Muhteşem Türk Dili / Halûk TARCAN

Muhteşem Türk Dili / Halûk TARCAN

İletigönderen Balasagun » Prş Ara 18, 2014 10:24

MUHTEŞEM TÜRK DİLİ

Resim
Bizler Türkçemizin ne olduğunu bilmediğimizden onun tarifini yapar, “Konuştuğumuz dil” deriz. Konuştuğumuz bu dilin, OĞUZ TÜRKÇESİ olduğunu bilmeyiz. Öğretilmez de.

Türk dilleri grubu, 41 Türkçeden oluşur. OĞUZCA ve OSMANLICA dışında geriye kalan 39 Orta ve Üst Asya Türkçeleri, Türk kültür ve tarihi araştırmaları için kat’i olarak gerekli Türkçelerdir. Bu Türkçelerden birkaç tanesini bilmeyenlerin yaptığı araştırmalar, göz ve kulakla yapılan yakıştırmalara dayanır, ya da tümden gelime başvurulur, ortaya benzer, fakat esas olmayan sonuçlar çıkar. Yanılgılar ve yanlışlarla ters yönlere, çıkmazlara varılır.

Türkçe muhteşem bir dildir. Doğduğu yıllardan bugüne kopmadan gelmiş, dünyaya yayılarak Ön-Türkçe yazı ve Ön-Türk kültürüyle dip kültürleri oluşturmuştur. Bu yayılma, ırksal bir yayılma değil, tamamen Ön-Türk yazı dili ve kültürünün yayılmasıdır. Bu kavrama dikkat edilmesi rica olunur.

İnsanlığa, evrensel kültüre ilk adımını milyon yılda atan Orta Asya kişisi (henüz Türk değil), Orta Asya’da, Pamir yaylâsında, bugünkü TACİKİSTAN’daki QARA TAU (Kara Dağ) mağarasında atmıştır. Burada doğan evrensel uygarlık 100 bin yıllık dilimler halinde, 800 bin, 700 bin, 600 bin, 500 bin, 400 bin, 300 bin, 200 bin, 100 bin… nihayet 80-50-40 binlere varmış, 50-35 binlerde homosapiens; bilen, düşünen adamla insanlık, geçmişin en büyük adımını atmış. 55-30 binler arasında kayalara resim yapmaya başlamıştır (A. Ranov, Tacikistan Araştırma Enstitüsü Başkanı- Le Dossier d’Archéo., 185, 1993)

30 binlerde piktogramlara (sivri kaya uçlarıyla vurarak noktalama tekniği) varılmış, 20 binlerde yazı ögeleri içeren petrogrif denilen kaya resimlerine geçilmiş, bazı şekillerden başlı başına bir kavramı ifade eden damgalar doğmuştur (Damga ile harf birbirine karıştırılmamalı. Damgaların bazıları harf dediğimiz şekillerde de doğmuştur. Fakat, dikkat! Harf, bir tek sesi ifade eder, damga ise bir ya da daha çok sayıda kavramı ifade eder)

Orta Asya kişisi düşünceyi ifade edebilecek seviyeye geldiğinde damgaları, genel olarak, sağdan sola sıralamıştır. Dağınık dizilmiş olanlar da vardır. Sağdan sola düzenli bir şekilde sıralanmış ve artık cümle kavramına erişmiş olan damgalarla yazı doğmuş ve bu yazının Türkçe okunmasıyla yazının Türkler tarafından icat edildiği ortaya çıkmıştır. Bu fevkalâde olay ORAL (Ural) dağlarında, ŞÖLGENTAŞ mağarasında meydana gelmiştir.

Orada sağdan sola sıralanmış AŞ ËL AT damgaları, Kâzım Mirşan tarafından okunmuştur.

AT= Tanrı’ya Erme Ruhuna Sahip, ËL= Halk, AŞ= Tanrı’ya Aşma

Sonuç: Kişi artık Orta Asya kişisi değil, Ön-Türk kişisi olmuştur; tarihe, yazıyı icat ederek ayak basmıştır. Yıl, M.Ö. 14 bin ! Bu tarih, Sovyet Bilim Akademisi üyelerinden ŞLİYENSKİ tarafından C14 testiyle, onlarca kere tekrarlanmış, sonuç daima M.Ö. 14 bin olarak çıkmıştır. (K.Mirşan)

Aynı tarih, Fransız araştırmacıları tarafından da bulunmuştur.

