Millî Merkez Kurultayı
23 Nisan 2013, Salı günü Ankara’da Millî Merkez Kurultayı toplandı.
Körün fili tarif etmesi gibi, kör tuttuğu, eliyle yapıştığı yeri anlatırmış fil diye, burada da herkes tuttuğu yere (kendi görüşüne) göre Kurultayı tanımlıyor. O günden beri neler yazıldı neler denildi…Her yazan kendince önemli sözü yazmış. Kimi çok önemli bir sözü bilerek, bilmeyerek atlamış. Kimi, kendinden olan konuşmacıların sözlerini özetlemiş, diğerlerini görmezden gelmiş…
Kurultay’ı konuşmasında sorgulamaya kalkan Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’ın kimi yanında, kimi ise şiddetle karşısında…
Bu Kurultaya can simidi gibi sarılmak isteyenler çok. Sessiz çoğunluk… Kurultayı izlerken ağlamış çoğu kimse, o derece heyecanlanmış, Kurultay’dan geleceğimiz için umut arıyor vatanseverler… Siyasi partilerinin, muhalefetin durumunu görenler, tehlikenin büyüklüğünü bilenler… Görev bekleyen, gözü kulağı orada olan da var, yapılanları yerden yere vuran da… Atıp tutan da…
İşin tuhafı, öven de, seven de bizden.
Yandaş basın yayın zaten bizi görmezden gelenlerden…
Hangi denilen doğru, hangisi yanlış en iyisi Kurultayın akışını izleyip, konuşmaları okuyup siz kendiniz karar verin.
Yandaş basın yayın bu günü neden görmedi bunu da bir düşünün isterseniz…
Bu yazı neredeyse bir kitapçık uzunluğunda. Kolay okunması için konuşmalar kısa kısa bölümlerle, satır başlarıyla yazıldı. Kolay gelsin!
Millî Merkez Kurultayı
Saat ikide başlayan Kurultay altı, altı buçuk sularında bitti. Kurultayı baştan sona Ulusal Kanal canlı yayınladı.
Salon çok kalabalıktı. Salonun dışı da içi kadar belki ondan da kalabalıktı. Gelenler coşkuluydu.
23 Nisan’da Ankara’da toplanan bu kurultay nedir?
Neden toplanmıştır?
Yönetiminde kimler vardır?
Kurulan Millî Merkezin amaçları nedir?
Millî Merkez neler yapacaktır?
Bu soruların yanıtlarını eğer kurultayı baştan sona izlediyseniz kendiniz verebilirsiniz. Kayıttan izlerseniz yine verebilirsiniz. Ama ondan bundan duyduklarınızla bir kanıya zor varırsınız.
Kurultayın açılışından kapanışına kadar olanları, konuşmacıların kısaca dediklerini, kurultay sonunda alınan kararları, sonucu sizlere anlatmaya çalışacağım.
Neredeyse beş saate yakın süren bir kurultayın, görüntülü sesli kaydını izlemeye ne zamanı, ne de hevesi olmayanlar için bu yazı.
İzleyenler de yeniden anımsasınlar, neler olmuştu neler denmişti bir kez daha gözden geçirsinler diye aynı zamanda bu yazı.
Ayraç içinde gerek görüldüğü yerlerde ek bilgi veya eleştiri yazıldı.
Kurultayı Haluk Dural (Millî Anayasa Forumu genel sekreteri - USMER İst. başkanı) sundu. Açılışı ise genç bir kız yaptı.
“Emperyalizm ( yayılmacılar- elkoyucular) yakaladığı her aralıkta tırnaklarını gösterdikçe Türk ulusu tarihe çıkmış ve varlığını göstermiştir.” dendikten sonra:
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Bu vatanın bütünlüğü ve tam bağımsızlığı için hayatını feda etmiş başta Mustafa Kemal ve arkadaşları, devrim şehitlerimiz için sizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum:” denildi. (Terör yüzünden şehit olanlara da mı devrim şehidi diyoruz?)
İstiklal Marşı okundu.
“Programımızı Milli Anayasa Forumu yürütme kurulu yönetecektir.” dendi.
İlk olarak, eski TBMM başkanı, avukat Hüsamettin Cindoruk konuştu. Millî Anayasa Forumu’nun yurtiçinde, yurtdışında 150’yi aşkın toplantı yaptığını, yüz bini aşkın kişiyle buluştuğunu, sonunda bu forumun Millî Merkeze döndürülmeye karar verildiğini anlattı.
Hüsamettin Cindoruk:
“Dağlar taşlar aşarak geldim.
Türkiye Cumhuriyeti, büyük Atatürk ve dünya güzeli bayrağımız için geldim.
Milli Anayasa Forumu Anadolu’nun dört bir yanında bir yılı aşkın süredir sizlerin arasındaydı. Geldik, görüştük… Şimdi milli bir kurultayda bir aradayız.
Türkiye Cumhuriyeti tehlikeli günler geçiriyor. Bu kuşku sade benim değil, buraya gelen sizlerin de ortak kuşkusudur. Sinsicilik, baskıcılık karşısında dikkatli olmalıdır Türk milleti.
Bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı. Aynı zamanda Milli Egemenlik Bayramı.
Başkanlığını yaptığım TBMM’nin kurulduğu gün.
İlk Meclis’te Atatürk’ün Türk milletini kurtarma iradesi, Cumhuriyeti kurma yaşatma iradesi var… O irade bugün de yaşıyor.
Büyük Millet Meclisinin Ankara’da kuruluş tarihi 23 Nisan 1920 idi.
Sizler, bizler o iradeyi temsil ediyoruz. Hepsini rahmetle anıyorum. O Meclis’ten bir biri ardınca üç cumhurbaşkanı çıktı. Bu bir tesadüf değildir...
Bayrak, millî birliğimiz bu kadar kötü duruma gelmemişti:
1. İktidar rejimi değiştirmek istiyor. O büyük tehlikeyi beraberce aşacağız.
2. Başkanlık rejimi getirmek istiyor. O çok büyük tehlike. Bu diktatörlüğe gider.
3. Barış süreci. Evet teröre karşıyız. Kan dökülmesine karşıyız.
Soruyoruz:
Bu terörü Türkiye Cumhuriyeti mi başlattı?
Silivri’dekiler mi başlattı?
