26 Ağustos'un Anlamı ve Bugünkü Vaziyet Türkiye'nin Yeniden Kuşatılması -Yeni Emperyalizm- Ve Geçmişin İşbirlikçileri...
Bugün 26 Ağustos. Yani "Büyük Taarruz'un başladığı gündür. "Büyük Taarruz'un "Büyük Zafer" ile sonuçlanması zamanın emperyalizminin, o emperyalizmin önde gelen ve adına "Düvel-i Muazzama" denilen emperyalist devletlerin "Tarihi yenilgisini" anlamaları ve dünya dengelerinin değişmesidir. Mustafa Kemal Paşa, Gazi Paşa, Atatürk'ün "Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali ile ilgili olarak söylediği şu sözler, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin temel Felsefesinin esaslarından birisini de anlatmaktadır.
1-"MAZLUM MİLLETLER"...
İşte o sözler şöyledir: "...Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı, belki daha kısa, belki daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye büyük ve önemli bir çaba harcıyor. Çünkü, savunduğu dava bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu'nun davasıdır. Ve bunu sona erdirinceye kadar Türkiye, kendisi ile birlikte olan Doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiye şimdiye kadar mevcut tarih kitaplarının gereklerini değil, tarihin hakiki gereklerini takip edecektir..." Bu sözler 7 Temmuz 1922 günü söylenmiştir.
2- SARSILAN DÜNYA...
26 Ağustos milletler cemiyetinde tarihsel bir döneminde başlatılacağı gün olacaktır. 30 Ağustos Zaferi'nin dünya dengelerini değiştirmesi ile zamanın emperyalizmi "müstemlekelerini kaybetmeye" başlamıştır. "Mazlum milletler emperyalizme karşı ayaklanmaya ve bağımsızlıklarını elde etmeye girişmişlerdir. Emperyalist devletlerin mazlum milletleri "Siyasi ve iktisadi bir köle" gibi kullanmalarının, kaynaklarını paylaşmalarının" sonu gelmeye başlamıştır.
3- EMPERYALİST ÖFKE...
"26 Ağustos" Büyük Taarruz'un başladığı gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin doğuşuna doğru ve o'nun neticesinde Cumhuriyet'in ilanına ve tarihi Lozan'a da gidişin son adımlarındandır. 26 Ağustos ve 30 Ağustos kutlanırken bu tarihsel anlam o kutlamaların içinde yok ise o zaman demektir ki, "Büyük zafer'in anlamı tam olarak" kavranamamıştır. Emperyalizm dün "Büyük zafere öfkelenmiştir. Onun neticelerine öfkelenmiştir. " Ve emperyalizm hala o öfkenin getirdiği aşağılık kompleksi ile Türkiye üzerinde oyunlar oynamakta ve tarihsel bir öç alma siyasetini takip etmektedir.
4- TÜRKİYE'NİN KUŞATILMASI...
Cumhuriyet'in ilanına gidilirken İzmir İktisat Kongresi Mustafa Kemal Paşa'nın isteği ile toplatılmıştır. O kongrenin toplanmasında görev alanların başında Hamdullah Suphi Bey de vardır. İzmir İktisat Kongresi, iktisadiyatta "Devletlerarası ilişkileri kabul etmiştir" Ama,
1- Müstemlekeciliği, 2- İktisadi teslimiyeti reddetmiştir. Fakat, şimdiki zamanda emperyalist devletlerin yeni temsilcileri Türkiye'nin siyasi ve iktisadi kuşatılması, kaynalarının paylaşımının peşindedirler. İzmir İktisat Kongresi, devletlerarası iktisadi münasebetleri kabul etmiştir. Ama, "Milli tarım", "Milli endüstrinin yüceltilmesi"ni de esas almıştır.
5- MİLLİ NE VARSA...
Şimdi "uyduruk bir globalleşme" Türkiye'yi de sarmalına almaktadır. "Yeni mazlum milletler ortaya çıkarmaktadır" İşte işgal edilen, parçalanan, bütün kaynakları paylaşılan Irak onlardan sadece birisidir. Türkiye üzerindeki siyasetleri ise değişik yollarla ortaya konulmaktadır.Cumhuriyet'in millileştirdiği ne varsa tek tek yabancılaşmaktadır. Ve bu yolda siyasi iktidar tarihsel hatalar yapmaktadır. Özelleştirme adı altında tarihsel hatalar ile devreye sokulan siyaset sonucunda, Limanlar dahil yabancılaşmakta, toprak satışları, yapılmaktadır. Milli tarım, milli endüstri artık son demlerini yaşamaktadır.
