Mustafa Suphi,Galiyev ve Mustafa Kemal

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Mustafa Suphi,Galiyev ve Mustafa Kemal

İletigönderen AlpereN » Sal Eki 07, 2008 19:43

Resim

Milliyetçi Türk sosyalisti:
Mustafa Suphi


“Türklük… Türklük… Fakat bir Türk bundan ne anlıyor? Ruhunun derinliklerinde gizlenen bir his, bir benlik: Rum ve Acem’den hariç, Osmanlılıktan başka, Müslümanlıktan evvel bir benlik; öyle bir benlik ki, onu, dünyaya düştüğü andan itibaren döktüğü kanların iziyle… İlk kan damlasına, ilk gün gördüğü toprağa, ilk türkü söylediği ocağa kadar, sürükleyip götürüyor…”
Mustafa Suphi

Mustafa Suphi-Mustafa Kemal

Mustafa Suphi denilince ortalama bir Türk vatandaşının aklında canlandırılmak istenen kavramlar; enternasyonalizm, Sovyet uydusu bir komünist partisi ve Atatürk tarafından tasfiye edilmiş hatta öldürülmüş bir aydındır. Bu, hâkim sınıfların yaratmaya çalıştığı bir Mustafa Suphi portresidir; ancak maalesef “sosyalist sol” da bu tabloya hizmet etmekte, başka bakış açılarıyla da olsa sağcılarla aynı noktaya gelmektedir. Öyle ki, alışageldiğimiz gibi, her ölüm yıldönümünde elinde kızıl bayraklarıyla küçük bir grup Mustafa Suphi anması yapar ve her ölüm yıldönümünde belli dergilerde Atatürk’ün Mustafa Suphi’yi nasıl katlettiği tartışılır. Kemalist burjuvazi yargılanır, milliyetçilik şovenizmle eş tutularak lanetlenir, yerden yere vurulur.

Oysa bu durum büyük bir çarpıtmanın ürünüdür ve Mustafa Suphi’nin şahsında çarpıtılan, yok sayılan Türk solu tarihidir. Maalesef, hâkim sınıflar bu işi çok iyi başarmışlardır. Türk dünyasının iki büyük Mustafa’sını ve fikirlerini önemli ölçüde yok etmeyi başarmışlardır. Mustafa Suphi’yi bizzat öldürerek, Mustafa Kemal’in devrimlerini ise ölümünden sonra adım adım yok ederek ve içini boşaltarak dünya Türklüğünün uyanışına set çekmişlerdir.

Ancak bundan sonrası daha vahimdir. Hâkim sınıfların tarihçileri boş durmamışlardır. İstedikleri gibi bir tarih yazmış, yazdıklarını da maalesef geleceğin sosyalistlerine bile yutturmuşlardır. Bu tarihte Sultan Galiyev yoktur. Mustafa Suphi kendi milliyetçi düşüncelerinden arındırılmıştır. Ve bu önemli isimlerin Kurtuluş Savaşı’na katkıları silinmiştir. Yani Mustafa Suphi ve Mustafa Kemal arasındaki ilişki kopartılmıştır.

Mustafa Suphi hiç enternasyonalist olmadı

Oysa Türkiye’de örgütlü komünizmin başlangıç noktası olarak kabul edilen Mustafa Suphi, en büyük Türk milliyetçilerinden biridir. Hiçbir zaman enternasyonalist olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu dağılmaktadır ve her Türk aydını gibi Mustafa Suphi de bunun acısını hissetmekte ve kurtuluş yolu aramaktadır.

Kimileri için bu dağılmayı durduracak olan fikir Osmanlıcılık, kimileri için İslamiyettir. Mustafa Suphi için ise Türklüktür. Türkiye’de yayınlanan son makalesinde, “Osmanlı tarihinin garip rüzgârlarıyla deprenerek, nihayet şu birkaç sene içinde ufuklarda, boralar, fırtınalarla uçan, savrulan, sanki yerinden kopacak zannolunan bu yaprağında manzur Türklük şuurunun ehemmiyetini inkâr eden kimse kaldı mı?” diye sormaktadır ve Türklüğü reddedenlerle tartışmaktadır. Bu söylemler, milliyetçiliğin Mustafa Suphi’nin düşüncelerine ne kadar nüfuz ettiğini göstermeye yeterlidir aslında.

