Müdür Adil Serdar SAÇAN'ın geçirdiği şüpheli kaza!

Genel & Güncel Konular

Müdür Adil Serdar SAÇAN'ın geçirdiği şüpheli kaza!

İletigönderen Ram » Cmt Haz 28, 2008 14:01

Anti-Fetullahçı emniyet müdürünün geçirdiği şüpheli kaza! Adil Serdar SAÇAN: "Üzerime, üzerime sürdü..."

Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen MansurSah » Sal Eyl 30, 2008 18:16

Tekrar gündeme gelmesini istedim, izlerken gözlerimin dolduğu bu videonun.
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP

İletigönderen AlpereN » Sal Eyl 30, 2008 19:59

Adil Serdar Saçana burdan selamlarımı iletiyorum.Hakkında onlarca dava açıldığını duydum.Allah yardımcısı olsun.Bu aşağılık Fethullahçı Gladyoya karşı..
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen İlteriş » Çrş Eki 01, 2008 5:00

Adil Serdar Sacan bir kahramandir!

Hepimiz onlar gibi olmak zorundayiz!

Necip Hablemitoglu gibi, Adil Serdar Sacan gibi kendimizi atese atabilmeliyiz!

Bugunlerde biz bunu yapmazsak, yarinlarda cocuklarimiz, onlarin icinde yasamalarini istemeyecegimiz bir "ulke"de dogacaklar!

Ve maalesef o vakit, o ulkenin adi "Turkiye" olmayabilir.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

İletigönderen tuncerce » Çrş Eki 01, 2008 10:25

görüslerinize bende katiliyorum.böyle antiemperyalist insanlar kurdu bu yurdu zaten.ama rahat birakmazlarki böyle insanlari calissinlar,kendilerine fetoscu diyenler...
Kullanıcı küçük betizi
tuncerce
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Pzt Ağu 11, 2008 16:20

İletigönderen zfrtxt » Çrş Eki 01, 2008 12:41

simdi nerde A. Serdar Sacan dandanakondan icerde , olmedi oyleyse muthis savci devreye girer ve kodes .
Adil Serdar Saçan

4 senelik polis akademisi lisans eğitimini birincilikle bitiren bir adam.
üstüne istanbul üniversitesi hukuk fakültesini bitiriyor.
iü sbf kamu yönetimi bölümü’nde yüksek lisans ve doktora yapmış.
ülkenin değişen şartlarını değerlendirip organize suçlar şube müdürlüğünü kurmuş.
4422 sayılı çıkar amaçlı suç örgütleri ile mücadele kanunu daha çıkmadan organize suçu tanımlamış bir polis.
ve ardından bütün mafyaya kan kusturuyor. onun organize müdürlüğü sırasında şubesinden geçmeyen baba gerçek anlamda kalmayor.

adnan hoca operasyonlarını yapıyor.
recep tayyip erdoğan'ın istanbul büyükşehir belediyesi başkanlığı tarihinde belediyedeki akbil , bit operasyonları ile gündeme geliyor. ve sonra başbakanımızın şimdiki dünürlerini kapsayan albayraklar operasyonu...
gebze belediyesi ve niceleri..
nur cemaatini takibe alır yolsuzluk yapanlarını tespit ederek topluyor.
bu arada emniyet içerisindeki fethullahçı yapılanmayı dile getiriyor.

ve birden foto film şube müdürlüğü.
ardından hakkında işkence iddiası ve yargılama.
saçan mahkemeden beraat eder ama meslekten ihraç olur.
mahkemeden beraat;
meslekten ihraç....

ardından tüm düşmanları tehditlere başlarlar. "can güvenliğinin tehlikede olduğunu" bildiren durumu topladığı bilgi ve belgelere dayandırarak yazdığı mektupla önceki cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'e bildirir.

Bir adim daha gidelim adamin adi da heryerde var olmazki canim disarda dolasmasi tehlikeli oluyor .

Yeni Şafak-Ergenekon-Deniz Feneri...MEYYAL UYGUR

Ergenekon işinin ne olduğunu Nurseli İdiz bile 3 günde anladı. Dedi ki, “her şeyi bir havuza dolduruyorlar”…Havuzun temelinde, malum “çete ve çete bozuntuları” var. Bunların üstüne Malta Sürgünleri’ndeki İngiliz, Damat Ferit muhalifleri misali, AB-ABD karşıtları, AKP muhaliflerinden sular ekleniyor. 8. dalga operasyonunda da sanki bir dönemin “mazlum ve mağdur”ları cenge katılmış gibi. Yeni Şafak Gazetesi, Tayyip Erdoğan’ın belediyesi ile gazete arasındaki yolsuzluk operasyonları üzerine, “Örümcek Baskını”, “Hesap Verecekler” başlıklarını atmıştı. Hakikaten iş “örümcek” gibi ve günü gelmiş olmalı ki, birilerinden fena halde “hesap alınıyor”.