6- MİLLİ DEMİRYOLU...
Mesela Brüksel'in son talepleri arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin "Demiryolları"nın bile özelleştirilmesini, yani "satılmasını" talep etmektedir. Cumhuriyet o zamana kadar yapılmış olan demiryollarını da millileştirmiş ve "Demiryolu siyaseti ile" Türkiye'yi demiryolları ile örmüştür. Ancak, bu demiryolları şimdi yetim kalmış bir çocuk gibi boynunu bükmüş, son anlarını beklemektedir. "Tüyü bitmedik yetim hakları ile de yapılmış" bu demiryolları yakında "yabancılaşacaktır" Ve böyle bir ortamda 26 Ağustos günü vardır. Eğer bu yabancılaşmalar varsa, demek ki 26 Ağustos'un anlamı tam olarak kavranılamamıştır.
7- REZİL HARİTALAR...
30 Ağustos Zaferi ile tarihsel yenilgisini alan zamanın emperyalizmi bunu hiç affetmemiştir. Anadolu'yu parçalayamamıştır. Mabadına Türk Ordusu ve milletinin tekmesini yemiş çekip gitmiştir. Ama, "öç alma" peşindedir. Mesela, tetikçi PKK terörünü ortaya çıkarmış ve ardından da, ulus devlet, milli devlet, üniter yapı üzerinde sistemli bir tartışma başlatmıştır. Ve bunu başlatırken, tetikçi terörü ortaya çıkarırken de o eski rezil, kepaze, alçak Sevr haritalarını çizmeye ve dağıtmaya başlamıştır. O rezil harita bir NATO toplantısına kadar indirilmiştir. Ama, oradaki Türk subaylar o haritayı masaya koyanların ağzının payını vermiştir.
8- 20 AĞUSTOS 1922 GÜNÜ...
"Anadolu'yu parçalamak isteyen zamanın emperyalizmine karşı" Büyük Taarruz başlatılmadan önce Mustafa Kemal Paşa 20 Ağustos 1922 günü "Gizlice" Akşehir'e gitmiştir. Orada komutanlarla gizli bir toplantı yapılmıştır. Ve Başkomutan olarak şu emri vermiştir:
"...Taarruz 26 Ağustos'da Afyon'un Güney bölgesinde baskınla başlayacaktır. İkinci ordu iki kolordusunu gece yürüyüşleri ile gizlice Birinci Ordu emrine aktaracak. Suvari Kolordusu'da gece yürüşleri ile Sandıklı'ya giderek piyadelerin düşman cephesini yarmasına müteakip içeri dalarak düşmanı çöktürmeye uğraşacaktır..." (Geniş bilgi ve belgeler için, Bak, Taylan Sorgun: İmparatorluktan Cumhuriyete, Üç Dönemin Galerisi. Kum Saati Yayınları)
9- İŞBİRLİKÇİLER...
Mustafa Kemal Paşa, Gazi Paşa, Atatürk'ün başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'ne karşı çıkan "işbirlikçiler" vardı. Bunlar ABD ya da İngiltere mandaterliği peşindeydirler. İstanbul'daki işbirlikçi Hükümet de İngiliz altınları ile kurduğu bir orduyu Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali orduları üzerine saldırtmış, bu ordularımızı arkadan vurdurmuştu. Onun yanında 16 ayaklandırma ile Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali orduları yine arkadan vurulmuşlardı. Yani hem emperyalist ordular hem de işbirlikçilerin kuvvetleri ile savaşılmıştır.

10- KİMLER VARDI...
"İşbirlikçi İstanbul hükümeti" şöyle teşekkül etmişti.
"1- Adem-i Merkeziyetçi ve İngiliz istihbaratı ile işbirliği içinde olan Prens Sabahattinciler,
2- İttihat ve Terakki'ye karşı kurulmuş olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası (Partisi)
3- 1909 ayaklanmasını çıkartarak Anadolu'da ve İstanbul'da kan döken Derviş Vahdeti uzantıları.
