Müslümanın Müslümana Ettiği / Dr. Noyan UMRUK

Müslümanın Müslümana Ettiği / Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr Ağu 25, 2013 13:24

MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANA ETTİĞİ… :imam:

Dr. Noyan UMRUK

“Birileri gibi dua edeceksin! Birileri gibi dolayacaksın başına örtüyü! Birileri gibi aşka geleceksin yoksa götürürler! Cennet rüşvetçisi olacaksın! Kafayı onların istediği secdeye atacaksın! Kıyamet alametleri güncellenseydi birinci alamet Müslümanın Müslümana ettiği olurdu azizim…”

Haşa, bu sözler benim değil; bir Müslüman kızımızın… (Esra Elönü - Haber 7)

İslam Dünyası Kan Deryası…

57 İslam ülkesinde 1,5 milyar Müslüman yaşıyor; dünya nüfusunun %23’ü.

Ama bu insanlar dünyada yoklar… Ne bilimde, ne ekonomide, ne teknolojide, ne sanatta, ne felsefede, ne insan haklarında… Ama bu halkların önemli bir bölümünün, devasa doğal zenginlikler üzerine çöreklenmiş, İslam’ı özünden soyutlayarak kendi iktidarlarını sürdürmek, pekiştirmek için kullanan, kaynaklarını peşkeş çektiği Batının protektorası- himayesinde zalim oligarkları var… Bunlar tiranlıklarını sarsacak en küçük gelişmelere dehşetli tepki verip, her türlü zulmü uyguluyorlar(Örneğin; Sudan, Bahreyn, Yemen’de yaşananlar). Diğer bir bölümü ise Batının doğrudan toplu, tüfekli müdahalesiyle kırıma tabi tutuluyorlar. (Örneğin; yakın geçmişte Cezayir, Çad, Afganistan, Irak’ın işgali, nihayet Libya ve Mali) Zaman zaman da manipülatif biçimde “üzgün seyirci” bakışları altında birbirlerine kırdırılıyorlar.(Örneğin; yakın geçmişte İran-Irak 8 yıl savaşları, Arap Nevbaharları, işgal sonrası Irak, Pakistan, Suriye ve nihayet Mısır’ın günümüzdeki hali pür melali). Ne gam… Nüfus kontrolü…

Bosna Katliamını seyretmenin ise Avrupa’nın göbeğinden İslam’ın son izlerini silme gibi özel bir anlamı, kendine özgü bir işlevi var…

Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok…(Mu) ?

Aslında hem var, hem yok… Var mı, yok mu? Ben açıklamaya çalışayım, siz karar verin.

Ortalama olarak faydacı, benmerkezci bir yaşam felsefesi belletilmiş olan Batı, zaten Huntington’la “kendisinden olmayanları” deklare etmiş, dolayısı ile refah, insan hakları, barış içinde birlikte yaşama gibi yaşama anlam veren güzelliklerin öncelikle “kendilerinden olanları” ilgilendirdiğini tescil etmişti. Bir de özellikle 11 Eylül Operasyonundan sonra bilinçaltlarına kurgulanan korkunç bir islamofobi var.

Özetle, Batının bizim coğrafyamızdan olmazsa olmaz üç temel talebi var; gerisi onları pek ırgalamıyor:

*Enerji başta olmak üzere bölgenin tüm doğal kaynak ve zenginliklerinin çeşme başları denetimlerinde olacak,

*İsrail’in ebedi güvenliği sağlanacak,

*Batının çıkarlarının korunması için artık bir ölçüde yetersiz kalan İsrail bölgedeki ülkelerin parçalanması ile Büyük Kürdistan’la berkitilecek…

Batı için bu amaçlara ulaştıran tüm gelişmeler ve çabalar mubah… Yeter ki operasyonlara müsait ve getirisi yüksek tarlalar olsun… İnsanların kitleler halinde ölümü, hayatlarının alt üst oluşu, mezhep çatışmaları, tarihi kentlerin zamane harabelerine dönüşmesi, kadim uygarlıkların yok edilişi teferruat… Bu yaklaşım, bir türlü kurtulamadığı ekonomik kriz sürecinde savunma harcamalarının büyük ölçüde kısılmasını öngören “yeni güvenlik konsepti” ne de son derece uygun… Yumuşak güç… Petrolü nedeniyle derhal kesin sonuç alınması gereken Libya’dan sonra moda, lojistik ve manipülatif destekle yetinip elleri kirletmemek…

Ya İslam dünyası…

Batı Ortaçağın karanlık dehlizlerinde pislik içinde yüzerken, 30 yıl, 100 yıl gibi mezhep savaşları ile kırılırken, papazlar cennet tapuları dağıtırken El Kındi, Beyruni, İbn’i Sina, İbn’i Haldun, Ömer Hayyam, Farabi, İbn’i Rüşt, Mevlana, Hacı Bektaş Velî’lerle evreni aydınlatan İslam dünyası…

Akıldan, bilimden, felsefeden uzaklaşıp yaşam biçimi olarak seçtikleri şeriatı, oligarklarının emperyalist efendilerinin desteği ile çıkarlarına göre şekilcileştirdiği, dogmatik kalıplara soktuğu, özünden soyutladığı İslam dünyası…

Radikali, ılımlısı fark etmiyor… Dünyayı, yaşamı İran-Irak-Suriye-Hizbullah Lübnan’ı ya da Türkiye-Mısır-Suriye muhalefeti-Barzani- Hamas Filistin’i, El Kaide ve türevi El Nusra’dan oluşan Şii-Sünni ekseni gibi gören İslam dünyası…

Her ikisini de beğenmeyen Vahhabi-Selefi çizgisine, Mısırdaki ittifakların karmaşıklığına ve Suriye’nin kuzeyinde El Nusra- PYD ya da muhaliflerin kendi aralarında kapışmalarına şaşkın İslam dünyası…

Ya Türkiye…

Hey gidi koca Cumhuriyetin Türkiye’si hey… Hafız Hakkı Paşa’nın ham hayallerine taş çıkartırcasına bindik bir Sünni alamete, gidiyoruz kıyamete…

Evet, hepimiz, ama özellikle “o mahallenin samimi çocukları” için gecikmiş de olsa ciddi bir tartışma ve özeleştiri hayati bir ihtiyaç… Sorun İslam’da mı? Ya da işbirlikçi oligarkların eline düşürülmüş İslam mı işi bu hale getirdi? Böyle ise öze dönmek için içtihat kapısı açılıp, yeni bir aydınlanma çağına nasıl girilecek? Yoksa Atatürk’ün haklılığı bir kez daha kanıtlanıyor, edinilmiş bunca deneyimi özümseyerek devrimin sürdürülmesi mi gerekiyor dersiniz? Ya da “…mış gibi yapmaya” devam mı? Hadi bakalım…

AYDINLIK G.; 25.08.2013
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x