Mustafa Suphi: Türk üremelidir!

Yeterlidir belki ama biz bu örnekleri çoğaltmaktan yanayız. Çünkü en iyi milliyetçilerin sosyalistler ve en iyi sosyalistlerin milliyetçiler olduğunu yeniden ve yeniden ispatlamak zorundayız.

Mustafa Suphi o kadar milliyetçidir ki, Türk nüfusunun arttırılması gerekliliğinden bahsetmektedir: “Aile teşkilatında şefkat hissi ve faziletin ihmal edilmesi, yeni nesillerin ziyanını icap ediyor. Esasen akıl dışı olan feminizm, kadınlar kadar çocukların da mevkiini ihlal ediyor. Kışkırtıcı fikirler kocalara karşı bir nevi egemenlik hissi vererek kadınlarda çocuk korkusu uyandırıyor ve bu durum üremeye mani oluyor.”

Ülkemizde kendisini “sosyalist sol” olarak tanımlayanların, Mustafa Suphi’nin her ölüm yıl dönümünde ortaya çıkıp milliyetçileri ve Mustafa Kemal’i suçlayanların görmek istemediği gerçek budur. Mustafa Suphi, bir sosyalistin aynı zamanda en iyi milliyetçi olduğunu gösteren en iyi örnektir.

Bugün Kürt istilasına karşı Türk nüfusunun çoğalmasını öneren TÜRKSOLU’na ırkçılık yakıştırması yapanlar, Mustafa Suphi gerçeği karşısında dona kalmaktadırlar. Çünkü her aklı başında sosyalist, her dönemde aynı tavrı almaktadır. Bugün nasıl Türkiye’nin asli unsuru olan Türk Milleti azınlık durumuna getiriliyor ve eziliyorsa, Osmanlı’nın dağılma dönemi de Türkler açısından farklı değildir. Mustafa Suphi böyle bir aşamada feminist fikirlere karşı çıkmaktadır. Feminizmin kadınlarda çocuk korkusu yarattığını ve Türk’ün üremesine engel olduğunu savunmaktadır.

Mustafa Suphi:
“İhtimal ki ben bir şovenistim!”


Yine aynı Mustafa Suphi, bugünün hepsi Ermeni, hepsi Hrant olan “ilericilerinin” aksine her zaman Türk olmuştur.

Mart 1919’da Komünist Enternasyonal’in Birinci Kongresi’nde Ermenilerin Türk emekçisini, Türk fukarasını ve köylüsünü katlettiğini söylemekten çekinmemiştir. Her fırsatta Moskova’yı Taşnak ve Kürt aşiret örgütlerine karşı Ankara’yı desteklemeye ikna etmek için uğraşmıştır. Yayınladığı bildirilerde; “emperyalistler hesabına Anadolu’yu arkasından vurmaya hazırlanan alçak Taşnakların nasıl Anadolu’nun azimli ve imanlı ordularınca ezildiğini” anlatmış, Türk birliklerinin 28 Eylül 1920’de Ermenistan’a doğru başlattığı taarruzu desteklemiştir. TKP, Ermenistan’ı her zaman için Anadolu Türklüğü ile Rusya’daki Türk halkları arasındaki bir engel olarak görmüştür.

Mustafa Suphi’nin bu duruşu, O’nun Rusya’daki hayatında sosyalizmle tanışmasının ardından da değişmez.

Rusya’da toplanan Birinci Müslüman Komünistleri Kurultayı’nda kendisinin şovenist olduğu yönündeki eleştirilere şöyle cevap vermiştir:

“Yoldaşlar, ben cenubun feyyaz bir Türk ocağında ihtimal ki bir şovenist olarak doğdum. Avrupalıların, Avrupa kapitalinin zulüm ve zallamı altında şovenist olmayan Türk de bulamazsınız. Fakat bu taassup, bu şovenizm bende Avrupa zulmüne, Avrupa kapitaline karşı… Yoksa Rusya muhit-i inkılâbında tecelli eden o ulvi kardeşliğe bir uzv olmaktan başka bir sözüm veya hareketim yoktur. Fikirlerim, yazılarımın, sözlerim buna şahit. Ben bunları her vakit müdafaaya hazırım.”