4- Prens Sabahattin ile işbirliği içindeki zamanın "liberalleri"
5- Saray'ın tayin ettiği istediği isimler.
11- ANLAMINI İYİ BİLMEK...
30 Ağustos Zafer'ine giden 26 Ağustos'un ve onun neticesindeki Cumhuriyet'in, Cumhuriyet'in esaslarının, siyasi ve iktisadi esaslarının, Lozan'ın "siyasi ve iktisadi bağımsızlık" ilkesinin esaslarını iyi bilmek gerekmektedir. Bunları bilmeden, bu esaslara bağlı kalmadan 26 Ağustos ve 30 Ağustos üzerinde konuşulamaz. Ama şimdilerde bu "Büyük Zaferi'in anlamı karşısında olan kimileri" de vardır.
12- TARİH VE ZAMAN...
Şimdiki zamanda önemli tarihsel hatalar yapılmaktadır. Devletlerarası siyasi, iktisadi işbirlikleri elbet de olacaktır. Ama, bu işbirlikleri, iktisaden bir iktisadi teslimiyeti getiriyor ise, bunu bin defa düşünmek gerekmektedir.
Milli endüstri yabancılaşıyor, bütün iktisadiyat olması gereken devletlerarası ilişkilerin dışına çıkıp da tam bir iktisadi teslimiyet tarihsel hatalar ile gidiliyor ise bunun anlamını ve sonuçlarını iyi düşünmek, eğer bütün finansal yapı yabancılaşmakta ise bunun nelere mal olacağını iyi hesap etmek gerekmeketedir.
Geçmişte "Kapitülasyonlar döneminde de" Bütün iktisadiyat yabancılaşmış, Anadolu tam bir müstemleke olmuştu. Şimdi, yine yabancıların siyasetleri dahiliyetinde, Anayasa'nın nasıl olması gerektiği hesapları bile yapılmaktadır. Bunları düşünmek gerekmektedir.
Taylan SORGUN
Ortadoğu Gzt.
27 Ağustos: Büyük Taarruzun İkinci Günü
27 Ağustos: Büyük Taarruzun İkinci Günü, Ama Herkes Suskun Fakat Dışarısı Konuşuyor: "Köylüye Destekten Vazgeçin- KKTC 'den Vazgeçin- Montrö Gözden Geçirilsin - Toprak Satışı ve Maadin Nizamnamesi -Lozan'ı Gözden Geçirin Anayasanızı Şöyle Yapın"
26 Ağustos'du, Yani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin doğuşuna, parçalanmak istenilen Anadolu topraklarının kurtarılışına giden yolun, Mustafa Kemal Paşa, Gazi Paşa Atatürk'ün başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin "Büyük Taarruz"un başladığı gün, Peki hiçbir ses, hiçbir açıklama, siyasetten hiçbir ses duyduynuz mu? Varlığını ona borçlu olanlardan, varlığını 26 Ağustos'a borçlu olan TBMM'den bir ses duydunuz mu? Ama, bakın önde gelenler nelerdir?
AB'li Rehn, "KKTC'nin tarihe gömülmesi siyasetine devam etmektedir. Washington'un egemenlik hakkımız olan Montrö anlaşması üzerinde hesaplar yaptığı verilen haberlerdendir. Anayasamızın nasıl yapılması gerektiği artık "dışarılara" kalmıştır.
1- KAÇAK KULELİLİ...
Peki 27 Ağustos günü ne olmuştur? Emperyalist işgalcilerin ordusu bozguna uğramaya başlamıştır. Balmahmut Güneyi'ndeki tayyare alanlarını bozarak tayyarelerini Uşak'a doğru kaçırmıştır. Ama, orada da Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Ordusu'nun baskısını yaşayacaktır. İkinci Tümen'imiz Akçasar'a varmış, Küçükköy'e kadar olan demiryolu üzerinde emperyalist ordu ile savaşa başlamıştır. Bakınız o gün ne olmuştur?
Kuleli Askeri Lisesi'nden kaçarak Türk Ordusu saflarında da yer alan Bayramiçli Lütfü Osman şehit olmuştur. Teğmen Süreyya ağır şekilde yaralanmıştır. Bunlar ve ötekiler Kuleli Askeri Lisesi'nden kaçarak Ankara'ya gelmiş ve cepheye yetiştirilmişlerdir.