En sondan başlayalım; Hafıza özürlü ya da geri zekalıyız ya, Yeni Şafak Gazetesi’nde arife günü şöyle bir haber vardı: Gazetemize baskında Özkan parmağı…Ergenekon soruşturmasınında tutuklanan Tuncay Özkan ile Adil Serdar Saçan arasında ilginç ilişkiler ortaya çıktı…Yeni Şafak, arşivlerine dönüp bir baksa, belediye operasyonları boyunca Özkan-Saçan bağlantısı hakkında ne haberler yaptığını, kaç kere “iftira ekibi” başlığı attığını görecek ama niyet “iyi” olmayınca, elbette bize de geri zekalılığı uygun görürler. Ben bu son başlığı, neye benzettim biliyor musunuz; Hani katil cinayeti işler, sonra ne var ne yok diye gidip, olay yerinde tur atar, buna da “kan çekti” denir ya, işte onun gibi bir şey…Evet kan çekiyor…Bu arada iki küçük not; O dönemde Albayraklar operasyonunda gözaltına alınanların sayısı 70’ti. Bugün Ergenekon’da tutuklu sayısı 70 oldu. Pişti!..Yeni Şafak, o dönemde Gazeteci Erdal Bilallar’ı da “iftira ekibi”nden ilan etmişti. Bilallar şimdi nerede, ne yapıyor, bunu da izlemek lazım!...

KİMLER İNTİKAM YEMİNİ ETTİ?

Bugün hem Ergenekon’daki gelişmeleri, hem Deniz Fener’i paniğini anlamak için Albayrak operasyonuna mutlaka uzanmak gerekiyor. Mülkiye Müfettişlerinin raporları üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluklar soruşturulmaya başlandığında işin ucu Yeni Şafak Gazetesi ve bu gazetenin patronları Albayraklara da uzanmıştı. Albayrakların, çeşitli yol ve yöntemlerle belediyeden çok sayıda usülsüz ihale aldığı, böylece zenginleştiği öne sürülüyordu.

O günkü konumları itibariyle giderek, kimlerin neler söylediğini hatırlayalım:

AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan: Albayrak Şirketi'ne yönelik operasyon şahsıma yönelik "ahlaksız ve şerefsiz" bir kampanya. Devletin imkanları belirli siyasi parti ve siyasi amaçlı operasyonlar için kullanılıyor, devletin bürokratlarına suç işlettiriliyor. Buradan açıkça ilan ediyorum; bu işleri yapanlar, yaptıkları hukuksuz ve ahlaksız her türlü faaliyetin altında ezilecektir.

AKP Grup Başkanı Bülent Arınç: Buradan hedef olarak bazı kişilere sesleniyorum; Yaptığınız yanlıştır, ayağınızı denk alın, sizin kiminle telefonlarda konuştuğunuzu, kiminle birlikte olduğunuzu ve oturup hesaplar yaptığınızı, bu hareketlerinizle kimlere rant sağladığınızı çok iyi biliyoruz.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül: Türkiye’nin büyük şirketlerinden birisi t

arumar edilmiştir, binlerce çalışanı olan bir şirketin dosyaları, evrakları sokaktan süpürülürcesine toplanmış ve taşınmıştır. Bunların hepsi yanlıştır. Bu yanlışların hesabı da sorulacaktır…Ben, o raporu okudum. O raporda bir müfettişin, bir devlet memurunun dili yoktur. Sokaktaki bir insanın dili vardır, yazım tarzı aynen böyledir. Bu kanaatlerimi o bakımdan cesaretle söylüyorum; bu bir siyasi operasyondur.

Erdoğan’ın Avukatı Hayati Yazıcı(O artık Başbakan Yardımcısı): Hukuka aykırı işlemler yapan herkes adalet önünde hesap verecektir.

Şimdilerde Ergenekon’da “daha daha” temposu tutanların başında gelen, eski Yeni Şafak’çı Mustafa Karaalioğlu’nun o günlerdeki bazı satırlarını da hatırlayalım:

-Elinizdeki iktidar, para ve medya imkanlarıyla dilediğiniz kişiyi hırsız, dilediğinizi vatan haini ilan edebilirsiniz. Bunun için hukuki belgeler düzenleyebilir ve kamuoyuna çok ciddi bir suç ile mücadele ettiğiniz imajını verebilirsiniz. Nasıl olsa, insanların zihinleri daha önceden hazırlanmış şablonlara göre biçim almaya da hazırdır.

