Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

Genel & Güncel Konular

Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

İletigönderen tuba » Cum Ağu 01, 2008 12:49

Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan, 1915 olayları konusunda çalışması amacıyla kurulması düşünülen Türk-Ermeni ortak komisyonuyla ilgili olarak, sözde soykırımı iddialarından geri adım atmayacaklarını söyledi. Nalbantyan, maça davet ettiği Abdullah Gül’ün Erivan’a gelmesi durumunda sorunların karşılıklı olarak ele alınabileceğini söyledi.

Ermenistan’ın tavrında değişiklik yok
AKP hükümeti ile Ermenistan arasında gerçekleşen gizli görüşmelere rağmen Erivan yönetiminin tavrında bir değişiklik olmadı.Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan, 1915 olayları konusunda “inkar politikasını cesaretlendirecek hiçbir adım atmayacaklarını” söyledi. Nalbantyan, düzenlediği basın toplantısında, Erivan’ın ortak komisyona katılmasını kabul ettiği yönündeki haberlere ilişkin sorular üzerine, “Bir kez daha dile getirmek ve vurgulamak isterim ki, Ermenistan yönetimi (1915 olaylarıyla ilgili) inkar politikasını güçlendireceği izlenimi veren hiçbir adım atmayacaktır” diye konuştu. Türkiye ile ilişkileri normalleştirmekten yana olduklarını söyleyen Nalbantyan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 6 Eylülde iki ülke milli futbol takımlarının karşılaşmasını izleme davetini kabul ederek Erivan’a geleceğini umduklarını kaydetti. Nalbantyan, Gül’ün Erivan’a gelmesi durumunda sorunların karşılıklı olarak ele alınabileceğini de söyledi. Merkezi Erivan’da bulunan Mediamax ajansının haberine göre, Gül’ün davet edilmesiyle Ermeni tarafının bir girişimde bulunduğunu ifade eden Nalbantyan, “Bu girişim uluslararası toplumda da olumlu değerlendirildi. Şimdi top Türk tarafında” dedi.


Resim
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Re: Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

İletigönderen Türk-Kan » Cum Ağu 01, 2008 13:32

Nalbantyan yazdı:Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

Haksiz olduklarini bile bile "davalarinin" arkasinda duruyorlar ya, "Helal olsun" diyesim geliyor!

Biz ise bu soytarilarin yalanlarini dünyanin gözüne sokan tarihcimizi görevden aliyoruz.

Ben simdi kime küfredeyim Tuba? :)
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

İletigönderen Kadir Kavri » Cum Ağu 01, 2008 13:41

Türk-Kan yazdı:
Nalbantyan yazdı:Nalbantyan: Asla geri adım atmayız!..

Haksiz olduklarini bile bile "davalarinin" arkasinda duruyorlar ya, "Helal olsun" diyesim geliyor!

Biz ise bu soytarilarin yalanlarini dünyanin gözüne sokan tarihcimizi görevden aliyoruz.

Ben simdi kime küfredeyim Tuba? :)


Ermenistan bu davaya inanmış bu dava uğruna her şey yaparlar,biz ise Ermeni soykırımı yalan olduğunu kanıtlayan Tarihicimizi görevden alıyoruz?bu ahmalık değilde nedir???
Kullanıcı küçük betizi
Kadir Kavri
Üye
Üye
 
İletiler: 41
Kayıt: Pzt Mar 31, 2008 20:09

İletigönderen tuba » Cum Ağu 01, 2008 13:54

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı vekili Reynolds, Türk ve Ermeni arşivcilerini Amerikan arşivlerine davet etme planlarıyla ilgili aynen şöyle diyor:

“Bunu yaparken amacımız, bu korkunç eylemleri Osmanlılar’ın mı yaptığını tartışmaya açmak değil. Sadece bu olayların gerçek olduğunu destekleyen belgelerin korunmasına yardım etmek”.


Üstüne de Nalbantyan'ın sözlerini ve Halaçoğlu'nun görevden alınmasını ekleyelim....eee bize de Cumhurbaşkanımıza iyi maç seyirleri dilemek düşer...

Türk-Kan, küfür edilecek çok adam var...nefesimiz yetmeyecek ama olsun yettiği yere kadar... :D :D
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen rafet » Cum Ağu 01, 2008 14:09

Ortada ahmaklik falan yok.
Bilincli ihanetler soz konusu.
Onleri de acildi ki artik:

Yola devam....
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen Ram » Cum Ağu 01, 2008 15:45

Sormak lâzım muhtereme, acaba "nalbant ne demek¿?" diye... Şimdi senin büyük deden mezarından kalksaydı, eminim nalbantı sana çakardı.