İnsanlığın ve evrensel uygarlığın en büyük icadı olan yazıyı icat etme şerefi, Ön-Atalarımızındır. Emperyalist dünyanın buna karşı tutumu, Türk kültürünü kökenden yok etmektir. Bunun için de ABD evrensel uygarlığı Afrika’da başlatmak için yırtınmaktadır. VE… Akademisyenlerimiz bu yeni ABD bulgusunu hemen benimsemişlerdir; Yeryüzünde kendi kendini ve kültürünü kendine yakıştıramayan ve reddetmeyi fazilet sayan tek halk biziz, sanırım!

Ön-Atalarımızın dili Ön-Türkçe, ORTA ve ÜST ASYA’da yaşayan Türkler tarafından konuşulmaya başlanmıştır. Aslında Orta Asya ve Üst Asya tabirleri yanlıştır. Tarihte bu geniş alanın adı, TÜRKİSTAN’dır! Çarlık Rusyası, Türkleri parçalamak için bu topraklara Orta ve Üst Asya adını vermiş ve tanınmış ailelerin ya da aşiretlerin varlığına göre bu toprakları YAKUTİSTAN, KIRGIZİSTAN, KAZAKİSTAN, vd. adları altında param parça etmiştir. Fakat Türkçenin yayılmasına, konuşulmasına engel olamamıştır. Türk dilinin QARA TAU kültüründen çok kere 100 binlerce yıllık bir kökenden doğmuş olması, kökünün sağlamlığı, onun M.Ö. 14 binden günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.

Çok daha fazlası var: Ön-Atalar BUZUL DÖNEMİNDE soğuktan, su baskınlarından, sonra da kuraklıktan kaçarak tüm dünyaya yayılmış ve gittikleri ülkelerde dip kültürü oluşturmuşlar, Ön-Türkçe dil, yazı ve onun içeriği olan Ön-Türk kültürünü öğretmişlerdir. Doğu’ya gidenler ÇİN’de ilk Türk devletlerini kurmuşlardır,

Kuzeyde OQ-UDURIQIN YIŞ, güneyde UŞU(ng)TU(ng)-UYUZ (imparatorluk federe devleti). Bu devletin başkenti, UŞU(ng)TU(ng) BOLIQ. Türk olan HAN SÜLALESİ zamanında bu başkentin adı, HAN BOLIQ olmuştur. HAN DÖNEMİNDE ÇİN’in birliği elde edilmiş, 400 yıl süren bu sülale döneminde ÇİN, teknik ve politik alanda altın dönemini yaşamış, dünyaca tanınmış olan ÇİN kültürünün temeli atılmıştır. (National Geographic Magazine- France, Special Chine, Şubat 2004- Mike Edwards)

Batı’ya gidenler su yollarını izleyecek, önce URUMAN-İA’ya (Bayındır Ülke) erişmişlerdir. Balkanlar’a inen BUYULGARLAR (Bulgarlar) bu yöreyi vatan edinmişlerdir. SİBİRYA’dan, KIZILMACALIK’tan kaçan ÖK-ËRİK’ler (Grekler) İÇÜY ÖK’te, YUNANİSTAN yarımadasının sıcak ikliminde ısınmışlardır. KIZILMACALIK’taki soğuktan kaçan başka bir grup, BRİTANYA adasının güneyine yerleşmiştir. En büyük şehirleri KENT adını taşır. İngilizcede Ön-Türkçeyi bulanlar, bu yörenin İngilizcesini çalışmışlardır. Bu yöredeki İngilizce, KIZILMACIALIK’tan kaçanların Türkçeleriyle karışmıştır.