Bir isyan içersinde otuz bine yakın vatandaş öldürüldü, parçalandı, infaz ettirildi, terhis edilen asker bile öldürüldü…
Biz barışın tarafıyız. Kim barış istemez? Bir yandan anayasayı değiştirerek kendinizi tek adam ilan etmek için uğraşacaksınız, diğer yandan terör örgütü ile devletten devlete müzakere eder gibi müzakere edeceksiniz. Bu olacak şey mi?
Terör örgütü önce özür dilesin. Benden, senden, gazilerden…
Türk milleti akıllıdır. Akıllı adama ihtiyacı yoktur. Ben Türk milletinin aklına güveniyorum.
Milletle beraber Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyeti koruma kollama görevini sonsuza dek yürütecektir.”
Bu arada, Silivri’den gelen mesajlar okundu:
“Millî Merkez Kurultayını Silivri Kal’alarından selamlıyoruz.” (Doğu Perinçek)
“Millî Merkez Kurultayının başkan ve üyelerine…”( Hasan Atilla Uğur) Yurtsever Esirevi.
“Birleşe birleşe kazanacağız. Yeniden Ergenekon’dan çıkacağız! Mustafa Kemal’in askerlerini selamlarken…” (Hasan Ataman Yıldırım) Silivri Esirevi.
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan başarılar diliyor.
CHP, Emine Ülker Tarhan TBMM’inde nöbetçi olması nedeniyle katılamıyor.
Levent Kırca’dan bir mesaj var.
TGB Almanya’dan mesaj. (Beyhan Yıldırım)
Salondaki Tanınmış Katılımcılar:
Gazeteciler: Nihat Genç, Yavuz Selim Demirağ, Ümit Zileli, Sabahattin Önkibar, Müyesser Yıldız, Utku Çakırözer, Adnan Türkkan.
Emekli generaller: Osman Özbek, Naci Beştepe, Ramiz İlker Paşa, Hakkı Baha Tüzüner, Erdoğan Karakuş.
ADD’lerden: Bülent Demiral (Almanya)
Siyasetçiler:
Kemal Anadol (eski CHP’li vekil)
Ali Haydar Öner (CHP İsparta milletvekili)
Kamer Genç ( CHP Tunceli milletvekili)
Refik Eryılmaz (eski ANAP millletvekili)
Nedim Öney ( eski ANAP milletvekili)
Enis Tütüncü ( eski CHP milletvekili)
Uluç Gürkan (eski DSP milletvekili)
Hakkı Süha Okay (eski CHP milletvekili)
Yaşar Okuyan (eski bakan, ANAP)
Tayfun İçli (eski bakan, DSP)
Ahmet Ertürk (eski DSP vekili)
Hüseyin Ünsal (eski CHP milletvekili)
Ali Koçal (eski CHP milletvekili)
Rasim Çakır (eski CHP milletvekili)
Canan Arıtman (eski CHP milletvekili)
Halit Ünlütepe ( CHP Afyon milletvekili)
Ali Aytekin (eski DSP milletvekili)
Gökhan Çapoğlu (eski DSP milletvekili)
Yücel Erdemir (eski DSP milletvekili)
Canan Kumbasar: (CHP kadın kolları)
Hasan Basri Özbek (İP)
Ümit Kocasakal (İst. Barosu)
Mahmut Işıl (eski CHP milletvekili)
Hasan Macit (eski DSP milletvekili)
Bülent Baratalı (eski CHP milletvekili)
Servet Bora (eski senatör)
Diğerleri:
Ceyhan Mumcu (hukukçu)
Prof. Dr. Münir Büke (bilim adamı)
Kurultaya katılımlarıyla destek veren listedeki gazeteci- siyasetçi isimleri sırasıyla okunduktan sonra ayrıca salonda bulunan Yenimahalle Belediye Başkanı (CHP) Fethi Yaşar’a salon için teşekkür edildi.
Sanatçı olarak bir tek Suzan Aksoy’un adı geçti. Bir de ressam, Adviye Bal, şair Hasan Hüseyin, halk ozanı Yavuz Top, dediler. Başka sanatçı yoktu. Tiyatro sanatçısı Suzan Aksoy denilince salondan kuvvetli alkış sesleri yükseldi.
Sırayla kürsüye gelen konuşmacılar birbirlerinin eksiklerini tamamladılar, toplumu uyardılar. Konuşmalardan kısa kısa alıntılar:
Yekta Güngör Özden (eski Anayasa Mahkemesi Başkanı)
“Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, bu toplantıyı düzenleyenleri, bu toplantıya katılanları, bilimcileri, Atatürkçüleri, yurttaşları selamlıyorum… ”diye söze başladı Yekta Güngör Özden. Şöyle devam etti:
“Atatürk’te birleşeceğiz!
Atatürk’te çoğalacağız!
Atatürk’te güçlenmek için hep bir aradayız.
Ölmek yok, dönmek de yok!
Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık.
Bu ülke iktidarın babasının çiftliği de değildir!
Atatürk Gençlere Sesleniş’te:
Biz çağın gereklerine göre devlet kurduk…diyor. Dayanışma ile Atatürk güneşini yeniden doğurmak zorundayız!
Anayasayı kurucu iktidar yapar.
Kurulu iktidarlar ancak değiştirebilirler. Bu oyuna hiç bir parti, hiç bir kimse gelemez!
Atatürk karşıtı iktidarın anayasayı değiştirmeye asla hakkı yoktur. Olsa olsa bu ancak Recep Tayyip ve Apo anayasası olabilir!”
Ali Topuz (eski bakan, CHP)
“İlk Meclis’te emperyalizme (yayılmacı- elkoyucu) direnen kahramanlar yer alıyordu. 93 yıl sonra rejimin çıkmaza sürüklendiği bir zamanda, kazanılmış bütün birikimleri ortadan kaldırmak isteyen bir komploya karşı çıkan binlerce yeni direnişçi olarak sizlere hayranlığımı, takdirlerimi bildiriyorum. Saygılar sunuyorum…
Muhalefet partilerinin yapamadığını yapmak için buraya toplandık.
Ak saçlı arkadaşlarınızdan biri olarak size her türlü desteği vermeyi kendime görev biliyorum.”