Hadi yine tarafgir medyalamanın tabiriyle paranoyaklık yapalım:

Kıbrıs gitti gidiyor.
Ermeni yalanları büyük bir hızla kabûl görmeye başladı.
Ülkemizdeki tüm kaleler, 'siyaset çerçevesi içinde' zaptedilmiş durumdadır.

Fakat ne biliyor musunuz; biz Anadolu'dan geldik.

Asırlardır kir-pas tutmuş tüfek yağlayan
Nasır tutmuş elleriyle kürek sallayan
Atatürk'ün mirasına yürek bağlayan

Anadolu'dan geldik

Düşmanın nefesin' kestik
Ordular ileri dedik
Lâzım oldu şehit verdik
Ulus olduk, birlik ettik

Anadolu'dan geldik
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

ermenistan yoluna devam ediyor da biz ne yapıyoruz ?

İletigönderen borabey » Çrş Ağu 06, 2008 13:37

Değerli Tuba,

Türkiye, kardeş Ülke Azerbaycan ve Kafkaslar için yaşamsal önemi haiz Ermenistan meselesi ile ilgili yazınızı gecikmeli de olsa okudum.
Ortak duygu ve düşüncelere aynen katılmakla beraber, şu soruyu da sormadan geçemiyeceğim.
Bir avuç Ermeni nasıl oluyor da ayakta duruyor?...
Bunun birçok yanıtı olabilir
Bence tek yanıt var..
Kendi meseleleri ile ilgili konularda DİK ve TAVİZSİZ DURUYORLAR...
Aşağıda paylaşacağım
"Ermenistan’ın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi"nde yazılı hususlardan taviz vermeksizin kendi hedeflerine (daha doğrusu ham hayallerine) ulaşmak için herşeyi yapıyorlar..
Biz ne yapıyoruz...
Yazınızda da belirttiğiniz gibi
ADAMLAR,
ASLA GERİ ADIM ATMAYIZ DERKEN..

CUMHURBAŞKANINIMIZI
ERMENİSTAN'A GÖNDERİP
TOPA İLK VURUŞU YAPTIRIYORUZ..
NEYİN KARŞILIĞINDA..

TÜRK'ÜN ONURLU DURUŞUNU YERLE BİR ETMENİN
KARŞILIĞINDA...

DEĞER Mİ ?

***************************************
Ermenistan’ın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi ve Dış Politika Yansımaları

Zaur Şiriyev


Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, 7 Şubat 2007’de Ermenistan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesini onayladı.

Ermenistan’ın yürürlükteki Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, ülkenin dış politikasının genel prensiplerini açıklayan ve komşularıyla ilişkileri ve izleyeceği strateji hakkında ipuçları veren önemli bir siyaset belgesidir. Konuya sistem yaklaşımı açısından bakıldığında, Strateji Belgesinde, ülkenin birçok meselesi irdelenerek, sorunların çözümü için kullanılacak stratejiler belirtilmiştir. Söz konusu stratejide yapılan tespitlerin incelenmesi, Ermenistan dış politikasını daha iyi analiz edilmesi ve ülkeye yönelik olarak izlenecek politikaların belirlenmesi açısından önem arz etmektedir.

Strateji Belgesi, yedi ana bölüm olmakla birlikte birçok alt bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Strateji Belgesinin Ermenistan ulusal güvenlik stratejisinin ana kaynağı olduğu şu sözlerle ifade edilmektedir:

“Ermenistan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, devlet siyasetinin temel prensiplerini sistematik olarak sunan, birey, toplum ve devletin güvenliği, kimliğin korunması ve Ermenilerin yüksek şekilde gelişimini konu alan devlet düzeyindeki siyaset belgesidir. Ermenistan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi ülkenin her alanındaki aktivitelerini tek devlet siyaseti ile düzenli olarak planlamayı amaçlamaktadır.”

İkinci bölümde, Ermenistan’ın Ulusal Güvenlik Prensipleri başlığı altında ana prensipler açıklanmıştır:

Ermenistan Ulusal Güvenliği’ne Büyük Tehditler:

Bu tehditler; Ermenistan Cumhuriyetinin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atan, ülke sakinleri ve tüm Ermenilerin yaşamına, manevi ve kültürel değerlerine zarar veren, Ermenistan Cumhuriyeti'nin ve Ermeni Devlet Sistemi için önemli olan serbest piyasa ve demokratik sistemin gelişimini tehlikeye atan unsurlar olarak tanımlanmaktadır.

