Necla Arat’ın Anlattıkları
“Korkmuyoruz, geri çekilmeyeceğiz!”
Necla Arat önceki dönemin CHP milletvekili. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği etkinlikte “Kadın Sorunları” konulu bir konuşma yapacağı duyuruldu. Konuşmasından önce Atatürkçü Düşünce Derneği yönetiminden Aysun Erenalın Necla Arat’ın özyaşamöyküsünü okudu:
“Necla Arat, İstanbul 1940 doğumlu. Liseyi, “American Field Service” bursu ile gittiği Amerika’da bitirdi. İstanbul Üniversitesi Felsefe-Sosyoloji Bölümü’nden mezun olan ( 1964) Arat, doktorasını Felsefe Bölümü’nde yaptı. “Sistematik Felsefe Kürsüsü”nde doçent ve profesör oldu. Prof. Arat, “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”nin, “Çağdaş Eğitim Vakfı”nın, “ANAÇEV”in kurucularından(1989). Türkiye'deki ilk, “Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”ni İstanbul Üniversitesi’nde kuran Arat(1989), bu merkezin müdürlüğü ile yine ilk kez kurulan “Kadın Çalışmaları Kürsüsü”nün ve “Yüksek Lisans Programı”nın başkanlığını birlikte yürüttü. “Türk Kadınlar Konseyi,” “Felsefe Derneği,” “ Öğretim Üyeleri Derneği,”” Kadın Araştırmaları Derneği “ gibi kuruluşları da o kurmuştur. 35 kadın derneğinin birleşmesiyle oluşan “İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği”nin kurucu başkanıdır (1995). Profesör Arat 2007 genel seçimlerinde İstanbul’dan milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmiştir. Prof. Arat, evli ve 3 çocuk annesidir.”
Necla Arat nerede, diye sorduğumda gösterdiler. Sade giyimli, aydınlık yüzlü bir kadın. Düşünceli görünüyor. Çoğu buraya müzikli eğlence için gelmiş gurbetçi kadınların, tasasız, neş’eli cıvıltılarını, kahkahalarını duymuyor gibi… Koyu renkli giyinmiş, yakası kapalı, uzun kollu üstündeki giyim. Çok sade giyinmiş. Takıp takıştırma, özentili giyim, süslenip püslenme falan yok. Tavır tafra falan da yok… Bilmeseniz, milletin bir vekili olduğunu, dünyaca tanınmış bir bilim kadını olduğunu anlayamayacaksınız. Sıradan, çalışan, meslek sahibi çağdaş bir Türk kadını görünümünde.Yanında gelen başka biri falan var mıydı bilmiyorum. Kendisine ayrılan masaya oturmuş, bir yanında burada tanınan bir doktorun eşi vardı. Karşısında birkaç kadın. İsteyen yanına geliyor, konuşuyordu.
Konuşmasında kadınlar üzerine sayısal bilgiler verdi. Araştırıp bakan görecektir. Necla Arat’ın bütün çalışmaları kadınlar üzerine. Bilimsel makaleleri hep kadın üzerine. Kitapları kadın üzerine. On dört kitabı yayınlanmış. Bakın isterseniz kitaplarının adlarına, ikisi dışında hepsi kadın başlıklı:
Sembolik Form olarak Sanat, 1977 – Etik ve Estetik Değerler, 1979, -Kadın Sorunu, 1987- Feminizm’in ABC’si, 1991- Susmayan Yazılar,1997- Siyaset, Kadın ve İrtica, 2001- Kadınlar ve Siyasal Yaşam,1991 –Türkiye’de Kadın Girişimcilik, 1993 – Türkiye’de Kadın Olgusu, 1995 –Kadın ve Cinsellik, 1993- Türkiye’de Kadın Olmak, 1996 – Kadın Gerçeklikleri, 1996- Kadınların Gündemi, 1997- Aydınlanmanın Kadınları, İstanbul, 1998
Prof. Dr. Necla Arat’ın aldığı ödüller de hep kadın çalışmalarına verilmiş. Pek çok kadın derneğine üye olmuş, yönetici olmuş. Birçok çevirileri de var.
Hakkında olumsuz yazılanlar ise tahmin edeceğiniz gibi dincilerden geliyor. Dini kullananlardan. Ahmet Hakan da bir ara kafayı takmış Necla Arat’a. Cevabını Yalçın Bayer köşesinde vermiş. Yıpratılmak istenmesinin nedenlerini yazdığı bir söyleşiyle yanıtlamış.
