Yaşayan -Musul halkı-, diyor ki;
- 2003’ün işgalcisi şimdi kurtarıcımız mı oldu yani!
Buna kim inanır!
* * *
Musul, evet Türk toprağı, Türkmen yurdu, Misak-ı Millî sınırlarımızın parçası, gönüllerimizin sancısı...
Ve biz evet yıllardır “niye” diye sorup durduk hep;
Niye girmiyoruz Irak’a?
Çünkü PKK’nın inleri vardı orada; Kandil vardı.
“Büyük Kürdistan”ın terörist besleyici kuklaları vardı orada; Barzani, Talabani vardı.
Sınırlarımız tehdit altında, soydaşlarımız çaresiz/cellatlarıyla baş başa bırakılmıştı!
Kandil’de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamak bizim meşru savunma hakkımızdı!
* * *
Şimdi -üstelik de her türlü hakareti sineye çekerek, hem ABD hem Irak tarafından alenen aşağılandığımız, itilip kakıldığımız halde, kendimizi garantör olduğumuz coğrafyada yanaşma statüsüne düşürerek- Irak’ın kuzeyindeki en büyük şehirlerden “Türkmenlerin incisi” Musul’u hedef alan harekâtın ‘bunun için’ parçası olmaya çalışıyorsak amenna!
Washington (Haşimi krizinden itibaren “tanıdığımıza” dair tek bir somut hamlemizin bulunmadığı) Bağdat ittifakının, “DAEŞ’i temizleme” bahanesiyle hazırlandığı operasyonu “fırsat” bilip, oluşacak “kaos”tan kendi “düzen”imizi kurarak çıkacaksak, bu yönde plan-projemiz varsa eyvallah!
Aksi halde...
Bu “operasyon” Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da küresel terörün taşeron örgütlerinden IŞİD/DAEŞ’ten boşalan yerleri küresel terörün taşeron örgütlerinden PKK yahut Kürdistancı türevlerine terk etmek için ise...
Kerkük’ten sonra Musul’u da hem fiilen hem de “yarı resmi” Barzani toprağı haline getirmek ve ABD adına petrol yataklarının bekçiliğini yapacak peşmergeye teslim etmek için ise...
Üç gün sonra dün “çok sert cevap(!)” verdiğimiz yeni çuvalı da başımıza geçireceksek eğer....
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “Büyük Kürdistan”ın parçalarını birleştirecek köprülerin inşasında kullandıracaksak emperyalizme...
Ne dört parmak, ne “one minüts”, ne “Yenikapı ruhu”, ne “Eyyyy bilmem nere” hiçbir şey aklayamaz sizi Türk Milleti’nin gözünde!
Barzani’yle aynı cephede savaşıp sonra da “Büyük Kürdistan” paçavrasını dalgalandırdığı gün “kandırıldık” mı diyeceksiniz yine?
Kandırılmayın diye peşin peşin yazıyoruz işte!
NOT:
Durup dururken celalleniyor, komplo teorilerinden besleniyor değilim. ABD’li “yetkililer(!)” Eylül ayı ortasında Musul Operasyonu’na son şeklini verirken Bağdat ile birlikte Erbil’e de uğramış, kısa süre önce açtıkları kredi ile ekonomik krizden kurtardıkları sözde Kürt yönetimine borçlarını ödeme vaktinin geldiğini hatırlatmıştı da o bakımdan yol yakınken şuraya bir “uyarıcık” bırakayım istedim.
Biri bizimle fena kafa buluyor ruhu
“Millî ordu”ya subay yetiştirecek Millî Savunma Üniversitesi’nin başına, 6 yıl boyunca -17-25 Aralık’tan sonrası da dahil- “millî orduya kumpas”ın medya ayaklarından birinde yazmış tarih profesörünü;
“FETÖ” denilen yapının darbe girişimini araştırmak üzere kurulan Meclis Komisyonu’nun başına da “FETÖ” denilen yapının başta Türk Ordusu olmak üzere akademi, medya ve siyaseti hallaç pamuğu gibi dağıttığı “kumpas”a en ileri desteği vermiş, aileler dahil toplamda binlerce insanın lincine alkış tutmuş milletvekilini getiriyorsan...
Bunun adı olsa olsa “biri bizimle fena kafa buluyor ruhu” olur arkadaş!
Barınamayanlar
Abbas Güçlü yazdı dün:
“Devasa rektörlük binaları, açık kapalı yüzme havuzları olan ama yurdu olmayan o kadar çok kampüs var ki şaşar kalırsınız. Sanki öğrenci olmadan, o kampüslerin bir fonksiyonu varmış gibi...”
Aktardığına göre hâlâ barınma sorununu çözemediği için üniversiteyi bırakıp evine dönmek zorunda kalan öğrenciler varmış.
Bu ülkenin nasıl beyinlerini, nasıl kabiliyetlerini sırf bu yokluk belasına cemaat kılıklı, dernek kılıklı, vakıf kılıklı terör yuvalarına kaptırmak da yetmedi ders alınmasına.
Güçlü’nün dediği gibi “Hemen her yıl yüz binlerce konut üreten bir ülke” nasıl oluyor da yurt sorununu çözemiyor Allah aşkına?
Selcan TAŞÇI, 6 Ekim 2016
selcantasci@gmail.com
News
Site map
SitemapIndex
RSS Feed