Strateji Belgesinde Ermenistan Ulusal Güvenliği'nin temel garantörü olarak, “devlet, toplum ve bireyin güvenliğini sağlayan, temel hak ve özgürlükler gibi demokratik değerleri koruyan ve Ermenistan’daki tüm etnik gruplar arasında uyumlu gelişimi sağlayan devlet mekanizması” gösterilmektedir. Ulusal Güvenlik Stratejisi, “Ermenistan’ın anayasal demokratik sistemini, sivil toplumu, Ermenistan sakinlerini ve Ermeni halkının kimliğini ve gelişimini riske atabilecek tehditlerin tespiti, önlenmesi ve nötrleştirilmesini konu alan” sistematik bir strateji olarak ifade edilmektedir.

Ulusal Güvenlik tanımı yapıldıktan sonra, üçüncü bölümde “Ulusal Çıkarlar, Hedefler ve Ermenistan Cumhuriyetinin Vazifeleri” başlığı altında, ülkenin gelişimi ve halkın refahının sağlanması, ifade özgürlüğü, insan haklarına saygı, daimi ekonomik istikrar ve nüfus artışının sağlanması gibi çeşitli konulara ülkenin hedefleri arasında yer verilmiştir. Bu hedeflere ulaşmak için stratejik yapılanmanın önemine dikkat çekilmektedir.

Dördüncü bölüm, “Uluslararası Alanda Ermenistan’ın Demokratik Gelişimi” adını taşımaktadır. Ermenistan’ın gelişimi ve kendi güvenliğini sağlaması bölgesel ve uluslararası boyutlarıyla değerlendirilmekte ve Ermenistan güvenliğinin uluslararası güvenliğe etkileri irdelenmektedir. Bunun dışında Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ortaya çıkan kaotik durum ve bunun Ermenistan’ın güvenliğine etkileri anlatılmaktadır.

Beşinci Bölüm, “Ermenistan’ın Güvenliğine Tehditler ve Meydan Okumalar” adını taşımaktadır. Bu bölümde, simetrik ve asimetrik doğrultuda ülkenin gelişimine etkide bulunan iç ve dış ilişkilerdeki tehdit algılamaları açıklanmaktadır.

Simetrik Dış Tehditler: Cumhuriyetin nüfusunun fiziksel varlığına karşı olan tehditler; ülkenin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tecavüz; Karabağ sorununun Azerbaycan tarafından askeri yollarla çözüme çalışılması, ülke içinde sivil savaşın patlak vermesi veya komşularda baş gösterecek ve ülkeye yayılabilecek askeri operasyonlar, askeri-siyasi koalisyonların bozulması veya koalisyonlardan çekilme; düşman koalisyonların kurulması veya güçlenmesi; Ermenistan ekonomisine zarar vermek isteyen yabancı tehditler; diğer ülkelerin istihbarat servislerinin bölücü operasyonları; Ermenistan'ın siyasi, ekonomik, kültürel, iletişimsel izolasyonu, Ermenistan’la ilgili uluslararası alanda negatif düşüncenin oluşmasına sebep olan ve uluslararası itibarına zarar veren dezenformasyonları kapsamaktadır.

Asimetrik Dış Tehditler: Gönüllü askeri kuvvetlerin Ermenistan'a karşı kullanılması, Ermeni Diasporasının ulusal ve kültürel kimliğinin zayıflaması, uluslararası terörizmin genişlemesi ve ülkeye nüfuz etmesi, narkotik ve kitle imha silahlarının yayılması ve ticareti, kara para akımı ve terörizmin finanse edilmesi, bulaşıcı ve salgın hastalıkların yayılması, doğal ve teknogenik felaketleri kapsamaktadır. Aynı zamanda, simetrik ve asimetrik düzeyde iç tehditlerde stratejide açıklanmıştır.

Altıncı bölümde, Ermenistan’ın iç ve dış güvenlik stratejileri belirtilmiştir. Ermenistan'ın Dış Güvenlik Stratejisi, Ermenistan’ın bölgesel işbirliğinde uygun çevre edinmesi, işlek güvenlik sisteminin yaratılması, karşılıklı menfaat sağlayacak iyi komşuluk ilişkileri kurmayı amaçlamaktadır. Ermenistan'ın Dış Güvenlik Stratejisinde takip edeceği ana vazifeler aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:

Savunma: Ermenistan'ın dış askeri tehditlerden korunması, ülke nüfusunun ve egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve sınırların dokunulmazlığının sağlanması; uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunacak girişimlere katılınması; yasadışı narkotik ve kitle imha silahlarının satışının önlenmesi, “Dağlık Karabağ Cumhuriyetinin” bağımsızlığının ve güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.


Siyasal: Uluslararası güvenlik sistemlerine uyum sağlamak; diyalog sürecini ve bölgesel işbirliğini genişleterek Ermenistan'ın uluslararası nüfuzunu artırmak; Dağlık Karabağ sorununun adaletli ve barışçıl çözümüne erişmek; Dağlık Karabağ'ın self-determinasyon hakkının kullanılması ve bunun uluslararası toplum tarafından kabullenilmesini sağlamak; dilsel ve kültürel açıdan yabancılaşmanın ve diasporanın ulusal kimliğinin zayıflamasının önlenmesi öngörülmektedir.