-Yeni Şafak gazetesinin de sahibi olan Albayraklar Grubu'nu hedef alan ve bir hukuk cinayetine dönüşen saldırıları hep birlikte izliyoruz. Bu saldırının asıl hedefinin Tayyip Erdoğan'ın ismi üzerinden bir siyasi düzenleme yapmak olduğu da bir sır değildir.

-Peki, bütün bu olup bitenlerin sonucu nedir? Ortada, ne bir çete tanımına uyan organizasyonun, ne hortumların, ne de havuzların olmadığı görüldü. Temiz Şehir Operasyonu olarak lanse edilen ve insanların zihnine büyük bir yolsuzluğu ortaya çıkarma girişimi gibi kazınmak istenen gürültünün, arkasında hukukun güvenirliliğinin sorgulanacağı bir dizi soru bırakan, Kirli Hukuk Operasyonu'na dönüştüğü ortaya çıktı.

-Her isteyenin elindeki iktidar gücünü istediğini karalamak için kullanma ve bunu da adalet adına yapma dönemi artık kapanmalıdır. Ve bu dönemin kapanması için de cellatların, işledikleri bu seri haysiyet cinayetlerinin hesabını vermeleri lazımdır.

Hatırlanması gereken çok şey var da, bu bölümü yine o dönemde Yeni Şafak Gazetesi’nde yer alan şu haberle bitirelim:

“Daha dosya DGM'ye gönderilmeden önce Müfettişin hazırladığı dosya Milliyet gazetesine ulaştırılarak bir kampanya açılması sağlandı. Milliyet gazetesi müfettişin rapor hazırlama çalışmaları bitmek üzereyken manşetlerden Albayraklar ve yolsuzluklara karşı mücadele eden Yeni Şafak gazetesine karşı cepheden saldırmaya başladı. Dosyalar yargıya intikal etmeden sürdürülen iftira kampanyasının amacının yargıyı önceden etkilemeye yönelik olduğu belirtiliyor. Albayraklar üzerinden Recep Tayyip Erdoğan'ı köşeye sıkıştırma planının parçası olarak yapılan iftira kampanyası yargının ihtiyat-i tedbir kararına rağmen pervasızca sürdürüldü.”

Albayrakları çıkarın Ergenekon’u koyun. Nasıl da aynı şeyler yaşanıyor değil mi? Bu, düello değilse nedir?..

ALBAYRAK-NOTER-DENİZ FENERİ

Albayraklar operasyonunu bitirelim dedim, ama bitecek gibi değil…O dönemde Albayrakların sahte evraklar düzenlediği ve bunların İstanbul 28. Noterliği’nde onaylattırıldığı öne sürülmüş, hatta Noterlik Başkatibi Nuran Erdoğan tutuklanmıştı.

Şimdilerde herkes Deniz Fener’indeki sahte vekaletname için 10. Noter’le ilgileniyor ama bu 28. Noter işi de çok önemli. Niye mi? Zahit Akman, Zekeriya Karaman, Almanya’da tutuklu Mehmet Gürhan ve Deniz Fener’i yolsuzluğunda adı geçen bilumum zevatın 2001’den itibaren İstanbul Eyüp’te aynı adreste kurduğu şirketlerin tamamının kuruluşu, sermaye artırımı, ortaklık devri vs. tüm işleri bu 28. Noter’de yapılmış.

Şimdilik, o 28. Noter kimdi, şimdi nerede diye sormakla yetinip, noktayı koyalım!..

YENİ ŞAFAK- DENİZ FENERİ BAĞLANTISI VAR MI?

Herkes Alman Savcının iddianamesinin Kanal-7 ve Zahit Akman kısmıyla ilgilendi. İyi ama iddiannamede bol bol Deniz Feneri-Yeni Şafak bağlantısı da anlatılıyor. Mesela 86-87 ile 102. sayfalarda şöyle yazıyor:

European Consulting & Marketing GmbH: Şirket Limited şirket olarak ve European Consulting & Marketing GmbH adı altında 28.03.2003 tarihinde kurulmuştu. 10.09.2003 günü şirketin adı ‘’Yeni Şafak Europa GmbH’’ olarak değiştirilmişse de, bu isim altında şirketler siciline kaydı yaptırılmamıştır; dolayısıyla European Consulting & Marketing GmbH olarak şirket, her ne kadar Yeni Şafak Europa GmbH adı altında faturalar kesiliyorsa da, hâlâ devam etmektedir.

17.09.2003 tarihinde noterce satma ve devretme sözleşmesi yapılmıştı. Buna göre hissedarlar şu sermayelerine göre Euro-pean Food & Marketing GmbH şirketinde hisse sahibi olmuşlardı :

Weiss Handels- und Investment GmbH şirketi 49.000,00 €

Dr. Aykut Zahid Akman 1.000,00 €

Muzaffer Albayrak 16.700,00 €

Mesut Muhammed Albayrak 16.650,00 €

Ahmet Albayrak 16.000,00 €

Ancak hissedarlar arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden bu sözleşme geri çekilmişti.

