Muammer Aksoy(1917-1990)

Muammer Aksoy(1917-1990)

İletigönderen Çetin Taş » Cmt Mar 03, 2007 16:22

1917’de Antalya’da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Doktorasını Zürih Hukuk ve Devlet Bilimleri Fakültesinde yaptı. Yurda dönüşte İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Asistanı oldu. Daha sonra Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Medeni Hukuk Kürsüsü’nde doçent olarak görev aldı. Demokrat Parti iktidarının üniversite yasasında yapığı değişikliğin üniversite özerkliğini zedelediği gerekçesiyle istifa etti. CHP'ye girdi. 27 Mayıs 1960’tan sonra yeniden üniversiteye döndü. Siyasal Bilimler Fakültesi’nde anayasa hukuku profesörü oldu. Kurucu meclise Antalya temsilcisi olarak girdi. Anayasa komisyonu sözcülüğü yaptı. CHP parti meclisine üye seçildi. 1969'da CHP'den ayrıldı. 12 Mart muhtırasından sonra sıkıyönetimce tutuklandı (1971). Yargılanması sonunda aklandı. 1975'de yeniden CHP'ye döndü. İstanbul milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi (1977). Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nde temsil eden üyeler arasında yer aldı. Türk hukuk kurumu başkanlığı yaptı. 12 Eylül 1980'den sonra Ankara Barosu başkanlığına seçildi. 31 Ocak1990 günü Ankara’da karanlık güçlerce kurşunlanarak öldürüldü. Ateşli bir konuşmacı, inanmış bir laik ve kararlı bir Atatürkçü... Muammer Aksoy'un 1950'li yıllardan bu yana taşıdığı kimliği ve kişiliğini yakından tanıyanların, onu tanımlarken kullandığı üç sıfat bu. Aksoy, Atatürk İlkelerinden ödün vermeyen bir devrimci ve büyük bir hukukçudur. Muammer Aksoy, ateşli bir konuşmacı, kararlı ve tutarlı bir Atatürkçü'dür. Yaşamı boyunca Atatürk devrim ve ilkelerini savunmuş, Atatürkçü düşünceyi toplumun bütün kesimlerine ulaştırmaya çalışmıştır. Kendi deyimiyle söyleyecek olursak, Atatürkçülüğün, "onun sarı saçlarını, mavi gözlerini övmek değil,ilkelerine sahip çıkmak olduğunu" belirtmiştir. Atatürk ilkelerinden verilen ödünler sonunda Türkiye'nin nelerle karşılaşacağını çok iyi gözleyen Aksoy, 1989 yılında ADD'yi kurmuştur. Ne var ki karanlık güçler Aksoy'un bu yoldaki çalışmalarını sürdürmesine izin vermemişlerdir. Oysa o gün Emin Çölaşan'la bir söyleşi yapmış, daha sonra ADD merkezine giderek 1 Şubat günü yapacağı basın toplantısının son hazırlıklarını gözden geçirmiştir. 31 Ocak'ta öldürülmemiş olsaydı ertesi günü bir basın açıklaması düzenleyecek ve gazetecilerin sorularını yanıtlayacaktı. Bu toplantıda söyleyeceklerinin bazı bölümleri şunlardı: "Atatürk'ün din düşmanı olduğunu söyleyenler, her alanda kendileri gibi düşünmeyenleri ve farklı inançlara sahip olanları ezmeyi, yok etmeyi din uğruna cihat sayan vicdan özgürlüğü düşmanlarıdır . Atatürkçüler, dinin değil, din bezirganlarının düşmanıdırlar. Vicdan özgürlüğünün değil, başkalarının vicdan özgürlüğünü tanımayan, vicdan ve inancı kendilerinin tekeline almak isteyen saldırganların düşmanıdırlar. Uygarlıktan yana olanlar, gerilikten yana olanlar kadar yürekli ve özverili olmadıkça, Türkiye'nin aydın ufuklara doğru gidişi sürdürülemez, dahası ortaçağ karanlığına gömülmesi önlenemez... Şu gerçeği artık herkesin görmesi gerekir ki, irticanın kitle halinde harekete geçmesi ve Laiklik ilkesini yok etme olasılığı, hiçbir dönemde bu kadar yakın, yaygın ve somut olarak kendini göstermemiştir... Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır . Bunu görmemenin korkunç bir yanılgı, hatta gaflet olduğunu dile getirmeyi Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) için bir görev sayıyoruz. Özgürlüğe, gönence, hukuk devletinin huzur sağlayan güvencesine kavuşmuş, ulusal iradeye dayalı, çağdaş ve uygar bir devletten yana olan tüm vatandaşlarımızı laiklik ilkesinin uyanık bekçiliğine çağırıyoruz. '' Muammer Aksoy, içtenlik ve kararlılıkla Atatürk İlkelerini insan haklarını ve hukuk devletini savunanların arasında yer alan bir devrimcidir. Siyasal iktidarlar, bugüne değin Aksoy gibi devrimcilerin uyarılarına değer verip o yönde politikalar üretmiş olsalar ve Atatürk ilkelerinden ayrılmasalardı, ülkemiz PKK belasıyla karşılaşmaz, devletimiz de İBDA-C ve Hizbullah gibi gerici örgütlerin delilikleriyle uğraşmak zorunda kalmazdı: Yurdumuzun dört köşesinde şeyhler, dervişler, Nurcular, Süleymancılar, Nakşibendiler kolay kolay at koşturamazlardı. Bütün dileğimiz, bundan sonraki devlet adamlarının tarihten ve yaşananlardan ibret almaları, artık akıllarını başlarına toplamalarıdır.

Kaynak:TÜRKBİLİM WEB SİTESİ
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Şu dizine dön: Öz Geçmiş

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x