
Dalga; dalga dalga, dalgalanıyor...
Bu; bir korkutma, sindirme ve susturma hareketidir.
Bu; AKPnin kendi derin devletini kurmaya ve polis devletine doğru gidişidir.
Buna benzer uygulamaları yakın tarihimizde iki kere hatırlıyoruz. Bir, Sovyetler zamanında komünizme karşı olanlar ya hapsediliyor, ya tımarhaneye atılıyordu. Bir de Nazi Almanyasında Führerci olmayan veya iktidara muhalefet eden herkes ya hapsediliyor, ya da akıl hastanelerine tıkılıyordu.
Şu an bizde de niye tutuklandıklandıklarını kamuoyunun bilmediği, anlayamadığı yetişmiş kalifiye tarifli amabu günlerin hazırlayıcıları olduklarını hatırladığımız, kumandalı aydınlar, koca koca paşalar, üstün hizmet madalyalı kahramanlar göz altına alınıyorlar. Çoğu hapishanede, ya da hastanedeler!
Ne oluyoruz? Neler oluyor? İşgalde miyiz? İşgâl günlerinde işgalcilerin ve işbirlikçi hükümetin kimleri göz altına aldığını hatırlıyor muyuz? Nerede vatanperver, milliyetperver münevver varsa, nerede işgal devletlerine ve padişaha muhalif insan varsa gözaltına alınıyor, hapsediliyor veya sürgün ediliyordu!
Ne oluyoruz? Roj TVnin muhabirlerinin canlı yayın yapabildiği, cirit attığı günlerde Atatürk ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan Türk münevverleri toplanıyorlar! Vatansever, Cumhuriyetçi, laik, Atatürke sâdık, Türk olmaktan, Ne mutlu Türküm diyene demekten onur duyanlar, yasa adıyla, emniyet güçlerimize taciz ettiriliyor!
Ne oluyor, ne yapılıyor?
Yeni Boğazlıyan Kaymakamları mı aranıyor?
Daha dün, hâin bölücülerle çatışmada şehit düşen iki Mehmetçiğimizin haberi ile yanmıştı ciğerlerimiz. Bu kahraman Mehmetçikler bizim çocuklarımız. Atatürkün emânetlerine, demokrasiye, vatanın bütünlüğü uğruna, bölünmez devlet yapımıza zarar gelmesin diye ölmüyor mu evlâtlarımız?
Obamanın, ABnin dikte ettirdiği direktifler doğrultusunda PKKlıların affedilmeye; kahramanlarımızın, paşalarımızın, profesörlerimizin, yazarlarımızın, gazetecilerimizin, hayatta bir arada görünmeleri mümkün olmayan kişilerle bir arada gösterilmeye çalışıldığını, yanlış mı anlıyoruz?
Sorgulanan ve yargılanıp yargılanmayacakları henüz belli olmayan çünkü iddianamesi tamamlanmayan bir süreci yaşayanların tamamı; vatan bölünmesin, bayrak inmesin diye mücadele eden duyarlı, yetişmiş vatan evlatları değil mi?
Televizyon ve gazete ofislerinde haber özelliği taşıyan bilgi ve belgeler dışında ne olabilir ki yayınlanmış haber metinleri toplanıp götürülüyor?
İşgalde miyiz?
Kinci İkinci Cumhuriyetçiler yıllarca; On Kasımlarda sap gibi dikilmenin ne anlamı var? diyerek, Dağlara taşlara ne mutlu Türküm diyene yazmak, birilerini taciz ediyor bölücülüğü tahrik ediyor! diyerek; demokrasiyi amaçlarına ulaşmak için araç olarak kullandıklarını söyleyerek bugüne gelenler, intikam mı alıyorlar?
Yakın geçmişte kendilerine ceza veren hukuktan, partilerini laikliğe karşı odak olmaktan suçlu bulan ve cezalandıran Yüce Divandan intikam mı alıyorlar?
Artık memleketin namusluları da en az namussuzlar kadar cesur olmak zorunda! Susarsak, sadece seyredersek ve sıramızı beklersek biz bu uygulamaları hak ettik! Türk milleti söylemez söylenir tarifli milletin söylendiklerini söyleyen, yazanlar olarak susarsak, biz bu uygulamadan daha fazlasını hak ettik!
Oğuz Kağan, Atatürk ve bütün Atalarımızın ruhlarına karşı suçlu değil miyiz? Eeey Atalarımız; Gazi Paşam, Sarı Paşam, Atatürküm ve arkadaşları, Çanakkale ve diğer vatan topraklarında şehit düşen yiğitlerimiz neredesiniz? Bize haklarınızı helâl eder misiniz?
Biri Erdoğanın siyasi yasaklarının kaldırılarak Başbakan olmasına, diğeri Abdullah Gülün Köşke çıkmasına yardım etmiş, yol açmış muhalefetle biz bunlarla baş edemeyiz! Cumhuriyet ve kazanımlarıyla hesaplaşılıyor! Neredesiniz?
Türküm. Bu ad her ûnvandan üstündür.
Mustafa ASLAN, 17.04.2009
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!