Mustafa Suphi’nin bu tavrının aslında Türk solunun başka bir lideri olan Deniz Gezmiş’in tavrından farkı yoktur. O da babasına yazdığı mektupta, “…Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim” diyerek aynı anlayışı sergilemektedir.

Her Türk devrimcisi Avrupa sömürgeciliğine karşı milliyetçidir ve tarihin hangi aşamasında olursa olsun birbirinden bağımsız aynı tavrı almaktadır. Suphi’nin de dediği gibi bu çok normaldir. Suphi de en az Nâzım kadar, Deniz kadar milliyetçidir, sömürgeciliğin karşısındadır.

Mustafa Suphi Kurtuluş Savaşı’nın yanında

İşte Mustafa Suphi’ye Karadeniz’deki ölüm yolculuğunu hazırlayan fikirler bunlardır.

Stalin’in Galiyev’e karşı yönelttiği suçlamalar, Kemalizmin ajanlığını yapmak, Mustafa Suphi ile birlikte Turancı örgüt kurmaktır. Bu iddialar doğrultusunda Sultan Galiyev, Stalin tarafından ortadan kaldırılır.

Gerçekten de Mustafa Suphi’nin Sovyetler Birliği’nde attığı her adım Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı güçlendirecek yöndedir. Mustafa Suphi’nin kurduğu TKP’nin her eylemi, her söylemi Ankara’yla paralellik içindedir.

Nitekim 1920’de kurulan TKP, Türkiye açısından işçi sınıfının yetersizliğini tahlil etmiş, her anlamda Anadolu’daki milli hareketin ilerlemesini destekleme yönünde karar almıştır. Milli hareket ilerledikçe işçi sınıfı gelişecektir. O gün için aslolan Ankara’nın yanında yer almaktır. Yani TKP, işi gücü bir kenara bırakmış, varlığını bir proleter örgütlenmeye değil, Anadolu ihtilalinin güçlenmesine adamıştır.

Mustafa Suphi ve TKP, Kurtuluş Savaşı’na sadece ideolojik ve siyasi destek vermekle yetinmemiş, askeri ve mali yardım toplanmasını sağlamıştır:

“…Elimizde kalan bir parça toprakla bir dilim ekmeği, bu zalim yağmacı emperyalistlere kaptırmamak, bu gözü doymaz Yunan istilacılarına karşı mübazerede sonuna kadar sebat etmek, mukaddes vazifemizdir. İstilacılara kuyruk olup memleket ve halkımızı kulluğa düşürmeye çalışan İstanbul hükümetine karşı başkaldıran Rusya Amele ve Rençberler Şuralar Cumhuriyeti ile kolkola giren Anadolu Kemalist Hükümetine yardım yapmak birinci vazifemizdir.”

Bu anlayışla Türkistan, Tataristan ve Azerbaycan Komünist Partileriyle organizasyonu sağlayarak Anadolu’ya yardımların akmasını sağlayan kişi Mustafa Suphi’dir.

Dolayısıyla Stalin’in iddiası doğrudur. Sultan Galiyev’den Suphi’ye, Suphi’den Mustafa Kemal’e uzanan bir ilişki vardır.

Suphi ile Mustafa Kemal’in ortak paydası: Milliyetçilik

Bugüne kadar bu ilişki hep saklanmıştır. Bırakın böyle bir ilişkiyi, Mustafa Kemal’le Mustafa Suphi arasında hep bir çelişkiden bahsedilmiştir. Ancak Atilla İlhan’ın çabaları ve İleri Yayınları’ndan çıkan “Sultan Galiyev-Bütün Eserleri” ile Hüseyin Adıgüzel’in hazırladığı “Milli Komünizm Serisi” gerçeklerin saklanmasına son noktayı koymuştur.

Bugüne kadar Suphi ve 14 yoldaşını Kemalizmin katlettiğini savunan Mete Tunçay gibiler bile yıllar sonra gerçeği itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Bugüne kadar Mustafa Suphi üzerinden Atatürk’e saldıranlar, şimdilerde Suphi’nin milliyetçiliğini eleştirir olmuşlardır.