Mümtaz Soysal ( hukukçu, Cumhuriyet yazarı, siyasetçi)
(Mümtaz Soysal şakacı bir tavırla söze başladı. Herkesi sözleriyle yüreklendirdi. Sonra Milli Merkezi eleştirmeye başlayınca sözü kesildi. )
“Ben kısa kesmiyece’m, uzun konuşaca’m ama A4 kadar. Haftanın dört günü buna sığacak yazı yazıyorum.
Birincisi, 23 Nisan’da niçin biraraya geldiğimiz. 23 Nisan- ilk Meclis- dünya tarihine bir hediyedir. Dünyada kurulurken bu kadar doğru kurulmuş bir devlet yok! Türkiye Cumhuriyeti gibi!..
Dünyada insanın kendi iradesinden daha güçlü bir şey yoktur… 23 Nisan çok önemli bir dönüm noktasıdır. Önü açıktır! Ebediyete kadar açıktır!.. Bizim gücümüz buradadır!.. Bu kuruluştadır!
Bu Cumhuriyet yenilmez! Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Yenilmeyecek şekilde kurulmuştur!..
Kendimizi eleştirmeyi bilelim. Kendini bilmek… kusurlarını bilmek…
Neyi organize ettiğimizi bilmeden birşeyler yapıyoruz.
Millî Merkez kurulmuş. Temeli olan, Millî Anayasa Forumu var. Pek bilmiyorum bu adları, çünkü karşıyım.
Niye son dakikada geldim? Dayanamadım geldim.
Kusurlarımızı söylemek gerekir. Ben onun için geldim…”
Fethi Yaşar (Yenimahalle Belediye Başkanı)
“Değerli delegeleri, tüm hemşehrilerimi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kurultayın vatanın bölünmez bütünlüğüne hayırlı olmasını diliyor, sevgiler saygılar sunuyorum…”
Ufuk Söylemez (Millî Merkez Ankara Temsilcisi)
“Bu güzel 23 Nisan günü Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’ya Türkiye’nin her yöresinden gelen temsilciler, Atatürkçüler, millîciler demokratik Millî Merkez kurultayına hoş geldiniz! Sefalar getirdiniz!..
Sevgi ve hasretle kucaklıyorum, sevgilerimi sunuyorum.
Atatürk’ün evlâtları! İyi ki varsınız!
Ne kadar coşkulu, ne kadar kararlısınız! Sizler şu çılgın Türkler olmalısınız!
Hain medyanın (basın-yayın) sansürünü yenip geldiniz.
Yurtdışındaki, Silivri’deki yurtseverlere, bizi Ulusal Kanal’dan canlı yayında izleyenlere, sizlere de selam olsun Millî Merkez’den!
Bugün Anadolu üzerinde kara bulutlar gezdiriliyor. Onu dağıtmaya geldik.
Ankara’nın taşına bak,
Gözlerimin yaşına bak.
Hainler âkil olmuş,
Şu feleğin işine bak!
Bu, hepsini altettiğimiz yirmi altıncı (26.) Kürtçü- gerici isyanıdır!
Bastıracağız!
Siz biz bugün burada Amerikancıların, yobazların ve işbirlikçilerinin en çok korktukları şeyi gerçekleştiriyoruz:
Atatürk’te birleştik! diyoruz.
Üç beş yıl önce bir araya gelmesi hayal bile edilemeyen farklı yapılar birleşiyor. Ne mutlu bize!
Nedir Millî Merkez ? diye sordu Hocam( Mümtaz Soysal).
Ortak paydamız, Cumhuriyetin kurucu yapıları, Türkçemizdir! Milli ve ortak bir duruşumuzdur!
Bugün Cumhuriyet ağır bir saldırı altında.
Hedefte Türk kimliği var.
Atatürk ilkeleri var.
Savaşı medyayla (basın-yayın), cemaatle, F tipi örgütle, sivil toplum örgütleriyle (TESEV) yürütüyorlar.
Millî Merkez Atatürkçüdür. Artık sağ- sol savaşı bitti. Millî – gayri millî savaşıyor. Herkesi millî saflara davet ediyorum.
Millî merkez bugün belki bir siyasi parti değil ama bir fikir kulübü, hobi falan da değil. Gelecekte alternatifleri açık tutuyoruz. Gelecek seçimlerde açılımcılara, Sorosçulara oy vermek istemiyoruz.
Millî Merkez bölünme ve çözülme sürecinde millî ittifak( birlik) olarak yola çıkmış, demokratik isyanın öncüsü olmaya karar vermiştir.
Millî Merkez’de toplanmayanlar başkasına hizmet eder, düşmana hizmet eder!
Millî merkez ulusalcıdır!
Atatürk millîyetçisidir!
Ulusalcılık millîyetçiliktir!
Bizler Atatürk millîyetçisi olmaktan gurur ve şeref duyarız!
Siz kimsiniz? Bölücü, kürtçü, cemaatçi, Sorosçu, Amerikancı mısın? Kimliksiz misin? Söyleyin de bilsin millet?
Ekilir ekin geliriz
Ezilir un geliriz
Bir gider bin geliriz…
Bizi susturamazsın Amerika!
Evet, Ankara’da toplanan Milli Merkezciler!
Bu topraklarda Mustafa Kemaller bitmez!
Bu topraklarda Mustafa Kemaller yenilmez!
Gelin bir olalım! Diri olalım!
Sağ olun, var olun…”
Hasan Basri Özbey (Avukat, İP Başkanvekili)
“Merhaba Atatürkçüler, Devrimciler Merhaba, Ergenekoncular Merhaba!
Hepimiz Ergenekoncu’yuz! İnadına Ergenekoncu’yuz!
Ergenekoncu muyuz? (evet sesleri) Helal olsun Atatürk devrimcileri!
Türkiye Ankara’ya yürüyor! Ankara kalesine Türk bayrağını dikmek için. Yüz elli (150) merkezde yüz bin( 100 bin) katılımcıyla bölücü anayasaya hayır diyeceğimizi ilan ettik.
Bugün burada kurucular, yapıcılar toplandık.
Tayyip Erdoğanlar, Abdullah Güller, F. Gülenler ve ağa babaları Amerikalar korku içersindeler.
Korksunlar! Milleti ayaklar altına aldılar, milletin ayakları altında kalacaklar!
Millî Merkez nedir sayın Hocam (Mümtaz Soysal)?
Millî Merkez Atatürk’le birleştirme merkezidir.