2- KÖYLÜLERİMİZ VE AB...
Şimdi dikkat: 26 Ağustos'da taarruza başlayan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Orduları içinde yer alan Türk köylüleri çocukları, şehirlerimizin genç çocukları şehit düşmeye başlamışlardı. Köylü çocukları subaylar ve Mehmetçikler vuruşuyorlardı.
Şimdi bir habere bakalım: Avrupa Birliği'nin talebi ile Hükümet'in tarıma desteğe son vereceği haberi dikkat çekmektedir. Yani Türk Milli Tarım'ının çökmesine bir adım daha tarihsel hata ile böylece atılmış olacaktır. Verilen habere göre, 2011 yılından itibaren de destek alımları yapılmayacak, gübreye ve ilaca destek verilmeyecektir.
3- "İTHAL EDİVERİN"...
26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz Cumhuriyet'e giden yolun adımlarındandır. Cumhuriyet Milli Tarım, Milli Endüstri esasına da İzmir İktisat Kongresi ile getirmişti. Ama "Şimdilerde" ne olmaktadır? Türk köylüsü tarihsel hatalar ile "perişanlığa" itilirken, yabancı tarım ürünleri ithalatı ile yabancı tarım ürünü istilası başlamıştır. Böylece Türk köylüsünün çiftçisinin milyar Dolarlık kaynakları yabancı tarım dünyasına aktarılmış olmaktadır. Ve Büyük Taarruz'da şehit olan Türk çocukları, köylü çocukları, şehirli çocuklar önlerinde burada saygı ile eğiliyorum. Vatan topraklarında yatmaktadırlar.

4- VE YILDIRIM KEMAL...
27 Ağustos günü Büyük Taarruz'un ikinci gününde bakın başka ne olmuştur? İzmir'li genç teğmen Yıldırım Kemal hastadır. Ateşler içindedir. Kabına sığmaz bir gençtir. Birden hastahaneden kaçıp gelmiş, Suvari Kolordusu Komutanı Altay Paşa'nın önünde hazırola geçmiştir. Ve şöyle demiştir: "...Taarruz haberini alır almaz hastahaneden çıktım ve geldim.Emrinizdeyim. Vazife veriniz..."
Paşa şöyle demiştir: "...Eski vazifenize devam ediniz..." Yıldırım Kemal şu istekte bulunmuştur: "...Kılıcımı sallayarak İzmir'e önde girmek isterim. Beni en ilerdeki alaya göndermenizi istiyorum..."
5- İKİ SAAT SONRA...
Yıldırım Kemal'in istediği olmuş, Aradan iki saat geçmiştir ki, Altay Paşa'ya Yıldırım Kemal'in şehitlik haberi gelmiştir. Ve Küçükköy İstasyonunda emperyalist ordularla savaşan Yıldırım Kemal, Vatan topraklarına verilmiştir. Ve o istasyonun adı da Yıldırım Kemal İstasyonu olmuştur. Şimdiki Yıldırım Kemal ismi oradan gelmektedir. İkinci Alay'dan İstanbul'lu Selahaddin, Beşinci Alay'dan Kırıklareli'li asteğmen Mehmet Azmi de o gün Mehmetçiklerle beraber şehit olmuşlardır. Ve Büyük Taarruz baskını devam etmektedir. (Geniş bilgi ve belgeler için bak Taylan Sorgun: İmparatorluktan Cumhuriyete. Kum Saati Yayınları)
6- BU NE SESSİZLİK...
Türkiye Cumhuriyet'i Devleti'nin kuruluş günlerine doğru gidişin önemli tarihsel dönemeci 26 Ağustos, Büyük Taaruz Günü için hiç ses yoktur. Geçmişte savaştığımız Batı Avrupa emperyalist devletlerinin önemli bir kısmı şimdi Avrupa Birliği içindedirler. Geçmişte bunlara Düvel-i Muazzama denilmişti. Ama, işte o Düvel-i Muazzama Milli Mücadele ve Anadolu İhtilalinde tarihsel yenilgisini almıştır. Anadolu'yu parçalayamamışlardır. Yenilmiş ve gitmişlerdir.