Ekonomik: Ermenistan'ın ekonomik gelişimini sağlamak; dış rekabet kabiliyetini artırmak ve uluslararası platformda başarılı olmasını temin etmek hedeflenmektedir.

Enformasyon: Ermenistan hakkındaki enformasyonun, ülkenin uluslararası toplumla bütünleşmesini sağlayacak şekilde belirlenmesi; Ermenistan'a karşı yöneltilen dezenformasyon ve propaganda faaliyetleri karşısında da gerekli önlemlerin alınması hedeflenmektedir.

Ermenistan’ın Dış Güvenlik Stratejisinde bölgesel düzeyde, komşu ülkelerle ilişkiler ve Ermenistan’ın ilişkilerdeki tutumu konuları dikkat çekmektedir. Türkiye ve Azerbaycan’la ilgili bölümler özellikle önemlidir. Strateji Belgesinin bu bölümünde, İran’la olan ilişkilerin gelişimine dikkat çekilmiş, Gürcistan, Ermenistan’ın izolasyonunu kıran bir dost ülke olarak tanımlanmış, ama aynı zamanda Gürcistan’da Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu Cavahetya bölgesinde baş göstermesi muhtemel olayların ülke içinde Ermeni karşıtı atmosfer doğurabileceği konusunda rahatsızlık dile getirilmiştir.

Türkiye’yle İlişkiler: Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerde sorunlar doğrudan doğruya bölgesel güvenliğe etkide bulunan bir niteliktedir. Strateji Belgesinde, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde belirleyici olan sorunlar aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir:

a) Türkiye, Dağlık Karabağ Sorununu, müttefiki Azerbaycan’ın lehine çözme çabası içindedir. Avrupa Birliği'ne üyelik aşamasında olan Türkiye, devasa askeri, siyasi ve diplomatik gücüyle Azerbaycan'a yardımda bulunmaktadır ki, bu Avrupa Komşuluk Politikasının katılımcısı olan Ermenistan'ın ablukaya alınmasına sebep olmaktadır.

b) Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere karşı yapılan “soykırım” diğer belirleyici bir sorundur. Batılı Ermeniler bu meseleyle ilgili adaletin yerini bulmasını istemekteler. Bu, güvenlik algılayışıdır çünkü uluslararası toplum bunu kabul ettiği zaman ikinci vakanın yaşanmaması garantilenecektir. Bu meselenin çözümü aynı zamanda Türkiye-Avrupa Birliği arasında bu meseleyle ilgili baş gösteren sorunlara çözüm olacaktır.

Bu görüşler dile getirildikten sonra, Ermenistan’ın hiçbir koşul ileri sürmeden diyaloga başlamaya hazır olduğu belirtilmektedir.

Azerbaycan’la İlişkiler: Dağlık Karabağ, Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin bugününü ve geleceğini belirleyen başlıca sorundur. Her iki ülke çeşitli uluslararası örgütlerin katılımcılarıdır ve bölgesel işbirliği ihtiyacı hissetmektedir. Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'la ilgili pozisyonuna destek olan “gerçeklerden” bahsedilmektedir ki, bunlar yıllardan beri Ermenilerin ileri sürdüğü, uluslararası hukuk bakımından geçerliliği olmayan olgulardır.

Strateji Belgesi, Ermenistan’ın Karabağ sorununun çözümünde temel aldığı üç ilkeden bahsetmektedir:

1. Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'ın egemenliği altından çıkarılması; kuşatılmış bölge olan Dağlık Karabağ'ın varlığının Azerbaycan’dan ayrı tutulması; Dağlık Karabağ'ın sınırlarının çizilmesi;

2. Dağlık Karabağ'ın gelişen dünyadaki bütünleşme girişimlerine katılımının uluslararası toplum tarafından garanti edilmesi;

3. Uluslararası toplumun, savaşın yeniden başlamayacağına ve Karabağ nüfusunun güvenliğinin sağlanacağına garantör olması

Strateji Belgesinde, Azerbaycan’ın Ermenistan’ı bölgesel işbirliği olanaklarından ayrı tutması, onun güvenliğine tehdit ve bölgedeki konumuna zarar veren bir siyasi istek göstergesi olarak yorumlanmaktadır.

Bu bölümün sonunda, sorunların çözüm aracı olarak, iki halk arasında ilişkilerin onarılması ve Ermenistan’ın bölgesel işbirliğine davet edilmesi gösterilmektedir.