Tayyip Erdoğan’a bir kez daha söylüyorum: Yıkıcılık yapanlar yıkılacaksınız!
Millî Merkez kurulmuştur. Solcusu da sağcısı da katılmalıdır.
Ey Türk milleti gözün aydın diyelim. Milli Merkezi kurduk. BOP eş başkanlığını yıkacağız! Çankaya tekrar Atatürk’ün Çankayası olacak!”
Ümit Kocasakal (İst. Baro Başkanı)
“Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bana bu fırsatı verdiği için Kurula teşekkürlerimi sunuyorum.
Bizim aklımız kendimize yeter.
Onların âkil adamı var. Bizim asil adamlarımız var.Bizim âkil adamlarımız koruma eşliğinde gitmiyor. Bunlar sokağa çıkamayacak hale geldiler.
Bugün 23 Nisan. Eskiden olsa neşe doluyor insan derdik. Ama bugün öfke doluyor insan. Büyük bir öfke içindeyim. Çünkü, Cumhuriyet ve Cumhuriyet devrimi, hayasızca ve alçakça bir saldırı altında. 90 yıl önce yedikleri tokadı hazmedememiş olan emperyalistler (yayılmacı- elkoyucu) yerli uşak, işbirlikçi ve taşeronlarıyla yeniden saldırıya geçmiş durumdalar.
Bu işgal zihinlerde gerçekleşiyor... Bu ülkenin genleriyle, kimyasıyla oynadılar. Bu ülkenin içine bir etnik virüs attılar. Ülkeyi param parça ettiler. Milli benliğe ve tarihimize format atmaya kalktılar. Kahramanlar hain, hainler kahraman sayıldı…
Ülkem, “sözde aydın” ihanetini yaşıyor. Ortaya millî irade diye bir kavram attılar. As’lolan millî irade değil, millî egemenliktir.
Millî egemenlikten bahsedebilmek için önce bir millet olması lazım. Siz ağzınıza Türk milleti adını alamıyorsunuz! Hangi millî egemenlikten söz ediyorsunuz?
Anayasa “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. “der. “Meclisindir.” der. “ Millet egemenliğini organları eliyle kullanır. “ der. Meclis o organlardan biridir. Yargı da millî iradedir.
Kastamonulu dersek bu söz o yere aiyetini belirtir. Niye Fransalı yok? Niye İngiltereli yok? Amerika bile yapay bir millet yaratmış. İngiliz’e uyruğunu soraca’m: Pasaportunda ne yazıyor senin?
Fetihler çağını biz başlatmadık. Fetihler çağından beri devletler kurucu milletin adıyla anılır!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti!
Türk milletinin kurduğu devlettir ve milleti Türk milletidir. Uyruğu da Türk uyruğudur!
Bu topraklar Cumhuriyete ve Atatürk’e meydan okunacak topraklar değil! Hiç kimse meydan okuyamaz!
Mustafa Kemal’in askerleriyiz! (salonla birlikte)
Ebedi başkanımız o!
Diyorlar ki Türkiye Cumhuriyeti (TC) yenildi. Hiç heveslenmesinler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti yenilmez. Yenilen işbirlikçi taşeron iktidardır. Çünkü işbirliği yapmaktadır.
Türk ordusuna yapılan mıntıka temizliğiydi. Onu yaptılar ki bu işleri yapabilsinler. O hainlerden ve işbirlikçilerden hesap sorulacak- mutlaka yapılacak!
Cumhuriyeti tasviye etmektedirler. Karşılığı 302. Maddede açık: Devletin toprağının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya, devletin birliğini bozmaya, devletin egemenliğinde bulunan toprağın bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya kalkmaya ağırlaştırılmış müebbet hapis uygulanır.
Bu Cumhuriyet küresel tezgâh ve tasarımlarla değil, meydan muharebeleriyle, dipçikle, kan ve gözyaşıyla kuruldu…
Onayımız olmadan bunu değiştiremezsiniz!
Silivri hukukunuzla, bu millet bu hukuku sindiremez!
Kof kabadayılığınız, sahte kabadayılığınız, ekranlardan inmeyen Hacivat- Karagözleriniz bize vız gelir!
Biz gücümüzü vatan sevgimizden alıyoruz!
Biz gücümüzü sizin gibi küresel güçlerden değil bu milletten bu topraklardan alıyoruz. Bizim görev belgemiz Gençliğe Hitap, Atatürk’ün Bursa Nutku’dur …
Sizi o deliğe biz süpüreceğiz!
Hiçbir millet kendinin tarihten çıkarılmasına izin vermez! Ben şimdi şekerli ne kahvesi diyece’m? Türkiyeli kahvesi mi? Kimse komik olmasın!
Bugüne kadar birileri bu milleti Allah’la aldattığı gibi sahte Atatürkçülük’le de aldattı.
Gerçek Atatürkçülük’te birleşeceğiz!
Her başı kapalıyı kimse Cumhuriyet düşmanı saymasın! Ben başı açık emperyalizmin (yayılmacı-elkoyucu) uşağı olmuş birine, başı kapalı, emperyalizm karşı duruşlu olanı yeğlerim.
Herkesin kaybedecek bir şeyi vardır. Kaybedeceğimiz hiçbir şey, Cumhuriyetimizi, vatanımızı, bağımsızlığımızı kaybetmek kadar acı olamaz. Vatanını kaybedenin geleceği olamaz.
Bu ülkede, Çanakkale’de 12 yaşında ölümü göze almış çocuklar…Çanakkale’de, yurdun dört bir yanında yatan şehitlerimiz bizi göreve çağırıyor… Herhalde o kadar cesaretimiz var.
Ölümden öte köy yok! Silivri’den öte cezaevi mi var?
Ne olacak? Hangi birimizi hapsedecek, ortadan kaldıracaksınız? Bizi bunlarla mı korkutacaksınız?
Burada hiç bir siyasi parti öne çıkmamalı!
Hiç kimsenin öne çıkmaya hakkı yok!
Buda’ya sormuşlar:
Bizi nasıl kurtaracaksınız? “Ben sizi kurtarıcılardan kurtaracağım!” demiş.
Millî Merkez “kurmay.” Kurmay (barış ve savaş için özel yetiştirilmiş subay, planlayan) olmadan olmaz.
Muhalefete:
Gün birlik günü. Didişme değil kenetlenme günü.
