"MÜRTÇE"
Var varanın, sür sürenin, destursuz bağa girenin hali budur hey!”
Bağ ama ne bağ! Yanı yöresi, sağı solu hainlerle dolu, alt üst olmuş bir dağ!
Yobazın traşlısı, iyice gözü kararmışı, bölücünün Ermenicisi olmuş başımıza beğ!
*
Türkçemize eş ararmış bu arsız maşalar ama yokmuş, bir dil bulamazlarmış.
Bir dolu yerel ağzı ne etsinler, hangi birine dil desinler?
Sormazlar mı adama: “Hani dilbilgin, kendine özgü kuralın, hani yazarın, şairin?
Söyle nerede binlerce yıldan gelen yazılı- sözlü eserlerin?
Neredeydin bunca yıl, var mı geçmişin, anıtın, bir dikili taşın, yazılı bir belgen?
Kitaplığın, yazı dilin, kendine özgü tek bir sözün, bilimsel bir yayının, kalıtın, bulgun?
Diller yaşarken, gelişirken, büyürlerken neredeydin sen? Bu nasıl pis bir oyun?
Ağzının birini konuşan bir devlet adı söyle, bari bir tanecik olsun!
Var mı, eğitimde okulun? Bilimde yerin, bir bilimsel dergin, bilginin, dilinle yetişmiş beynin?
*
Türkçesi, Farsçası, Arapçası, Ermenicesi, daha nicesi birbirine karışıp,
Yerel ağızlar oluşmuş bölgede, nedense hâlâ belirsiz, hangisine Mürtçe dediğiniz…
*
Yayılmacılar şöyle bir kurnazlık düşünmüşler, kaç tür ayrı ağza ortak bir ad verelim.
Duyan duymayan inansın, bilen bilmeyen doğru sansın demişler.
Kandırmacayla, uydurmacayla, Türkçeyle oynamacayla, bir de İngiliz’in yardımıyla…
Karınlarından bir “Mürtçe” çıkarmışlar, Mürtçe adına kendileri de inanmışlar:
“İşte aradığımız bu dildir, Türkçeden düzdük, aynı seslerle Mürtçeyi bulduk!”
*
Akıl makıl kalmamış ki kimsede, aydınların çoğu bu yalana kanmış,
Kimi kanar görünürmüş, kimi hain, kıs kıs gülermiş, gülerken göbeği titrermiş…
Sevinmiş yayılmacılar, bir soluklanmışlar, “Olmayan bir dil oldu!
“Mürtçe” sözü tuttu, oltayı bütün balıklar yuttu!
Okumuşu da okumamışı da, akıllıyı da deliyi de “Mürtçe” buluşu uyuttu.”
Ayrılıkçılar, eli kanlı yandaşları, duymazdan gelirlermiş bu soruları:
“Birbirini anlamayan ağızlara ortak ad verilir mi, üstelik de buna bir dil denir mi?
O zaman Sorani ne, Kırmançi ne, Zazaki ne, şu ne, bu ne, söyle “Mürtçe” neyin adı?”
Yurtseverlerin dilinde tüy bitmiş, bu oyunu açığa çıkarmışlarsa da, yetmemiş.
Anlatmışlar, göstermişler, başımıza örülen çorabı, demişler yetti artık, anla!
Bu akla şapka çıkarılır, akla bakınız akla, önünde atılır kırk takla!
Tarihten beri var olan Türk sözünü al, tersten oku, tersten yaz;
Bir de bu ada ce-ca’yı ekledin miydi, al sana aradığın ince saz:
Mürtçe, diye duyurdular kurgulanmış uydurma adı, Mürtçeyle kandırdılar alıkları, balıkları!
Mürtçe kalkan oldu yayılmacılara, kara yobazlara, eski solculara, paraya tapanlara…
*
Önce kendini kandır kandırmacanla, sonra inanır nasılsa arkandaki sürün.
Hırlı hırsız inanır, yayılmacı çoktan inanmaya hazır, alıklar balıklar kankan,
Beyinsizler inanırlar, yılanlar çıyanlar, leş yiyici çakallar, akbabalar, kurbağalar,
İnanmış gibi yapan sürüngenler, inlerinden çıkan her türden yaratıklar…
*
Sonra ezilmişi oyna, boynu bükük bırakılmışı, gizle yayılmacının öcünü, hırsını!
Dönme olduğunu sakla, Ermeni çetelerinden gelen aslını, gizle kuyruk acını!