7- AMA, ONLAR KONUŞUYOR...
26 Ağustos'ta sessizlik vardır. Ama, Avrupa Birliği, Brüksel konuşmaktadır. Anayasanızı şöyle yapın demektedirler. KKTC'den artık vazgeçin demektedirler. Türk çiftçisine, Türk köylüsüne tarımsal destek vermeyin demektedirler. Teröre siyasi çözüm bulun demektedirler. Çünkü, emperyalizmin tetikçisi terörü siyasi ve lojistik olarak desteklemişlerdir. Yeni bir vakıflar Kanunu istemişlerdir. O kanun tarihsel hatalar ile çıkarılmıştır. Yeni Vakıflar Kanunu Lozan'da reddedilen "Kapitülasyon" esaslarını da taşımaktadır.
8- "KILIÇTAN GEÇİRİLDİLER"...
27 Ağustos günü ne olmuştur?İkinci Tümenimiz, Akçasar'a yürüyordu. Düşman Balmahmut istikametinde çekilmek isterken Suvari Kolordusu yollarını kesmiştir. Düşman çekilirken bütün köyleri yakmıştır. Taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmamıştır. Ama, Suvari kolordusu birlikleri yetişmiştir. Suvari Kolordusu Komutanı Altay Paşa'ya şu haber gelmiştir: "...Balmahmut istikametinde çekilen düşman dağıtılmış ve kılıçtan geçirilmiştir..." Tabiii yeni şehitlerimiz de olmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın verdiği taarruz emrine göre "düşman cephesi artık yarılmıştır."
9- ŞİMDİKİ ZAMAN...
26 Ağustos neden sessizce karşılanmıştır? Bu ne sessizliktir? Ebedi dostluklar da yoktur, ebedi düşmanlıklar da, ama, bu tarihsel gün acaba "...Aman AB'li devletler alınırlar..." düşüncesi ile mi sessiz karşılanmıştır. E ama zaten tarih kitaplarından Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali geniş bilgileri çıkarılmaya başlanmadı mı? Şimdi Türkiye "Üreten Türkiye olmaktan" çıkarılıp tarihsel hatalar ile neredeyse "tam tüketen bir toplum" haline dönüştürülmektedir.
10- VE MAADİN NİZAMNAMESİ...
26 Ağustos günü Büyük Taarruz başlatılmıştı. 27 Ağustos'da devam etmiş Vatan topraklarının kurtarılması savaşı sürmüştür. Ama bakınız ne olmuştur? Bir süre önce yine tarihsel hatalar ile "Yabancılara toprak satışlarının önü açılmıştır" peki bu geçmişte olmuş mudur? olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Batı Avrupa Devletleri'nin isteği ile Kapitülasyon kanunları dahilinde yer alan Maadin Nizamnamesi çıkarılmış ve yabancılara toprak satışının önü açılmıştır. Lozan'da bu da ortadan kaldırılmıştır. Ama işte yeni tarihsel hatalı kanunla geri dönmüştür.
11-BİZİM TARİHİMİZ...
Hiçbir Avrupa ülkesinde, devletinde bizim tarihimize benzer tarih yoktur. Bizim Ordumuz gibi "Kurucu Güç" olan orduları da yoktur. Yedi düvel üzerimize çullanmıştı.
Anadolu'yu müstemleke haline getirmişler sonra da paçalamak istemişlerdi. Ama, tarihsel yenilgilerini de almışlardır. Peki 26 Ağustos Büyük Taarruz'un başladığı gün bu ne sessizliktir? Ama dışarısı konuşmaktadır. "Tarıma destek olmasın. Montröyü gözden geçirin, Lozan'ın gözden geçirilmesi gerekmektedir. KKTC'den vazgeçin.
Yani KKTC Türklerinden ve Akdeniz'deki menfaatlerinizden vazgeçin. Üretmeyin ithal edin. Bankalarınızı yabancılaştırın. Limanlarınızı özelleştirin. Yani yabancılara satılmasının önünü açın. Sonrası mı?
Taylan SORGUN
Ortadoğu Gzt.
ABD'nin Akdeniz ve Karadeniz'e ilgisi kuruluşundan hemen sonra başlamıştır.
9 Kasım 1862 yılı Osmanlı-ABD anlaşması...