Aklınızı başınıza alın! Özünüze dönün! Gereğini yapın! Yoksa bu millet gereğini yapacaktır!
İktidara, iktidar partisi milletvekillerine:
Bu millet size, kendisini temsil etsin diye oy verdi! Bu ülkeyi teslim edin diye değil!
Tarihe böyle geçmeyin! Gelin yol yakınken dönün, millete dönün!
Bir taşeronun vereceği ikbale boyun eğmeyin! Mal-mülk ikbal mi?
Bir kez giderse geri gelmeyecek onurunuz mu?
Millete:
Cumhuriyet devrimi yarım kalmıştır.
10 Kasım 1938’de ilk kırılma. Sonra Türkiye’nin NATO’ya girmesi… 12 Eylül.
Millî Merkez’in ilk görevi yarım kalan Cumhuriyet devrimini tamamlamaktır!
Millî merkez Cumhuriyetin satılan bütün değerlerini tek tek geri alacak! Millîleştirecek! Satılan topraklar geri alınacak!
Su- gıda- hayvancılık… Bunların hepsi bu ülkede var. Yeter ki millî ellerde olsun!
Pusu bertaraf (bozulacak)edilecek!
Biz yurtseverler yemin ettik, iman ettik. Hesabını soracağız!
Ya istiklal, ya ölüm!”
Şahin Mengü (eski CHP milletvekili)
“Devleti kuran, devletten evvel var olan CHP, CHP’nin omurgası olan ulusalcı Kemalistler adına sizlere hitap etmeyi kendimde hak görüyorum.
Milli Merkez, aynen, CHP’nin omurgasını temsil eden ulusalcılardır!
Biz diz çökmeyiz!
AKP iktidarı kendisine dikte ettirilen notlardan başlattığı açılım denen olayı anlatmak için âkil (yiyici) adamlar yarattı. Âkil olduğunu anlamak için ben onun tarafsızlığına bakarım…
Aydın, doğruyu ve inandığını söyleyen insandır. Bunlar aydın değil, entel tipler!
Biz terörün önünde diz çökmeyiz!
Biz, teröre diz çöktüreceğiz! Ne zaman? Bunları yargılarken!
Bunları şakşaklayanlardan da hesap soracağız!”
Kamer Genç (CHP Tunceli Milletvekili)
(Kamer Genç çok heyecanlı, coşturucu konuştu, sözleriyle sanki dinleyenleri ayağa kaldırdı.)
“Sayın Divan Heyeti, Televizyon Başındaki İzleyiciler,
Sevgili Canlar,
“Bu gün laik Türkiye Cumhuriyeti yıkılmıştır. AKP tarafından! Arkasındaki güçler tarafından!
Tayyip diyor ki, kurumların başındaki TC ibaresinin kaldırıldığından haberim yoktu.
Senin gücün varsa, diyebilirsen, çık de! TC’yi kaldıracağım de! Demezsen şerefsizsin!
Diyarbakır meydanında, laik Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okudular. Gördünüz değil mi?
Karşımızda büyük bir tehlike var! Bunun için iktidar olmamız lazım.
İngiltere Vahdettin’e talimat veriyordu: Osmanlı Devletini parçala!
Bu gün Amerika Tayyip Erdoğan’a talimat veriyor: Devleti parçala!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti: Biz onun sayesinde varız! Yüce Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurmasaydı bu gün hiç birimiz yoktuk…
Bu Türkiye Cumhuriyeti devletine milletimize can borcumuz var.
Orduyu çökerttiler. Yargı zaten yok!
Hamas’tan, Müslüman Kardeşlerden kurdukları polis devleti var. Bir sabah işgal edilebiliriz… Tehlike bu kadar büyük…
Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin var olup yok olma meselesidir…
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül özel görevle gelen kişilerdir…
Tayyip bu servetleri nereden kazanmış?..
Okumayan, çalışmayan, üretmeyen, sadakaya muhtaç, kişiliksiz bir toplum yaratmak istiyorlar.
Akıllı birleşeceğiz! Karşımızdaki güç bir devdir! Yoksa bizi yutarlar…
Bunu yapanların suratına tokadı yapıştırmayacak mıyız?
Bu mücadele yolunda hepimize başarılar diliyorum. Saygılar sunuyorum…”
İsa Gök (CHP Mersin Milletvekili)
(İsa Gök konuşmasına fısıldar gibi bir sesle salonu uyararak başladı.)
“Alkış, slogan, bağrışma istemiyorum.
Sizler bu kurultayın temsilcilerisiniz. Bu bir direnme, cephe hareketidir.
Cephe kurmak isteyenler asgari müştereklerini ( ortak noktalar) bildirirler. Hepsinin aynı düşünmesi beklenemez. Asgari müşterekler:
Bu Atatürk ilkeleridir! Atatürk- Millet- DNA… Kırmızı çizgilerimizdir. Burada amaç herkesin konuşup sizleri coşturması da değildir.
Farklılıkları konuşmak değil, aynıları korumak!..
“Bu bir birleşik direniş hareketidir!” sözü çok önemlidir.
Arslan Bulut gibi farklı kulvarlardan geliyorlar, birlikte mücadele ediyorlar…
Etnik(ırka dayalı) tavır çok yanlıştır. Emperyalist (yayılmacı-elkoyucu) projenin o kardeşlerimize nasıl zarar vereceğini anlatacağız…
Bu hayırlı bir iştir! Şeytana karşı melek yanında, kötüye karşı iyinin yanındadır… ”
Ali Haydar Öner (CHP İsparta Milletvekili)
“Sayın Divan Üyeleri, Sayın Katılımcılar,
Kuvayı Millîye’nin Yılmaz Savaşçıları,
Hepinizi selamlıyorum.
(Ali Haydar Öner önce teröristlerden söz etti.)
“19 Ekim’de Habur’dan girenler pişman değiliz, dediler. Şehir şehir dolaştılar…”
Türkiye Cumhuriyeti devleti güzel Türkçemizden başka bir dili kabul edemez! Türkiye Cumhuriyeti devleti şehit kanlarıyla kuruldu... Değerlerinden asla vazgeçemez… Herkesin kültürel değerlerini yaşatmasına fırsat verir ama İstiklal Marşından vazgeçemez!
