne olacaktır, denir. Cevabını da “Şüphesiz Türkçe” diye verir. Siyasi Kürtçülerin dayandığı fikir adamlarından birisi olmasına rağmen, kurulabilecek bir devletin ancak Türkçe konuşabileceğini ifade etmiştir, Goji Gojima. Bizzat benim gördüğüm Tunceli-Ovacık Merkezi’nde gördüğüm şudur: Ovacık İlçe Merkezi’nde konuşulan Zazaca ile 10 kilometre ilerideki bir köyde konuşulan Zazaca arasında büyük farklılıklar vardır. Yine Kırmançi’ye baktığımızda da durum aynı. Hakkari Bölgesi’nde bir derleme yaptırdım ben, Hatay, Antep, Urfa’ya kadar uzanan sahadaki Kırmançi üzerinde çalışma yaptırdım. Diyarbakır’ın kuzeyindeki bölgelerde bir çalışma yaptırdık. Gördüğümüz şey şudur, Hakkari Bölgesi’nden bir örnek vereyim ben size: Şu anda aklıma geldikçe söylüyorum. Bölge halkının ağzında gıret ya da kıret, Kürtçe iki kelime olarak karşınıza çıkıyor. Ben size bunun anlamının ve gerçek ifadesinin gayret ve hayret olduğunu söylersem, şimdi siz de buna nasıl bir Kürtçe diye sorabilirsiniz.

Soru: Siz ortak bir dil olmadığı için dille ilgili taleplerin uygulanabilir olmadığını söylüyorsunuz değil mi?

Çay: Almanlar bunu 6 ay kadar denediler. Ondan sonra Almanlardan istekte bulunan ve kendilerini Kürt olarak kabul eden gruplara “Hangi Kürtçe” sorusunu sordular. Önce bu konuda bir karar verin, ondan sonra getiren yapalım. Şimdi yapılmak istenen şey şu: 1989 yılından beri, Mısır’da Kürdistan gazetesi Abdurrahman Bedirhan tarafından çıkarılmaya başladığı tarihten itibaren bölücü grubun veya siyasi Kürtçülük yapmak isteyen unsurların Kürt Teali Cemiyeti, Said-i Nursi ve diğerlerinin bütün istekleri Kürtçe eğitim ve Kürtçe medyadır. Bunu istemişlerdir. Bunda amaç şudur, hangi Kürtçe etrafında bir eğitim veya medya gerçekleştirilirse, o Kürtçe etrafında bir millet yaratma noktasına ulaşacaklardır. Bugün Türkiye’nin en büyük hatalarından biri Şeş Tv’dir. Şeş Tv’nin açılması ile birlikte orada ifade edilen Kırmançi etrafında bir Kürt Milleti yaratma noktasına doğru gidiyoruz. Asıl tehlike buradadır.

Soru: Peki son dönemde Öcalan’ın yaptığı çıkışları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çay: Önce şuna karar verelim: Bir katil size muhatap olacak mıdır, bu bir. İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti veya hangi devlet olursa olsun, o devletin bünyesinde terör eylemlerine girmiş, şu veya bu sebeple, şu veya bu amaçla terörü kendisine siyaseten vasıta olarak seçmiş olan bir toplulukla ancak hukukla ve teröre karşı silahlı güçle kendinizi koruyabilirsiniz. Terörü benimsemiş olan bir topluluğun hiçbir demokratik hakkı söz konusu olamaz. Bu dünyanın her tarafında, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya ve Fransa’da da böyledir. Siz, daha yaşını doldurmamış çocuklara kurşun sıkabilen, bunları parçalayan, yaşları 80’in üzerindeki insanlarımızı kadın ve erkek demeden katledenlerle demokrasi adına aynı masaya oturamazsınız.

Soru:Ancak, son günlerde bazı medya organlarında terörün önlenmesi için bazı adımlar atılması ve terör örgütünün sesine de kulak verilmesi yönünde telkinler yapılıyor.