Mete Tunçay’a göre, Suphi ve yoldaşları Ankara’ya sağ salim ulaşsalardı Mustafa Kemal’le oturup konuşacaklar, Ankara’nın kurduğu sahte Komünist Partisi’ne katılacaklar ve belki aralarında üç kişi hükümette bakan olacaktı. Suphi ekonomiden, Ethem Nejat eğitimden, İsmail Hakkı da içişlerinden sorumlu bakan olabilecekti. Mete Tunçay’ın burada eleştirdiği, Mustafa Suphi ve Mustafa Kemal arasında ortak payda olan milliyetçilik ideolojisidir.

Suphi, Ankara’ya ulaşsaydı…

Bu milliyetçilik Üçüncü Dünya milliyetçiliğidir. Mustafa Kemal, mazlum milletlerin zalimleri bir gün mutlaka mahv-u perişan edeceğinden bahsetmektedir.

Türk soylu halklar, bu mazlum milletlerin önemli unsurlarından biridir. Türklüğün Anadolu’da, Balkanlarda, Orta Asya’da ve Ortadoğu’da etki alanı vardır ve zalim emperyalistleri asıl korkutan bu güçtür. İşte halklar hapishanesi olan Çarlık Rusyası’nın yıkılmasına neden olan Türk soylu halkların, Anadolu’da emperyalizme karşı direnen Türklerle birleşmesi tehlikesi 1919’larda ciddi bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır.

Sultan Galiyev, Nerimanov, Rıskulov hareketiyle; Mustafa Kemal hareketini birleştirecek olan kişi Mustafa Suphi’ydi. Bu birleşme gerçekleşseydi tarih Türkler açısından da, tüm mazlum uluslar açısından da farklı yazılacaktı. Maalesef Galiyev’in Stalin tarafından ortadan kaldırılması ve Suphi’nin Karadeniz sularında katledilmesiyle bu buluşma engellenmiş oldu. Mustafa Kemal bin bir zorlukla Türk Devrimi’ni tamamlamaya çalıştı.

Suphi’nin sadece bedeni karanlık sulara gömülmedi, fikirleri de tarihin karanlık sayfalarına gömüldü. Atatürk, Mustafa Suphi ve Galiyev Türk fikir hayatından silindi. Bedenleri ortadan kalksa da bu fikirler yeniden hayat bulabilirdi. O yüzden yıllarca Türk milliyetçilerinin ve solcularının Galiyev’den haberi olmadı. Devrimcilikten uzak bir Atatürk, milliyetçilikten uzak bir Suphi yaratıldı. Böylelikle milliyetçiliğin temel teorik kaynakları yok edildi, Türk dünyasında sosyalist temelli bir birlikteliğin oluşturulması fikri yıllarca engellenmiş oldu.

Katil kim?

İşte bu çerçevede Mustafa Suphi’yi kim öldürdü sorusu yanıtlanabilir. Mustafa Suphi ve arkadaşları Mustafa Kemal’e destek olmak için Ankara’ya gelmeye çalışmaktadırlar. Çünkü Lenin’den sonra iktidara gelen Stalin, Rusya’yı tekrar halklar hapishanesine çevirmeye çalışmaktadır. Nitekim TKP Kuruluş Kongresi öncesinde Süleyman Sami, Atatürk’le görüşmek üzere Anadolu’ya gelmiş, bu görüşmenin tutanakları daha sonra yayınlanmıştır. Bu tutanaklara göre Atatürk, TKP’lilerin Anadolu’ya geçişini desteklemekle birlikte ayrı bir teşkilatın kurulmasına karşıdır. TKP ise zaten kayıtsız şartsız Kurtuluş Savaşı’na katılmak istemektedir.

İşte bu birliktelikten rahatsız olan anlayışları teşhir etmek bu noktada yeterlidir. Bunlardan ilki, daha önce de değindiğimiz gibi bizzat Stalin’in kendisidir. Nitekim Galiyev’i yargılarken Mustafa Suphi’den de bahsetmiş, onları Atatürk’ten talimat almakla suçlamıştır. Galiyev’e yaptıklarının aynısını, Suphi’ye de yapmak istemesi muhtemeldir.

Bu birlikteliğe düşman olan diğer anlayış da İttihatçılıktır. Bunlar hâlâ Mustafa Kemal’le mücadele içindedirler, hatta olayların cereyan ettiği Trabzon ili bunların etkisindedir ve Atatürk buraya 1924’e kadar müdahale edememiştir.