Toplantı biraz gecikmeyle başladı. Tüm masalar dolmuştu. Türk bayraklı kürsünün önünde salonun ortasına bir de masa hazırlanmıştı. Oturarak konuşmak isterse diye. Koyu kırmızı üzerine el işi ağ örgülü masa örtüsü konmuştu masaya.
Her yaştan, her meslekten kadın, kız gelmişti. Çok az çocuk vardı. Gençkızların sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktu. Toplantı, yemekli, sonrasında eğlence olarak düşünülmüş. Biri kanun çalan, biri de hem çalıp hem söyleyen iki yerel sanatçı çağrılmıştı. Yemek sonrasında saatlerce çalıp söylemişler, kadınlar bir güzel oynayıp eğlenmiş, bana anlatılanlara göre…
*
Necla Arat konuşmasına, “Bu bir kutlama değil, sorgulama toplantısıdır.” diye başladı. Berlin’de, Bielefeld’de de toplantılar yapmış. Oralarda kadın erkek karışıkmış. “Sanırım burada toplantının kadınlara yapılması salonun durumundan, “ dedi, çok büyük olmayan en fazla yüz yüz elli, çok sıkışılırsa iki yüz kişi alabilen salon için.
Konuştukça, kadınları hemen kendine bağladı, öyle iş olsun diye dinleyenler bile kendisine kulak kesildi.
Dünyada Kadın
“Yirminci yüzyılın ikinci çeyreğinde kadınlar için önemli çalışmalar yapıldı ama kadın erkek ayrımcılığı ne yazık ki sürüyor. Bazı toplumlarda kız çocuklar istenmiyor veya erkek çocuk kadar değerli sayılmıyor.
Dünyada 115 milyon çocuk okula gitmiyor. Bunun yüzde altmışı kız çocuk. Kadın ikinci sınıf rollerinden, doğurganlığından zarar görüyor.
Dünyada 876 milyon okuma bilmeyen var. Bunların üç de ikisi kadın. Az gelişmiş ülkelerde 25 yaşın altındaki kadınlar okuma yazma bilmiyorlar. Yüzde otuz, erkeğe göre daha az ücret alıyorlar. Dünyada parlamentoya girenlerin (kadın) oranı yüzde on biri geçmiyor. Yeryüzünde, bakanlar kurulunda, bunların yüzde otuz dördünde hiç kadın yok. Sağlık alanında, az gelişmiş ülkelerde kadınların yüzde altmış üçünde az beslenmeden olan kansızlık var. Gelişmiş ülkelerde bu yüzde on oranında. Yılda 40 milyondan fazla kadın kürtaj oluyor. Yarım milyondan fazla kadın gebelik ve doğum sırasında ölüyor.
En yoksul şekilde 570 milyon kadın yaşam sürdürüyor. Bu ülkelerde kadının ömrü , zengin ülkelerdeki kadına göre 20 yıl daha kısa. Tanrının biçtiği ömür…
Bunun sebebi beslenmeye, kötü işlerde çalışmaya dayanıyor. Bazı Afrika, Asya ülkelerinde 120 milyon kadın sünnet ediliyor. Bu kanayan bir yara…
Anababanın cinsiyet ayrımı yapmaları yüzünden kız çocuk cenin halinde yok ediliyor. Hindistan’da bir milyon kız bebek cenin yok edildi. Her yıl üç – dört milyon kadın dayak yiyor. Dört kadından biri ev içi şiddete uğruyor.
Kadın ve Laiklik
Kadınlar eşitliği yaşamayı istiyorlar. Kadın sorununu laiklik sorunu ile ayrı düşünmek mümkün değil. Kadınlar, laik bir demokrasinin vatandaşı olmanın, laklikten ödün vermemenin çabası içindeler.
Büyük kentlerde, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş türban direnişleri yapıldı. (Kadınlar - kızlar )“Kapanma özgürlüğü” istediler…
Atatürk dar kafalı bağnazlardan vatanı kurtarmak için önemli bir proje uyguladı. Saltanatı, şeriat örgütlerini, tekke, zaviye ve medreseleri kaldırmıştı…
Şimdi şeriat hukukuna destek kitaplar yazıyor, mollara (melelere) devlet katında kadrolar istiyorlar.
Cumhuriyet idaresi kadınlar için neye önemli? Kadınlara da aynı olanağı verdiği için önemli.