Bunun dışında, Strateji Belgesinde uluslararası örgütler ve büyük devletlerle ilişkiler değerlendirilmiştir. Altıncı bölümün 3. başlığı “Ermenistan Savunmasındaki Reform Stratejisi”nde askeri birliklerin durumu ve öngörülen reform paketinden bahsedilmektedir. 4. başlık olan “Pan-Ermenistan Bütünleşme Stratejisi”nde, Ermenistan dış politikasında destekleyici ana unsurlardan olan Ermeni Diasporası ve onun bulunduğu ülkelerde etkinliği konusunda değinilerde bulunulmaktadır.

Yedinci başlık, “Ulusal Güvenlik Stratejisinin Öncelikleri” başlığı altında, stratejide bahsi geçen konular üzerine daha yapıcı değişiklikler yapması beklenen öğeler alt başlıklarda belirtilmektedir. Bunlar sırasıyla; Savunma, Siyasal-Yasal, Kurumsal, Sosyal ve Ekonomik ve Enformasyon başlıklarıdır. Stratejinin sonuç kısmında son söz yerine aşağıdaki ifadeler kullanılmaktadır:

“Her şeyden önce Ermenistan Cumhuriyetinin ulusal güvenliği, Ermenistan'ın yegane güç kaynağı ve taşıyıcı olan halkının bütün alanlarda hak ve özgürlüklerini ve Ermenistan'ın ulusal çıkarlarını, stratejide belirtilen amaç ve öncelikler kapsamında korumayı hedeflemektedir.”

Yukarıda incelenen Ermenistan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, Ermenistan dış politikasının ana hatlarını çizmekte ve ileriye dönük stratejik çerçeve oluşturması açısından önem arz etmektedir. Ermenistan’ın bağımsızlığını kazandıktan bu yana geçen sürede, bölgesel ve uluslararası düzeyde ‘istikrarsız’ bir dış politik çizgi izlediği görülmektedir. Ermenistan tarafından dış politikasının bölgesel ve küresel aktörlerle uyumlu nitelikte olduğu, bir başka deyişle balans politikası üzerine kurulu olduğu iddiası savunulmaktadır. Ermenistan’ın resmi söyleminde, bölgedeki entegrasyon ve işbirliği olanaklarından izole edilmiş olmasına karşın yıllardan beri bölgede ‘istikrar’ abidesi olarak durduğu vurgulanmaktadır. Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde, ülkenin güvenlik boyutu da dahil olmak üzere komşularıyla ve uluslararası örgütlerle işbirliği konusundaki görüşler dile getirilmektedir. Belgede gösterilen strateji, ilk bakışta, demokrasiye saygıya vurgu yapan, insan hakları ihlallerinden uzak, barış yanlısı bir resim çizmesine karşın, pratikte bugüne kadar uygulanan stratejinin bu hedeflerle uyumlu olmadığı göz önüne alınırsa, bu hedeflerin kağıt üzerinde kalmaktan öte bir işlevi olmayacağı düşünülebilir. Strateji Belgesine, sürdürülen dış politikanın bir belgesi olarak bakılabilir. Ermenistan’ın toprak iddiasını Strateji Belgesinde yinelememesi, uygun stratejinin buna izin vermemesinden, daha doğrusu ülke hakkındaki uluslararası kamuoyundaki imaja zarar verebileceği endişesinden kaynaklanmaktadır ve bu türlü stratejilerde genelde ikili ilişkileri bozacak ve ülkenin uluslararası itibarına zarar verecek ifadelerden özellikle kaçınılır. Bu yüzden, bu tür strateji belgelerinde irredentist dış politika anlayışına yer verilmemesi ya da vurgu yapılmaması gerçek uygulamanın bu yönde olmayacağı anlamına gelmemelidir.

Sonuç olarak, Ermenistan, bir yandan Dağlık Karabağ sorunu ve Ermeni Soykırım iddialarının kendi lehine sonuçlanmasını istemekte, diğer yandan da Azerbaycan ve Türkiye’yi üstü kapalı bir şekilde kendisinin bölgesel projelere dahil edilmesinin bölge açısından gerekliliğine inandırmaya çalışmaktadır. Strateji Belgesinde çelişen ifadeler kullanılmıştır. Bir yandan Ermenistan’ın barışçıl bir pozisyonda olduğu iddia edilir ve uluslararası hukuka saygıdan bahsedilirken, diğer yandan da “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti” gibi, uluslararası hukukun tanımadığı, Azerbaycan topraklarının işgali sonrasında ortaya çıkan ve uluslararası alanda tanınmayan ayrılıkçı siyasal entitileri kabul ettirme çabasından vazgeçilmemektedir.


