
ART ise, hükümeti eleştiren bir yayın kuruluşuydu. Mustafa Balbay, Emin Çölaşan gibi Türkiye'deki tanınmış muhalif gazetecilerin ve aydınların görüşlerini sansursuz biçimde dile getirdiği bir kanal ART.
Elbette; ART'deki yayınlarda, Ergenekon operasyonunda eleştiriliyordu. Mustafa Özbek de şöyle diyordu:
'Bu toplum eğer susturulmak isteniyorsa, susmayacağız. Konuşacağız, konuşacağız, konuşacağız. Laik, demokratik Cumhuriyeti Atatürkü bu gerici zihniyete ezdirmeyeceğiz. Bunu bir kere altını çizerek söyleyelim: Ne yaparlarsa yapsınlar, hangimizi içeri alırlarsa alsınlar, bizi yıldıramazlar. Biz Atatürk'ün gençliğiyiz. Atatürk Cumhuriyetinin hastasıyız, laik demokratik Cumhuriyetin yılmaz savunucuyuz ve bekçileriyiz. Altını çizerek söylüyorum; ne pahasına olursa olsun bizi bu yoldan döndüremezler'
FETHULLAHÇILAR SALDIRIYORDU
İşte bu tavrı yüzünden; geçen yıldan başlamak üzere; Mustafa Özbek'e karşı Fethullahçılar açıkça cephe savaşı başlatmışlardı. Zaman Gazetesi; Özbek'i sendikayı kullanarak çıkar sağlamakla suçluyordu. Bu konuda sık sık haberler yayımladılar. 9 Ekim ve 25 Kasım tarihlerinde olduğu gibi. Elbette, Fethullahçıların elindeki Aksiyon Dergisi de bu yönde kullanıldı. Bunların haberi; Fethullahçı kadroların yönettiği ATV televizyon kanalında verildi.
Bu haberlerde; Özbek ve Türk Metal aynı zamanda Ergenekon örgütünün para kaynağı gibi gösterilmek isteniyordu.
Sonunda; beklenen oldu. Türkiye'nin muhalif seslerinden birisi daha Ergenekon torbasının içine konuldu. Yanına sıkı AKP muhalifi olan Erhan Göknel de eklenerek...
Gerçeği artık daha net görüyoruz: Fethullahçı kadro isim veriyor; operasyonla ilgili polis onları gözaltına alıyor. Operasyonda hükümet yandaşı medya ile savcılık arasında sıkı bir işbirliği olduğunu; önceki operasyon isbat etmişti. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun evinin basıldığı ve arama yapıldığı haberi TRT'de verildiğinde; daha polis evde bulunmuyordu.
Daha önce de Fehmi Koru, Şamil Tayyar gibi hükümet yandaşı yazarlar; kimlerin tutuklanacağını açıkladılar; dedikleri de çıktı.
Şimdi buna adli operasyon mu diyeceğiz, siyasi operasyon mu?
NEREDE O FİKİR HÜRRİYETİ?
Türkiye'deki suç örgütlerinin yok edilmesi; insanca yaşamanın temel şartlarından birisidir. Hele hele terörle mücadele, bir devletin varoluş davranışıdır. Lakin; Ergenekon operasyonundaki görüntü hiç öyle değil. Çeteleştikleri izlenimi veren bazı kişilerin yanına, muhalifler eklenerek neredeyse Türkiye'de siyasal bir darbe yürütülüyor.
Kamuoyu, tiyatro izler gibi izliyor gelişmeleri... Hem de karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş olarak... Sonuçta; Almanya'da Naziler iktidarda iken; bütün muhaliflerin teker teker götürülmesini tepkisizce izleyen o rahibin durumuna düşürdüler bizleri.
Şimdi; yıllardır düşünce ve basın özgürlüğünden söz eden o demokratlara sesleniyorum: Neden sesiniz çıkmıyor; neden? Sadece sizin için mi geçerlidir düşünceyi açıklama hürriyeti? Ne zaman gerçek aydın gibi ortaya çıkacaksınız? Ne zaman mağdurun ve mazlumun yanında yer alacaksınız?
Sıkışınca, 'Ben Amerikancıyım!' demek gibi bir kumaşa bürünüp tek tip toplum yaratma operasyonunu sessizce seyredenler; hatta gizlice alkışlayanlar; bu gidişle sıra size de gelecek...
Almanya'yı hiç ama hiç unutmayın...
Rıza ZELYUT