Neoliberallerin hayal kırıklığı...

Neoliberallerin hayal kırıklığı...

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ara 03, 2008 13:43


Neoliberallerin hayal kırıklığı...

KİMİ solcu-sosyalist-Marksist-Leninist... Kimi sağcı-ülkücü-muhafazakar-dinci... Şimdi hepsi neoliberal... Yani dönme...

Ahmet Altan, Mehmet Altan, Hasan Cemal, Fehmi Koru, Gülay Göktürk, Etyen Mahçupyan, Mehmet Barlas, Murat Belge, Taha Akyol, Mümtazer Türköne, Mehmet Metiner, Ali Bayramoğlu, Can Dündar, Nazlı Ilıcak, Ergun Babahan, Cengiz Çandar, Emre Aköz...

New York Times Gazetesi Türkiye muhabiri Sabrina Taversine, bunlara “liberal köşe yazarları ve aydınlar” diyor ve yıllarca AKP’ye destek veren bu liberal aydınların hayal kırıklığına uğradıklarını yazıyor.

Ne liberali, ne aydını?

Liberal değil bu neoliberal dönmeler, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini sağlayacak reformları çok hızlı şekilde gerçekleştireceğine ve yeni bir anayasa hazırlayacağına inandıkları için AKP’ye destek veriyorlardı. Çünkü, AB’ye girmek amacıyla yapılacak her reform, Türkiye’deki Kürtçülerin yeni mevziler kazanmasını sağlayacak; reformların hızlanması ve yeni anayasa, ulus-devlet ve laik cumhuriyetin tasfiyesini biraz daha hızlandıracaktı. Türkiye uluslararası sermayenin ve ABD denetimindeki kapitalist-emperyalist zincirin bir halkası haline gelirken; ülkeyi özerk bölgelere veya eyaletlere ayırma süreci devreye sokulacaktı. Belki AKP’nin değil ama, neoliberallerin asıl amacı ve beklentisi buydu.

Hayalleri nasıl yıkıldı?

TÜRKİYE büyük bir hızla ABD ve AB’nin istediği mecraya doğru sürükleniyor, daha doğrusu müstemlekeleşiyor, bağımsızlığını hızla yitiriyordu. PKK ve DTP, istedikleri gibi at oynatmaya başlamışlardı. Neoliberallerin etekleri zil çalıyordu. Çoğu Kürt kökenli olmadığı halde, hızlı birer Kürtçü kesilen ve AKP gibi güçlü bir müttefik bulmanın sarhoşluğuyla başları dönen bu dönmelere ne oluyordu? Küresel sermayenin ve patronların köleliğine, ulus-devlet ve laik cumhuriyetle hesaplaşmaya soyunmuşlardı. Türkiye’nin başına her biri adeta bir Şeyh Sait kesilmişti. Başta Atatürk, laik cumhuriyet, üniter devlet ve Türk Silahlı Kuvvetler olmak üzere tüm ulusal değerlerle savaşa girmişlerdi. Sayın Başbakan’ın, Güneydoğu’daki vahim gerçeği gözleriyle gördükten sonra, Hakkari’den ‘’Biz ne dedik? ‘tek millet’ dedik. Ne dedik? ‘tek bayrak’ dedik. Ne dedik? ‘Tek vatan’ dedik? Ne dedik? ‘Tek devlet’ dedik. Buna kim karşı çıkabilir yahu? Buna karşı çıkabilenin bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin” diye haykırması, bütün hayallerini bir anda yıkıverdi. Başbakan’daki bu olumlu değişim ve dönüşüm, Türkiye’yi uçurumun kenarından kurtardı mı?

Hayır.

AKP’deki kimi iç dinamikler neoliberallerin beklentileri doğrultusunda direnmeye, bu yüzden de AKP iktidarı bocalamaya devam ediyor.

İmralı sürüngeni Abdullah Öcalan’ın AB’nin dayatmasıyla “imtiyazlı hükümlü” statüsüne kavuşturulmak istenmesi, bunun göstergesi değil mi? DTP’lilerin seçim yürüyüşünü isyan provalarına dönüştürmeleri, yerel seçimlerde kendi özerk bölgelerini oluşturacaklarını söyleyebilecek kadar küstahlaşmaları, şimdiye kadar neoliberallerin dümen suyunda giden AKP iktidarının yanlışları ve zaafları yüzünden bölücülerin ne uzun yol kat ettiklerini açıkça ortaya koymuyor mu?

Tehlikenin giderek ne kadar büyüdüğünün belki farkına varıldı, ama tehlike geçmiş değil.



Sırrı Yüksel CEBECİ, 27 Kasım 2008
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x