Kimse suçluları suçsuz gibi göstermeye, şehitleri incitmeye kendinde hak göremez!
Görmeye kalkışanın hadleri bildirilir!
Hakkın ve sağduyunun sesi olarak TBMM’de görev yapıyorum. Hükümet valiler üzerinden, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden suç işlemeye devam ediyor.
Bu millet sizi vezir ettiği gibi rezil de eder! Sizi kamyondan düşmüş karpuza çevirir! Böyle diyenleri ( Türk milletini ayak altına alanları) bu millet ayaklarının altına alacak!..”
Refik Eryılmaz ( CHP Hatay Milletvekili)
“Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, Vatanseverler,
Ülkemin Aydınlık Yüzlü İnsanları!
Atatürk gençliği! Önünüzde saygıyla eğiliyorum.
Hepiniz hoş geldiniz!
Bizler ne yapacağız?
Biz devrimlerde, Atatürk’te birleşmek zorundayız! Birleşirken örgütlü olmak zorundayız!
Birlik ve beraberlik içinde hareket etmezsek bu ahtapota karşı çıkamayız!
Küresel güçlerin taşeronluğunu yapan Tayyip Erdoğan hükümeti kan ve gözyaşı götürmüştür. Dört yüz bin kişi patlayacak bomba gibi aramızda dolaşıyor. EĞER Suriye halkı 24 aydır direniyor, direnmeye devam ederse Tayyip gidecek… Onun için ki Suriye halkının yanındayız. AKP grubunun bölünmeye bir direniş göstereceğini sanmıyorum. Umudum sizlersiniz!
Seçimlerde birlik olabilirsek, Türk halkı yerel seçimlerde birlik olabilirse AKP’nin gideceğini ilan etmiş oluruz. “
Biz her türlü sorumluluk üstlenmeye hazırız.
Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır. “
Gürkut Acar (CHP Antalya Milletvekili)
“Atatürk 90 yıl önce kâhin gibi ne söylediyse çıkıyor!
Bu bir karşı devrimdir.
Kendi çıkarlarını düşünenler, gaflet delâlet içinde olanlar…
Ne kadar utanacakları şey varsa saat 19’dan sonra getiriyorlar Meclis’e. Keşke seyredebilseydiniz!
15 milyon okuyucu. 50 milyon gazete okuru var. AKP’nin sırrı orada. O elli milyon insanı aydınlatmak da… Onlara gitmek de…
İdarî yapıyı değiştirdiler. On altı bin köyün idarî yapısını değiştirdiler. Belde belediyeleri gitti. İdarî yapıyı hiç çaktırmadan değiştirdiler.
41 yıllık hukukçu olarak söylüyorum: Hukuku yok ettiler.
Bundan 15- 20 gün önce sınırlardan jandarma çekildi. NATO’nun denetiminde olmayan tek ordu, sınırdan çekildi. Sınırlarda böyle bir işgal yaşıyoruz! Denizciler nasıl ihtilâl yapacaktı Ankara’da? Gemileriyle Ankara’ya mı çıkacaklardı? Denizciler Karadeniz sahillerini asla teslim etmediler!
TBMM devre dışıdır! AKP kendi çoğunluğuna güvenmektedir.
Kürecik’te Amerikan Büyükelçisi ile Dışişleri arasında mutabakat imzalandı. Yirmi gün sonra NATO’ya verdik diyecekler. Tüm denetimi ortadan kaldırdılar!
İşadamlarına, bürokratlara, tüm zenginlere soruyorum:
Siz bu Cumhuriyet okullarında okumadınız mı? Bu Cumhuriyet sayesinde servetinize servet katmadınız mı?
Şimdi Cumhuriyet yıkılırken neredesiniz? Nerdesiniz?
Bu gün laiklik ilkesi yoktur! Kaldırılmıştır!
Millî Merkez’in kurulması bir cephe hareketidir!
Her alanda örgütlenme yoluna gitmek zorunludur!
Cumhuriyet fiîlen yok edilmek üzeredir!
Kurtaracak güç milletin kendisidir!
O iradeyi kaldıracak güç, Millî Merkez’in gücüdür!”
Şule Perinçek (Atatürk’ün Bütün Eserleri Genel Yayın Yönetmeni)
“Direncimin Gerçek Kaynağı Mustafa Kemal’in Askerleri, Merhaba!
Askerler deyince, kadınlar diyecekler ki biz ne yapıyoruz?
Biz kadınlar çoktan bu cepheye yazıldık!
Atatürk bir toplantıda “Efendiler!” diye söze başlıyor. Hem hanımefendilere, hem beyefendilere sesleniyorum, diyor.
1920’lerde biz bu ülkenin efendisi olmuşuz! Bundan vazgeçer miyiz?
Oğlumun eşimin içerde oluşuna isyan etmiyorum…
2013’te önümüzde kaç seçeneğimiz var? Tek seçeneğimiz var. O zaman bu Millî Merkezi güçlendireceğiz. Kocakarı gibi dizlerini dövme derler. Şikayet etmeyeceğiz.
Somut çözümler üreteceğiz. Dizlerimizi dövmeyeceğiz. Mahallerde iktidar olacağız. Millî Merkez’i örgütleyeceğiz. Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz.
Söz mü? “Söz!”
Yolumuz açık olsun!..”
İlker Yücel (Aydınlık Genel Yayın yönetmeni)
“Değerli Dostlar,
Değerli Vatanseverler,
Değerli Devrimciler,
Değerli Atatürkçüler!
Biz bugün coşkumuzla ezdik geçtik. Bir bize, bir vatan ve millet düşmanlarının toplantılarına bakın.
Bu toplantı herhangi bir panel- sempozyum değildir. Bu toplantı diriliş toplantısıdır!..
Mesele toplanmak değil, bu kitleyi iktidara nasıl taşıyacağız…
Türk milletinin tarihinin öznesi olma kararını verme toplantısıdır. Erzurum ve Sivas’ta olduğu gibi, çok güzel mesajlar verildi. Özümseyeceğiz…
Birbirimize güveneceğiz… Güveniyor gibi yapmayacağız. Tek takılan yalnız kalır…
Buradaki irade barikatları yıkma iradesidir. Bu devrimci iradedir. Her şeyi göze alma iradesidir.
AKP karşıtlığında birleşmiyoruz. Mafya, tarikat ittifakını yıkma ittifakı.