Not: Strateji Belgesi olarak esas alınan metin, Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyan’ın Aralık 2006’da Harvard’daki konuşması sırasında delegelere sunulan metindir. Bu belgeye;
(http://www.harvardrgp.org/static/files/ ... 5_2007.pdf) adresinden ulaşılabilir.



Zaur Şiriyev
USAK Kafkasya Masası Uzmanı
3 Nisan 2007
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

Türkiye Cumhuriyeti MGSB nden alıntılar

İletigönderen borabey » Çrş Ağu 06, 2008 13:47

Bizde gizli olan MGSB den medyada açıklandığı şekilde özet sunumu...
Ermenistanla ilgili bölüm(cüğ)e dikkat...





Milli Güvenlik Siyaset Belgesi

Cumhuriyet, kamuoyuna çok az bir bölümü yansıyan Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin (MGSB) tümüne ulaştı. 3 temel bölümden oluşan belgede, Türkiyenin bir bölge ülkesi olarak etrafında bir güvenlik çemberi oluşturması gerektiği vurgulanırken, iç tehdit unsurları olarak irtica ve bölücülüğün aynı önemde sorun olduğuna dikkat çekildi. Belgede, Kıbrıstan asker çekilemeyeceği, Yunanistanın Egede karasularını 6 milin üstüne çıkarmasının savaş nedeni olacağı, ABD ile ilişkilerin ABnin seçeneği olmayacağı ilkeleri ayrıntılarıyla işlendi. Belgede, Türkiyenin yapısı, tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek dil biçiminde yer alıyor.

Cumhuriyetin tümünü ele geçirdiği MGSBde çevre ülkelerle ciddi sorunlar çıkması halinde bunun çözüm yollarına ilişkin net ifadeler de yer aldı. Türkiyenin bu ülkelerle bugünkü ilişkilerini zedelememek için bu bölümleri aktarmayacağız.

MGSBnin birinci bölümü genel esasları içeriyor. Burada, belgenin temel hedefinin Türkiyenin güvenlik siyasetini belirlemek olduğu vurgulanıyor. Belgenin kapsamının, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli güvenliğini sağlamak, bu yolda atılması gereken adımları öngörmek, iç ve dış güvenlik siyasetinin esaslarını saptamak olduğu belirtiliyor. MGSBnin hukuksal dayanağı olarak da anayasanın 118. maddesi ve 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yasası gösterildi.

MGSBnin birinci bölümünde önümüzdeki dönemde Türkiyeye yönelik güvenlik konuları aktarıldıktan sonra, AB sürecinin Türkiyenin temel iç-dış güvenlik sorunlarını arttırabileceği ve azaltabileceği belirtiliyor.

İç güvenlik: Üniter

yapı ve laiklik

MGSBnin iç-dış güvenlikle ilgili bölümünde Türkiyenin temel siyasetinin Atatürk ün Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesine oturtulduğu belirtiliyor. Bunun yanında temel hedefin, Türkiyenin Atatürkün gösterdiği şekilde çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırılması olduğu vurgulanıyor.

Belgede iç güvenlikle ilgili şu noktaların altı çiziliyor:

* Türkiyenin üniter yapısını, demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerini korumak ve geliştirmek gereklidir. Türkiyenin bütünlüğünü korumanın temel yolu Atatürk milliyetçiliğidir.

* Türkiyenin güçlü bir ülke olmasının yolu yukarıdaki ilkelerin yanı sıra aynı zamanda, refahı arttırmak, bunu dengeli biçimde toplumun her kesimine yaymaktan geçmektedir.

* Türkiyenin güvenliğini tehdit eden temel unsurlar, irtica, bölücülük ve aşırı sol akımlardır. Türkiye bunlarla mücadele ederken temel evrensel değerlerden de vazgeçmemelidir.

* Türkiyenin temel kuruluş ilkeleriyle hedefleri örtüşen sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler önem taşımaktadır.

* Türkiyenin bütünlüğünü etkileyecek temel tehdit oluşturan örgütlerin ve ideolojilerin toplum içinde taban kazanmalarını önleyecek bir sosyal çalışma yapmak gereklidir. Bu alanda istismarcı misyonerlik faaliyetlerine izin verilmemelidir.

* Türkiyede Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim-öğretim kurumlarında okutulamaz. Bu temel bir ilkedir.

* Basın özgürlüğü anayasada ifadesini bulmuştur. Bunu kesinlikle korumak gereklidir.

* Lozan Antlaşması Türkiyenin pek çok konudaki temel dayanağıdır. Azınlıklar konusunda Lozan Antlaşması ve 18 Ekim 1925 tarihli Türkiye ile Bulgaristan arasında imzalanan anlaşma hükümleri esas alınmalıdır.

