Şam'ın şekeri üzerine sıcak gelişmeler yaşadığımız bir dönemde, Avrupa'dan gelen çikolatalar hepimizi şaşırtmaya devam ediyorlar.
AİHM kararından sonra, şimdi de Valais Kantonu'nda Eğitim Bakanı olan, İsviçre Halk Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı, Oskar Freysinger ;
"Parlemento'da Ermeni Soykırımı'nın Tanınması kararına 'evet' oyu kullanmıştım... Ancak sonradan fark ettim ki, üstünkörü okuduğum, kulaktan dolma bilgilere dayanarak böyle hareket etmişim" demiş.
Demek ki, "yetmez ama, evet"çiler, Avrupa'da da varmış.
Kendisine teşekkür etmek istemiyoruz çünkü, "Nihayet, bir konuda bize haksızlık yapmış olduğunu itiraf eden namuslu bir Avrupalı çıktı" anlamına gelecek bir teşekkür, Batı Kültürü'nün ayıbı olur.
Utandırmayalım da, kibarlık bizde kalsın.
Yalnız, itirafta bir eksiklik var ve o eksik kısım, bu hataların(!) kaynağı olan işin en vahim tarafı ;
Bence, 'evet' oyunun mazereti olan sözlerine ; "Türklere karşı sahip olduğumuz önyargılara ve ırkçılığımıza dayanarak..." cümlesini de eklemeliydi.
Ne dediğimizi anlatabilmek için soralım ;
"Öyle, 'Büyük Yalan'ın dayandığı sahte deliller gibi değil, binlerce uluslararası gerçek belgeye dayanan Kıbrıs'taki Türk Soykırımı hakkında bir tasarı önünüze gelseydi, ne yapardınız ?".
İlâhi ben ;
Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için yapılan Akritas Planı'na uygun bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin sona erişi, Cumhurbaşkanı Makarios tarafından ilân edilmiş olmasına rağmen, darbeci-katliamcı-soykırımcı terör örgütü EOKA'nın kurduğu hükumeti meşru kabul edip, Rumların işledikleri bütün suçları onaylama ve hatta hepsine ortak olma anlamına gelecek bir biçimde, olmayan devletlerini tanıdıklarını ve devlet ortaklığından atılan, etnik temizlik kapsamında yapılan katliamlarda hayatlarını kaybeden, malından, yerinden yurdundan edilen Türklerin, soykırımdan kurtulup hayatta kalmış olanlarına da, yaşamaları suçmuş gibi, "Siz niçin ölmediniz ?" dercesine yıllardır insanlık dışı bir ambargo uyguladıklarını unutup, saf saf sordum işte.
Selçuk Tınaz