Burası bir kurultay. Buradan kafamızdan bazı görevler çıkararak ayrılmalıyız.
Meydanlardaki ruh halini meclislere taşıyacağız. Terreddüt eden dışarıda kalır.
Ben lokomotifim dönemini kapattık…
Bu heyetle birleşmeyen yaya kalır, kalsınlar zaten.
Eğer olağanüstü dönemdeysek olağanüstü tavırları hep birlikte benimseyeceğiz. Bu böyle, amcamızda gelmiş. Amcamızı mücadelenin efendisi yapacağız…
Herkes ayağa kalkacak! Ahmet Necdet Sezer bile ayağa kalkacak ve diyecek ki ben son cumhurbaşkanıyım, ben de sizle birlikteyim diyecekler… Komutanlar apoletleri söktüler ne oldu? Herkes evine gitti. Böyle olmaz! Evde oturmak hainliktir!
Halk izler- sınar- dener- tartar… Sonra dediğinizi kabul eder, ölümü kabul eder.
Taarruz dönemi geldi.
Taarruz dediğimiz iktidardır. Taarruzun sevk ve idare edilmesi lazım.
Teşkilatlı olmak vatanseverliğin kıstasıdır. Teşkilatı olmayan vatansever değildir.
Millî Merkez zorunluluktur!
1 Mayıs’ta Tandoğan’da etkili bir direniş yapmazsak taarruz yapamayız.
Mayıs ayların gülüdür. Mayıs ayını eylem ayı ilan edelim.
Millî Anayasa Forumunu ilçelerde ve köylerde yapacağız.
Fikirde, dilde, iradede birliktelik.
Millî Meclis – Millî Hükümet!
Bu yumruk kimin başına inecek?
Vatan hainlerinin, bölücülerin başına inecek mi?
O halde haykıralım:
Millî Meclis! Millî Hükümet!”
Çağdaş Cengiz ( TGB Genel Başkanı)
“Güneşi elleriyle karanlıkları parçalaya parçalaya doğuracak çılgın Türkler hoş geldiniz!
Bugün 23 Nisan. Büyük bir gün. Cumhuriyeti 23 Nisan’da kurduk. 1923 ilanıydı.
2012- 2013 döneminde halkın özgüveni korku imparatorluğunu param parça etti mi? O halde ilan ediyoruz:
Dünyanın hangi milleti 8 Nisan’da gerçekleştirdiklerimizi gerçekleştirebilir?
Hayatımızın en onurlu İstiklâl Marşı’nı okuduk.
Şu salonda olsaydı Kadir Inanır, Hülya Koçyiğit… milletin nerede olduğunu görselerdi…
Biz gençler daha fazla insiyatif (yetki), görev, sorumluluk istiyoruz.
Biz Hasan Tahsin olmaya da, Kubilay olmaya da, Mustafa Kemal olmaya da her zaman hazırız.
Anıtkabir’e gelemeyen Tayyip Erdoğan’ın bahanesi: Ses kısıklığından tedavi oluyormuş. Doktoru çıkma demiş.
Estirdiğimiz hava seslerini daha da kesecek! Artık biz konuşacağız!
Bu kararlılığımızı ayağa kalkarak hep birlikte ilan edelim. Divan’ı da ayağa kalkmaya davet ediyorum:
"Bizler, bugünün Mustafa Kemalleri olarak tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye kurana dek mücadele edeceğimize söz veriyoruz.
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun!
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun!
Varlığımız Türk varlığına armağan olsun!”
Burada konuşmalar sona erdi. Millî Merkez’in Yürütme Kurulunu oluşturmak üzere hazırlanmış listeler oylamaya sunuldu.
Önce listedeki adlar, ad ve sanıyla tek tek okundu. Sonra 26 kişilik bu liste oylandı. Oybirliğiyle kabul edildiği duyuruldu.
Başkan:
Hüsamettin Cindoruk (eski TBMM Başkanı)
Üyeler (abece sırası):
Ali Topuz (eski CHP milletvekili)
Arslan Bulut (Yeniçağ Gazetesi yazarı)
Ataol Behramoğlu (Sanatçı)
Çağdaş Cengiz (TGB Genel Başkanı)
Erdoğan Özer (Cumhuriyetçi Avukatlar Derneği Başkanı)
Ferit İlsever (İP Genel Başkan Yardımcısı)
Göksen Soner (emekli kaymakam)
Haluk Dural (Ulusal Strateji Merkezi İstanbul Başkanı)
Fevzi Durgun (Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı)
M. İlker Yücel (Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni)
İsa Gök (CHP Milletvekili)
Kemal Alemdaroğlu (eski İÜ Rektörü)
Yekta Güngör Özden(eski Anayasa Mahkemesi başkanı)
Kemal Anadol (eski CHP milletvekili)
Mehmet Cengiz (İP Genel Başkanvekili)
Necla Arat (eski CHP milletvekili)
Nusret Senem (İPGenel Başkanvekili)
Serhan Bolluk (İP MKK üyesi)
Sönmez Targan (68'liler Birliği Vakfı Genel Başkanı)
Şahin Mengü (eski CHP milletvekili)
Şule Perinçek (Atatürk'ün Bütün Eserleri Genel Yayın Yönetmeni)
Türker Ertürk (emekli tuğamiral)
Ufuk Söylemez (eski devlet bakanı)
Ümit Ülgen (eski ADD Marmara bölge başkanı)
Zekeriya Beyaz (İlahiyat profesörü)
İkinci oylama Millî Merkez Temsilciler Meclisi oluşturulması için Yürütme Kuruluna yetki verilmesiydi.
İl-ilçe teşkilatlarının oluşturulması için de yetki verilmesi.
Millî Merkez’in geliştirilmesi için Yürütme Kuruluna yetki verilmesi.
Sonra üç rapor sunuldu.
Millî Anayasa Forumu ile başlayan süreç kısaca özetlendi. İlk toplantılar. Önemli toplantılar... 153 toplantıda, 180 kadar uzmanla, yüz binin üzerinde vatandaşla buluşulmuş…
Burada Necla Arat konuştu.
Necla Arat ( eski CHP milletvekili)
Millî Merkez Yürütme Kurulu üyesi
“Cumhuriyetimiz devrimle kurulmuştur.
Devletin bölünmez bütünlüğü temel ilkelerimizdendir.