Çay: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun meselesini Türkiye’nin diğer meselelerinden ayırt etmek mümkün değil. Siz terörün önlenmesi için bölgenin kalkınmasını esas olarak alacaksanız, oraya siz Koç’u veya Sabancı’yı gönderemezsiniz. Oraya İktisat Kongresi’nde olduğu gibi bir iktisadi reform yapıp, onları devlet eliyle götürmek durumundasınız. İç Anadolu’nun da kalkınmada öncelikli birçok yerinde benim zenginimin, iş adamının gitmediği yerlerde devlet eliyle oradaki ekonomiyi güçlendirebilirsiniz. İkincisi, bölgede şu anda köylerin dışında hayvancılığa dayalı olarak aşağı yukarı 100 bine yakın mezra var. 100 bin mezra demek, eşkıyanın sığınacağı 100 bin yer demektir. Dağın tepesinde bir-iki aileden oluşan mezralar vardır. Bu mezraları siz köy statüsüne çeviremezseniz, bölgedeki hayvancılığı değişik bir tarzda ülkenin yararına olabilecek şekilde geliştiremezseniz, bu yaylacılık geleneğini devam ettirirseniz, bu terör olayları şu veya bu şekilde devam eder. Yani geçmişin Koçerosu, bugünün PKK’sı, gelecek senelerde de ne çıkar Allah bilir. Dolayısıyla bu mezra hadisesini bitirmeniz lazım. Eğitim meselesi de önemli. Hakkari’de üniversite kuruyorsunuz, Hakkari Üniversitesi’nde doğru düzgün 10 tane öğretim üyesi yok. Fakülteleri kurulmamış, öğrencisi yok. Orada Kürdistan kadınlarının bilmemnesi diye kongre yapmaya kalkıyorsunuz. Bu ihanet ve soytarılıktan başka bir şey değildir.

Soru: Türkiye’nin yönetiminde de ortaya çıkan bir fırsattan ve bazı açılımlar yapılmasından söz ediliyor. Buna ne diyorsunuz? Ortada ne tür fırsatlar var?

Çay: Bakın fırsat diye herhangi bir şey yok. Bugün Ortadoğu coğrafyasında Suriye ve Irak Birinci Dünya Savaşı sonrasında suni olarak kurdurulan iki devlettir. Yani, İngiltere, İngiliz emperyalizmi tarafından kurdurulmuşlardır. Tarih boyunca ne Irak diye bir devlet vardır, ne Suriye diye bir devlet vardır. Bu devletlerin yapısına baktığınız zaman kuruluş itibariyle Suriye’de yüzde 13’lük Nuseyri cemaati iktidardadır. Yüzde 87’lik Sunni kitle ise iktidarın dışındadır. Aynı şekilde Irak’ta yüzde 40 Sunni, yüzde 60 Şii vardır. İktidar Sunni, Şii muhalefetli bir devlet kurdurulmuştur. Bu kurdurulan suni devlet de parçalanma noktasına gelmiştir. İngilizlerin yaptırdığı ilk anayasa 1924’tür. 1924 anayasasında aynen şöyle der: Irak üç milletten oluşur. Arap, Kürt ve Türkmen. Bunlardan Arap yüzde 55’tir. Yüzde 20 Kürt adı verilen topluluklardır. Yüzde 18 de Türkmen’dir. Sorarım size yüzde 18’lik Türkmenler nerede?

Soru: Zaman içinde çeşitli sebeplerden nüfuslarında azalma olmuş olabilir mi?