Sorumlu Genel Müdürler şunlardı :

Aykut Zahid Akman (28.03.2003 – 24.08.2006)

Mehmet Sıddık Balıkçı (28.03.2003 – 10.09.2003)

Firdevsi Ermiş (28.03.2003 – 10.09.2003)

Mesut Muhammed Albayrak(17.09.2003, Tescil Kayıtlarında şerh yok)

Firdevsi Ermiş (24.08.2006 – aktüel)

Mehmet Gürhan (24.08.2006 – aktüel)

Almanya’da toplanan yardım paraları ya Gürhan tarafından, ya da görevlendirip yetkilendirdiği kişiler (Ermiş, Taşkan, Kurum) tarafından bankalardan keş çekiliyor ve Türkiye’ye, oradaki Deniz Feneri’nin gayrı resmi başkanı olan Zekeriya Karaman’a götürülüp teslim ediliyordu. O da parayı tekrar Almanya’ya, kurulan şirketlerin (Atlas Media, Weiss Handelsgesellschaft, Euro 7, Yeni Şafak ve European Consulting) sermayesi olarak havale ediyordu. Paralar da, Deniz Feneri’ne borç olarak gayri resmi muhasebeye geçiriliyordu. Kurulan şirketlerin sermayeleri bu şekilde finanse edilmiş.

İDDİANNAMEDEKİ AHMET DAVUTOĞLU KİM?

Deniz Fener’inden Başbakana, yok Başbakanlığa para gönderildi, gönderilmedi, yok tercüme hatası tartışmaları da yaşandı.

İddianamenin 142. sayfasından itibaren Deniz Fener’inden yardımların kimlere, hangi yollarla ve ne amaçlarla verildiği anlatılıyor.

Mesela deniyor ki; Ele geçirilen evraklara göre, Makedonya’daki ‘’Kültür ve İnsani Dayanışma Derneği’’ CHOM’ dan Adnan İsmaili’ye, keş olarak kurbanlık alımları için Andullah Sever’den 21.500,00 € verilmiş. Aralık 2005’te Islamska Verska Zaenicb’ Makedonya’ ya toplam 128.800,00 €, Arnavutluk ve Makedonya’da 2006’da kurbanlık sığırlar alımları için havale edilmiş.

Bu iddiaların devamında karşımıza çok tanıdık bir isim çıkıyor. Sayfa 143’ten okuyalım:

“2005 yılında 77.500,0 € IIARC İstanbul Derneği’ne, 21.000,00 € da Fondatsia’ya, Ahmet Davutoğlu’na havale edilmiş. Bu paraların gerçekten nerelere kullanıldığı ile ilgili belgeler ve paraların miktarı ve alanlarla ile ilgili veriler çelişkilidir (örneğin, kurban bayramından sonra, kurban bayramı için verilmiş olması). Bununla ilgili olan bayan Jacob’ un notlarına dikkat çekilir. Ayrıca 35.000,00 € kurban bayramından sonra IIARC’a, 10.000,00 € Shoqata VHK Istanbul örgütüne, 13.000,00 € da Kryesiae bash-kesie Islamete örgütüne ödenmiş. Bu paraların nerelere ve ne için kullanıldığına dair herhangi bir belge mevcut değildir.”

Bu ne büyük isim benzerliği!..Herhalde iddiannamede adı geçen Ahmet Davutoğlu, hem Cumhurbaşkanı Gül’ün, hem Başbakan Erdoğan’ın dış politika baş danışmanı Ahmet Davutoğlu değildir…Değil mi?...

DOKTORLAR-AVUKATLAR NEREDE?

Son iki soru:

Albayraklar operasyonunda “Albayraklara işkence yapıldı” raporunu veren doktorlar kimdi ve şimdi neredeler?

Ya o zor günlerde Kanal-7 ve Yeni Şafak’ın avukatlığını yapan “cesur kadınlar”?..

Birilerinin Deniz Fener’indeki ölçüsüz, kontrolsüz tepkisinin arkasında eski defterlerin açılıp, daha büyük bağlantıların ortaya çıkma ihtimali, intikam yeminlerinin devr-i iktidarda nasıl yerine getirildiğinin sorgulanması ve “vefa borcuyla” kimlerin nereye getirildiğinin ortaya saçılması korkusu olabilir mi?

Bizden şimdilik bu kadar…Muhalefet ve büyük medyamız takibini yapmazsa, arkasını da getiririz!..
Kullanıcı küçük betizi
zfrtxt
Üye
Üye
 
İletiler: 106
Kayıt: Pzt Eki 22, 2007 3:43


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x