Yine Enver Paşa hem Mustafa Suphi’nin, hem de Mustafa Kemal’in en büyük düşmanıdır. 1918’den sonra kaçtığı Moskova’da Atatürk’ün yenilgisinden sonra Anadolu’ya bir kurtarıcı gibi döneceği günlerin hesabını yapmaktadır. İngiliz ve Alman emperyalizminin etkisine giren Enver Paşa’nın hangi amaçlarla Moskova’da bulunduğu hep soru işareti yaratmıştır. Bakü Kurultayı’nda Mustafa Suphi ve arkadaşları tarafından “Kurultaya değil, halk mahkemesine!” sloganlarıyla protesto edilmiştir.

İşte bu katliamdan kârlı çıkan anlayışlar ortadadır. Mustafa Suphi’nin ölümünden İttihatçılar, dolayısıyla Avrupa emperyalizmi ve Rus şovenistleri kârlı çıkmıştır. Ama suç yıllarca Kemalistlerin üzerine atılmıştır. Bu da faşizmin en bildik metodudur. Siyasi provokasyonlar, tertipler ve cinayetler işlenir; suç ise kimi zaman sosyalistlerin, kimi zaman ulusalcıların, kimi zaman ise bizzat Atatürk’ün üzerine atılır.

Ama sonuç hiç değişmez: Faşizm hep yenilir, sosyalizm kazanır.

Türksolu
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen rafet » Sal Eki 07, 2008 20:13

Alperen Yalcin hocanin SIRLAR kitabinda da Mustafa Suphi olayi var.
Orda da Sovyetler Birliginin Mustafa suphi'ye gitme dedikleri, kararindan caymayinca da
oldurulmesine goz yumduklari, onay verdiklerini yaziyordu.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen AlpereN » Sal Eki 07, 2008 20:20

Alperen Yalcin hocanin SIRLAR kitabinda da Mustafa Suphi olayi var.
Orda da Sovyetler Birliginin Mustafa suphiye gitme dedikleri, kararindan caymayinca da
oldurulmesine goz yumduklari, onay verdiklerini yaziyordu.


Mustafa Suphi olayı benim bayadır merak ettiğim bir konu,Nazımın bu konuda şiiride vardı hatta,
peki birşey sormak istiyorum Yalçın Hocaya göre öldüren/öldürten kim?
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen brd » Sal Eki 07, 2008 20:57

Oysa Türkiye’de örgütlü komünizmin başlangıç noktası olarak kabul edilen Mustafa Suphi, en büyük Türk milliyetçilerinden biridir. Hiçbir zaman enternasyonalist olmamıştır.


3. enternasyonale bagli TKP'nin yöneticisi enternasyonalist olmamismis... Mustafa Suphi, milliyetci degil yurtseverdir, milliyetci olsaydi Bakü'deki Kongre'de Ermeni üyelerle beraber Enver Pasa'yi protesto etmezdi degil mi? Mustafa Suphi, her zaman Türkiye icin calismistir ta käi yoldaslari ile beraber öldürülünceye kadar...

Prof. Özdemir'in kitabini okuyun bunlarin hepsi orada belgeleri ile mevcut... Türk birliklerinin o günkü Ermenistan'a baslattigi taarruzu tabi ki destekler cünkü o Ermenistan daha Sovyet Ermenistani degildir.

"TKP, işi gücü bir kenara bırakmış, varlığını bir proleter örgütlenmeye değil, Anadolu ihtilalinin güçlenmesine adamıştır."
Baska napacakti, vatan saldiri altindayken her komünistin öncelikli görevi ülkesini savunmaktir, bundan Suphi'nin milliyetci oldugu cikmaz.

Türk Solu denen dergi Almanya'daki Konkret'e benzer ciddiye almaya gerek yoktur. Tarihi misyonunu tamamlamistir.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen rafet » Sal Eki 07, 2008 23:29

Yalcin Hoca da tam net birsey diyemiyor ya da demek istemiyor.
Benim anladigim Sovyetler Birligi, Mustafa kemal ile anlastiktan sonra Mustfa
Suphi'nin de oldurulmesine izin vermisler.Sadece uyarida buluinmuslar, gitme demisler.

Ittihatcilarin da Mustafa Suphi ile sorunlari varmis galiba.Onlar da istekliler.

Somut durum anlayacagin Mustafa Suphi'nin caresi kalmamis gibi.