1920’li yıllarda alfabede kız erkek eşit resmediliyor. 1950’den sonra kızlar alfabede bile sürgüne gönderiliyor.
Cumhuriyet Kadınları
Son moda, Mustafa Kemal’i diktatör göstermek.
Atatürk, Avrupa’ya totaliter rejimler egemenken, bizde nüfusun yüzde 90,2’si okuma yazma bilmezken, herkese okuma yazma kapısı açtı. Kadını mahrem yaşamdan kamusal yaşama çıkardı.
Almanya’da o dönemde kilise- mutfak üçgenindeydi kadın.
Bizde kadınlar o devirde uzman mesleklerde yer aldılar. Astronomi, tıp… alanlarında yani geleneksel olmayan mesleklerde erkekler gibi rol aldılar. Erkek bencilliğine yükleniyordu Atatürk.
Cumhuriyet ve Kemalist devriminin toplum tarihinde nasıl bir yeniden doğuş olduğunu biz kadınların unutmaması lâzım. Yurttaş , birey oldu kadın.
Karşı Devrimciler
Karşı devrimciler boş durmuyor. Mustafa Kemal, açıkça, devrimin tamamlanması gerekiyor, diyordu.
Cumhuriyet, kadınlardan küçük bir elit sınıf oluşturdu, diye söyleyenler de var. Suç Kemalist devrimin değil! Cumhuriyet orta sınıf ve kırsal kesim kızlarını Köy Enstitüleri’nde yetiştirmek istiyordu. 1950’den sonra kapatıldı. Şimdi 4 artı 4 artı 4’le kapı kapatıyorlar.
Laiklikten ödün verenlerin, (dindarları bunlardan ayıralım) dini siyasete alet edenlerin kesinlikle karşısında olmalıyız. Erkeklerin kaybedeceği bir şey yok! Kadınlar neleri kaybedeceklerini iyi biliyorlar…
Bunlar, karma okullara karşı çıkıyorlar. Ayrı otobüsler, parklar, hastaneler, şeriat konutları…
Toplu namaz okullarda… Hurafelerle dolu kitaplar bastırdılar, ilköğretimde bile örtünme telkinleri yapılıyor…
Atatürk’ün, 1920’lerde, 30’larda düşlediği, gerçekleştirdiği ne varsa yok sayılmaya, çarpıtılmaya çalışılıyor.
Günümüzde Kadının Durumu
İki bin yılının Türkiye’sinde kadının işleri pek zor…
Kadınların yüzde sekseni okuma yazma biliyor. Kadının iş gücüne katılım oranı yüksek öğrenim yapmışlarda yüzde 70. Lise ve altı öğrenim yapanlarda yüzde 20’lerde kalıyor bu oran.
Yedi milyona yakın çalışan kadının yüzde 58’i kayıt dışı iş gücü.
Akademik yaşamda öğretim üyesi kadın oranı yüzde 38. Avrupa ve Amerika’da bunun yüzde 33’ü kadın (bizde Atatürk sayesinde daha yüksek).
Kadınlar için beklenen yaşam süresi 74 yıl.
Erkekler için beklenen yaşam süresi 69 yıl.
22 Temmuz 2007 seçimlerinde 50 kadın milletvekili vardı.
12 Haziran 2011’de 79 kadın milletvekili oldu.
AKP 45, CHP 20, MHP 3, BDP 11 kadın vekil çıkardı.
Aile içi suçların yüzde 89’u kadınlara karşı işleniyor. Varoşlarda kadınların yüzde 97’si şiddete maruz kalıyor.
100 kadından 39’u eşimin beni dövmesi normaldir diyor. Kadınların yüzde 20’si nikâhsız yaşıyor. Çocuk gelin olayları var. Beş milyonun üzerinde çocuk gelin var. Bunların yüzde 42’si Doğu ve Güneydoğu’da. Yüz evlilikten 32’sinde çocuk gelin olayı var.
Son Sözler
8 Martlara ihtiyaç duymayan bir dünya yaratmak…
Kesintisiz eğitimin 12 yıla çıkarılması için çok çaba harcandı. Çağdaş yaşamı destekleme…
Şimdi yine kesintili yapmak, İmam Hatip’e yönlendirmek istiyorlar. Şeriat elbette gelmeyecek!
Uyanık olmalıyız!
İşimiz zor ama biz zorluklardan yılmayıp yolumuza devam edeceğiz.
Korkmuyoruz, geri çekilmeyeceğiz!"
Feza Tiryaki, 12 Mart 2012