MODA MİLLİYETÇİLİK

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

MODA MİLLİYETÇİLİK

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Şub 24, 2017 0:59

MODA MİLLİYETÇİLİK
Televizyonda bir çocuk anlatıyordu:
İngiltere’de ate birine, sen nasıl ‘Anglikan Klisesi’ne yardım yaparsın diye sormuşlarmış da; o da, ‘Anglikan Klisesi’, ‘İngiltere’nin sembolü’dür mü ne demiş.
Örrneği veren ‘çocuk’ da, işte ‘İngiliz milliyetçiliği’ diye ballandıra ballandıra anlatıyor.
‘Çocuk’ milliyetçiliği bilmiyor ki, ne yapsın; o da öyle sanıyor işte.
23 Ocak 2015 tarihinde, Sriza’nın ilk Maliye Bakanı Yanis Varoufakis yeni hükûmetin amaçlarını açıkladığı zaman; üç öncelikleri olduğunu söylemişti:
- Birincisi, halkın, bunalımın toplumsal etkilerinden en az zararla çıkmasını sağlamak
- Üçüncüsü, dış borçların yeniden-yapılandırılmasını sağlamak
- Birinci ile üçüncü arasında da, Yunan oligarşik sistemini yıkmak « We are going to destroy the Greek oligarchy system ».
Türkiye’de ise, ‘ekonomi bilmemneleri’, Yunan halkı borç alıp yerken güzeldi de şimdi ödemekten mi kaçınıyorlar diye ‘aymazlığın daniskası’nı sergilemekten çekinmiyordu.
Daha sonra, Varoufakis görevden alındı ya da istifa etti ve dediklerini yapamadı ama, hem iyi bir ekonomist, hem tam bir yurtsever, hem de iyi bir solcu olduğunu göstermiş oldu.
Solcu deyince, yine kırmızı görmüş boğaya dönüp burnundan soluyacakları bilmiyor değilim; ama şöyle diyelim de anlasınlar; ‘bağımsızlıktan yana’, ‘sömürüye karşı’ ve ‘milliyetçinin hası’ demektir solcu: Hem yerli ve hem de millî olmak demektir.
Demek ki, bir ülkede ‘sistem-dışı’ olduğunu öne süren bir politik hareketin, bunalımdan çıkış için, hemen üretimi artırmak gibi ‘sıradan’ (ve ne anlama geldiği belli olmayan) bir öneriyle çıkmak yerine, halkın bunalımdan nasıl en az etkileneceği üzerine öneriler bulması gerekmektedir.
Değil mi ki, Dr Recep de, TOBB üyelerine, örneğin, herkesin bir kişiyi işe alarak işsizlik sorununu çözmesini önermektedir.
Belki o arada, üretim de artar, değil mi ama?
Tanrının işine akıl sır ermez!
Oysa, Varofakis, öncelikle halka asgari geçim olanakları sağlanacağını ve hemen ardından, ikinci olarak ‘Yunan oligarşik sistemi’nin dağıtılacağını önermekteydi.
Çünkü, üretimi artırmayan da, işsizliğe yol açan da, ülkeyi borç batağına batıran da bu ‘oligarşik sistem’ idi.
Türkiye’de bu ‘oligarşik sistem’ içinde kimler var diye düşünülecek olursa; öncelikle bu ülkenin başbakanları, bakanları, iktidar partisi milletvekilleri, belediye başkanları, yüksek bürokratları (TMSF, BBDK başkanları, müsteşarlar, daire başkanları ve ilah) ile ‘büyük tüccar ve sanayicileri’ sayılabilir.
Parmakla sayılabilirler.
300-500, bin olsunlar; bilemediniz onbin, taş çatlasa yüzbin kişi.
Seksen milyon insanın ‘yazgısı’ bunların elinde.
Ve içlerinde bir tek adet ‘yerli ve millî’ olanı yok.
En millisi Mehmet Şimşek mi ne?
Ziraat Bankası’nın bir reklamında, ‘herifin biri çıkmış biz yollara, barajlara, köprü ve hava alanlarına kredi veriyoruz’ demişti de, ben de ‘sana mı kalmış aptal soyu?’ diye sormuştum.
Senin işin ‘köylüye, çiftçiye kredi vermektir’, köprüye yola veremezsin, vermemelisin.
Bak Trump bile, Bill Clinton’un kaldırdığı ‘Glass-Steagall’ yasasını yeniden uygulamaya koyacak.
Bu ‘dondurma yasası’ değil elbet, ‘tasarruf bankaları’nın ‘finansal oyunlar’ içine girmemesi demek.
Empreyalizmin hasıyla oynaşmamak, onun oyuncağı olmamak demek.
‘Oligarşik sistem’e dahil olmamak demek.
Sözde milliyetçiler ise, her sorunun altında bir ‘dış güç’ arayan ve toplumsal sorunların üzerine, Michel Husson’un deyimiyle bir’ ‘ulusal şal’ atanlardır.
Oysa bu ‘millî örtü’, sadece ve yalnızca ‘toplumsal sorunlar’ı gizlemek içindir.
Tam da bu nedenle, yine Michel Husson, ‘Ulusalcılık’ ya da ‘milliyetçilik’ sağcılara bırakılmayacak kadar önemli bir kavramdır diyor.
Egemenlikçiliğe (souverainisme) dayanan bir ‘ulusalcılık’, ‘milliyetçiliğin hası’ olup, solcu olmak zorundadır.
Toplumcu.
‘Oligarşik sistem’in karşısında olan.
Ve onu ‘dağıtmayı’ öncelikli hedefleri arasına koyan bir anlayış.
‘Millî birlik ve beraberlik’ söylemiyse, ‘oligarşik sistem’in çıkarlarını örtmeye yarayan ‘şal’dan başka bir şey değildir.
Önce bilmek gerekiyor.
Ayıp olan, bilmemek değil öğrenmemede direnmektir.
Bilip de bilmezlikten gelmek ise ayıpların en büyüğüdür.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1547
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x