Yine de kitabini oku, ben aklimda kalanlari yaziyorum.Seni yanlis yonlendirmeyeyim.

Kitap da var bende , bakmadim.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Eki 08, 2008 18:23

Mustafa Suphi, milliyetci degil yurtseverdir,

Milliyetçi ve yurtsever ayrımı yapmaya devam.Ne biçim devrimcisin sen yahu?
Dinlerdeki dogmaların tıpa tıp aynılarına sahipsiniz.

milliyetci olsaydi Bakü'deki Kongre'de Ermeni üyelerle beraber Enver Pasa'yi protesto etmezdi degil mi?

Ne ilgisi var?Enver Paşa,Turan ülküsüne inanmış,Turancı bir kişilik.Tüm Türk soylu toplulukları tek bir devlet altında toplama ülküsüne iman etmiş.Elbette ki sosyalist ideolojide insanlar bu türden ırkçı bir yaklaşımı protesto edecek.
Ben de bir milliyetçiyim ve Kahramanmaraş'ta,Çorum'da,Sivas'ta ve Anadolu'nun dört bir yanında sırf mezhep farkı yüzünden insanlarımızı katleden dönemin ülkücülerini FAŞİST olarak nitelendirip yaptıklarını kınıyorum.
Sözün özü,milliyetçi olmak faşizan tavırları onaylamak ya da karşı çıkm amak anlamına gelmez.


Türk birliklerinin o günkü Ermenistan'a baslattigi taarruzu tabi ki destekler cünkü o Ermenistan daha Sovyet Ermenistani degildir

Bu ne demek şimdi?Yani eğer Ermenistan o gün Sovyet Cumhuriyeti olsaydı desteklemeyecek miydi bu saldırıyı?

Prof. Özdemir'in kitabini okuyun bunlarin hepsi orada belgeleri ile mevcut...

Ne belgeleri?Bütün bir sosyalist camia halen daha Mustafa Suphi'nin nasıl öldürüldüğü konusunda birbiriyle çelişen zıt bilgilere sahipken ve farklı belgeleri öne sürürken neden Özdemir'in kitabını referans alalım?Oradaki belgelerin doğruluğundan nasıl emin olalım?

Baska napacakti, vatan saldiri altindayken her komünistin öncelikli görevi ülkesini savunmaktir, bundan Suphi'nin milliyetci oldugu cikmaz.

Türkiye'deki komünistte Fransız komünistler gibi,Yunan komünistler gibi,Brezilyalı-Venezüellalı komünistler gibi milli marşlarına sahip çıkarlarsa,bayraklarına sahip çıkarlarsa varsın milliyetçi değil de yurtsever desinler kendilerine.
Yoksa her zaman bu milletin gerisinde kalacaklardır.Şimdiye kadar olduğu gibi.

Türk Solu denen dergi Almanya'daki Konkret'e benzer ciddiye almaya gerek yoktur. Tarihi misyonunu tamamlamistir.

İlginçtir,bu konuda TÜRKSOLU'nun bazı yazarları ve yazıları ile ilgili aynı şekilde düşünüyorum seninle.İçinde provokatif adamlar var.Yazarlar var.Ama yine de doğruya da doğru demek erdemdir.Yukarıdaki yazının içeriğine katılıyorum.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Gilda » Çrş Eki 08, 2008 19:28

AlpereN, bu cok degerli bilgiler ve paylasim icin emegine saglik.
yalakalar cok oldukca aydinlik tabiki los isikta nazli kiz gibi olur....
Kullanıcı küçük betizi
Gilda
Üye
Üye
 
İletiler: 1078
Kayıt: Pzt Mar 12, 2007 12:58
Konum: kendimden...

İletigönderen brd » Çrş Eki 08, 2008 20:57

Milliyetçi ve yurtsever kelimeleri zaman icerisinde farkli anlamalr kazanmistir. En azindan Avrupa ve Amerika'da. Milliyetciyim dediginizde genelde sovenist oldugunuz, yurtseverim dediginiz zamansa ülkemi seviyorum dediginiz anlasilir. Bu ayrima göre Mustafa Suphi, yurtseverdir. O tarihlerde hatta 1960lara kadar milliyetcilik pozitif bir anlam tasiyordu, bu nedenle Mustafa Suphi de kendini milliyetci olarak tanimlamis olabilir cesitli metinlerde.