Devlette erkler ayrımı esastır!
Vatandaşlık din, etnik ayrımına dayanamaz!
Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olanların ortak ulusal kimliği Türk’tür!
Türkiye Cumhuriyeti’nin dili Türkçedir!
Türkiye Cumhuriyeti millî egemenliğini anayasaya koyduğu esaslara göre kurulan organları eliyle kullanır.
Laiklik vazgeçilmezdir.
Devlet hiç bir dinin yandaşı olamaz!
Devrim yasaları vazgeçilmez.
Eğitim demokratik, laik ve bilimseldir. Halkın refahı için karma ekonomi.
Siyasi partiler yasası değiştirilmelidir. Liderlerin sultasına son verilmeli.
Basın özgürleştirilmeli.
Anayasa’nın ilk dört ve 174. Maddesi değiştirilemez!
Türk Dili, Türk Milleti.
Başkanlık sistemi asla kabul edilemez!
Terör örgütüyle pazarlıklar anlatılmalıdır.
Yurtta barış temel ilkemizdir.”
Son sözü Başkan Hüsamettin Cindoruk aldı:
Hüsamettin Cindoruk:
“Değerli Arkadaşlar,
Yoruldunuz. Her şey söylendi. Düşünceler ve duygular paylaşıldı.
Beğenmediğiniz konular olabilir.
Millî Anayasa Forumu tabana oturmuş. Salonun üç dört misli kişi dışarıda.
Zor bir işe girdik. Karşımızda bir çoğunluk var. Terörü istismar ediyor (kullanıyor). Sanki terör bitiyor, sanki terör örgütü terörü bırakıyor.
Sen barış istemiyor musun? Hepimiz istiyoruz. Terörle mücadeleyi kazanmış bir devletin haysiyeti içinde.
Türkiye’nin halkı onurlu bir halk. Bu gün medya (basın-yayın) bombardımanı altında aldatılıyor. Terörist bütün gerillasını(?) terhis etmiş gibi gösteriyor.
Bir adalet bakanı, bunlar suçsa suç işlemeye devam edeceğim, diyebilir mi?
Başbakan çapulculuk suçlaması yapıyor.
Biz kanlı katiller değiliz. Kanlı katille mücadele ederiz.
Gerilla(?) silahları ya bırakır ya bırakır. Sanki Kandil Dağı’na nadasa gidecek. Mayın döşemeye devam ederiz… diyor.
Bu ne biçim barış, ne biçim uzlaşma? Bu iş ciddi, soğukkanlılık isteyen, ikna ile halledilebilecek büyük bir iştir.
Herkese burada öğrendiklerinizi söyleyiniz!
Kanı durduracağım derken bir başbakan kendisini diktatör yapmak istiyor. Türk milleti yanıltılıyor. Kandırılıyor…Belki başbakan kandırılmıştır, iyi niyetle düşündüğümüzde… Ama bir başbakanın kandırılma hakkı yok!
Türkiye böyle bir siyasi cambazla karşılaşmadı! Hem parende atıyor, hem gözünü kırpmadan yalan söylüyor!
Aslında Başbakan, cumhurbaşkanlığına giderken partili arkadaşlarını da satıyor.
Grup toplantılarında sade Başbakan konuşuyor.
Siyasî – mizahî bir hadiseyle ve bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Meclis’te partiler- AKP dahil bunu husumet hareketi olarak görmesinler. Biz bu yaşımızda ortaya çıktıysak gençlere de görev düşüyor. Bizim istirahat yaşımız…
Sadece bu tehlikeyi gördüğümüz için aranıza katıldık…
Bu sözlerimi vasiyetim olarak görebilirsiniz…”
Son Söz:
Değerli okurlar. Millî Merkez Kurultayı’ndan üç gün sonra ancak toplantıyı size aktarabildim. Sağlık sorunları nedeniyle yazı bu kadar uzun sürede tamamlanabildi.
Önce Kurultayı yazma niyetim hiç yoktu. Yazabileceğimi de sanmıyordum. Haberciler, gazetelerin muhabirleri nasılsa her şeyi dört dörtlük aktaracaklardır sanıyordum…
Sonra bu büyük olayın geçiştirildiğini, olaya herhangi bir salon toplantısı gözüyle bakıldığını gördüm.
Kurultay, yandaş basın yayında yer almadı. Bazılarında bir göründü bir kayboldu.
Toplantıyı partizanlıkla suçlayan yazılar da çıktı. Atatürkçülük’te birleşildiğine inanmayan yazarlarımız oldu, bu hareketin önemsiz olduğunu, millîyetçi cephenin harekete katılmadığını, hareketin İşçi partisi gösterisi olduğunu söyleyenler de azımsanamayacak sayıdaydı. Bir Arslan Bulut var Millîyetçi kesimden dediler.
Ülkemiz için bir kurtuluş hareketi öne atılmış, ulusal hareketi büyütmeye, yurtseverlerle birleşmeye, onlara öncülük etmeye karar verilmiş.
Harekete girip destek vermek gerekmez mi?
Millîyetçi Hareket Partisi “Bayrak Mitingi” yaptı. Güzel İzmirimiz ay yıldızlı al bayrağımızla donandı. Ülkemizin düştüğü bu durumda üzüntüden ne yapacağını bilemeyenler, yurtseverler, önderlik bekleyenler parti ayrımı yapmadan mitinge katılmışlar.
Bu büyük olay biliyorsunuz yine yandaş basın yayında yer bulamamıştı. Dediklerine göre Ulusal Kanal’da da yer alamamış, partilerinin katılımı olmadığı için.
Kurultay’da, partizanlık yapılmamasını, bu oluşumu herkesin partisinden bağımsız düşünmesini Ümit Kocasakal ısrarla belirtmişti.
Bu toplantıda geçen bütün konuşmacıların konuşmalarını yazdım. Çoğu bilgiağı gazetesinde yalnızca belli adların konuşmaları yazıldı. Oysa bakın diğer konuşanlar da ne güzel sözler demişler. Partilerinden ayrı vatandaş olarak düşüncelerini söylemişler… Kendi bakışlarından tehlikeyi, birleşmenin önemini anlatmışlar…
Millî Merkez’in gelişmesine bu yazımla ufacık da olsa katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana…
Feza Tiryaki, 27 Nisan 2013