Bir başka Ön-Ata grubu, Hazar’ın kuzeyinden ALPLER’e varıp, AVUSTURYA’daki INNSBURG’dan, İTALYAN ALPLERİ’ne inmişlerdir. Bunlar, QAMUNLAR’dır. Qa-amoğ = Birlikte halk anlamını verir. Bu sözcük bizde KAMU olarak yaşamaktadır.(K.Mirşan)

QAMUNLAR, TÜRKİSTAN’dan getirdikleri hücum arabalarını Romalılara hediye etmişlerdir. Aynı yoldan gelen bir başka grup, FRANSA'DA VICHY kenti yöresine yerleşmiştir. Bunlar, GLOZEL adını taşırlar. TÜRKİSTAN’dan gelen en büyük Ön-Türk dalı, ETRÜSKLER’dir. Bunlar, Batı kültürünün temelini oluşturmuşlardır. Bu nedenle, ETRÜSKLER’i Türksüzleştirmek için büyük çabalar sarf edilmektedir.

ETRÜSKLER İTALYA’ya ilk adını vermişlerdir: AİTA-LİA = ATA ËL İA (Ata Halkı Ülkesi)
FRANSA’ya gelenler VICHY yöresi dışında BORDEAUX’a (Bordo) yerleşmişlerdir. Şehrin tarihi adı, BORDİGALİA’dır= Bor (port = liman), gal öga el ia (felsefi seviyeye ermiş, Tanrı’ya erişme seviyesine ulaşmış halk), ia = dolaylı olarak, ülke demektir.

Cümleyi toparlarsak; Tanrı’ya erişme seviyesini elde etmiş halkın limanı.

PORTEKİZ’e giderek mağaralara yerleşmişler, ülkeye PORTUGALİA adını vermişlerdir; Bordo’nun adının şekil ve anlam olarak benzeri…

Yalnız Ön-Türk kültürüne sahip Portekiz gemicileri ya da Portekiz’e yerleşmiş Ön-Türk gemicileri FENİKE’ye giderken Ön-Türk yazısını da beraberlerinde götürmüşler, Fenike yazısı da doğmuştur. Artık sözlükler Fenikelileri yazıyı icat eden değil, yazıyı ilk kullananlar olarak sıfatlandırmaktadırlar.

İSPANYA mağaralarına yerleşen Ön-Atalar İspanya’ya, İBERİA adını vermişlerdir = UB-ËR İA = düzenli düşünceye erişmişlerin ülkesi.

ALMANYA’yı ise İSKİTLER vatan edinmişlerdir. Alman halk kültürünün şaheseri Niebelungen’in kökenini aramak için çalışılmaktadır…

Bir de İSKİTLER’e bakılabilseler…Dâhi Alman bestecisi Wagner’in Siegfrid operasında meşe ağacına saplanmış bir kılıç vardır. Onu ancak Siegfrid çekip çıkarabilmiştir. Kılıçtaki motifi, Saymalıtaş vadisindeki bir aile mezarında taşa işlenmiş olarak görürüz.

UB-URUQ, yüce kent demektir. Almanya’da bu, BURG olmuştur.

Avrupa’da fazla kaldık, İskandinavya’ya şöyle bir göz atalım:

ASQAN-dinavi-İA…Asqan; “cennette asılı” demektir…dinavi’nin anlamı araştırılmalı.

Danimarka, İsveç, Norveç’teki Ön-Türkçe yazının varlığı, Kâzım Mirşan tarafından okunmuştur.

Ön-Türkçe EİRİNN, “mükemmeller” demektir. EİRİNN-LAND=EİRLAND, İRLANDA’ya dönüşmüştür.

Ön-Türkçenin gittiği son yer, şimdilik, ABD’deki KENSİNGTON şehridir. Bir parkta, yıkılmış bir çam ağacının köklerinde bulunan bir taş üzerindeki yazı, HİMALÂYALAR’ın dibindeki M.Ö. 5 bin tarihini taşıyan ON-UYUL (Hun Federasyonu) yazısıdır. Bu Kensington yazısı, M.Ö. 600-300 olarak tarihlenmiştir.

Son söz edeceğimiz resim Amerika’nın, Ön-Türk kültürünü taşıyan Norveçli Türkler tarafından bulunmuş olduğunu gösteren haritadır.

Halûk TARCAN, 17 Aralık 2014
(devam edecek 4 sayıdır)

--
“Türk’e okusak anlamaz
Arap’a okusak anlamaz
Acem’e okusak anlamaz
Öyleyse bu dil ne dilidir?”

Şemsettin Sami 1850-1904
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x