Sovyet Ermenistani, Türkiye'nin isteklerini hemen kabul etmistir Moskova'nin istegine uyarak. HAngä milltten olursa olsun akli basinda bir komünistin, Türk kurtulus savasini desteklemesi mümkün degildir zaten.

Prof. Özdemir'in kitabinda mevcut iddialarin hepsi verilmis ama yargi belirtilmemis. Benim düsüncem Mustafa Suphi'nin Enver Pasa'ya yakin olanalr tarafindan öldürüldügü.

Bence de Türkiyedeki komünistler ülkenin bayragina sahip cikmali. Bu Türk Solunun 12 Eylül sonrasindaki hatalarindan biri.

Türk Solu'nun Kürt Milliyetciligine dikkat cekmesi bence dogru, am bunu yapis bicimi ve karsina koydugu sey yanlis.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Eki 08, 2008 21:55

Bir insan milliyetçiyim dedi diye eğer bir başkası o insanın şovenist,ırkçı,faşist olduğunu düşünüyorsa olsa olsa önyargılı,basmakalıp,dogmatik bir kişiliktir.Aşmak lazım bence bu insanları ve ''bana ne derler?''diyerekten milliyetçilik-yurtseverlik ayrımı yapmayı.

Yazının geri kalanındaki görüşlerin aklı başında herkesin kabul edebileceği görüşlerdir.Bu nedenle her ne kadar şaşırmış olsam da mutlu oldum.

Sadece şurada bir ''destekle'' ve ''mesi'' arasında bir -me eksik kalmış olsa gerek,değil mi?
HAngä milltten olursa olsun akli basinda bir komünistin, Türk kurtulus savasini desteklemesi mümkün degildir zaten.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen brd » Çrş Eki 08, 2008 22:10

Dogrusu, "hangi milletten olursa olsun akli basinda bir komünistin, Türk kurtulus savasini desteklememesi mümkün degildir zaten", seklindedir.

Bir insan milliyetçiyim dedi diye eğer bir başkası o insanın şovenist,ırkçı,faşist olduğunu düşünüyorsa olsa olsa önyargılı,basmakalıp,dogmatik bir kişiliktir.Aşmak lazım bence bu insanları ve ''bana ne derler?''diyerekten milliyetçilik-yurtseverlik ayrımı yapmayı.


Bu milliyetcilik, yurtseverlik meselsi sadece bize özgü degil. Mesela Italya, Ispanya ve Almanya'da da ayni durum söz konusu. Hatta bu ülkelerde yurtseverim dediginiz zaman bile bazi durumlarda fasist muamelesi ile karsi karsiya kalabiliyorsunuz. Bunda bu ülkelerin fasizm deneyimleri rol oynuyor genelde.

Acikcasi beni milliyetciyim diyen normal bir vatandas rahatsiz etmez ama bunu irkci, fasist birinden duyunca rahatsiz oluyorum ve kendimi bu insanlardan ayirmak icin ben yurtseverim diyorum.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen AlpereN » Çrş Eki 08, 2008 22:19

Ben Milliyetçiyim.Hem vatansever anlamında hemde Türklük anlamında,
Ben Türküm,benim kendi milletime has bir kültürüm,bir dilim,bir tarihim var.Ve bunlar kadar önemli olan birşey daha var Atamın,Ebedi Şefimin bana ve milletime yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklar var.Şimdi ben bunları söylerken şovenist veya ırkçı felanmı oluyorum.Yanlış bir Milliyetçilik anlayışım mı var... :) :roll:
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen MansurSah » Prş Eki 09, 2008 4:02

brd yazdı:Milliyetçi ve yurtsever kelimeleri zaman icerisinde farkli anlamalr kazanmistir. En azindan Avrupa ve Amerika'da. Milliyetciyim dediginizde genelde sovenist oldugunuz, yurtseverim dediginiz zamansa ülkemi seviyorum dediginiz anlasilir...


1- Acaba mesela İngilizce'de, "milliyetçiyim" nasıl denir, "ulusalcıyım" ve "yurtseverim" vs. nasıl denir? Aydınlatırsanız biz de öğreniriz, nasıl olup da farklı manalara geldiğini.