Çay: Türkiye’ye Irak’tan büyük göç olmadı. Banlar nereye gitti. Daha sonra 1974 senesinde Molla Mustafa Barzani’nin isyan ettiği dönemlerde bir anayasa çıkarıldı ve bunlara bir takım kültürel haklar verildi. İşte üniversitede bölüm açılması, üniversite kurulması falan kararlaştırıldı. Ancak, 1975’te Molla Mustafa Barzani ABD tarafından bozuk para gibi harcandı. Çünkü, 1967 yılında Kissinger, Tahran’da Molla Mustafa Barzani’yi getirmek suretiyle bir anlaşma yapıldı. İngiltere, Amerika ve İsrail desteğinde bölgede Molla Mustafa Barzani fiilen desteklendi. Bu destek 1975’e kadar sürdü. 1975’te OPEC anlaşmasıyla bazı toprakların İran tarafından Irak’a verilmesiyle Basra Körfezi’nde bir barış sağlandı ve Barzani’ye ihtiyaç kalmadı. Barzani daha sonra perişan olarak İran’a sığınmak zorunda kaldı. Daha sonra hastalandı, 1979 yılında zannedersem Amerika’da öldü. Şimdi bugün oynanan oyun ise, bu kukla Irak devleti ortadan kalkmış ve yeni yapı üzerinde, bölgedeki Sunni ve Şii Arap toplulukları ile Türkmen ve Kürt grupları arasında denge sağlanmak suretiyle bölgedeki petrolün ve doğal gazın ne şekilde kullanılacağı konusunda ABD tarafından “demokrasi götürmek” adı altında istismarına çare arıyor. Burada kukla olarak Mesut Barzani’yi kullanıyor.

Soru: Ayrıca ABD tarafından yönlendirilen bazı düşünce kuruluşları Kuzey Irak’ın Türkiye’ye bağlanması gerektiği ve bölgedeki Kürt yönetiminin de bunu istediği gibi bir takım fikirler ortaya atıyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çay: Efendim, birincisi bu Türkiye’yi hadisenin içine çekmek demektir. İkincisi, yarın Amerika oradan çekilmese dahi Arap dünyasının Amerika ve işbirlikçisi olan Mesut Barzani’ye karşı neler yapacağı ortadadır. Bunlar, tabiri caizse geleceklerini kurtarmak adına Türkiye’nin kapısını çalmışlardır. Hadise budur.

Soru: Türkiye’de “Kürt sorununun çözümü” ve “Terörün bitirilmesi” adı altında bazı adımlar atılacağı belirtiliyor. Size göre ne yapılması lazım. Bazı kültürel haklar da verilmemeli mi?

Çay: Kültürel hak adı altında kime ne hak vereceksiniz. Şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nde biliyorsunuz İngilizcenin dışında İspanyolca, İtalyanca gibi uluslar arası diller olduğu gibi, bir de daha arkadaki diller var. Ancak, Amerikan Vatandaşı olabilmenin birkaç önemli şartı var. O da Amerikan Tarihini ve Amerikan İngilizcesini bilmek ve Amerikan Anayasası üzerine yemin etmek. Siz, Türkiye’de kardeş diye bağrınıza bastığınız, Cumhurbaşkanlığı makamları dahil, bütün kapıları açtığınız ve herhangi bir işe girerken, ticaretle uğraşırken “sen nesin” sorusunu sormadığınız ve kendinizden ayırt etmediğiniz insanların, bugün “kültürel haklar istiyorum” diye ortaya çıkmasını nasıl izah edebilirsiniz?

Soru: O zaman net bir şekilde söyleyin. Nasıl izah ediyorsunuz? Size göre Türkiye’de ne yapılmak isteniyor?

Çay: Türkiye’de, 1921 yılında Birinci İnönü Savaşı ile başlayıp, 1923 senesinin 29 Ekiminde kurulan milli devletin kökü kazınmak isteniyor. Başka söylenecek bir şey yok.
emin.pazarci1@mynet.com
Bayraklari Bayrak yapan, ustundeki kandir, Toprak ugruna olen varsa VATANDIR
Kullanıcı küçük betizi
FahrettinAltay
Üye
Üye
 
İletiler: 81
Kayıt: Pzt Eyl 07, 2009 11:54

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x