Tek devlet, tek ulus,

tek bayrak, tek dil

Türkiyenin iç güvenliğini ilgilendiren temel konulara yer verilen alt bölümlerde ise hem sorunların önemine hem de çözüm yollarına girildi. Bu bölümlerin özeti şöyle:

* Türkiye Cumhuriyeti etnik temele dayalı olarak kurulmamıştır. Kuruluş esası, tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dildir. Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir sözü temel bir ilkedir. Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı bulunan herkes ülkenin esas unsurudur.

* Atatürk, Millet; dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir birliktir sözü bugün de geçerli olan, çağımızın gereklerine yanıt veren bir yaklaşımdır. Bu bağlamda mahalli dil ve kültürler bireysel özgürlük kapsamındadır. Bu özgürlüklerin kötüye kullanılmaması önem taşımaktadır. Bölücü örgütün bu unsurları kendi amaçları doğrultusunda kullanmamasını sağlamak gereklidir.

* İrticai faaliyetler içte ve dışta sürmektedir. Bunlarla mücadele ederken, toplumun dini duygularını incitmemeye özen gösterilmelidir. Bu bağlamda toplumun dini duygularını kullanmak isteyenlere de izin verilmemelidir.

* Anayasada dikkat çekilen İnkılap Kanunlarının ödün vermeden uygulanması gereklidir. Din eğitimi, devletin üstlenmesi gereken bir işlev olarak devam etmelidir.

* Aşırı sol unsurların şiddete dayalı faaliyetleri, toplumda sınıf ayrımcılığı yaratmaya dönük çabaları önlenmelidir. Bu örgütlerin özellikle öğrencileri kullanmaları dikkat çekicidir. Cezaevindeki faaliyetleri de önlenmelidir.

Hassas yörelere özel ilgi

MGSBde Türkiyenin hassas bölgelerine de özel bir bölüm ayrıldı. Bu bölgeler tek tek ifade edildi ve yapılması gerekenler sıralandı. Hassas yöreler başlığı altında yer alan bölgelerin başında Hatay geliyor. Suriye ile son dönemde iyi ilişkilere girildiği ancak bu ülkenin Hatay politikasından tam olarak vazgeçmediği anımsatılıyor. Burada toprak-nüfus dengesine dayalı bir faaliyet olduğuna dikkat çekiliyor. Karadeniz bir bölge olarak ayrıca işleniyor ve Rum Pontus faaliyetlerine vurgu yapılıyor. Bölgeye yönelik dışarıdan kaynaklı bir propaganda politikası olduğu belirtiliyor. Daha önceki MGSBlerden farklı olarak son yapılan değişiklikte yabancılara toprak satışına da atıfta bulunuluyor. Yabancıların hassas yörelerde gayrimenkul edinmelerinin dikkatle izlenmesi gerektiği belirtiliyor.

Gökçeada ve Bozcaada da hassas bölgeler arasında yer alıyor. İki adaya dönük özel bir kalkınma, ekonomi politikası uygulanması gerektiği vurgulanıyor. Ermenistanın ve Ermenilerin Türkiyedeki faaliyetleri bu bölüm içinde işleniyor ve özellikle Doğu Anadolunun bazı illerine dikkat edilmesi gerektiği belirtiliyor. Deprem kuşağı da Türkiyenin hassas bölgeleri olarak belgede yer alıyor. Bu bölgelerdeki ekonomik değeri yüksek stratejik tesislerin durumunun masaya yatırılması isteniyor.

ABD, ABnin

seçeneği değil

Türkiyenin dış ilişkilerinde çok yönlü politikanın kaçınılmaz olduğu vurgulanan belgede ABD ile ilişkiler ayrı bir bölüm olarak yer alıyor. Bu bölümde şu noktaların altı çiziliyor:

* ABD ile ilişkiler tarihseldir ve çok yönlüdür.

* İlişkilerin siyasi, ekonomik ve güvenlik boyutu vardır.

* Bu ilişkiler ticari ve teknolojik olarak da geliştirilmelidir.

* ABDde Türkiye aleyhine pek çok lobi faaliyeti vardır. Lehimize olanlar da bulunmaktadır. Bu ülkenin koşulları gereği lobi faaliyeti ayrı bir önem taşımaktadır.

* ABDde Türkiye lehine kamuoyu oluşturulması pek çok bakımdan önemlidir.

* Türkiyenin ABD ile ilişkileri Orta Asya, Balkanlar, Güney Kafkasya, Ortadoğu politikaları bakımından stratejiktir. Bu konularda işbirliği, dayanışma Türkiyenin çıkarınadır.

* Türkiyenin ABD ile ilişkileri stratejiktir ancak başka bir ilişkinin alternatifi değildir. ABD, AB sürecimizin bir alternatifi değildir.