Atıl ortaya ikiyüzlüce, sinsice, yüzlerce yıllık Batı emelini söyleme, üstünü ört,
Mürtçe de Mürtçe diye yırt kıçını, her kuruma dal, pisle, ortalığı kirlet!
Olmayan dil Mürtçe, ellerinde bahane; sarıldıkları suç, kaç yüz yıllık, Türk’e ihanet!
*
Emelleri, Atatürk Cumhuriyeti'ni, devrimleri, çağdaş kurumları yıkmak,
Dünyanın en güzel yerindeki, en güzel ülkenin topraklarına yayılmak…
“Ne mutlu Türk’üm diyene!”yle birleşti Türk ulusu, bilmez ırk soy ayrımı,
Cumhuriyeti kuran, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan, ülkemizin bu güzel insanları…
*
Otuz beş yılın dökülen kanına Mürtçeyi neden gösteriyor terör yandaşları.
“Biz maşayız, devletimizin düşmanıyız, teröristin yanındayız!”
Bunların gizli- açık sayıklamaları… Mürtçeyi bu işte kullanmaları…
Daha öncesi Ermeni ASALA örgütü alanlarda, kan döktüler birlikte, Türk elçiliklerinde onlarca ölü.
Cumhuriyetten önce de sonra da isyan etti ilkel aşiretler, İngiliz’e kul, ağalar beyler, şeyhler, Saitler…
Ayaklanan vatan haini binlerce satılmış bölücü…
Nursiler, kara sakallı cahiller, Türk düşmanı alçaklar ayaklandılar.
Kuyruk acıları bir türlü dinmedi, yeniden yeniden geçtiler saldırıya…
Karınları toktu hepsinin, sırtları pek, Cumhurbaşkanı da oldular, savcı da…
Polis de, öğretmen de, vekil de, yargıç da, hekim de…
Yıllardır ülkemizde gerici de, bölücü de yönetimde… Devletimiz ellerinde…
Sen de kimsin demedi kimse, yetki, sınırsız güç, para, gözlerinde hırs, öfke…
Yetmedi verilenler, biraz daha, yetmedi biraz daha…
“Bir verme iki ister, yüz verme, astar ister”; “Ingıl ıgış, yollar yokuş…”
“Deliye padişahlık vermişler önce babasını kesmiş…” boşuna mı denmiş
*
Şimdilerde gemi azıya aldı bölücünün partisi, örgütü, yanı yandaşı.
İktidarla birlikte, arkalarında Batı, satılmış aydını, her yeri tutmuş kirli kolları.
Askerimizi vuruyor, yola mayın döşüyor insanlık düşmanları.
Her gün can alıyor, kan döküyor şeytanın satılmış uşakları…
Şehit haberlerine ses veremiyor, sanki uyuşmuş, uyutulmuş toplumun algıları…
Mürtçe nedir bileceğiz ki, bunların oyununa düşmeyelim.
Bir araştırmadan sayısal bilgileri verelim. Cemal Anadol’un kitabından alıntıdır sayılar, belirtelim:
Bir sözlük hazırlamışlar Petersburg’da, bir akademide:
3080 sözü eski Türkçedenmiş Mürtçe dedikleri, toplama, ortak çuvala doldurmaca, dil olmayan dilin.
2000 sözcük yeni Arapça’nın Türkçe kullanımından.
1240’ı Zent dilinden, 1030’u yeni Farsçadan, 370 eski Pehleviceden.
Bir bakmışlar; 300’ü asıl Türkçe, 220’si Ermenice, 108 sözcük Geldanice. Kalmış mı geriye yalnızca 80 tanesi, kökeni bulunamayan…
*
Ülkemize kurulan tuzağı bu yanıyla görelim…
İkilemeyle yarattıkları, Türkçeden hırsızlama,
Eveleme develeme, dil üstünde geveleme…
Mürtçenin içyüzünü bilelim, bilmeyene öğretelim…
Cumhuriyeti kovalama, gericiye devlet yönetme…
Bölücüyü vekil etme, hainlere görev verme, katilleri görmezden gelme…
Yetmedi mi devekuşu kovalama, başını kuma sokma!
Olanları gördün mü? Gördüm!
Oyunu çözdün mü? Çözdüm!
Yazılalım çizilelim, bir tahtaya dizilelim…
Türkiye bir tanemiz, değerini bilelim.
Al çık, bak çık, Mürtçeyi al, bu kirli oyundan çık!
Feza Tiryaki, 14 Ağustos 2015