2- "Türkiye Cumhuriyeti`ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. Ne mutlu Türküm diyene!" sözünden itibaren, bu ülkede ve bu dildeki "millet", "milliyet" gibi kavramların ne manaya geldiği açıktır. Bu tanıma karşı çıkıyorsanız eyvallah bunu anlarım. Ama benim katıldığım ve savunduğum bu tanıma göre, "milliyetçi" olmak, nasıl olup da şovenist manaya gelebiliyor vallahi anlamıyorum. Zira ben "milliyetçi" dendiğinde, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Halkı"ndan yana olan, onu seven onu savunan anlıyorum. T.C. bir ulus devlet olarak kurulduğundan ve yine ırktan-dinden vs. bağımsız olarak, bu ülkede yaşayan herkesin eşit vatandaş konumunda olduğundan, bunu savunan insana da ne güzel "ulusalcı" diyebiliyorum.

Bence yurtseverlik daha naif birşeydir. Bir millet tanımı yapılmadan da, ulus devlet haline gelmeden de, ülke nasıl yönetilirse yönetilsin sömürge olsun padişahlık olsun; evini yurdunu yaylanı seviyorsan bu yurtseverliktir ve çok doğal bir histir. İnsanda olmaması arızadır. Oysa kurtuluş savaşı verip, çağın gereklerine göre bir ulus devlet kuran, ümmetçiliği bırakıp cumhuriyetle birlikte millet kavramını benimsemiş bir ülkede de milliyetçi olmak doğaldır.

Başka ülkelerde bu kavramlar başka manaya geliyor diye (ki gelmediğini düşündüğümden İngilizce'sini soruyorum) yada İçimizdeki Türkiyeliler, 2. cumhuriyetçiler, sorosçular cemaatçiler, "millet/milliyet" kelimelerini "ırkçı/şoven" kelimeleriyle bağdaştırıyor diye ben onlara mı uyacağım Allahaşkına? Benim benimsediğim tanım açık: "Türkiye Cumhuriyeti`ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. Ne mutlu Türküm diyene!" Ve bu tanıma göre milliyetçi/ulusalcılıkla sosyalizmin çelişmediği, bana göre ortadadır.
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP

İletigönderen Çetin Taş » Prş Eki 09, 2008 10:22

Mansurşah kardeşim.Öncelikle hislerime tercüman olduğun için teşekkür ederim.

Açıkçası Türkçe kelimelerin İngilizce veya başka dillerde ki karşılıkları her zaman birerbir aynı anlama gelemiyebiliyor ve hatta böyle bir karşılık bulunamayadabiliyor.İngilizcem olduğu için ulusalcı-yurtsever-milliyetçi kelimelerin İngilizce karşılıklarını sana söyleyeyim.

patriot:vatansever-yurtsever manasındadır.
nationalist:milliyetçi-ulusalcı anlamına glmektedir.Sebebi de kelimenin kökünden kaynaklanıyor.Kelime kökü nation yani millet ve tabi aynı zaman da ulus anlamına geliyor.Ama sonuna -al eki alınca national yani milli-ulusal ve yine bu kelime de sonuna -ist eki alınca nationalist yani milliyetçi-ulusalcı anlamına geliyor.Mesele şu ki biz Türkçe'de bile ulusalcı-milliyetçi kelimelerini anlam olarak birbirinden farklı terimler olarak algılar olduk.

Bu arada nationality,milliyet anlamına gelmektedir.

Sonuç olarak Atatürk'ün millet ve milliyetçilik tanımları bu kadar açık ve net iken insanlar neden hala filanca şöyle düşünür diyerekten kendini başka türlü tanımlar?Çünkü aslında onun tercih ettiği kelimeye yüklediği anlam ile Atatürk'ün milliyetçilik tanımı aynıdır.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen rafet » Çrş Eki 15, 2008 7:26

Benim bu konudaki dusuncem milliyetcilikle yurtseverligin ayni oldugu.

Sorun sag-sol catismalarinin yogun oldugu 70-80 doneminden kaynaklaniyor gibi.Solcular catistiklari MHP den, onun
milliyetcilginden kendilerini ayirmak icin yurtseverlik kavramina sarildilar.

Yurtsever kelimesi biraz fazla tarafsiz, duygusuz gibi geliyor.

Milliyetci demek daha dogru, yerinde olur.Millet, milliyet, milliyetcilik kavramlarinin disinda da kalmamis olursunuz.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x