Müsamere'den Küresel Senaryoya

Müsamere'den Küresel Senaryoya

İletigönderen zfrtxt » Pzt Mar 02, 2009 2:15

Müsamere'den Küresel Senaryoya

Genelkurmay eski Başkanı Karadayı'nın 28 Şubat sürecindeki yaptığı iddia edilen konuşmaların kasetleri servise sokulduğunda Vatan Gazetesi, «Kim bu derin kulak?» diye başlık attı.

Şimdilerde «servis hizmeti» verenler, 28 Şubat sürecinde kaçacak delik aradığından, o kayıtları yapma imkan ve ihtimali olamayacağına göre, o «derin kulak» bellidir… Türkiye'yi tam teslim alma sürecinin başlangıcı olan 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, «our boys»lara kim yaptırdıysa, «derin kulak» da odur efendim!.. Günü geldi kullandılar, günü geldi, hem de tam gününde «rezil rüsva» ediyorlar… Şu Kenan Evren ve Çevik Bir'le ilgili kayıtlar da servise konsa ne iyi olur değil mi?. . Belki birileri «küfretmeyi-intikamı» bırakır, «şükran duasına» çıkar, bizler de, «T. C.'yi yıkım projesinin» önünün nasıl açıldığını daha iyi anlarız.

Amma beni asıl ilgilendiren, Barzani yönetimini tanıma, PKK'ya af, «kültürel açılımlar» , Afganistan, Kıbrıs gibi Türkiye'nin «uçurulmasına» engelleyen ağırlıklardan kurtarılmasını frenleyen «olası dirençleri» ortadan kaldıracak kayıtların da yapılıp, yapılmadığı. Yasemin Çongar, siyasilerin ne zaman Vaşington'a, Brüksel'e gitse, «İstediklerinizi yapacağız ama askerler, milliyetçiler engel oluyor» diye dert yandığını kaç defa yazmıştı ya, ondan aklıma geldi!..

Emperyalizmin, «babasının gözünün yaşına» bakmadığı, bakmayacağı daha anlaşılmadı mı acaba? Gerekli tedbirleri aldınız mı, yoksa, «Saldım çayıra, Mevlam kayıra» mı diyorsunuz? Hala, «Türk-Amerikan ilişkileri iki ülkenin ortak değerleri üzerine inşa edilmiştir, köklüdür ve tarihidir. Bugün bu ilişkiler, iki ülke için her zaman olduğundan çok daha önemlidir. Türkiye'nin ABD ile olan ilişkileri, belirli bir konuya bağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlıdır» düşüncesinde misiniz?

TRT-6'dan, devlet eliyle Kürtçe yayın yapılmasına gösterilen tepki, daha doğrusu verilen destek, maalesef hala «küresel düşünüldüğünü» gösteriyor. Üniter ve milli yapıya zarar verilmedikçe «kültürel açılımlar» olabilirmiş!.. Genelkurmay Başkanı Başbuğ, görevi devralırken, «Kimse Türkiye'den belirli bir etnik gruba kültürel alanın dışında, siyasal alanda grupsal düzenlemeler yapmasını demokratik istekler aldatmacasıyla gizleyerek, isteyemez ve bekleyemez» demiş, «Üniter devletin bölgecilik ve ırkçılık yapılmamasının, azınlık yaratılmamasının garantisi» olduğunu söylemişti. Barzani, «Kürt Milleti'nin ortak bir dile kavuşması» için Kırmançi öğrenme ve öğretme mecburiyeti getirdi. Türkiye'de devlet eliyle Kırmançi lehçesi yaygınlaştırılıyor, bırakın «azınlığı» , bir «millet dili» yaratılıyor. Sonra, «Üniter ve milli yapıya zarar vermeyecek tedbirlerden» söz ediliyor. Keşke, bölücübaşının idam edilmeme kararında olduğu gibi, «Biz tarafız, görüş beyan edemeyiz» denseydi!. .


Baykal'a Tebrik ve Teşekkür

TRT'den Kürtçe yayın konusunda Erdoğan ve Gül'ün nasıl fikir değiştirdiğini daha önce anlatmıştım.

Peki acaba TSK ne düşünüyordu? Mesela AB'nin baskılarının arttığı Mayıs 2003'te, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri'nde düzenlenen «Küreselleşme Sempozyumu» nda, «Türkiye'de en büyük ayıbın Türkçe öğretememek olduğunu» söyleyip, «Bizim Kopenhag kriterleri çerçevesinde yapmamız gereken Türkçe öğretmektir» demişti. Dönemin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç da, TRT'den Kürtçe yayına karşı çıkarken, Genelkurmay Başkanlığı, 6. AB Uyum Paketi konusunda Başbakanlığa gönderdiği yazıda, «Anadilde yayının, sadece TRT değil, özel televizyonlarda da yapılması» gerektiğini bildirmişti. Sadece dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, «Kürtçe yayınların TRT-GAP'tan yapılmasını» istemişti. İşte bugünkü durum… Acaba TSK'yı oradan, buraya getiren nedir?. .

Bu süreçte, dün ne dediyse, bugün de aynı şeyi söyleyen tek bir isim kaldı, CHP Lideri Deniz Baykal… Daha 2002'de, şunları söylemişti:
    «Türkiye bir ırk, kafatası, kan devleti değil, yurttaş ve bilinç devletidir. Farklı etnik kökenden olunabilir. Bunun önemi yoktur. Başkentimiz Ankara, resmî dilimiz, eğitim dilimiz Türkçe'dir. Bu temeldir, bunu herkesin içine sindirmesi gerekiyor. Bu demek değildir ki, toplumumuzu oluşturan çeşitli etnik kesimlerin, kendi anadilleri engellenecektir, güçlük çıkarılacaktır. Böyle bir şey olamaz. Devletin görevi, etnisiteyi teşvik etmek değildir. Etnisite gerçektir, özendirilmesi gereken bir şey değildir. Etnik dillerin kullanılmasını, öğrenilmesini, yayın yapılmasını sağlamak bir kamu hizmeti değildir. Kamu hizmeti haline getirirseniz, altından kalkamazsınız. Bugün o başlar, yarın öbürü başlar. Benim görevim Türkçe öğretmek, daha Türkçe öğretmeyi başaramamışım. »
Baykal, Haziran 2004'te TRT-3 ve Radyo-1'den yerel dil ve lehçelerde yayına başlandığında da, devletin bu işe karışmasının yanlışlığını bir kez daha vurgulayıp, devletin görevinin, ortak bir dil öğretmek olduğunu hatırlatmış, ardından, «Bunun bir müsamere havasında sürdürülmesi kabullenilemez» demişti.

Maalesef müsamere bitti… Artık «küresel» senaryo oynanıyor!..
Meyyal UYGUR - 01 Mart 2009
Kullanıcı küçük betizi
zfrtxt
Üye
Üye
 
İletiler: 106
Kayıt: Pzt Eki 22, 2007 3:43

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x