* NATOdaki rolümüzü korumalıyız. NATOnun farklılaşan siyasetinde yerimiz olmalı.

Kıbrıstan asker

çekilemez

Belgedeki geniş bölümler arasında Kıbrıs ve Yunanistan yer alıyor. İki konuya ilişkin değerlendirmeler özet olarak şöyle:

* Kıbrısta barış Türkiyenin de isteğidir. Ancak bu adil, garanti altına alınmış ve yaşayabilir bir barış olmalıdır. Çözüm budur.

* Kıbrıs sorununun temel çözüm yeri BMdir, başka yer aranmamalıdır.

* Türkiyenin adadaki askeri varlığı 1959-60 Londra ve Zürih anlaşmalarına dayalıdır. Adanın tümüne ilişkin garantörlük hakkımız bulunmaktadır. Adadaki askeri varlığımız Kıbrıs Türk halkının güvenliği içindir. Bunun sürdürülmesi esastır.

* Adadaki Rum nüfusu büyüktür. Rum nüfusu Türk nüfusundan fazladır. Bu dikkate alınarak Türk nüfusunun manevi yapısı güçlendirilmelidir.

* KKTC, kalıcı bir barış sağlanıncaya dek, güçlendirilerek korunmalıdır.

* Kıbrısın çevresindeki deniz sahası ayrı bir konudur. Bu bölgede Türkiye ve KKTCnin hukuki hakları vardır.

* Türkiye Yunanistanla ilişkilerini barış içinde güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bir dizi sorun olduğu da muhakkaktır. Yunanistanın bu sorunları AB zeminlerine taşımasına ve bu sorunların Türkiye-AB sorunu olarak algılanmasına izin verilmemelidir.

* Ege Denizi, Türkiyenin güvenliği ve ekonomisi açısından çok önemlidir. Yunanistanın 6 mil olan karasularını arttırma girişimleri kabul edilemez. Bunun savaş sebebi olduğu yönündeki caydırıcılığımızı korumamız gerekir. Yunanistanın Ege Denizindeki adacık ve kayalıklarda fiili durumlar yaratmasına izin verilmemelidir.


Ankara, Cumhuriyet
14.11.2005
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Ağu 06, 2008 17:43

Geri adım atarsanız adam değilsiniz zaten.Burada her istediğinizi verenler var oğlum.Akıllı olun.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen kaye » Çrş Ağu 06, 2008 21:56

borabey yazdı:Bir avuç Ermeni nasıl oluyor da ayakta duruyor?...
Bunun birçok yanıtı olabilir
Bence tek yanıt var..
Kendi meseleleri ile ilgili konularda DİK ve TAVİZSİZ DURUYORLAR...

Bence değil aslında borabey, gerçi mesajının devamında sen de değinmişsin buna ama açıkça yazayım dedim. Bir avuç ermeni eğer dünyaya bugün varolmayan bir soykırımı kabul ettirebiliyorsa dik ve tavizsiz durduklarından olmuyor bu. Olay tamamen bizimkilerle alakalı, yoksa ermeniler 80 senedir bu yalanı kovalayıp duruyorlar, neden şu son 3-5 senede bu kadar yol katettiler. Cevabı oldukça kolay...
Elimizde eşsiz kaynaklar var soykırım yapmadığımıza, aksine soykırıma uğradığımıza dair. Youtube'da bile var hatta!! Artin Penik diye arama yaptığınızda siz de bunlardan birini görebilirsiniz; ermenilerin ne derece kahpe olduklarını ölmek üzere olan bir ermeninin ağzından dinleyebilirsiniz.
Bunlar nezle virüsü gibi borabey, nasıl bu virüs hep vücudumuzda yaşıyor ve vücut direncini kaybettiği veya kaybetmeye başladığı zaman ortaya çıkıyorsa işte bunlarda böyle en güçsüz olduğumuz, en savunmasız olduğumuz anda yol katediyorlar; mikrop mikropluğunu yapıyor yani her zaman ki gibi.
Yukarıda arkadaşımız yazmış; böyle bir zamanda tüm ermeni tezlerini alaşağı eden bir tarihçimizi görevinden alıyorsa birileri, teşekkür etmek için bu yolu seçiyorlarsa! eğer, başarı! ermenilerin değil, TTK başkanını görevinden alanların ya da bu görevi O'na vermeyenlerindir..
Allah bana bu günleri gösterdi, nasibimde bu da varmış; nasıl bir öfke ve üzüntü içerisindeyim, anlatamam. Anlatamam ama siz anlarsınız.
Fakat mikroplar ve hamileri üzüntülüyüz diye sevinmesinler, bu üzüntü biz de yılgınlığa değil, çılgınlığa sebep olacaktır..
Müstakbel tarih bizi haklı gösterecektir yine..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x